Ryobe'nin sözlerinden sonra bir an için yine bir Genjutsu altında olduğunu zannetti. Sonrasında bu düşüncesinden vazgeçerek kendisini gerçek dünya da olduğuna inandırdı. Shinn, hala arkası dönük bir biçimde durmaya devam ederken, Akihito da hala daha saldırıp saldırmamak konusundaki kararsızlığını sürdürüyordu. Önünde o kadar fazla mutsuz son vardı ki, hangisi seçeceğini bile kestiremiyordu. Kendi sonunu seçmek kadar kötü bir ikilemin olmadığını tam şu an fark etmişti.
Shinn'e saldırdığı zaman, Shinn'in onu öldürme olasılığı yüzde doksan dokuzdu. Bir ihtimal, ölmeme gibi bir olasılığı vardı. O olasılığın sonu ise büyük sakatlıklara, büyük ve derin yaralara gidiyordu. Öte yandan, Ryobe'ye saldırma fikri bile geçiyordu şu an aklından. Shinn'in kendisine yardım edip etmeyeceğini bilmiyordu lakin, ani bir saldırıda Ryobe'yi haklama olasılığının öncekilere nazaran artık daha yüksek olacağını düşünüyordu. Diğer seçenek olarak, Renkuudan'ı uygulayıp buradan hızla uzaklaşma fikri çok cazip gelse de, o seçeneğin sonucunda da ölüm olduğunu biliyordu. Tam önünde duran iki shinobi de, hayatın bütün zorluklarını görmüş geçirmiş kişilerdi. Her konuda Akihito'dan katbekat daha yüksekteydiler. Her işin sonucunun ölüm olduğunu bildiği halde seçeneklerinden birisini seçmesi gerekiyordu. Tabii, bu bir test misali bir şey değilse. Akihito'nun bu tip bir durumda ne yapacağını test ediyor olabilirlerdi. Gerçi, Ryobe'nin bahsettiği esas adam buysa eğer, Akihito'yu kurtaran adam tam karşısındaki adam olmalıydı. Bu önemli ayrıntıyı sonra düşünmek için aklının bir köşesine not ettikten sonra, test olayına geri döndü. Bu testi geçemezse ölme olasılığı yüzde yüzdü. Geçerse eğer, yine ölme olasılığı vardı. Artık zamanının daraldığını hissedebiliyordu. Bir karar vermenin zamanı gelmişti.
Savaşmadan ölmemek üzere söz verdiği için kaçma ihtimalini en başta gözden çıkarttı. Shinn'in esas adam olduğunu düşünerek, hayatını kurtaran, bütün bu fırsatları ona sunan adama saldırma ihtimalini şu andan itibaren aklına bile getirmiyordu. Şu an aklındaki tek düşünce, Shinn'in üstünde bıraktığı karanlık, ve Ryobe'ydi. Bu zamana kadar Ryobe'nin elinden çok fazla acı çekmemiş olsa da, çektiği acılar yeterince derindi. Parmakları kopmuş, shinobilik hayatı neredeyse sonlanmıştı sırf Ryobe yüzünden. Tabii, Ryobe'nin üstünde kurmaya çalıştığı baskı da vardı. İleriye doğru yavaş bir hamle yaptı. Ryobe'nin tam yanında durup, gözlerini Shinn'e dikti.
"Lütfen, lütfen her şey planladığım gibi olsun."Bir elini yere koyarak içeriden, tam Ryobe'nin göğsüne oturacak şekilde bir tekme savurdu. İlk tekmesinin ardından, boşta kalan ayağı ile, bu seferki çenesinden yukarıya doğru olacak şekilde bir tekme daha savurdu. Sonrasında olacaklar, her zaman yaptığı şeyler ile aynıydı. Ryobe^nin havada süzüldüğünü görürse kendisini Ryobe'nin altında konuşlandırarak, Kage Buyou tekniğini tamamlayacaktı. Sonrasında ise Hayabusa Otoshi uygulayarak dövüşü bitirecekti. Şu zamana kadar, yere düştükten sonra ayağa kalkmayı başaran tek bir rakibi bile olmamıştı. Her şeyin bir ilki olacağını bilse de, o ilkin bu gün olmayacağından emin olacaktı. Eğer ki Ryobe tekmelerden kurtulursa, güvenebileceği tek şey Sensör yeteneği olacaktı.
"Ölümlerden ölüm beğen, Akihito!"- Kapalı konu
- Etraftaki nesnelerle, Ryobe ve Shinn'le aramdaki mesafeyi tam olarak bilmediğim için hamlelerimde çok açıklayıcı değildim. Lakin sizden bir mesafe belirtisi görmeyince kendi kafamdan mesafe uydurmamak için oralara hiç girmedim.