Yine Ishigakure'deyim ve kafamı dinlemekteyim.
Bilmezler kafamdan geçenleri ne dostum, ne ailem var, tamamen kaybettim gerçeği. Bu tutarsız davranışlar işte hep bu yüzden, yanıldığımı hep başkaları düşündü fakat hayaller benim her şeyim. Onlar için bunlar basit tabi, benim için karmaşık. Beklemiyorum hiçbirinizden bunun için anlayış. Bazen hayatta kalmaktan daha zor geliyor, sorunsuz bitirmek bir günü, herkesle anlaşıp.
Aşılandı ve de meğer Chuunin bile olmasam hiç mi hiç kaale almazlarmış. Yararım dokunmalı etraftaki herkese, belki bu şekilde aile kalabiliriz sadece. Karşılıksız hiçbir şey beklemiyorum artık, kafesimle birlikte, artıklardan arındık.
Belki de budur tek sebebi, bu başlayan kocaman öfkemin, tabii payı var bir de içimdeki o kafesin. Babam sanıyor esrar yüzünden böyle oldu fakat, Shigekazu hakkımda hiçbir şey bilmiyorsun!
Hayaller mi? Olmadı onların hiçbiri! Kendimi kandırıp yıllarımı boşa harcadım! Olmadı onların hiçbiri, kafamda yarattım ve kafamda sonlandırdım. Olmadı onların hiçbiri, yapabilirim dedim ama hiç kimse bana inanmadı! Bunların hiçbirini olmamış saysak şimdi, elden kalan anadan üryan ben kimdir?
Tecrübe ettiğim onca işkence travmaları, sebebidir evdeki, boş sake kaplarının.
Yalnızlığımı artırıyor her geçen saat benim, uyuyamam çünkü her gece farklı karar verip güne öyle başlarım, ama dün devam eder. Yarın da mı böyle olacak? Olsun, ne fark eder!
Zaten genel anlamda tek yaptığım ölümü beklemek, çünkü hepimize, zor gelir emeklemek. Ölümden sonra adalete inanmadığım için, hakkımı burada istiyorum çünkü hak emek demek!
Sevdiğim bir eski dost der ki; ''Sorun inanç eksikliği.'' Çok sayıda inancım oldu geçmişte eskittiğim. Bedenim yetmiş kilo, ruhumsa bir ton benim. Kabul etmek zor ama, galiba şizofrenim.
İnsanlar hep bir hobi bul gibi saçmalıklardan bahsederlerken, benim nefes alışım değişir gelişim için efor sarf ederken. Aklıma hep intiharla ilgili sözler gelirken, biri seslenir ve der ''Henüz ölmek için erken.''
Sanırım istenmiyorum ve yapacak işim yok, gideceğim bu köyden, fakat kendimi kanıtlamadan gitmek istemem, insanlar hali hazırda benimle alay ederken.
Taşak oğlanı, taşak konusu olmak üzücü tabi, yalnızlıkla birleşip insanı bitirir içten. Fakat ben sizler gibi hiç kaytarmadım lan işten! Bin yıllık kösteği yesem de Takashi'den, ayrılmayacağım bu köyden, küçük dilinizi yutarken görmeden.
Geceleri karanlığına kafa tutan gündüzün şafağı sökerken, yakacağım sigaramı ve çalışacağım erkenden. ANBU yalan oldu, takım da öyle, fakat yılmadan kalacağım ben bu köyde!
Bir melek düştü, kanatları hala gökte. Gülümsemek artık ona da haram herhalde.
Gülümsemek yine pürüz demek, yenik düşme ve hep gülümse be. Günüm heves, bugün düşün gene. senin düşün kelek Keji, ört, üşür bebek. Ört üşür bir gün verilen bütün emek, bilinen her anı yakılan tütün demek.
Hayatım, ellerimden kayıp gidiyor ve yapacak bir şey bulamıyorum. Ağlıyor muyum, gülüyor muyum, şaşkın mıyım yoksa korktum mu demin, bilmiyorum. Duygular nedir, nasıl yaşanır ve kontrol edilebilir mi bilmiyorum. Benim için en saf duygu olan nefretin, damarlarımdaki yoğun hissiyatı gitgide büyüyor ve sebebini bile bilmiyorum.
Nefret, nefret tüm duyguların son raddesidir demiş miydim bilmiyorum, şimdi diyorum. Çok büyük sevgi, önce kıskançlığa, sonra nefrete dönüşür. Tıpkı merak gibi, başta hırsa, sonra nefrete dönüşür. Belki de mutluluk, mutluluk uyuşturucu gibidir. Hep daha fazlasını arzularsın ve elde edemezsen, mutlu olmaktan nefret edersin. ''Daha'' isteğiyle yaşamaktan sıkılırsın ve sadece nefret edersin anlıyor musun? Nefret edersin!
Duygularla yaşamak adamı öldürür, hadi hislerine kör düğüm at ve başarılı ol, o kadar da zor değil. Hayalini kurduğun gibi değil bu be canım, canım yandıkça, artık bunu da anladım.
Anlat bakalım, hayat neden bu kadar boktan, neden çatık bu kaşlarım? Elimde kılıç, kunai var, bırakmışım o lolipopu. Hayat, büyüdükçe yüklüyor sırtımıza dert denen boku. Adım Keji ve de artık hiç şakam yok moruk.
Bazen diyorum, hiç durmayan, susmayan bir çığlık atsam ve insanlara, ben buradayım demeyi amaçlasam. Burada olduğumu, yaşadığımı ve sıçabilen bir mahlukat olduğumu anlatsam. Biraz dert yansam, kendimi önemli hissetsem, insanlar tarafından selam verilen birine dönüşsem, sesime cevap gelse ve ben de sevinebilsem.
Kısacası, duyguları tadabilsem ve mezardaki bir ölüden farklı olduğumun farkına varabilsem. Mutlu son bir seferliğine, kaçmasa benden.
O karalığını kaybetti bu gözler, ahmak gibi bakıyor artık. Ben altı yaşındayken yalnız kaldım. On sekiz yaşıma geldiğimde babam bile hala yabancıydı bana ve, çevremdeki herkes, gerçekten yalancıydı.
Artık sildim, hayalimdeki çöp evi. Hayal ameliyatı bu, elimde var neşterim. Acı çekmekmiş, nefes almanın bedeli. Şayet alay edeceksen, bir de seni görelim.
Yerimde olsan, nefret edersin bütün çiftlerden ve kardeşlerden, kurtulmak istersin gerçek seni gösteren perdelerden, fakat izin vermez, örülmüş bu kafes, dikenli telden.