[Osui] Yolcu Yolunda Gerek

[GM - Naruto]

Güneş yeni yeni doğmaktayken, yorucu bir yolculuğun ilk durağına varıyorsun. Funashi senden yaklaşık yarım saat kadar uzakta bulunuyor. Kusagakure'den sorunsuz bir şekilde ve yanına hiçbir şey almadan çıkmış olman, yolunu biraz uzatmana ve dolayısıyla da vakit kaybı ve yorgunluğa sebep oluyor. Birkaç günlük yolculuğun esnasında hiçbir sorunla karşılaşmıyorsun ve bu da sana vakit kazancı olarak dönüyor. Ancak yine de genel tabloya baktığında, varılması gerekenden daha geç bir vakitte geliyorsun Funashi'ye. Her zaman anlatılan o büyük ovanın üzerinde kurulu şehir kendisini hemen belli etmeyi de başarıyor. Kusagakure'den oldukça büyük duran şehrin başlangıcı olarak, eski evlerin yanından geçip gidiyorsun. Bu evler içleri tamamen boş ve terkedilmiş bir halde bulunuyorlar. Yeşil çimler ovanın dört bir yanına yayılmışken, Funashi'nin binaları bu çimenlikte hem güzel hem de kötü bir grilik olarak duruyor. Sen ise, uzun yolculuğunun ilk durağına gelmenin verdiği mutlulukla yorgunluğunu unutuyor ve hızlanmaya başlıyorsun.

Kapalı konu

Pasiflik süresi, her zamanki gibi, 48 saattir.

[Darai Osui]

Köyden çıkalı birkaç gün olmuştu Osui. Yorucu bir yolculuk olduğu söylenebilirdi onun için. Fakat kendi hatası dolayısıyla yolunu uzattığı için şikayet edemiyordu halinden. Birkaç gündür yürüyordu ve daha anca Funahashi şehrine varmak üzereydi. Yürümekten terler içinde kalmıştı ve bu da ona aslında bakarsan yürüme enerjisi veriyordu. Çok kötü oldukça yada sadece canının istediği zamanlarda kolunu kadırıp burnunu koltukaltına kadar eğerek orayı kokluyordu. Koltukaltındaki terin o kokusu pislik şinobinin ilerlemesine yardım ediyordu.

İlk durağı olan Funahashi Şehrini seviyordu Osui. Eğer babası günün birinde çimen ülkesine gelirse onu ilk getirmek istediği yerlerden biriydi burası. Özellikle çiçek festivali zamanı çok güzl oluyordu. Burada en son bulunduğu zaman da zaten bir çiçek festivalinin hemen sonrasıydı. Tabi o görevin geçtiği lüks yer ile bu teredilmiş yerleşin hiç alakası dahi yoktu. Fakat Hangisini tercih edersin diye sorsalar Osui bir dakika düşünmeden kesin olarak burayı seçerdi. Bu betonların arasından çıkan çimenlar ve oluşturdukları görüntü pislik şinobiye göre paha biçilmezdi.

Evet Osui kesinlikle bu terk edilmiş evlerin olduğu bölgeyi lüks bölgeye kıyasla daha çok seviyordu fakat sonsuzadek burda vakit geçiremezdi. İlerlemeliydi Osui. Babasının yanına gidecek ve onu gördükten sonra hızla geri dönecekti. Geri dönerken belki burda daha fazla vakit geçirebilir, çimlerim arasında istediği kadar yuvarlanabilirdi ama şimdilik yoluna gidecekti. koltukaltını birkere daha kokladıktan sonra hızını da almış ilerliyordu.

[GM - Naruto]

Şehrin surlarına geldiğin anda, hemen karşında iki tane shinobi görüyorsun. Shinobiler senin alınbandını fark ettiklerinde, sana başları ile selam veriyorlar ve adını soyadını alarak senin şehrin için girmene izin veriyorlar.

Funashi'ye girdiğin anda, burayla ilgili geçmişte yaşadığın anılar canlanıyor gözlerinde. Ancak gördüğün manzara, geçmişten gelenlerden daha kalabalık oluyor. Kusagakure ile kıyasladığında, koca bir metropol diyebileceğin Funashi, içten içe seni korkutmaya başlıyor daha ilk adımlarını atmana rağmen. Blok blok insanlar üstüne doğru geliyor ve yine blok blok insanlar senin yanından geçip gidiyor. Her biri de sanki seni ezecekmiş gibi, seni görmüyorlar gibi yürüyorlar.

