Tarifsiz bir sıkıntı var içimde. Daichou binasına gitmek üzere evden çıktım bu gün. Oturduğum binanın merdivenlerini tırmanırken telaş ve endişenin vücudumu sardığını hissettim. Çatıya çıktığımda çoktan şakaklarımda saçlarımın arasından sızan terler birikmişti. Kapıyı açıp terasa attım kendimi. Hızlı hızlı yürüdüm ve korkulukların üzerine sıçradım. Evim fazla uzak değildi Daichou'nun binasına, en azından çatıya çıktığınızda görebilirdiniz. Durduğum yerden izlemeye başladım yağmuru. İlk defa tek başıma, kendi isteğim ve kararımla oraya gidecektim. Daichou ile görüşmek istediğimden değildi aslında. Hayato Kimura'yı bulmak istiyordum. Orada bulamayacak olsam bile elbet kendisini bulmama yardımcı olacak bir insan çıkardı. Sonuçta Kimura'nın hakkında duyduklarımdan sonra oraya sık sık girip çıktığını düşünüyordum.
Terfi aldığımdan beri geleceğim hakkında düşünüyorum. Kariyerimde nasıl ilerlemem gerektiğini. Bir shinobi olarak görevimi tam olarak nasıl yerine getirip, köyüme ve insanlarına elimden gelen en iyi şekilde yardımcı olmayı. Ama düşünmek yeterli değil. Burada direkt olarak başlamalıyım demiyorum. Sonuçta sadece görevlerimi sorgusuz sualsiz yerine getirip bir piyonun görevini üstlenebilirim. Belki biraz daha kurnaz oynayıp ön safta ölüme koşmaya hazır piyonlar yetiştirerek yaparım bunu. Kendime bunları yakıştıramıyorum. Bu yüzden birine danışmam gerekli, tecrübelerinden yararlanabileceğim birikimli bir insan. Adı geçtiğinde saygı gören bir insan. Bu kişi işte Kimura.
Derin bir nefes alıp karşı binaya doğru sıçradım. Ellerimde çakra biriktirip bir su borusuna tutundum. Kendimi yukarı çekip bu sefer dümdüz koşmaya başladım tepeye doğru. Yağmur tutunmamı biraz zorlaştırıyordu ama idare ediyordum. Düz yolda yürümek deli ediyor beni Amegakure'de. Ben bir kent çocuğuyum. Eğer her seferinde işin içine aksiyon katmazsam şehir fazla sıkıcı oluyor. Çok kitap okuyan birisi olarak da bu bitmek bilmeyen yağmurun, neon tabelaların ve ıslak, karanlık ara sokakların içinde kolay havaya giriyorum. Kasvetli ortam beni bunaltıyor, üstüme bir karabasan gibi çöküyor.
Yaklaştıkça merkez binasına içim biraz rahatladı. Biraz hareket ettikten sonra da tek derdim artık biraz yorulmuş olmaktı. Kendimi üzerinde olduğum binanın yamacından aşağı bırakıp ara sokaklara inmek üzere düşüşe geçtim. Su borularından birine iki elimle bu sefer çakra yoğunlaştırmadan yapışıp aşağı doğru kayarak indim. Buradan sonra yürüyecektim ki on altı yaşında yeni rütbesine kavuşmuş fazla heyecanlı bir genç olarak gözükmeyecektim. Adamakıllı yürüdüm binaya doğru. Yere indiğim sokağı bir kaç cadde geride bıraktığımda sonunda merkez binası tüm haşmetiyle önümdeydi. Direkt olarak içeri girmeye yeltenmeyecektim. Kimura'yı tanıyor olabilecek başka jouninleri aradı gözüm. Olur da bir tanesini yakalayacak olursam Kimura'yı nerede bulabileceğimi soracaktım. Öbür türlü binaya girmem ve içeride aramam gerekecekti.