Kafam Güzel, Ishi Daha Güzel

[Miyazono Akane]

Takahiro mutlu bir şekilde odadan çıktıktan sonra koltuğa biraz daha yayıldım. Koltuğa yayılınca uykum olduğunu fark ettim. Uykumun olmasına pek şaşırmadım sonuçta dün akşam deliler gibi eğlenmişiz. Keşke o anları hatırlayabilsem de ne kadar eğlendiğimi öğrenebilsem. Benim üstün zekam olanları kısa bir sürede hatırlayacaktır. Hatıralarım yerine geldiğinde ise... Gelince nolcak ki? Büyük ihtimalle birkaç saat olanları düşünüp yaptıklarıma gülerim sonrasında ise her zamanki hayatıma geri dönerim. Dün akşam olanları hatırlamasam da olur ama merak işte! Neler olduğunu öğrenemezsem gözlerime uyku girmeyecek gibi hissediyorum.

Düşüncelere dalmış bir şekilde beklerken Takahiro elinde bir şırınga ve ampülle geriverdi. Elinde tuttuğu şeyin ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yok. Uyuşturucuya başladığım şu birkaç sene içinde onlarca uyuşturucu gördüm ama bunu ilk defa görüyorum. Ben merakla beklerken, Takahiro heyecanlı bir şekilde elindeki şeyi övmüştü. Takahiro bile övdüğüne göre harbiden sağlam mal olmalı. Sabırsızlanıyorum, o kafayı yaşamak istiyorum!

Takahiro elindeki şırıngayı ampüle yerleştirmiş ve içindeki sıvıdan çok çok az bir miktarda çekti. İlk başta cimrilik yaptığını sandım fakat sonradan daha önceden şırıngayla aldığım uyuşturuculardan bazıları aklıma gelmişti. Şırıngayla kullanılan uyuşturucuların çoğunun dozajı az olur. Ne olursa olsun bununki biraz fazla az değil mi? Takahiro cimri birisi değil, ona bu konuda güveniyorum. Takahiro şırıngaları hazırladıktan sonra bana hazır olup olmadığımı sordu heyecanlı bir şekilde. Birden bende heyecanlanıverdim. Derin bir nefes aldıktan sonra kolumu sıyırdım. Kolumu sıyırdıktan sonra heyecanlı bir ses tonu ile "Hazırım!" demiştim. Umarım bu sefer bir şeyler hatırlayabilirim.

[GM - Naruto]

Takahiro senin hazır olduğunu söylemenin ardından, tek eliyle kolunu sıkmaya başlıyor ve ardından şırıngayı koluna batırıyor. Sen bu batırıştan hiçbir şey hissetmezken, Takahiro uyuşturucuyu zerk ediyor damarlarına. Sadece birkaç saniye sonra başın dönmeye başlıyor, ancak bu dönüş bambaşka bir zevk yaşatıyor sana. Takahiro da kendisine uyuşturucu zerk ettikten sonra, ikiniz de kanepeye yayılıyorsunuz. Takahiro ayrı bir dünyada, sen ise ayrı bir dünyaya yol alıyorsunuz.

Gözlerinin önünden geçip giden pembe bulutlar, şirinlik abidesi gibi görünüyor. Bulutların üstündeki kanat çırpışların seni vaadedilmiş topraklara doğru sürüklüyor. Cennet'in kapısından geçerken, tüm melekler senin kahkahalarına eşlik ediyor. Bu dünya burada biterken, bambaşka, mutlu dünyalara dalıyorsun. Gerçekten de Takahiro'nun dediği gibi, bugüne kadar tatmadığın bir zevkin kollarında yok olduğunu hissediyorsun. Ancak bu yok oluş, senin için yepyeni bir diriliş gibi oluyor. Vücudun hafifledikçe hafifleşiyor ve bu hafifleşme sana mutluluk olarak geri dönüyor. Artık istediğin dünyada istediğin her şeyi yapabileceğini düşünüyorsun. Gözün ne içinde bulunduğun odayı ne de Takahiro'yu görüyor. Bambaşka dünyanın sıradışı süperkahramanı oluyor...

[Miyazono Akane]

İğnenin tenime batması, içindeki sıvının içime enjekte edilmesi. Hepsini hissediyorum, bu his en sevdiğim his. Yavaş yavaş gözlerimin önündeki dünya yok oluyor ama paniklemiyorum. Çünkü bunların olacağını zaten biliyorum. Beni dışlandığım bu aptal dünyadan alıp yeni bir dünyaya götürüyor. Yeni maceraların beni beklediği yeni bir dünya ve oranın tanrısı benim! İşte bu, işte bu his gerçekten harika! Kısa bir süreliğine de olsa Tanrı olabildiğimi düşündükçe bile heyecanlanıyorum.

