Hayalet'e Doğru.

[Shiomiya Kiyo]

Neydi o az önce öyle? Sadece süt istedim ben, niye durduk yere başımdan aşağı süt dökerek erotik bir şekilde beni sırılsıklam ettiğini hayal edesim geldi ki? Yok arkadaş bu ev de bu adam da cidden hayırlı değil. Zaten rahatsız olan adamı iyice rahatsız ettim belli kii atar yaptı bana, çekti içeri gitti. Giderken arkasından poposuna baktım, gayet sıkıydı, o sırada hem sıcak kahveyi içmeye çalıştığım hem de poposuna bakmamın çok salak olduğunu birden farkettiğim için tabi ben kahveyi de yere döktüm! Lan! Ne sakarım ben bugün böyle?
Bir elimde kahve mutfakta pıtı pıtı dolanıp silecek şey ararken içerden ses geldi, anladığım kadarı ile mobilyadaki lekenin baş kaldırışı Shiki'nin tepkisini çekmişti ve halletmemi istiyordu. Tabi ben kahveye basıp dolandığım için pis ayaklarım mutfak zeminini de çamur etti. Elimde hala kahve ile mecburen içeri geçtim, kahve bardağının kenarından inatçı bir kahve damlası elime doğru akıyordu ve elim kahvedeki süt ve şekerden dolayı yapış yapış olmuştu.
Odaya girince ardımdaki çamuru ve elimdeki pisliği görmemiş olacak ki, mobilyayı temizlemem için üstüme ıslak bez atıp sitem ede ede kendini koltuğun temiz kalmayı başarmış kısmına attı. Kahveyi masaya koydum, biraz heyecan biraz da sinir olmuşlukla hızlı koydum demek ki biraz masaya sıçradı. Ulan kahve döküle saçıla bitti yemin ediyorum. Hangimiz cenabet acaba? Ben miyim yoksa? İhtimal düşük değil...
Dizlerimi yere çöktüm ve ıslak ve hafiften sabunlu bezi mobilyanın yüzeyine sürtmeye başladım, ilkten leke biraz daha yayıldı ama baktım sonradan hafiften yok oluyor tempolu tempolu sürttürmeye devam ettim. Hala sürtüyordum yalnız baya baya sürtüyordum, çok hızlı sürtüyordum alev çıkarmaya çalışırcasına sürtüyordum derken "yeter lan" şeklinde çevirebileceğim bir boğaz temizleme sesi duyunca bıraktım.
"Oh be, hem elektrik yılanı sok götümden, hem iğrenç bir kahve ikram et hem de temizlik yaptır!"
Yanına oturup masaya koyduğum kahveye uzandım, yalnız evin baya baya şahkülünü kaydırdım diye düşünürken, Shiki'nin bacağının bacağıma temas etmesi birden bende elektrik çarpar gibi bir hisse neden oldu ve hop, tabiki de kalan kahveyi de adamın üstüne döktüm ben. Merhaba, en sakar shinobi ödülümü almaya gelmiştim de.
"OHA, ÇOK ÖZÜR DİLERİM SHIKI, DUR TEMİZLEYEYİM!!!!" dedim ve demin kullandığım ıslak bez ile temizlemeye ve kahvenin sıcağından biraz da olsa erken kurtarmaya çalıştım. Ben ıslak bezle göğsüne falan temas ettikçe gerilim daha artıyordu.

[Shiki Nishiyama]

Abi ben bu mal koltuğu temizlesin diye uğraştım falan da. Şimdi bakıyorum mutfaktan buraya sulu çamurlu bir şekilde yürümüş, evin amına koymuş! Ne abi bu birden bire kahverengi sulu çamur? İsal mi şaptı naptı? Birden sıcak bastı beni. Bir de pişkin pişkin masanın üstüne attı bu kahveyi çot diye. Kahve zaten yarısındaydı, sanırım bu sorunlu mutfağa döktü yarısını. Masaya çat diye atınca bardağı tabi, daha da döküldü her yere. Ulan bir kahve içelim dedik hepsini eve içirdi ya. Neyse bu sıçtığı yeri silmek için getirdiğim bezi aldı başladı temizliğe. Evde hiç yaptırmamışlar sanırım. Bildiğin bezle, koltuğun üstünde aşırı hız yaptı ceza kesesim geldi. Git gide hızlanınca bu evde yangın falan çıkarabilir diye düşünüp kuru kuru öksürdüm dursun hayvan.

Sakıncalı bir paragraf başlıyor. Yaşı tutmayan siktirsin gitsin lütfen. Şimdi bu eğilip koltuğu temizlerken tabi ki kıçı bir sağa bir sola gidip geliyordu önümde. Şimdi bakmasam diyorum, elimde değil yani. Bildiğin ben buradayım diye bağırıyor bebenin götü. İstemsiz gözüm kayıyor. Yani bende yükselen bir şeyler var. Bu ziyaretin sonu hayır değil. Bu çocuğu evden kovmalıyım bence. Şöyle diyeyim bu temizlemeyi bırakana kadar o kadar zor tuttum ki kendimi bir şaplak atmamak için. Hatta onu salla, pantalonunu... Ya neyse ya. Yok böyle bir şey unutun bu paragrafı. Böyle bir şey düşünmedim ben. Oturup kahvemi yudumladım.

Temizliği bitince kalktı yerden. Aldı yarısı dökülmüş kahveyi mal gibi temizlediği ıslak yere oturdu. Ne zaman kıçındaki ıslaklığı fark eder diye düşünüp gülümsedim kendi kendime. Sonra abi bu birden bir heyecanlandı. Eli ayağı titredi. Sanırım elektriği verince buna titreme geldi. Tam olarak bilmiyorum ama sen kalk elindeki tüm kahveyi bir güzel üstüme dök! İstemsiz bir biçimde ağzımdan "Ananski!" gibi bir ses çıkmış olabilir. Yandım anam yandım. Ulan ne kahveymiş be! Herifle bir kahve içelim dedik, bebe ağzına süremedi. Her yere döktü kahveyi. Ben yandığımdan hızlı bir şekilde kendi elimdeki kahveyi masanın üstüne koydum. Amacım ayağa kalkıp üstümdeki tişörtün tenime değmesini engellemekti ama bu bücür temizleyeceğim ayağına beni koltuğa oturup deyim yerindeyse üstüme çıktı.