İnsanların dışında şehirdeki büyük yapılar da dikkatinden kaçmıyor. Fakat bu yapıları detaylı incelemek yerine, yorgunluğunu dindirecek bir yer araman gerekiyor. Bu bir han olabileceği gibi, bir tanrı misafiri olarak da evlerden birinin kapısını çalman mümkün.

Şehirde neredeyse aradığın her türden han bulmak mümkün. Çok lüks hanların yanında, sınıf kategorisine bile giremeyecek hanların olduğunu görebiliyorsun. Tabi bu kalite farklılıkları hanların bulunduğu konuma da yansıyor ve lüks hanların bulunduğu yerler lüks bir mevkide bulunurken, kalite düştükçe mevkideki kalite de düşüyor. Aynı durum evler için de geçerli durumda. Buna göre de seçimini yapman gerekiyor. Dinlenme işini bir yapı altında değil de bir sokakta, parkta da geçirebilmen mümkün, ancak böyle bir durumda da, sokaklardaki tehlikeler ile karşılaşman mümkün.

[Darai Osui]

"Darai Osui" diyerek kapıdakilere selam verdikten sonra şehre girişini yapmıştı pislik şinobi. "Nöbetçi şinobiler galiba "Pislik şinobi" diye ünümü biliyor ki pek fazla tepki vermediler"diye düşünmüştü. Şehre güzel bir giriş yapmıştı yani. Kendini mutlu eden türden.

Bu şehri her gördüğünde bir kere daha etkileniyordu pislik şinobi. Yaşadığı yere göre epey büyüktü burası. Birhayli büyük. Daha çok insan vardı burda. Daha kalabalıktı. Normalde bunun anlamının iğrendirecek daha çok insan olması gerekliydi ve bu da Osui'yi daha çok mutlu etmesi lazımdı ama burada durum biraz farklıydı. İnsanlar Osui'yi fark etmiyordu bile. Dikkat çekmek gerekliydi burda. Dikkat çekip Osui'nin yanından geçen herkesi iğrendirmek. tatilinde eğlendiği işi yapacaktı yani Osui. Fakat öncelikle biraz dinlenmesi lazımdı. Her ne kadar Tek kokusu onu zinde tutsa da bedeninin yinede dinlenmeye ihtiyacı vardı.

Bunu için kalacak bir yer bakmaya başlamıştı. Lüks istemiyordu. Lüks yerler temiz olurdu. İyice aşağı tabakanın kaldığından derme çatma bir han istiyordu kalmak için. Böyle ilk gördüğü hana gidip kalacak oda olupolmadığını soracaktı.

[GM - Naruto]

Küfürlerin, bağrışmaların havada uçuştuğu, sakelerin su niyetine içildiği ve neredeyse handaki tüm kadınların bol bol tacize uğradığı hana giriş yaptığında, senin pislik anlayışınla buradakilerin epey bir farklı olduğunu görüyorsun. Her ne kadar içerideki insanların çoğunun üstü pislik içinde olsa da, onların hal ve hareketlerindeki pislik çok daha dikkat çekici duruyor. Neredeyse ağzına kadar dolu olan handa, kendine oturacak yer bile bulabileceğinden ümitsiz bir şekilde, insanların ve tacizlerin arasından kendini kurtararak tezgaha gelebiliyorsun. Tezgahta, müşterilerinden pek de farklı durmayan, ağzındaki sigaranın külü uzayıp gitmiş, kirli sakallı ve oldukça bakımsız, orta yaşlı bir adam buluyorsun. Handaki insanlara nazaran yaşın bir hayli küçük olsa da hancı bu durumu hiç umursamıyor gibi sana sigarasının dumanı nedeniyle kıstığı gözünü kapalı tutarak bakıyor ve "Sikilecek amcık mı arıyorsun genç?" diyor ve ardından boğazındaki tüm balgamı ortaya saçmasına neden olacak şekilde öksürmeye başlıyor. Sigarası ağzından yere düşen hancı, balgamı ile sigarasını söndürürken "Şanslısın, sana boş oda ve çıtır bir amcık ayarlayabilirim. Paran var değil mi?" diye soruyor sana.

