Genellikle bok gibi yazdığım şeyler yüzünden hep azar işitirim. Gözünü sevdiğimin Hyouka-san'ı beni yermek yerine bağrına bastı resmen onayıyla. İşte büyük adam böyle olunuyor görüyor musunuz? Hayır yani adam mı desem kuş mu desem onu da bilemiyorum ama baya feyizli bir varlık işte, belli. Öbür sırıtık kuş Hyouka-san'ın onayıyla kapıverdi tüyleri, uçuverdi gitti. Nishi olsa şimdi kara büyü dedikodu iftira ayağına peşinden uçar bu kuşun bak. Ben ise aksine hiç alamete binmiş kıyamete gidiyormuş gibi hissetmiyorum. O değil, Nishi deyip deyip duruyorum. 2-3 saat ayrı kalınca hemen özledim sanırım bu çocuğu ben. Son zamanlarda yeni ev ayağına fazla vakit geçirdim de alıştım, iyi mi? İyi değil! Görev mörev çıksa deseler bu sefer Nishi'siz gideceksin, sıçtım lan resmen.
Nishi'ydi ayrılıktı düşünürken az kalsın Hyouka-san'ı siklemiyor, mühürleri kaçırıyordum. Tamam adam güzel güzel anlattı şunu yapacan, bunu edecen diye amma ninjutsu lan bu, boru değil. Sadece teoriyle siksen öğrenilmez ki. Öğrenileceği varsa bile ben bu kafayla nah öğrenirim. Doubutsuhen'i bile öğreneceğim diye kaç takla attım, kaç kere götümü terlettim. KAÇ KERE EVDEKİ ŞEREFSİZ PAPAĞANLA KÜFÜRLEŞTİM! Şimdiden unuttum bile mühürlerin sırasını yahu. Hazır bu aralar devriyeden başka bir şey pek yapmıyorken, gene bana çalışma yolları gözüktü belli ki. Fakat, Hyouka-san'ın dikkat etmezsem Reyizzu'ya maruz kalacağımı belirtmesinden ve şimdiye kadar gördüğüm Hyougarin kuşlarının boyutlarından anlıyorum ki... Ben bu tekniği evde çalışmamalıyım arkadaş. Evi kırar dökerim yeminle. Sonra birileri de benim götümü kırıp döker. Abooov, çok pis olur lan öyle olursa! Evet evet, gene teknik ayağına ormana neyim dalmalıyım ben boş zamanımda.
Tam Reyizzu'ya
"Çalışırız di' mi lan Reyizzu-chan?" demeye hazırlanıyordum ki, büyük büyük en büyük dedesi velede gitme vaktinin geldiğini söyledi benden önce davranıp. Bir tepki vermemi beklemedi, puf oldu gitti dedesiyle Reyizzu.
"Bekle!" diyemedim,
"Ne zaman görüşeceğiz?!" diyemedim ardından. Tozun dumanın dağılmasıyla, elim havada, başladığım yere geri döndüm. Ormanın ortasında, ne yapacağını bilemez halde, yalnız...
Ama kesinlikle boşa kürek çekmiş hisseder vaziyette değil. Kurbağalarla konuşamamış olabilirim ama, sanırım yeni bir dost edindim.
Ellerimi cebime koyup, geldiğim yöne geri döndüm. Beni ormanın dışına götüreceğini düşündüğüm yolda, sakin adımlarla ilerlemeye başladım. Devriyelere söylediğim zamanı doldurmuş muydum acaba? Zaman kavramı aklımdan uçtu gitti sikik Reyizzu'nun tekniksiz de konuşabildiğine şahit olduğumdan beri. Sonrası zaten iyice karışmıştı olaylar. Vakti geçirmiş de olabilirim o yüzden. Belki de tam tersi, daha doldurmamışımdır bile. Her iki türlü de sorun olacağını zannetmiyorum. Olur da sorgulamaya falan kalkışırlarsa neden geç kaldın diye, ormanda karşılaştığım vahşi bir yakışıklıyı bahane edebilirim. Hatta, o sırada aklımdan Reyizzu'yu falan geçirir, kıkırdarım kendi kendime, eğlenirim.
Vahşi Yakışıklı Reyizzu... Gerçi daha ormana girerken yaptığım iki işveyle homofobilerine çığlıklar attırarak kaçtıkları düşünülürse, beni siklemeyebilirler bile.
Umurumda değil. Ben bu ormandan çıkıyorum arkadaş. Evime, sevdiğime gidiyorum. Gönlünü almaya, yaşadıklarımı anlatmaya ve hayır delirmediğime ikna etmeye gidiyorum. Papağanla biraz daha kavga etmeye, sabah bok içinde bırakıp kaçtığım küveti temizlemeye, dolaptaki etlerin buzunu çözmeye gidiyorum!
Hoşçakal Kushina! Ben evime dönüyorum!