Ya bilerek mi yapıyorsun kardeşim. Yaşı tutmayanlar için ikinci bir siktirip gitme uyarısı geçeyim burda. Şimdi bu aldı bezi. Ben ise tamamen koltuğa yapıştım yani aradaki mesafeyi açayım bebeyle diye. Elimden kaza çıkacak diyorum Kiyo. Sınırlarımı zorluyorsun bak! Bu böyle üstüme dökülen kahveyi güya bez ile silecek. Sürtlüyor tişörtüme... Kahveyi hissediyorum yani, herif yarısını döktü bardağın, aşağı doğru akıyor. Kahve aktıkça bizim bebe aşağılara sürtmeye başlıyor falan derken beni de bir sıcak bastı. Hem de utanmış böyle tipi, yaptığı şeyi düzeltmeye çalışıyor. Gerzek yüzüme değil sildiği yerlere bakıyor. Bende şalter atıverdi. Tuttum bunun bezi tutan bileğini. İttirdim demin temizlediği koltuğa. Kahveli tişörtümü de bir hamlede çıkarıp bir kenara attım. Yapıştım bunun dudaklarına. Elimi de pantalonundan içeriye.... Öhöm, yapmadım tabiki böyle bir şey! Ama düşüncesi bile baya bir kalkınmamı sağlıyor yani. Of of of...

"Ya tamam bırak! Değiştiririm üstümü şimdi." diyerek ittirdim bunu ve kaçtım hemen yanından. Daha fazla yanmamak için ayağa kalktığım an çıkardım tişörtü. "Dikkat etsene be." diye söylene söylene yatak odasına ilerliyordum ki mutfağın önünden geçtim. O hali görmez olaydım. Lan bu delice dökmüş kahveyi buraya. Bir de basmış salona gelmiş. La bu bebe benim sabrımı denemek için mi gönderildi ne yaptı. Bu hali görünce "BURANIN HALİ NE LAN!" şeklinde bir nida çektim. Ulan cidden yatırıp siksem mi bunu ya? Ağlasa "ShikiShiki-kwuuunn keşke elektrik versen de bunu yapmasan." diye. Of bunu düşünmesi bile hoşuma gitti ama ulan dertsiz başıma dert aldım!

Gidip vücuduma gelen kahveyi şöyle bir su ile temizledim. Tişörtü banyoya fırlattıktan sonra baktım pantalonum da kahvelenmiş. Küfrede küfrede onu da çıkarıp atmak lazm tişörtün yanına. Bu mal da gelip bakar kesin "Ay hemen Shiki'nin soyunmasını izlemeliyim!" diye. Bazı yerlerim demin olan olaylar yüzünden havalarda olmasa siklemem direk iki kapı arasında soyunurum da. Şimdi bu velet gelip görür hoş durum olmaz. Bu yüzden yatak odasına gidip düzgün bir şeyler geçirdim üstüme. Ardından da pantalonumu tişörtün yanına fırlattım. Banyodan yer bezi alıp mutfaktaki devasa kahve birikintisini silmeye başlama yarar verdim. Silerken de "Şu iki saniye içinde umarım bir boklar karıştırmamışsındır." dedim Kiyo'ya.

[Shiomiya Kiyo]

Yahu tamam sakar falan olabilirim de, ne bu terslemeler ittirmeler kaçıp gitmeler yani? Sanki tecavüz edeceğim adama ha! Yedik bir bok, temizlemeye çalışıyoruz üstünü. Gerçi bu nükleer saldırı mahsulü arızadan mı nezaket ve sakinlik bekliyorum? Hiç!

Bu üstüne değiştirmeye giderken hala bağırıyordu bana yarı yolda, artık mutfağı mı gördü naptı, bir bağırıyor bir bağırıyor, sanırsın Kusagakure'nin çingeneleri yere yatırdı bunu, tecavüz ediyor. Geldiğime geleceğime pişman oldum şu eve, aha şuraya yazıyorum, tek arkadaşım olmasaydı "senin gelmişini geçmişini ızdırabınııaheheeytere bea!" diye çeker giderdim. Tamam cidden sakarım, azarı da hakediyorum da, ne bileyim, alınıyorum ha. Kız olsam adetim yaklaşıyor derim, ne bu alınganlık bu aralar bende çözemiyorum.

Oturduğum yerde bu düşüncelerle kendi kendime kaynar kazan gibi fokurdarken baktım adam üstünü değiştirmiş, almış başka bezi mutfağı temizlemeye gidiyor, "Hadi bari yardım edeyim, hızlıca bitirsin de içeyim kahveyi siktir olup gideyim" diyerekten kalkmıştım ki, TABİİ Kİ DE BEN TÖKEZLEYEREK ÜSTÜNDE HALA KAHVE OLAN MASANIN ÜSTÜNE YUVARLANDIM. Üstüm başım benim de kaynar kahve içinde kalmasın mı, cam sehpanın da amına koyduk bir de. Sehpayı boşver, ULAN YANIYORUM. Hem beni silmeye çalışan ıslak bezli birileri de yok etrafımda, ulan Shiki ne ballı adamsın, kıymetimi bilmeyip bir de atar yapıyorsun bana ha!
Kalktım sehpanın üstünden hızla, allahtan öyle cam falan saplanmadı götüme başıma da, ULAN HALA YANIYORUM. Bir yandan tişörtü çıkarmaya çalışıyorum bir yandan koştura koştura mutfağa gidiyorum "Shiki yardım et! Yandım anam yandım! Su dök su!" diyerekten. Yahu önce tişörtü doğru düzgün çıkar öyle yanan amele teninin derdine düş değil mi? Adam orda domalmış yerleri siliyor, ben kafamda tişört, gözüm görmeden, mutfağın girişine bir güzel çarparak mutfağa koşturuyorum. Çarpmanın haliyle iyice allak bullak oldum tabii ben. İlk olarak yuvarlak ve aşırı sıkı bir şeye çarptım, sanırsam götüydü, ohş. Tişörtten kurtulup 0,0003 nanosaniyelik görüş süremde düşerken, düştüğüm zeminin Shiki'nin sırtı olduğunu fark ettim. Kenetlendim resmen adama , o anki pozisyonda biri görse çok yanlış düşünceler ile anında gider adımızı çıkarır, millet de şaşırmaz çünkü lanet köyde adam gibi kız yok. Hepsi bıyıklı. Böyle çok saçma şeyler düşünürken birden sıcak bastı beni ve hala adamın sırtında olduğumu fark ettim, neden bilmiyorum kalbim liseli kızlar gibi pırpır etmeye başladı. O nasıl oluyor bilmiyorum ki tam olarak, sanki eve aç gitmişsin de annen "En sevdiğin yemeği yaptım yavrum!" demiş gibiydi...