Yeni dünyaya geldiğimde kendimi uçarken buldum. Nereye gittiğimi bilmeden uçuyorum. Etrafta pembe bulutlar, kanatlı yaratıklar var. Yaratık dediğime bakmayın, bunlar insanvari zararsız varlıklar. Bunlara melek diyebiliriz sanırım. Melekler benim kahkahalarıma eşlik ediyordu. Onları gördükçe daha da fazla gülüyorum. Egom yavaşça kabarıyor bu arada. Bunun sebebi kendimi tamamiyle Tanrı olmaya inandırmam. Burası benim kafamdaki dünya zaten! Her istediğimi yapabilirim!

Kapıdan geçmemin ardından uzun süre geçmesine rağmen hiçbir şeyle karşılaşmadım. Bu biraz garip değil mi? Benim hayal gücüm bununla mı sınırlı? Sanmıyorum, eğer benim hayal gücüme kalsaydı büyük ihtimalle daha garip şeyler olurdu. Sanırım kendi dünyamı kendim yaratmam gerekiyor! Ne de olsa ben TANRI'yım! HAHAHAHAHAHA DİZ ÇÖKÜN KÖPEKLER! KARŞINIZDA KOCAMAN TANRI VAR! ÖNCELİKLE İNSANLARI YARATACAĞIM SONRA BANA TAPMALARINI SAĞLAYACAĞIM! HAHAHAHAHAHA! AKANE-KAMİ-SAMA DİYE HİTAP EDECEKLER BANA! HAHAHAHAHAHA!

Biraz sakinleştikten sonra insanların bu dünyada neden olmadığını merak ettim. Bunun sebebi apaçık ortada! Ben cennetteyim, TANRI'nın yani BEN'im evimde. Burada aşağılık insanlara yer yok. Aşağılık insanlar bizim aşağımızda yaşarlar. Onlara bakmak için doğruca bulutlardan aşağıya inecektim. Eğer insanları görebilirsem ne yapacağıma o zaman karar veririm. Şayet insan diye bir şey yoksa bende onları yaratırım. Sonuçta TANRI BEN'im.

[GM - Naruto]

Cennet'inde huzurlu dakikalar sürmeye devam ediyorsun. Tüm dileklerinin tek tek gerçek olduğu ve istemediğin her şeyin bir anda yok olduğu bu eşsiz dünyada, hükümdar konumda olmanın verdiği coşku ile tam anlamıyla yeniden hayat buluyorsun. Tattığın bu zevki hiçbir şeye değişmeyeceğini anlıyor ve içten içe sana bu hissi yaşattığı için Takahiro'ya teşekkür ediyorsun. Aklın başına gelmek istemese de, zamanın akıp gittiği idrak ediyorsun ilk olarak. Cennet'inde yayılmaya başlayan bir gürültü, sana zamanın sesi olarak geliyor. Tik ve taklar bile senin arzuladığın melodiyi çıkarıyor. Yeni yaratıklar, yeni mekanlar ve yeni istekler ile geçen muhteşem bir ömrü bir anda kesen bir baş ağrısı ile sarsılıyorsun. Cennet'in piksel piksel dağılmaya başlarken, sırtında büyük bir acı hissediyorsun. Bu acı birden kalçalarına inerken, Cennet'indeki münafıkları fark ediyorsun.

Oldukça cüsseli iki zebani senin Cennet'ini yıkmaya çalışıyor. Ancak tek komutla var olan isteklerin, bu iki zebaniye işlemiyor. Çıkardıkları yüksek ve anlamsız sesler ile tüm komutlarını bir hiçe çeviriyorlar. Ancak daha büyük bir günah görüyorsun bir anda. Senin Cennet'ini istila etmeleri yetmiyor gibi, seni bu Cennet'e taşıyan Takahiro'yu pataklamaya başladıklarını görüyorsun bu iki zebaninin. Az önce yan yana olmanıza rağmen, şimdi kendini odanın bir ucunda, Takahiro'yu ise ayrı ucunda görüyorsun. Taşlar yavaş yavaş yerine oturmaya başlarken, artık Cennet'inde değil, gerçek dünyanda olduğunu görüyorsun.

Zihnin bir flashback yaparak sana olanları özetliyor. Takahiro ve sen dünyalarınıza hükmederken, büyük bir gürültü ile evin kapısı kırılıyor ve ardından iki cüsseli adam bulunduğunuz odaya giriyor. İki adamdan biri ilk olarak kafanın üstüne bir yumruk indiriyor ve daha sonra seni tutup duvara fırlatıyor. Sırtın sert bir şekilde duvara çarptıktan sonra da kıç üstü yere düşüyorsun. Acılarının kaynağı ifşa olurken, Takahiro'nun ağzından ve burnundan kanlar gelmeye başladığını görüyorsun. Her ne kadar bilincin açılmaya başlamış olsa da vücudun halen hareket etmiyor ve sesler de büyük bir uğultu halinde kulağına geliyor.

