Söylentiler... İnsanların kulaklarına çabuk yayılırlar. Bu çabukluk insanda öyle bir merak uyandırır ki, duyduğu hakkında daha fazla bilgi sahibi olabilmek için başkalarına anlatır. Anlattıkça bu merak yayılır ve bulaşıcı bir hale gelir. Fakat bu bulaşıcı hastalık Katsuo için sadece bilgi kaynağından ibaret bir şeydir. Merak etmesine gerek yoktur. Çünkü bilirsiniz ya... Tanrılar her şeyi bilir, görür ve duyar. Miura'yı bile merak etmezken başka bir şeyi asla ama asla merak etmesi beklenemez. Peki ya odadan çıkıp Miura'yı beklemeden onu yollara sürükleyen şey neydi? İnsanların meraklarını öğrenip eline ne geçecekti? Bunu kendine sorup duruyordu. Beklemekten kendine yapacak bir şey aramaya başlamıştı. Bulduğu şeyse içkili bir mekana gidip insanlarla konuşmak ve onların meraklarını öğrenmekti. Belki işine yarar bir şey çıkardı ve böylece Miura gelene kadar oyalanacak bir şey bulabilirdi.
Odadan çıkmadan önce gecenin geç saatleri olduğuna emindi. Kuklasının kapıda onu karşılamasını bekliyordu. Ona "Ben gelene kadar evden ayrılma. Miura'yı bekle. Sakın peşimden gelme." dedikten sonra evden dışarıya çıkıp içkili bir mekan arayışına girecekti. Belki zamanını boşa harcıyordu, yaptıkları tamamen boşa vakit geçirmekti ama evde kalıp o pis koca herifle birlikte durmaktan daha iyi bir seçenek olarak görmüştü.