Bunları hissetmemem gerektiğine kanaat getirip kendimi yana kayarak yere attım ve kurtuldum, sıcaktım hala ama kahveden mi bilmiyorum, çıplak tenime temas eden ıslak zemin biraz olsun rahatlatmıştı beni. Büzüştürdüğüm ve tişört olduğuna pişman ettiğim kumaş parçası iki el bileğimin etrafında kelepçe gibi bekliyordu hala... Pek çıkarma derdinde değildim, asıl derdim demin olanlardı. Düşmem değil düştükten sonra hissettiklerimdi. Ya gerçekten evrilip kıza dönüşmeye başlamıştım ki imkansızdı, en son kıza dönüşecek insan ben olmalıydım, bir erkeğe göre bile aşırı derecede pasaklı ve öküzüm. Ya da biri hormonlarıma genjutsu uygulamıştı ve kafamı karıştırıyordu. Öyle bir şey mümkün mü onu da bilmiyorum, pek dinlemedim okulda genjutsuyu ben, bana göre traş işler bunlar. Ninjutsu ve taijutsu gibisi var mı be. Öhöm, her neyse. Diyeceğim odur ki bu saçmalığın bugün ikinci kez oluşuydu bu, ilkten parfümü, şimdi de üstüne düşüşüm içimi hoşlaştırmıştı. Bundan önce görevlerde ısınma bahanesiyle birbirimize sokulduğumuzda gene hafiften hoşlaştığım oluyordu ama o ısınmaktandı cidden yahu, İBNE MİYİM LAN BEN?

Yalnız ben bunları gözlerim tavana dikmiş put gibi yatarak düşünürken bayağı bayağı da zaman geçiyordu, 10-15 saniye oldu sanırım, Shiki hala yerleri temizliyor muydu, kalkıp gitti mi, yoksa götüme sokmak için yeni bir Raiton mu hazırlıyordu, farkında değildim. Kafamdaki düşünceler dağıldığı için ıslak zeminin tenime iyi geldiğini daha iyi hissetmeye başladım ve aptal bir sırıtışla "Ohhhhh..." çektim.

[Shiki Nishiyama]

Buna sorumu yöneltir yöneltmez içeriden kırılma sesleri falan geldi. Paldır küldür gelen sesler de belli ki Kiyo'nun yere düştüğünü gösteriyordu. Hiç siklemeden devam ettim temizliğime. Ne yapayım yani düştüyse, kendi etti kendi buldu. Ne yapayım? Yavşak gibi elimdeki bezle gidip silmeye mi çalışayım acıları? Peh! Bu arada bağırışlarına bakılırsa bu kahvemi üstünde bıraktığım masanın üstüne yuvarlanmış. Öf o masadan da nefret ediyordum. Üstüne düşerim, camları kırılıp boynumu keser; gözüme/kulağıma kaçar diye kıllanıp duruyordum. Kırıldıysa iyi olmuş. Yazık bari yardım edeyim diye ayaklanacaktım ama bizimki bağıra çağıra mutfağa girdi.

Sakıncalı paragraf uyarısı! Şimdi bu olay niye ve nasıl oldu bilmiyorum ama benim tahminim Kiyo'nun ayağı mutfağa gelirken kahveye basıp kaymış olabileceği yönünde. Bu deli dana gibi koştu, duydum yani ayak seslerini. Ne olacak diye hafiften kalkma hareketi yapsam da, yeri temizliyorum diye çömelmiş durumdaydım. Sen kay, gel bana arkadan daya. Arkadan bir şey hissettiğimde istemsiz bir şekilde, aynı kahve döküldüğünde verdiğim tepki gibi, "Ananski!" deyivermiş olabilirim. Ulan arkamdan değince çok ama çooook kötü duygularım oldu. Ne siz sorun ne ben söyleyeyim. Deminden beri bastırmaya çalışıyorum duygularımı. Bu bebe inadına üstüme geliyor. Bir sikmediği kalmıştı onu da yaptı yani. Ardından bu manyak pat diye sırtıma yapıştı. Ben de aslan tarafından tecavüze uğrayan dişi aslan gibi pustum kaldım olduğum yerde. Bebenin kalbi pıt pıt atıyordu sırtımda. Korkudan mı artık, yanmanın verdiği acıdan mı bilmiyorum ama artık sikini götümden çekse iyi olacak yani diye düşünürken bu kendini yana atıverdi. Sonra da bir oh çekti ki kendimi delice, vahşice, gaddarca tecavüz edilmiş gibi hissettim. Sanki sikti de boşalıyordu hayvan.

