Kaşlarım çatık bir biçimde elimdeki kurbağalı anahtara bakıyordum. Bu anahtar, Kiyo'nun dairesinin anahtarıydı ve birbirimizin hayatına karışabileceğimiz ilk adımdı. Artık işe yaramıyor tabi ki, çünkü en son apartman toplantımızda atara gelip evden çıktım. Kiyo ile barışıp kendimize başka bir ev bulduk falan fişman şimdi konumuz bu değil. Elimdeki anahtar artık bir sike yaramasa da, o evden taşındığımız için bu anahtarın açacağı hiç bir kilit olmasa da... Benim için önemli. Çünkü bir şeyler ifade ediyor ve en önemlisi bana Kiyo'yu hatırlatıyor. Zaten kurbağalar resmen onun imzası gibi bir şey oldular. Tabi sabah üstümü değiştirmek için dolabı açınca 3 tane pelüş kurbağanın beni tecavüz ediyormuşcasına üstüme atlaması hiç hoş olmadı. Üstelik onları bana saldıran suikastçılar sanıp bir tanesini ısırarak parça pinçik etmem de Kiyo tarafından hoş karşılanmadı. Beni pamuklar içinde, ağzımda kurbağanın bacağı ile görünce yüzündeki ifadeyi görmeliydiniz. Ulan benim babam bana öyle bakıyor resmen. Nereden getirdi bilmiyorum ama bir anda elindeki şampuanı attı kafama ama neyse ki ıskaladı. Şu durumda iyi olan tek şey buydu sanırım. Gitmiş kurbağanın ismini de "Ganta" koymuş. Artık nasıl bir şans ise bu, bizimki Ganta'nın adını anarak odayı terk ettiğinde gözümün önüne Ganta Akira denen meymenetsiz herifin suratı geldi. Sonra da seksi vücudu, oldukça belli olan kasları, içimde hissettiğim dokunma isteği falan derken bende bir hareketlenme oldu. Sonra aklıma Kiyo geldiğinden acele ile peşinden gittim ama çoktan kendini tuvalete kapatmıştı.
Şimdi olayın kötü bir tarafı var. Biz buraya taşınırken ben Kiyo'nun paketlerine yanlışlıkla bakmış olabilirim. Çok yanlışlıkla elim değmiş olabilir. Çok çok garip bir rastlantı ile içini açmış ve içinden günlüğünü bulmuş olabilirim. Hem, kim özel şeylerini sakladığı kutusunun üstüne "Çok Gizli!" yazıp altına da küçük bir şekilde "Şaka şaka, içinde kurbağa var." yazar ki? İçini açınca kurbağa falan değil, bir sürü Kyou fotoğrafı buldum. O sırada Kiyo'nun özelini karıştırdığımı fark edip kutuyu kapatacaktım ki defteri gördüm. Kiyo gibi biri, neden defter saklasın ki? İçinde ne yazabilir? Kutuyu kapatıp deftere bakmak istemesem de tabi ki merakıma yenik düşüp oturdum çocuğun günlüğünü baştan sona okudum. Ta da, artık kendimi bok gibi hissediyordum! Çocuğun en yakını olmak istememe rağmen değildim. Ona birbirimizden bir şey saklamayalım dediğimde her şeyi itiraf etmiştim ama o ise benden bir şeyler saklamıştı. Hayat gerçekten harika değil mi?
Şimdi de özürlü gibi çocuğun sevdiği kurbağaları parçalamış ve kendimi ondan daha uzaklaştırmıştım. Tuvaletin kapısına gelip kapıya iki kere vurdum. Kiyo'yu kaybetmek istemediğimi biliyorsunuz. Üstelik sürekli aklıma o görevde öldüğümü düşündüğüm anlar geliyor. Sürekli Kiyo'yu düşünmüştüm. Gerçekten seviyorum sanırım ben bunu. "Şey... Kiyo, özür dilerim. Üstüme düştüklerinde biraz paniğe kapıldım." dedim suçlu suçlu. İçeriden tüm çirkefliği ile en sevdiği kurbağası olduğunu, masum olduğunu falan söyledi. Kodumun Ganta'sını neden seviyorsun ulan diye aniden atara gelip "Ya bırak, en embesil kurbağaydı. Boş bıraksak kendini pazarlayıp o parayla dildo alacak gibiydi." dedim.
"O kadar embesildi ki amına koyayım dediğimde koy Nishi'm ama Kiyo duymasın diyecek gibi bakıyordu."
"O KADAR EMBESİLDİ Kİ ANNESİ DOĞURMAMIŞ SIÇMIŞ!"
"O KADAR EMBESİL Kİ KUSHINA ORMANINI YAKMIŞ!"
