Lokantaya oturmuş ve günün menüsünü söylemiştim. Uzun zamandan beri yemek yemiyordum. Hem enerjimi kazanmak , hem de mideme bayram ettirmek oldukça iyi gelmişti. Ücreti ödedikten sonra hemen kendime kalacak yer aramaya koyulmuştum. Yarın ve sonraki günler yorucu olabilirdi. Kendime başka bir yol bulmalıydım. Konuşmayla olacak iş değildi. Toprak yolda ilerleyip kasabayı daha düzgün bir şekilde inceliyordum.
Etrafı incelediğimde ticaret için şehre geldiklerini düşündüğüm at arabaları benim gibi sorgu suale tutulmuşlardı. Ayrıca hanlar kasabanın merkezine kurulmuştu. Daha fazla dikkat çekmemek için direk hana dalmıştım. İki katlı hanın birinci katı misafirleri ağırlamak için birebirdi. Benim haricimde başka bir tüccarda hancı ile pazarlık yapıyordu. Irmak ülkesinden geldiğini düşündüğüm bu kervandan sonra sıra bana gelmişti.
Hancının yanına gidip ''Bugün kalmalık rahat bir yer arıyorum. Bana yardımcı olur musunuz?'' deyip adamla konuşacak ve mümkün olduğunca pazarlık yapacaktım. Ne kadar çok pazarlık o kadar az dikkat çekmek demekti. Sıradan olmak gerçekten zordu hele benim gibi köyden çıkmamış birisi olunca. Pazarlık işinden sonra adamın ağzın yoklamak zorunda hissetmiştim. Çok ileri gitmeyecektim sadece genel bir soru sorup daha fazla batmayacaktım. ''Kasabada son zamanlarda herhangi garip bir şey oldu mu acaba?'' dedikten sonra cevabı bekleyecektim. Eğer terslenirsem ya da bir cevap alamazsam tüccarın yanına gidecek ve bir selam verecektim.