Saat 7'ye geliyordu. Bir gündüzü daha atlatma mutluluğuyla mutfağa geçti Miyazawa. Dolapta dünden kalan yemeği ocağa koydu. Çok kötü bir aşçı sayılmazdı. Ancak yemek yapmaya ne fırsatı ne de enerjisi vardı. Yemek ısınırken banyoya gitti. Yüzüne su vurdu. Biraz ayılması gerekiyordu, onun vakti yaklaşıyordu.
Mutfağa geri döndü ocağın altını kapattı. Yemeği alıp masaya geçti. Bir tabağa ne kaldıysa doldurdu. Masaya oturdu ve kaşıklamaya başladı. Boğazından geçen sıcak yemeğin mi yoksa batan güneşin yüzünden mi bilinmez; bir enerjiyle dolduğunu hissetti. Yavaş yavaş hazırlanıyordu kargaların şafağı için...
Tabağı lavaboya bıraktı. Koltuğun üzerinde duran montunu giyip çatıya çıktı. Karanlık yıldızsız bir gece karşılamıştı ilk olarak onu. Tam sevdiği gibiydi. Bilinmezlik dolu. İç cebinden sigara paketini çıkardı. Bir sigara alıp cebine yerleştirdi. Sigarasını yaktı; derin bir duman çekip kiremitlere uzandı. Sigarayı yakan ateş her ne kadar gecenin saflığını bulandırsa da ondan bir şey çalmamıştı. Gece her zamanki gibi kapatıyordu üzerini. Aynı Miyazawa'nın üstünü kapattığı gibi.
Sigarası bittiğinde saat 9'u geçmişti. Kadim şarkının başlamasına daha zaman vardı. Çoğu insana anlam ifade etmeyen hatta rahatsız eden şarkı Miyazawa için anlam taşıyordu. Bu karanlık içinde sandığı kadar yalnız olmadığını hissettiriyordu ona. 2. sigarasını yaktı ve gecenin karanlığını seyre daldı. Dilinde belli belirsiz bir melodi vardı. Eski bir şarkıya aitti melodi. Aklına geldiğine şaşırmıştı. Hafif bir tebessümle mırıldandı nakaratı.
"Gün batımıyla başlar şafağımız. Yıldızlar eşlik eder dansımıza.
İlk ışıkla yok olur aşkımız. Kuzgunlar üşüşür başlarımıza."
Gözlerini kapattı kendini, gecenin kollarına bıraktı. Gece ona en ihtiyacı olan şeyi, az da uykuyu sağlamış. Ona bir anne gibi şefkatini göstermişti.
Kendine geldiğinde saat 11'di, şarkının başlaması an meselesiydi. Olduğu yerde doğrularak gözlerini uzağa dikti. Bir sigara daha yaktı. Dumanı vermesiyle şarkı başlamıştı. Geceyi gaklayan karga sesleri ve kanat çırpmaları sarmıştı. Çoğu insan neden kadim şarkı dendiğini anlayamazdı. Eski hikayelerde geçerdi şarkı. O gün içinde ölmüş ruhların karanlıkta yol gösterilmeye ihtiyacı olurdu. Kargalar bu görevi kabul etmiş, karşılığında uzun bir yaşamla mükafatlandırılmıştı.
Annesinin de içinde bulunduğu şarkıyı hatırladı. Şarkı başlamadan yarım saat önce balkona bir karga gelmişti. Sanki annesini götürmek için oradaydı. Karga hareketsizce balkon demirinde durmuştu tek ses çıkarmadan Miyazawa'ya bakıyordu. Daha sonra 2. karga geldi, derken üçüncüsü. Bir anda onlarca karga balkonu sarmıştı. Sessizlik içinde Miyazawa bakıyorlardı. Derken hepsi birden şarkıya başladılar. Onlarca gaklamanın arasından annesinin sesini duydu."Merak etme, onlara güven." diyordu sanki. Ardından tamamen geceye ait olmuştu. Geceye ve gardiyanlarına...
Şarkı belirsizce son buluyordu. Yarın gene başlayacaktı. Belki yarın Miyazawa'nın şarkısını söyleyeceklerdi. Biraz dinlenmiş az da olsa uyuyabilmiş Miyazawa yerinden kalktı ve sokağa indi. Şehir merkezine doğru yürümeye başladı. İnsanları sevmese de bazen aralarına karışmak onun için iyi olabilirdi.