Yaşadığı sokağın çıkışından sonra yüzüne bile bakmayan ama kendisiyle ortak özellikleri olduğu düşündüğü insanlara selam vererek hastane yolunda ilerlemişti. Ülkesinin insanların sevgiye ihtiyacı olduğunu düşünüyordu. Aslında eskisinden farklı olarak bunun sebebi artık Kenichi`nin içinde oluşmaya başlamış bir iç hesaplaşmadan geliyordu. Kenichi nefret etmekten korkuyordu. Nefret etmeye başlarsa bu kontrolsüz gücün kendisinden besleneceği çok fazla şey olduğunu fark etmişti. Annesi ve babası tarafından terk edilmişti. Kan bağı olmayan bir adam tarafından ömrünün yarısında dövülmüştü. Sebebi ise Kenichi`yi güçlü yapmak gibi saçmalıktı. Dövdüğü çocuğa ne olmak istediğini bir kere bile sormamıştı. Kendisine ihanet edenler tarafından hayatının sonuna kadar taşıyabileceği bir yara almıştı. Nedenler artabilirdi. İşte bu sebeple Kenichi nefret etmemeliydi. Her gün mutlu olup insanları da yanına çekmeliydi.
Bunları shinobiliğe ara verdiği kısa dönemde düşünmüştü. Eli boğazında ki yaraya gitmiş ve bir süre geçse bile boğazında ki izle her zaman hatırında kalacak olan Haruka`yı hatırlamıştı. Zaten Haruka`nın hatırına bir yerden sonra ıslıklarıyla çok sevdiği bir şarkıya hayat vermişti. Ara sıra ise ıslığa ara vererek "I can`t smile without you... fiuv fiuv... can`t smile without you...fiuv fiuv..." diyordu. Bu kısımları gerçekten de çok seviyordu. Dünyaya küsmüş bir şehre aşk dağıtarak hastaneye kadar gitmişti. Kim bilir şarkıyı kaç kere bitirmiştir. Kaç tane somurtkan kelle kendisine söyledikleri için "İyi mi bu çocuk." demiştir.
Kafasında oluşan pembe kalplerden sonra hastaneye geldiğinde, daha önce ciddiyetini tattığı bu yerin ciddiyetine bürünmüştü. Artık ıslık yoktu. Çocukluk dışarı da kalmıştı. Çünkü artık 18 yaşında ve boynunda ihanetten dolayı oluşmuş ağır yarası olan bir gençti. Bu nedenle gelmişti zaten. Hiç beklemeden yarası ve kendisiyle ilgilenecek olan doktordan randevu almak için direk olarak danışmana gitmişti.