Yanımda uzanan kişi gerçekten Takahiro mu? Daha önce bu kadar içten gülümsediğini görmemiştim. Genellikle piç piç sırıtırdı. Sanırım düşündüğüm kadar kötü bir insan değil. Daha birkaç saniye öncesine kadar hayatımın içine ettiği için ondan nefret etmiyor muydum ben? Ondan birkaç saat önce de onu dostum olarak görüyordum. Sanırım birkaç saat önceki hislerime geri döndüm. Neden duygularım bu kadar çabuk değişiyor ki? Bir çocuk gibiyim. Ama bu halimden memnunum. Çabuk değişen duygularım bana güzel anlar yaşatıyor. Örnek olarak Takahiro'yu yumrukladığım anı verebilirim. Gerçekten çok zevk almıştım! Tabii zevk almamın sebebi o an Takahiro'dan nefret ediyor oluşumdu.
Takahiro bana hayallerinden bahsetti. Demek Takahiro sırf zengin olmak için bu işin içine girdi. Zengin olmak ha, ne kadar da küçük bir hayal! Benimkinin yanında bir hiç! Ben dünyadaki en iyi dövmeci olmayı hedefliyorum! Zaten dünyadaki en iyi dövmeci olduğumda zengin olacağım. Yani bir taşla iki taş vuracağım. Ama hayaller ne kadar küçük olsa da sonuçta hayal. Herkesin bu dünyada bir hedefi var ve herkes onu gerçekleştirmek için var gücüyle çalışıyor. İnsanların "kötü" dediği kişilerin bile hayalleri vardır elbet. Onlarda bir şeyler yapmak için çabalayan insanlar. Bi'dakka ya. Ben niye burda felsefe yapıyorum ki? Ben böyle bir insan değildim...
Takahiro bana doğru gülümserken ellerimi kafamın arkasına atıp kısık bir ses ve utangaç bir tavırla "Sabahki yumruk için... Özür dilerim." Fazla özür dileyen bir insan değilim tamam mı! O yüzden birazcık utandım söylerken. Tek sebebi bu! Özür diledikten hemen sonra ise Takahiro'ya dönüp "Eğer olurda beni unutursan sana bu sözlerini hatırlatırım!" diyecektim tatlı bir sırıtmayla. Aslında tatlı sırıtmaya ihtiyacım yok çünkü ben her şekilde tatlıyım zaten. Ben, Miyazono Akane, Ishigakure'nin en tatlı kızıyım!