[Darai Osui]

Boş bulduğu ilk hana giriş yapmıştı pislik şinobi fakat handaki manzara kendisine, kendisinin pisliğinin ve pislik anlayışının aslında dünyanın pisliği ile kıyaslanınca ne kadar az ve masum olduğunu gösteriyordu. Kendisi başkalarının pislik ve iğrençlik dediği ve davranışları sadece mutlu olduğu için yapıyordu. Masumca bir oyun olarak. Ve aslında başlangıç noktası da insanlara sevgisini bir şekilde göstermek istemesiydi.

Fakat burdaki insanlar dünyanın pisliğini gözler önüne seriyordu. Üzerilerindeki kıyaftler her ne kadar Bir nebze olsun Osui'den temiz olsalar da kendi içlerinden gelen kirlilik buranın müşerilerini pislik şinobiden çok daha pis ve iğrenç gösteriyordu. Ve Osui'nin de bildiği şekilde burayı en pislik yapan şey, buradaki insanların özellikle kadınların hiçbirinin aslında burada olmayı gerçekten istememesiydi. Onlar Osui'den farklıydı.

İşte böyle bir hana girmişti pislik şinobi. Tıkabasa dolu bir yerdi burası ve kendine kalabileceği oda bulabileceğinden şüphelenmişti ama şansını deneyekti. Bir yanlışa kurban gitmemek için elleriyle önünü ve arkasını kollayarak gidiyordu hanın sahibi olduğunu düşündüğü kişiyedoğru. "Devir kötü, kolla götü" aklından sürekli bu sözü tekrar ediyordu. Bir yandan dikkatli olmaya çalışırken bir yandan da bu sözün kendine komik gelmesinden ötürü gülmemeye çalışıyordu.

Nihayet han sahibi olduğunu düşündüğü kişinin yanına olaştğında Handaki en genç kişi olarak garip karşılanacağını düşünsede han sahibi onu hiçte öyle sandığı gibi karşılamamıştı. Hatta galiba normalden farklı olarak kullandığı tek kelime "genç" olabilirdi. Osui ise han sahibinin kurduğu cümleleri duyunca yaşıtı olan her erkekte olabileceği gibi aklı bir anda uçmuş, yüzüne kızarklık ve anlamsız bir gülümseme gelmişti. Öyle ki normalde asıl dikkatini vermiş olması gereken şey olan hancının bol balgamlı tüküğüne bile tam dikkatini verememiş ve onu sadece çıplak eliyle silmişti.

Yetecek parasının olduğunu düşünüyordu pislik şinobi ve hemen de teklifi kabul edecekti. Ama edemedi. Tam kabul edecek iken gözlerinin önüne gelen Namiyo'nun yüzü ona engel olmuş ve aklını başına getirmişti. Her ne kadar yüzündeki utangaçlık ve sırıtışı gitmemiş olsa da aklı biraz olsun yerine gelmişti. Bu yolculuğa çıkmasındaki asıl amaç Kendisine vurulan "sapık" damgasını unutturmak içindi zaten. Ayrıca bu teklifi kabul etmek aynı zamanda bir hakkaretti de. Kendisine, annesine ve annesinin kendisini yetiştirme şekline. Eğer bunu yapsaydı birdaha ne annesinin nede Namiyo'nun yüzüne bakamazdı Osui. İşte bu yüzden sadece odayı kabul edecek ve diğer teklifi reddedecekti pislik şinobi. Hancıdan gelen balgamın bulaşmadığı eliyle şinobi olduğunu göstermek isteyerek alın koruyucusunu düzeltirmiş gibi yaparak "Sadece boş bir oda istiyorum diğer şeyler kalsın. Sanırım yeteri kadar param var." diyecek ve parayı ödeyip odayı tuttuktan sonra odasına çıkacaktı.

[GM - Naruto]

Hancıya her ne kadar alınbandını göstersen de bunu hiç umursamamış gibi duruyor. Senin sadece odayı istemenden sonra da yüzü düşüyor, ancak kısa bir süre sonra cinlik yapmak isteyen bir yüz ifadesine bürünerek "Valla genç adamsın, kanın kaynıyordur. Ben sana odayı vereyim, amcığı da yollayayım. Siker misin bakar mısın orasını sen bilirsin artık!" diyor. Sen daha bir cevap veremeden de "Hanako! Çabuk buraya gel!" diye bağırıyor. Bu bağırışı herhangi bir noktaya doğru olmadığı için Hanako'nun kim olabileceği ve nasıl bir tip olabileceği hakkında pek bir fikrin yok. Ancak anladığın bir şey var ki, han sahibi sana sadece oda verme niyetinde değil, zira yanına bir de bayan arkadaş vererek senden daha fazla para kapabilme derdinde gibi duruyor.

