gönderen Fujita Hamaru tarih 12 Eyl 2014, 20:17
Bakışlarının arasında süzülmekte olan gecenin karanlığı, kadife bir perdeymişçesine üzerlerine serilirken sırtını yavaş bir şekilde bulunduğu ağacın gövdesine dayadı o anda Hamaru. Üzerinde oturmakta olduğu dalın verdiği rahatsızlıkla, olabildiğince ayaklarını uzatmayı denedi. Bu pozisyonda dengesini sağlaması oldukça zor olup, uykusundayken düşmenin vereceği tedirginlik onu tüm gece ayık tutmaya yeterde artardı bile. Aslında yola çıkmaya karar verdiğinde, bunları göze almış olmuyor muydu zaten? Yabancılık çekmek, yalnızlık hissetmek. Hepsinin bir nedeni yok muydu ki bu hayatta? Hepsinin bir sebebi yok muydu?
Lakin bir sebep vardı, onu en çok rahatsız eden. Bir sebep vardı, onu sıkıntıya ve endişeye mahkum eden. Hayatı boyunca çekmek zorunda olduğu dilsizliği, onu bu hale sürüklüyordu belki de. Onu rahatsız edici düşüncelere boğuyor, kıskanmasını sağlıyordu insanları. Sohbet etmek, gülmek, eğlenmek, yalan söylemek. Dertleşmek, derde çare bulabilmek. Yorumlayabilmek istiyordu insanları. Yeni yüzlere ev sahipliği yapan benliği, hiç olmadığı kadar kalabalıklaşmıştı biranda. Güvenemeyeceği insanların sarfettiği sözlere aldırış etmeden, zamanın geçmesini dilemişti tüm gün. Kendini olabildiğince uzak tutmuştu onlardan. Çantasından çıkarmış olduğu yıpranmış haldeki kağıda, dilsiz olduğunu ve ismini yazmakla yetindi bunca zaman. Başka ne konuşabilirdi ki zaten onlarla? Hangi konu üzerine, neyi isteyebilirdi. Hiçbir şey. Bu yüzden böyle davranmalıydı işte yabancılara karşı. Soğukkanlı durmalıydı. İnsanların onunla iletişime geçmesini engellemeli, yabancı olmalıydı onların benliklerine. İsmi bile hatırlanmayacaktı belki ama en azından rahattı. Hafızalarından yüzünde ki siması bile kaybolacak, ait olduğu yere yani hiçliğe geri dönecekti. Göz kapaklarını yavaş bir şekilde kapattı o sırada. O kadar sessizdi ki çevresi. O kadar sakindi ki.. Ruhunun her geçen saniye biraz daha dinlendiğini, huzura kavuştuğunu hissediyordu. Çatlaklarla dolu yüzü, esmekte olan rüzgar kalıntılarını narince emerken, düşüncelerine ara verdi en sonunda. Harekete geçmeye karar verdi.
Belki de boşuna sıkıyordu kendini. Boşuna kendini tedirginlik içinde bırakıyor, korkuya ev sahipliği yapıyordu zihni. Hızlı bir şekilde göz kapaklarını açtı o anda. Sırtını dayamakta olduğu ağacın gövdesinden, ayırdı bedenini. Ayağa doğruldu ve en yakın kişiye, uyumakta olduğunu düşündüğü Shigure’ye doğru sessiz adımlarla yanaştı. O kadar sakin görünüyordu ki, o kadar mutluydu ki. Titremesine mani olamadığı göz bebeklerini, o beyaz suratına doğru çevirdi. Katanasını kendine engel olamayarak, kınından yavaşça ayırdı ve tamamen benliğine büründü o anda. Sorgulamaya başladı seçenekleri. Göreve herhangi bir zararı olabilir miydi ki bu adamın? Onu yavaşlatabilir miydi? Ya onu aldatırsa. Onu geride bırakıp, kendi başına görevi bitirmeye kalkarsa. Sert bir şekilde kavramakta olduğu katanasını, kınından birazcık daha ayırdı kendine engel olamayarak. Titremekte olan eline engel olması için tırnaklarını avcuna sert bir şekilde geçirdi ve izlemeye koyuldu tekrardan suratını. Rüzgardan dalgalanmakta olan o seyrek saçlarını, kıyafetlerini, ekipmanlarını. On dakika boyunca tekrar etmişti bu döngüyü belki de Hamaru. On dakika boyunca sadece onu seyretmiş, tartıp fiyatını belirlemişti. Aynısı Tetsu denen eleman içinde geçerliydi tabii. Aynı seçenekler, aynı sorular onun içinde sorulmuş, olabildiğince sessiz yanaşmıştı yanlarına. Karanlıkla bütünleşmişti elinden geldiğince. Belki biraz zaman kaybetmişti ama en azından hissettiği rahatlık onun uykuya dalması için yeterde artardı. Ruhu, tebrik sözcükleri için kıvranırken sahip olduğu tek şeyin zarar görmesine, tehlikeye düşme riskine dayanamazdı.
Eski konumuna tekrar geçti ve sırtını rahat bir şekilde ağacın beline dayadı. Üzerinde yatmakta olduğu dal o kadar rahattı ki şimdi, o kadar huzurla dolmuştu ki ruhu. Kısa bir süre geçmeden uykuya dalmış sanki zaman kavramını ortaya kaldırarak güneşin ilk ışıklarıyla aralamıştı göz kapaklarını.
Rahatlamış, enerjik bir bedenin verdiği avantajla zaman kaybetmeden hazırlanıp, yoluna düşmüştü tekrardan. İya köylerine doğru.