"O KADAR EMBESİL Kİ 25 ÇEVİKLİK VERMİŞ!" diye iyice gaza geldikten sonra Kiyo'nun içeriden serzenişini duyup sesimi alçaltarak "Özür dilerim Kiyo. Dikerim ben onu." dedim ama ne yazık ki çıkmadı dışarı. Üstüne hakaret de yedik. Çık diyorum anama gidiyor anamı karıştırma diyorum anan karıştırmasın diyor derken pes ettim.
Şimdi de mutfakta götümü tezgaha yaslamış elimdeki bu kurbağa ile oynuyorum. Kiyo daha demin çıktı banyodan. Bana küfrederek tabi ki. Kıyafetlerini de giymiş. Bu yeni evin mutfak ile oturma odası birleşik, bu yüzden gelip masaya oturduğunda doğal olarak bakışmaya başladık. Kaşlarım çatık, ne yapacağımı bilemez bir şekilde yüzüne bakarken tek düşünebildiğim gönlünü alıp, güvenini nasıl kazanabileceğimdi. Bir insana tamamen kendinizi açtığınızda, o kişinin size tamamen güvenmediğini fark etmeniz gerçekten çok kötü koyuyor. Ben tüm bozuk psikolojimi Kiyo'ya açık açık göstermekten çekinmezken onun benden Kyou durumlarını yansıtmamasından nefret ettim. Günlüğü gördüğümden beri içim içimi yiyor. Acaba ne zaman anlatacak diyorum. Ne zaman Kyou'yu atlatamadığını belli edecek... Fakat hiç bir işaret gelmiyor. Ben de çıkıp soracak değilim. Madem o benden saklıyor, ben de günlüğünü okuduğumu saklayabilirim.
O kadar rahatsız edici oldu ki bozayım bu sessizliği dedim bir süre sonra. "Seni çok seviyorum Kiyo, kaybetmek de istemediğimi biliyorsun. Kurbağaların konusunda daha dikkat edeceğime söz veriyorum. Senin için çabalıyorum ve çabalayacağım. Ve sana her konuda tamamen dürüstüm. Acaba... Senin bana anlatmak istediğin bir şey var mı?" diyecektim ki birden öküz gibi bir parfüm kokusu geldi burnuma. Tüm cümleler götüme kaçarken ağzımdan çatık kaşlarım eşliğinde "Parfüm mü sıktın sen?" sorusu çıktı. Evet dediğinde "Niye sıktın ki lan?" diye direttim. Kiyo'nun benim için parfüm sıktığına hiç rastlamamıştım. Dışarı çıkacağım dedi bu. Beynimde bir yerlerde hücreler dürtüklemeye başladı beni. Ne dışarısı dediler. Parfüm sıkarak nereye gidiyor bu çocuk dediler. Haklılar dedim. "Nereye gidiyorsun?" diye sordum doğal olarak. O da dedi ki, şeytan çıkarmaya dedi. Baya baya dedi yani şeytan çıkarma diye. Şeytan dedi çıkarma dedi. Dumur olduğumdan "Nö şöytönö?" yaptım. Am şeytanı diyerek ağzıma sıçmaya devam etti Kiyo beyefendi. Sanki yeterince sorun açmıyor başıma.
Bir şey demedim tabi ki. Eğdim kafamı boş boş masanın üstüne bakmaya başladım. Kiyo da şaka yaptığını, şeytan falan çıkarmayacağını kurbağalarla konuşacağını söyledi. Sonra da çingene amı diyerek beni yarrak gibi bıraktı ve siktir olup gitti. Kafamı kaldırdığımda sadece giden sırtını gördüm. Kutunun üstünü hatırlıyor musunuz? Orada ilk gerçeği deyip, sonra şaka şaka kurbağa yapmıştı. Ulan şeytan çıkarmak kulağa dünyanın en random şeyi gibi gelse de günlüğünde Kyou'nun hayaletinden bahsetmemiş miydi? Abi hayalet oluyorsa şeytan da olur. Nishi sakin ol. Dalga geçmiştir sadece. Parfüm şeytanları neden kaçırtsın ki? Neden yani? LAN CİDDEN ÇOK MAL BİR ŞEY AMA NEDEN SÜREKLİ 666 LUCİFER FALAN DÜŞÜNÜYORUM? Göğsümde çok mutsuz bir his var. Gerçekten çok mutsuz... Unutmak için kurbağalı anahtarı cebime tekrar koyup Kiyo'nun etrafa saçtığı sikik Ganta kurbağayı topladım yerden. Dikeyim en iyisi ben bunu. Sike de bilirim ama hiç keyfim yok.