[Darai Osui]

Osui yanlış bir şey yapmadığı için şükrediyordu. Son anda vaz geçtiği için. Eğer hayatındaki iki kadın olmasaydı buna hayır diyecek iradeyi kendinde bulamayacağı garantiydi. Şimdi bile akı gidip geliyor ve verdiği karardan pişmanlık duyacakmış gibi oluyordu. Bu düşünceler içinde tek düşüncesi bir an önce odasına gidip dinlenmekti. Fakat hancı ne Osui'nin şinobi olmasından etkilenmişe benziyordu ne de Osui'nin aklını bulandırmadan duracağa. Onun derdi daha fazla para almaktı ve pislik şinobi bunu açık ve net görebiliyordu. Aslında Osui'nin aklına bir an için fazla para vermesi ama kadın göndermemesini teklif etmek gelmişti ama aklının o anki bulanıklığıyla bunu yapmamış ve bahane olarak da hiç bir cevap veremeden hancının kadını çağırdığını kendi kendine sunmuştu. Parasını ödedikten sonra odasına çıkarken aklına mukayet olmaya çalışıyordu pislik şinobi.

Pislik şinobi her zaman pislik şinobi kalmalıydı. Fakatonun pisliğiyle burdaki pislikler karışmamalıydı. Pisliğini korumak istiyorsa önce aklını korumalıydı. Bunun için de aklını tağıtmak için her zaman işe yarayan bir şeyi yapacaktı. Pisliğini. Pisliği onu Mifune-san'ın ölümünden sonra da krumuştu filozofa dönüşmekten de. Burda da korumasını umut ediyordu Osui. Buranın pisliğine karşı kendi pisliğini kapıştıracaktı. Bunun için az önce az önce Hancının ağzından çıkan ve eliyle sildiği balgamı ağzıma götürüp afiyetle yiyecekti. Bunu yaparken normalleştiğini hissedebiliyordu. Kafasındaki bu hareketin yaptığı çağrışımları atmak en zoruydu elbette ama bunu da Namiyo-san ve annesini düşünerek yapmaya çalışıyordu.

Elbette sadece bu kadarı yeterli gelmeyecekti ona. Yada buranın pisliğine. Aklını koruması kadar kendini pisletmeside önemliydi. Kendini hiç bir kadının sevemeyeceği kadar çok pisletecekti. Daha demin emdiği parmağıyla yüzüne de bir güzel sıva çekecekti. Ardından ise Hedoro no jutsu geliyordu. Önce kendini sonra kalacağı odayı özellikle yatağı çamurla kaplayacaktı. Bu yaptığı şeyi kendini korumak içim mecburiyetten yapıyor olsa da çok fazla da zevk alıyordu. Tek bir şeyden emindi; eğer Namiyo-san yada annesi burda olmuş olsaydı ya kendini yada Osui'yi öldürürdü.

[GM - Naruto]

Senin pisliğini ortaya koyabilmek adına adamın balgamı ile yaptığın aksiyonlar, hancının pek ilgisini çekmiyor. Bu hareketin sadece seni mutlu etmekle yetinmene sebep olurken, hancı gibi sen de isminin Hanako olduğunu öğrendiğin bu gecelik arkadaşının yoluna bakıyorsun. Hancı ile hemen hemen aynı noktaya diktiğiniz bakışlarınız, sonunda açık mavi saçlar ile buluşuyor. Bu mavi saçların altına yerleşmiş donuk bakışları gördüğün anda ise, resmen kanın damarlarından çekiliyor. Aklından Hanako'nun bu kişi olamayacağı düşüncesi durmadan tekrar ederken, Hanako isimli kişinin hancı ve sana doğru geliyor olması ve ayrıca bakışlarını da sizin bulunduğunuz yere dikmiş olması, bu düşünceni yıkıp geçiyor. Giderek yaklaşan donuk bakışlar sebebiyle duyguların karmaşıklaşmaya başlıyor. Hanako'nun, O kişi olamayacağını tekrar etsen de, artık gözlerinin veya zihninin oynadığı bir oyun olmadığından emin oluyorsun. Tüm pislik hayalin yerini öfkeli pisliklere bırakırken, neredeyse yanınıza kadar geliyor burada Hanako olarak tanınan, ancak gerçek isminin Aiga Miura olduğunu bildiğin kadın!