O böyle kendini yere atmış malak gibi yatarken ben de korka korka düzeldim. En hayvan sesim ile "Ne yapıyosun amuagoyayım?" dersem sanırım bu rahatsız ortamdan kurtulabilirdim. Derin bir nefes... Nishi kendine gel. Kiyo'ya karşı bir şey hissetmiyorsun. Sen erkeklere karşı bir şey hissetmiyorsun ki yavrum! Unut bunu. Kadınlar mis gibi oh! Seni öldürmeye çalışmıyorlar! Nah çalışmıyorlar amına koyayım. Kadınlar beni doğrayabilir uykumda lan! Her neyse. Olayın şokunu atlattıktan sonra tabi ki sanki Kiyo bana hiç dayamamış, sonra da yere atlayıp boşalmamış gibi yaparak kalktım ayağa. Şapşala bak. İçimden buna söverek yere eğilip kucağıma aldım çocuğu. Oldukça boğuk ve sinirli bir sesle "Baş belasısın." dedim. Madem yandın, madem bu kadar pislik içindesin, madem misafirliğe geldin o zaman yıkanacaksın arkadaşım ne yapalım. Bunu kucakladığım gibi götürdüm banyoya ve küvete attım. "Soyun." diye emir verdikten sonra kendi elbiselerimi de çamaşır makinesine attım. Tekrar bebeye baktığımda şaşkın şaşkın duruyordu. "Lan pislik içindesin yıkan işte." dedim. Sanırım yıkanmak istememek değil de, yanımda soyunmak istemiyor olabilir. Eh, mantıklı aslında ben de olsam benim yanımda soyunmazdım. Yandan havlunun tekini kapıp üstüne attım. "Al bunla sarın öyle ver pantalonunu." diye mükemmel bir şekilde çözdükten sonra olayı, Kiyo'nun tişörtünü de aldım yerden çamaşır makinesine attım. "Uzun uzun yıkan etrafı temizliycem ayağımın altında dolaşma. Şey..." Küvetin musluk kısmına baktım. Ahtapot çıkabilirdi. "Bir şey olursa şuradaki pamukların altında kunai var." diye bilgilendirdim çocuğu. Pantalonunu versin de makineye atayım. Sonra bırakıcam yıkansın. Ben de evi temizlerim, kırık masayı falan atarım.

[Shiomiya Kiyo]

Ne güzel yerde yatıyor ve serinliyordum, üstelik demin ki saçma duygu gel-gitlerinden de yeni sakinleşmiştim. Ne halt yemeye beni kucaklayıp tekrar duygusal bir hız trenine bindirdi bu adam? Vücuduna tekrar bu denli yaklaşınca kalbim tekrar gümbürdemeye başladı. Ciddi ciddi ibneyim sanırım, bunun kan testi falan var mı acaba?

Kucağında büzüşüp iyice küçülürken Shiki'nin benden ne kadar uzun ve ne kadar yapılı olduğunu fark ettim. Aşağıdan çenesi ve boynu enfes görünüyordu. Enfes? Ben daha annemin yemeklerine enfes demedim, benim halim hiç iyi değil! Başka biri olsa bin bir türlü küfür edip nano saniye sonra kendimi kucağından atıp adamı bir güzel döverdim. Veya beni kucaklayan bir kız olmuş olsaydı "ehirihi..." diyerekten kafamı memelerine falan sokar yanaklarımı sürterdim. Aslında şöyle kafamı göğsüne yaslasam mı? Yok, hayır, höst.

Kendi kendime nereye gittiğimizi düşünmek aklıma geldiği sırada banyoya girdiğimizi ve küvetteki sabunları fark ettim ve hafiften bir panik yaptım. Kafam bir küvete bir Shiki'ye bir küvete bir Shiki'ye bir küvete bir Shiki'ye bir küvete bir Shiki'ye zırt pırt gidip geliyordu ki adam beni küvete attı! Aha dedim, kaybediyoruz götü. Hoşçakal götüm, seni çok sevmiştim. Muhteşem şekilli ve sıkı bir göttün sen, azıttığım dönemlerde kendi götüme bakıp kız götü olduğunu hayal etmişliğim bile oldu yokluktan. Pardon, bu bilgiyi vermesem de olurdu.

Soyun dedi bana, soyun ne ya? "Bak soyun yoksa ben soyacağım" "soyun"u mu bu? SEN KİM OLUYORSUN DA SOYUN DİYORSUN LAN BANA ADİ PİSLİK! PARÇALARIM SENİ! Ağzımdan hala çıt çıkmıyordu, sonra pislik içinde olduğumu ve yıkanmam gerektiğini söyledi. Yahu zaten sabahtan beri duygularım tsunami olmuş, adamın önünde nasıl soyunayım ben? Neyseki havluyu attı suratıma ama lanet olsun ki havlusu da harika kokuyordu. Köpek miyim neyim, ne bu kokuya hassasiyet böyle? Uzun uzun yıkanmamı söyledikten sonra pamukların altındaki kunailerden bahsetti. Pamuk? Kunai? Kunai'yi götüme sokup pamuğu da bağırmamak için ısırıcam sanırım. Banyoda ne kunaisi ulan? Gerçi Shiki'den bahsediyoruz, musluktan misina çıksa şaşmam bu evde.

Havluyu belime sarıp alttan havluyu düşürmemeye çalışarak pantolonumu da çıkardım ve uzattım, o da çamaşır makinasına attı. Ben banyodan sonra ne giyeceğim şimdi? Zaten hava hafiften karardı, onlar yıkanacak daa kuruyacak daa, ütüye gerek yok. Kendi eşofmanlarından vermez umarım, hem bol gelir hem ben onlarda da hoşlaşırım.

Çıktı banyodan, belimdeki havluyu çıkardım açtım ve musluğu açtım. Su buz gibiydi, amele yanığı olmuş cildim isyan etti resmen ilkten ama alıştım bir süre sonra. Görevlerde bile göstermediğim efendilik ve uslulukla banyomu yapmaya başladım. Küvetin kenarında duran, yarısı bitmiş şeffaf duş jelini aldım, yanında duran kalıp sabuna da çok şeytani bir bakış attım. Sanki sabahtan beri hallenip durmamın sebebi bu lanet kalıp sabunmuş gibi baktım. Banyo lifine elimi uzatmıştım ki gene hoşlaşıp saçmalarım diye vazgeçtim. Duş jelini elimle kullanmaya çalıştım ama fazla köpürtemedim, yine de muazzam bir kir çıktı üstümden şerefsizim.

Musluğu kapattım ve küvetten çıktım, artık dalgınlıktan mıdır, yoksa sabahtan beri olan sakarlıklar devam etmezse ayıp mı olurdu bilmiyorum, ıslak ayağımla mermer zemine basınca bir güzel kaydım yuvarlandım. Bayağı bir gürültü çıkardığım için "Bir şey yok bir şey yok, iyiyim ben kırmadım bir şey merak etme" diye seslenmek zorunda hissettim kendimi. Toparlanıp havluyu belime sardım ve kapıya yöneldim. Elimi kapı koluna uzatmıştım ki elektrik çarpmış gibi geri çektim. Bu şekilde çıkamazdım, cidden götü kaybedebilirdim. Saçmalıyor ve yavaştan Shiki'den paranoyaklık kapıyor da olabilirdim ama bu fikir beni belimin etrafına bir havlu daha sarmaktan alıkoymadı. O da yetmedi bir tane daha sardım. Hala rahatsız hissettiğim için bir de bornoz geçirdim üstüme ve öyle çıktım banyodan.