Miura senin kim olduğunu henüz fark etmemiş olacak ki, hiçbir çekince veya seni tanıdığını ima eden bir ifade barındırmadan yanınıza kadar sokuluyor. Donuk bakışları ile sana başı ile selam vermekle yetinirken, hancıya "Ne oldu?" diye soruyor. Hancı, Miura'nın bu donuk tavırlarından pek haz etmemiş olacak ki "Sana ne için para ödeyeceğimi gerçekten biliyorsun değil mi? Tamam, sabah seni işe aldığımda işveli bir tipin yoktu, ama en azından müşterilerin yanında böyle sönük durma!" diyerek azarlıyor. Miura ise hancının bu sözlerine hiç aldırış etmeden kafası ile seni işaret ederek "Bu mu müşteri?" diye soruyor. Hancı kafası ile onaylarken, Miura yerinden yavaşça kalkıyor ve sana "Gidelim." diyor donuk bir şekilde. Tam bu esnada ise hancı söze giriyor ve "Ücreti yarın sabah alacağım!" diyor.

[Darai Osui]

Kendini korumaya çalışıyordu pislik şinobi. Belkide çok garipti ama pislikten kaçmaya çalışıyordu. Buranın pisliğini üsüne bulaştırmak istemiyordu. Ama açıkçası her ne kadar önlem alırsa alsın kendine hakim olabileceğinden çok emin değildi. Özellikle de odasında onu bekleyen bir kadın varken. Yinede alacağı önlemlerin işe yaraması gerektiğini düşünüyordu. Çamuru her daim onu kurtarmıştı ve şimdi de öyle olacağını umuyordu. Kafasında sürekli iki isim yankılanıyordu pislik şinobinin. Annesi ve Namiyo. O iki isim olmasaydı işi çoktan yapmış olabileceğini biliyordu.

Fakat en nihayetinde o da bir gençti. Meraklıydı ve bu konulara özel ilgiliydi. İşte bu yüzden bu Hanako'yu merak etmişti. Yüzündeki balgam ile beraber arkasını dönen pislik şinobi gözleri ile hancının baktığı yeri arıyordu. Aradığını bulan Osui bir anda o an hiç beklemediği bir duyguya kapılmaya başlamış ve yumuklarını sıkmıştı. Mavi saçlar... Bu olamazdı. Bu saç rengini Osui biliyordu ama olamazdı işte. Olmamalıydı. Sadece tesadüftü bu. En azından pislik şinobi öyle olduğunu düşünüyordu ama değildi. Karşısındaki yüzü ve donuk bakışları tanıyordu Osui. Öldürmek istediği beş kişiden biri olan Miura'ydı bu. O an yaşadıklarını hatırlıyordu. Bu kadının karşısında nasılda çaresiz kalıp ölümü hisettiğini. Onun sarı kafalı yardımcısının nasıl Mifune-san'ı öldürdüğünü. Ve dahası büyük ihtimalle genjutsusu ile yaşlı adamı kandırdığını ve üç kardeşi nasıl birbirlerine düşürdüğünü.

Yumruklarını her geçen zaman daha da sıkıyordu Osui. Tırnaklarının hiç de kısa olmadığı düşünüldüğünde doğal avuçlarından kan gelmesi kaçınılmaz olmuştu. Kadın hancıyla konuşurken yüzünü çok göstermeden etrafı tarıyordu. Diğerleri de burda mı diye. Ardından Yine yüzünü çok göstermemeye çalışarak eliyle gel işareti yapıp odasına koşacaktı. Miura odaya gelmeden önce odaya çıkıp kılıç tükürebilmek için olabildiğince hızlı olmalıydı. Ona zaman lazımdı. Yapabilirse odaya geldiği anda Miura'ya saldıracaktı. Koşarken de boş durmayacak ve Kafasındaki acabayı giderebilmek için Genjutsuyu bozmak için hareket yapacaktı. Mifune-san'ın adını sayıklar olmuştu bir anda.