Salona girdiğimde beni karşılayan şey yine Shiki'nin götüydü. Tövbe tanrım tövbe, beni mi sınıyorsun? Bir eline kürek bir eline el süpürgesi, kırık cam parçalarını topluyordu. Yanına sessizce yaklaştım, umarım beni, üşümesin diye annesi tarafından katkat kazak üstüne mont giydirilmiş, kolları vücuduna 45 derece açı yapacak şekilde duran akademi bebesi gibi görünce korkmaz.
"Eeeeööö.... Hani böyle mi oturacağım ben? Benim kıyafetler makinada..." dedim.

[Shiki Nishiyama]

Bu havluyu beline doladı, pantalonunu çıkarıp verdi bana donu ile. Pislik içinde. Kendi elbiselerim ile yıkacağım için üzüldüm yani öyle düşünün. Neyse dedim sokarım bu işe, attım makineye. Bastım tuşuna çalıştırdım. Umarım bu malı elektrik falan çarpmaz burada diye bir anlık içimden geçirdim ama yok yahu, zaten geldiğinde ben elektriği verdim buna. Herhalde dayanır çamaşır makinesinin elektriğine. Neyse işte, şu kunai olayını da söyledim diye garip garip baktı suratıma ama ne olur ne olmaz. Tetikte olmak lazım.

Neyse işimi halledince çıktım banyodan. Tabi çocuğu bırakınca tek başına binlerce senaryo geldi aklıma. Bu mal yıkanırken ayağı kayar, kafasını bir yerlere çarpar. Hatta pamukların üstüne düşer, boynunu falan keser. Çamaşır makinesi bilinmeyen bir nedenle havalanıp küvetin içine düşer, çocuğu delice elektrik çarpar. HATTA EN ÖNEMLİSİ, YA AHTAPOT ÇIKARSA? Bunlar kafamda biriktikçe keşke planlarımı Kiyo'ya okutsaydım dedim içimden. Ne yapacağını bilirdi en azından. Her neyse kendi başının çaresine bakabilir umarım. Koskoca Chuunin sonuçta. O değil de elektrik çarparken küvetin içinde çırılçıplak bir şekilde hayal ettim de, sapık mıyım neyim ya? Kami-sama bana akıl fikir ver. İşte şimdi bir yerden başlamak gerekiyor şu evin durumuna. Bu Kiyo banyodan çıkınca giyecek bir şey isteyecek. Bu yüzden bana küçük gelen ama atmadığım bir şortum vardı onu çıkarıp koydum yatağın üstüne. Bir boxer, bir de rahat uzun kollu bir şey çıkardım. Şimdi üşür hasta falan olur ailesi kapıma biner. O değil de cidden çocuğu alıp şurada siksem, sonra ailesine söylese beni atarlar mı zindana? Deliliğimden atılacağımı düşünürken, gizli ibneliğimden zindanı boylarsam götüme gazoz şişesi sokup ölümü beklerim yemin ediyorum.

İşte elbiseleri hazırladıktan sonra gittim mutfağın yerini güzelce bir sildim. Sonra da tezgahı sildim, musluktan olabildiğince uzak durarak... Bu işler etrafta dikkatimi dağıtacak bir bebe olmadığı için hızlı bitti ama bizim mini-ben niyeyse bir inmiyor. Sinirim bozuldu. Tezgahı temizlemem bitmişken banyodan gene patır kütür sesler geldi. Şöyle bir durup kulaklarımı diktim. Öldü mü ne oldu? Kafamda deli sorular derken bebe iyi olduğunu bir şeyleri kırmadığını söyleyip yüreğime su serpti. Kırsın yani, sorun yok amına koyayım sanki sabahtan beri kırmıyor bir şeyleri. Başına bir şey gelmesin yeter. Bu dünyada en önemli şey can sağlığı anacım. Neyse.

İşte düşüncelere dalmış bir şekilde yaptım temizliği, sanırım o yüzden hızlı bir şekilde iş yaptım sanıyorum. Daha masanın pisliğini temizlemek için yeni eğilmiştim ki birden arkamdan bir şey geçti. Tamam biliyorum, Kiyo'nun olduğunu tahmin etmeliyim. DELİCE BELLİ YANİ GELEN KİŞİ KİYO! Fakat abi ben keçileri iyice kaçırdım. "Eeeööö" yaptığı anda acayip tırstım ve kendimi durdurmak için çok feci bir direnç gösterdim. Delice gerildiğimi eminim Kiyo da fark etmiştir. Abi bu çocuk benim nasıl bir insan olduğumu biliyor, neden sürekli arkamdan yaklaşıyor? Yani ne bileyim, ya kendimi durduramasaydım? Ya hızla kendimi raflara atıp ordaki sis bombasını götünde patlatsaydım. Sonra iyice sapıtıp camı kırıp kaçsaydım? Olası şeyler bunlar abi, görüyorsunuz sabahtan beri delice saldırganım.

Gene bir kaç saniyelik sakinleşme süresi tanıdım kendime. Derin derin nefes alıp verdikten sonra gülümsemeye çalıştım sevimli bir şekilde. Ben tedirgin değilim ki... Kesinlikle değilim. Kafamı çevirdim gülümsemeye çalışarak işte. Bu mal ne yapmış bilmiyorum ama üst üste tüm havlularımı sarınmış. Ben buna temizi atmıştım ama bu kullandığım her havluya o sikini değdirme kararı verdiği için hepsini sarmış beline. Gülümseyerek şöyle süzdüm bunu. "Baya giyinmişsin havluları. Bence böyle otursan da sorun yok." dedim yapmacık bir gülümseme ile. Sonra da dünyanın en yapmacık kahkahasını attım ortamı yumuşatmak yerine ama onun yerine tecavüzcü kahkahası olduğu için yarıda kestim. "Yatağın üstüne koydum giymen için bir şeyler. Odaya git giyin. Ben de şunu halledeyim." dedim. Neyse ki odam toplu. Bir tek giysi dolabının içinde yukarıya doğru kazmaya başlayacağım için çeşitli kazı malzemesi var o kadar. Çocuk giyinene ben de camları çöpe atarım.

[Shiomiya Kiyo]

Gözünün önünde giyinmem çok garip olurdu zaten. "Pikimidimmh..." diye mırıl mırıl yatak odasına yöneldim. 50968059 kat havluya sarılı olduğum için pıtı pıtı yürüyordum. Tabi ki de asıl sakar olmam ve pata küte düşmem gereken vakit bu olduğu halde, yatak odasına sağ salim ulaşıp havlulardan kurtulmuştum. Yere attığım havlu yığınına bir tekme attım. Topa benzeyen yığın tekmeyle savrulunca bir daha attım. Bir daha savruldu ve bir daha tekme attım. Böyle böyle kapı dibine kadar getirdim havluları ayağımla. Huyumdur, bir şeye tekme attım mı duramıyorum. Bir kere yerde bir kola kutusuna sardım böyle de kendimi sınırda buldum, kaçak muamelesi görecektim.

Düzgünce katlanmış emanet elbiselerim yatağın gri nevresimleri üzerinde beni bekliyordu. Yatağa oturup üstümü giyindim. Sanırım bana en uygun elbiseleri bunlardı ama yine de boldu. Ayağa kalkıp, şöyle bir kendime bakmadan önce şortu tekrar çekme ihtiyacı çektim. Üzerime giydiğim tişörtün kolları ise ellerimin yarısını kapatıyordu. Aslında bu durum pek de fena değildi çünkü, özellike kışın ellerimi kapatan kazaklar giyip kollarını elimin ucuyla çekiştire çekiştire gezmeyi çok seviyordum. Tek sorun şu an kış değil, aksine yabancı shinobi vajinası gibi yanan bir gündeyiz. Ve ben vücudumun tekrar ısınmaya başladığını hissedebiliyordum.

Kendimi Shiki'nin jilet gibi serilmiş ama ucundan benim bozduğum nevresimlerinin üzerine attım ve yatağı resmi olarak iyice bozdum. Sırt üstü uzanmıştım, bacaklarımın yarısı yatağın ucundan sarkıyordu, tavanı izlemeye koyuldum. Bugün olanları düşünmek hem istiyor hem de istemiyordum. Sanki bazı şeyleri zihnimin en arka tarafına itmek için hissetmiştim bugün.

Kollarımı birleştirdim... Üzerimde Shiki'nin kıyafetleri ile, onun yatağında uzanıyordum. Tişörtünün uzun gelen kollarını suratıma yaklaştırdım ve kokladım. Anormal bir davranıştı belki de; hem başkalarının kıyafetini kokluyorsun hem de bundan heyecanlanıyorsun! "Hmmmf, iğrenç kokuyor işte!" diyerek yatakta doğruldum ama bilinmeyen tatlı bir güç beni geri yatağa çekti. O sırada anormal derecede suratımın yandığını fark ettim, ateşimin olup olmadığını kontrol etmek için elimi alnıma dayadım, sanırsam vardı ama yanımda duran kızarmış patates tabağı dert etmemem gerektiğini, hayatı akışına bırakmamı ve uyuyabileceğimi söyledi. Yanındaki hamburger de etlerini sallayarak patatesi onayladı ve benim gözlerim iyice kapanırken ekledi; "Aşırı kir kaybından ölmemen için dinlenmen lazım genç adam!"

[Shiki Nishiyama]

Cam çok lanet bir şey biliyor musunuz? Kırıldı mı her yere uçuyor ve temizlesen bile o kadar küçük parçalara ayrılıyor ki her an bir tanesine basma olasılığın var. Bekliyor böyle zamanı gelmesini. Yalnız ben paranoyağım. Henüz obsesif komposif sikler yok beynimde. Bu yüzden camları fazla kafama takmayı planlamıyorum. Belki eve giren suikastçiyi bulmama yardım bile edebilirler düşünürseniz. Neyse ben bu camları temizlemeye devam ederken bizim bebe gitti odaya giyinmeye. Kendi kendime de şarkı söylüyorum. "Soccer practice" diye. Nereden geldiyse aklıma artık. İşte etrafı toplarladım ben. Camları temizledim, masanın cam olmayan kısımlarını da torbaya koydum çöpün yanına. İşte böyleyim ben. Göt kadar evimde yapacak bir şeyim olmadığı için etrafta koşuşup temizlik yapıyorum. Kiyo'nun gelip pislik yaratması en azından yapacak bir şey çıkardı bana.

Kendimi yorgunluktan kanepeye attım. Kiyo'nun temizlediği yer kurumuştu çoktan. Üzücü olan şey, ayağımı uzatacağım bir masam yoktu artık ortada. Kiyo demişken... Neden bu kadar süredir sessiz kaldı bu manyak? Ulan bir suikastçi gelip bunu esir almış olabilir mi? Çünkü yani bu çocuk kesinlikle susmaz böyle. Hemen kalktım yerimden ve koşup raftaki sis bombasını aldım elime. Yatak odasında bir suikastçi olma olasılığı yüzde kaç? Pek bir ses duymadım. Kiyo suikastçi geldiğinde en azından ilk bir ses çıkarırmış gibi geliyor. TABİ ADAM DİREKT ONU ÖLDÜRMEDİYSE! Of, eğer şuan yatak odasında bir suikastçinin Kiyo'yu öldürdüğünü görürsem yapacağım ney ne olacak? Sis bombasını çakmamalıyım! Çaktığım an suikastçi kaçar ve Kiyo'nun ölüsü üstüme kalır. Kimse benim yapmadığıma inanmaz bu yüzden zindanı boylarım. Bu yüzden ilk önce Kiyo'nun ölüsünü tecavüz... Neyse bunu duymadınız. Eğer içeride suikastçi varsa içeriye girer girmez şu ışık çaktıran genjutsuyu uygulayacağım. Artık Kiyo da ölmediyse etkilenir.

Çok temkinli bir şekilde adım adım yatak odasına gittim. Kafamda yapacaklarımı bir daha kontrol ettikten sonra odanın içine atlayıverdim ellerim mühür şeklinde. Ne yazık ki suikastçi yoktu burada. Kiyo yatakta yatmış duruyordu. Şöyle bir yaklaştım. Boynu falan kesilmemişti. Raiton tekniğini yapıp rakibi sersemletmek için parmaklarımı sanki silahmış gibi tuttuktan sonra dolabımın kapılarını hızlı bir şekilde tek tek açtım. Saklanmış bir suikastçi bulamayınca dikkat ederek Kiyo'nun yanına gittim. Sağımı solumu tekrar kontrol ettikten sonra çocuğun nabzını kontrol etmek için boynuna dokundum ve direkt çocuğun feci bir ateşi olduğunu fark ettim. LAN! Bi de bayılmış! Ulan kırk saattir evde suikastçi arıyorum ama bebe ölüyormuş lan.

Birden ne yapacağımı bilememenin etkisi ile çocuğu kollarından tutup yatağın üstüne düzgünce yatırmaya falan kalktım niyeyse. Bu sırada da aşırı ateşi olan birine ne yapılır onu düşünüyordum. Kalktım mutfağa gittim. Sanırım bir planım var ama dünyanın en cahil planı bu. Dolabı açtım, içinden yarısı içilmiş alkol çıkardım. Çok sapıtırsam rahatlamak için saklıyordum ama hadi bakalım. Sonra da kuru kalan, temiz bezlerden birini alkole buladım. Koştum gittim çocuğun alnına koydum. İçkinin birazını da diktim. Çeyreği falan kaldı, onu da buz dolabına koydum tekrardan. Ardından da kolonya falan buldum bir yerlerden. Çocuğun ellerini, bileklerini falan ovdum bununla. Ovmadan önce de ocağa su koydum kaynasın diye. Fazla düşünmeden hızlı hızlı uygulamıştım bunları. Hiç bir şekilde evimin içine sıçıp sonra da bayılmasını sorun edecek biri değilim. Can önemli diyorum kırk saattir. Neyse bu ovmam falan bitince, ki size yemin ediyorum çocuğun siki ile ilgili hiç bir şey düşünmedim bu sürede! Ciddi iyi bir insanım yani. Çorba ile falan ilgilendim. Böyle hazır çorbalarım var içine şehriye falan atılmalık. 10 dakikaya hazırlanır, sonra da kaldırırım bebeyi diye düşünerek hazırladım yemeği. O sırada da kafamı dinledim amına koyayım. Bağıran yok, bir şeyleri kıran yok. O değil de ulan benim çamaşırları asmam gerekiyor? Of sikeyim böyle işi.

Çorba kaynarken alelacele çamaşırları astım yamuk yumuk. Daha sonra da aldım çorbayı kaseye. Gittim bebenin yanına oturdum. Ulan uyurken de ne masum duruyor pezevenk. Gören de deminki bokları o yapmadı sanar. Şöyle bir durdum yüzüne baktım. Ardından kendimin bile şaşıracağı şekilde eğilip çocuğun yanağına bir öpücük kondurdum. BAK! Bu aramızda kalacak. Sadece sen biliyorsun bu olayı. Bu konudan çıkmayacak bu öpücük! Neyse. Tekrar düzeldikten sonra baktım suratına. Artık daha az pisti en azından. Elim ile omzunu tutup hafif sarstım kalksın diye. "Kiyo-chan. Sana çorba yaptım." dedim sesimi incelterek. Esprisi bile hoş değil ama siktir et.

[Shiomiya Kiyo]

Rüyam, bana tavsiye veren yiyecekler ile başlamıştı, şimdi ise saçları rüzgarda erotik bir şekilde uçuşan yarı çıplak piercingli adamlara doğru gidiyordu. Daha doğrusu ben gidiyordum, ayaklarım yerden kesik vaziyette çileklerin, pastaların ve şekerlerin arasında erkek topluluğuna doğru sürükleniyordum. İyice yaklaşırken erkeklerin hepsinin Shiki olduğunu fark ettim ama bu bende panik yerine aptal aptal kıkırdamalara sebep oldu. Daha hızlı gitmek için elimi kolumu şapşalca sallamaya başladım. Grubun içine girdiğimde belimden ve bacaklarımdan olmak üzere beni sarmaya başladılar. Kıkırdıyorlardı ve ben de aynı şekildeydim. Bir tanesi artık neresinden çıkardıysa yeşil bir şişe çıkardı ve içindeki sıvıyı başımdan aşağı dökmeye başladı. Hmmmm.. Nane Likörü.

"Demek sehpayı kırdın ha, seni şapşal şey..." dedi rüyamdaki Shiki'lerden biri hülyalı bir şekilde, ve boynumdan yanağıma doğru, alkollü sıvıyı tek bir harekette yaladı. Arkamdaki Shiki'lerden birinden yine aynı hülyalı ses geldi ama ne dediğini çözemedim, "Hııııı...?" diyerek döndüm. "Çorba diyorum, sana çorba yaptım." dedi. Gülerek burada çorba yapamayacağını, zaten etrafın yiyecek dolu olduğunu, gerizekalı bir fahişe gibi davranmaması gerektiğini söylüyordum ki seksi Shiki'lerin görüntüsü bozuk antenli TV gibi fıldır fıldır etmeye başladı. Öyle acaip bir hareket içindeydiler ki midem bulanmaya başladı.

Erotik Shiki Dünyası'ndan ayrılıp gerçek dünyaya gözlerimi açarken öğürüyordum, gözlerimi açtım ama hava tamamen kararmış olduğu için açılmış olan tavandaki lamba gözlerimi aldı. Bir elimle ağzımı kapatarak yavaşça doğruldum. Gerçek Shiki'yi aniden dibimde görmek beni paniğe sürükledi, burnuma gelen alkol kokusu bu duyguyu daha da arttırdı. Ani bir hareketle dizlerimi kendime toplayıp uzaklaşmaya çalıştım ama midem aşırı derecede bulanıyordu. Dengemi kaybedip yatağın kenarından kafa üstü yere düştüm ve orada öğürmeye başladım. Gün boyu bir kahve bile içemediğiden boş öğürüyordum en azından, evin içine sabahtan beri zaten sıçtım bir de kusmuk temizletemem çocuğa şimdi.

Gözlerimi kapattım, yerde toparlanıp bulantım geçene kadar sabit bir şekilde oturdum. Hem gördüğüm saçma rüya, hem de uyanınca aldığım alkol kokusu iyice işkillendirdi beni. Kesin beni bayılttı bu herif, uyurken becerdi ve şu an hamileyim! Bulantım iyice geçerken düşüncemin saçma olduğunu da fark ettim. Yatağa geri tırmandım. Shiki hala yatakta oturuyordu ve beni garip gözlerle izliyordu. "Ya.. Shiki-kun... Ben fena hasta oldum sanırım, zaten geldiğimden beri evini başına yıkmadığım kaldı. Gideyim ben en iyisi, dinleneyim, yarın görev bekler. Sağol çorba için de, sen içersin.." dedim gözlerimi kaçırarak. Bu sefer düşmeyerek yavaşça yataktan kalktım. İki üç adım atmıştım ki aniden dönüp yatağa fırlayarak boynuna atladım ve olabilecek en böğürtülü sesimle ağlayarak "SHIKI-KWWUUUUN BANAA ÇORBAA YAPMMIIIŞŞŞ!!!!" diye anırdım.

[Shiki Nishiyama]

Ben bunu dürttüm böyle uyansın diye. Yavaş yavaş gözlerini araladı. Deminden beri elimden geldikçe ateşini düşürmeye çalıştım ama sanırım dünyanın en cahil şifacısı olabilirim. Bu yüzden pek düşmemiştir. Alkol koydum kafasına bebenin yani. Gene de kendine getirmiş baksana. Uyandı çocuk, uyanır uyanmaz da kendini yataktan aşağı attı. Sanırım benim tekniklerim bunun midesini bozmuş olabilir. Ne yaptığını göreyim diye hafiften düzelttim kendimi kafamı da kaldırdım. Yere emekler gibi yatmış öğürüyordu. Kusamıyordu tabi... Şuraya geldiğinden beri ağzına bir şey sürmemiş. Belli ki dışarıda da yemek yememiş. Kahveyi bile içemediğini düşünürsek midesinde kusacak bir şeyi yok. Kötü hasta oldu bebe iyi mi? Hava da sıcak amına koyayım ne bok yemeğe hasta oldun ki? Ishigakure'nin havası böyle. Akşamları da buz gibi olur.

Sessiz sessiz kendine gelmesini bekledim. Çünkü şuan gerçekten de yapacak bir şeyim yok. Ben fazla hasta olan biri değilim, dayanıklıyım bu tip durumlara. Hasta olunca da annem bana çok iyi bakardı. Bana çikolata verirdi... Acaba çikolata mı versem çocuğa? Evde de hiç yok iyi mi? Çocuk kussa temizler miyim? Yok onu yapmam, zorla kendisine temizletirim. Umurumda değil hastalığı. Sen gel koltuğuma sıç, mutfağımda osur, üstüme çık, götüme daya... Bir kusmadığı kalmıştı onu da yapsın tam olsun. Tamam ben de kapıda elektrik verdim bebeye ama bu kadar da öc alınmaz.

Sakinleştikten sonra Kiyo yatağa tırmandı. Tatlı bir yavru köpek gibi bakıyordu gözleri. İçim istemsiz bir şekilde eridi bunu görünce. Başladı cici cici konuşmaya. Dedi ki hasta olmuş, zaten geldiğinden beri evi siktiğinden dolayı gitmek istiyordu. Çorbayı da götüne sok dedi. Tabi daha kibar bir şekilde dedi bunu. Eh, diyecek bir şey yok bu konuda. Gitmek istiyorsa gidebilir ama pek gitmesi taraftarı değilim. Dışarıya bu şortla çıkarsa hem üşüyecek, hem de düşer falan ne bileyim. Oldukça bol geldi kıyafetler. Bu kadar hayal etmemiştim verirken. İşte bu kalkıp arkasını döndü bana. Sonunda doğru düzgün yürümeyi becerip pıtır pıtır ilerlerken ben de çorbayı kendim mi içsem diye düşünüyordum. Bir kaç adım daha attı bu, sonra da çat diye döndü.

Döndüğü an benim beynimde olan biten şöyle açıklandı; Kiyo bir suikastçi ve bu yaptıklarının hepsi bir numaraydı. Sonunda benim gardımı düşürmemi sağladı ve şimdi saldırıyor. Çocuk üstüme doğru koşmaya başlatığı anda panikle en yakındaki sis bombasını yakaladığım gibi attım kafasına! Atar atmaz da kendimi yataktan aşağı attım. Mal gibi çorba ile atladığım için merak etmeyin dökülmedi. Kocaman kaseye göt kadar koymuştum zaten. Bu arada atlama nedenini duydum çocuğun. Etraf felaket bir sisle kaplanmıştı ama gene de çorba yaptığım için sevgiden üstüme atladığını fark etmek için geç kaldığımı sanmıyorum. Sonra abi ben bir sinirlendim. Sanırım çok bile geç kalmış olabilirim, hatta sinirlendiğim an da en sinirlenmemem gereken an olabilir ama cidden kızdım yani!

Bir hışım ile çorbayı koydum yere ve çat diye kalktım yerimden. Ağzının içine attığımdan sis bombasını afallamıştır en azından. Bu yüzden hala yatağın üstündedir diye düşünerek hemen üstüne atladım bunun. Ellerini kollarını tutup yatağa yapıştırdım. Sonra da bağırmaya başladım kızgınlıktan "Lan ani hareket yapmasana! Rahatsızım diyorum! Niye üstüme atlıyorsun aniden lan!?" diye kulağına kulağına bağırdım bebenin. Sonra da ceza olarak Raiton tekniğinin dokununca elektrik çarpanını açtım 1-2 saniyeliğine. Dediklerim iyice yerleşsin kafasına. Zaten teknik el mühürleri istemiyor. "Gitmiyorsun bir yere elbisen kuruyana kadar! Siktirme belanı!"