[Miyazono Akane]

Her istediğinizin tek bir kelimeyle gerçekleştiği bir dünyada olduğunuzu düşünsenize. Siz bu dünyadan ayrılmak ister miydiniz? Sonsuza kadar burada kalmak istiyorum. Benim yarattığım cennette, benim yarattığım canlılarla beraber sonsuza kadar yaşamak istiyorum. Bu isteğim size bencilce gelebilir fakat bu dünyaya daha önce adım atmamış insanlar bunu anlayamaz. Bu dünyaya adım attığınız anda asla gitmek istemeyeceksiniz! Kesinlikle sizde denemelisiniz. Düşünsenize kendi insanlarınızı, kendi ülkelerinizi, hatta canınız sıkıldığında doğal afetler yaratıyorsunuz. Her şey sizin istediğiniz gibi gerçekleşiyor, gerçekten bu dünyadan ayrılmak ister miydiniz? Şahsen ben istemiyorum ama bazı sebeplerden dolayı bu dünyadan ayrılmak zorunda kaldım.

İki iblis, beni bu harika dünyadan ayrılmaya zorlayan iki aşağılık iblisti! Benim evime, yani cennetime, izinsizce girip etrafı dağıttılar! Onlara emrettiğim hiçbir emre uymadılar! Aşağılık iblisler benim kim olduğumu bilmiyorlar sanırım! Ben AKANE-KAMİ-SAMA'yım ulan! Sizin gibi aşağılık iblislerin gücü beni devirmeye yetmez! Bu diyarların yaratıcısı olan Ben'in karşısında sizler bir çöpten farksızsınız! Hepinizi yok edeceğim, külleriniz bile bu dünyada kalmayacak! O iki iblisi yok etmek istiyordum fakat hareket edemiyordum. Büyük ihtimalle bana bir çeşit büyü yapmış olmalılar! Bu dünyada benim bilmediğim ve bana karşı kullanılabilecek büyüler olduğunu düşünemiyorum bile!

Hareket edemediğim için dikkatlice iblisleri izliyordum. İblislerden birinin benim bu dünyayı yaratmamı sağlayan Takahiro'yu dövdüğünü fark etmiştim. Benim en iyi dostlarımdan biri olan Takahiro'yu dövmeye nasıl cüret ederler? Bi'dakka bekle! Takahiro'nun burda ne işi var? Onun burada olmaması gerektiğine eminim. Bir şeyler ters gidiyor. Takahiro gerçek dünyada dayak yiyor olmalı! Bir an önce kendime gelmeli ve onu korumalıyım ama bunu nasıl yapacağım? Nasıl kendime gelebilirim?

Cennetim yavaşça gözlerimin önünden kayboluyor ve yerini gerçek dünyaya bırakıyordu. Tam o anda olanlar gözlerimin önünden bir film şeridi gibi geçip gitmişti. Takahiro'yu döven adamlar önce kapıyı kırmış, ardından beni duvara fırlatıp Takahiro'yu dövmeye başlamışlardı. Az önce yanıbaşımda duran adam şimdi benden birkaç metre uzakta dayak yiyor ve ben onu kurtarmak için hiçbir şey yapamıyorum! Onu korumak istiyorum, ne yapıp ne edip onun dayak yemesini engellemem gerekiyor! Ama hareket edemiyorum, acaba bu uyuşturucunun bir yan etkisi mi? Bana o kadar güzel anlar yaşatmasına rağmen şuan bana yaptığı şeylere bak! Şuan uyuşturucuyu suçlayacak zaman değil, bir şeyler düşünmeli ve Takahiro'yu bu durumdan kurtarmalıyım.

Takahiro'nun yediği her yumruk benim öfkemin artmasına sebebiyet veriyordu. O aptalları yenmek için tam anlamıyla kendime gelmem gerekiyor. Tam anlamıyla kendime gelene kadar bekleyeceğim, ardından ise onlara bir güzel derslerini vereceğim! O şerefsizlerin Takahiro'ya vurduğu her bir yumruğu bin katıyla geri ödeyeceğim! Tam anlamıyla kendime geldiğimde ayağa kalkıp onların dikkatini üzerime çekmeyi planlıyorum. Dikkat çekme olayını ise bağırarak yapmayı düşünüyorum. O KADAR ÖFKELİYİM Kİ ONLARI DÖVECEĞİM ANIN GELMESİNİ İPLE ÇEKİYORUM. KİMSE O OROSPU ÇOCUKLARINI ELİMDEN ALAMAYACAK!

[GM - Naruto]

Takahiro dayak yemeye devam ederken, sen de kendini toparlayabilmek için bekliyorsun. Her geçen saniye seni gerçek dünyaya çekerken, adamlar Takahiro'yu hunharca dövmeye devam ediyor. Uğultu halindeki sesler giderek anlam kazanmaya başladığında, ilk duyduğun söz "O pembe nane" oluyor. Daha sonra Takahiro'yu tekmeleyen adam "Onu bize zararsız diye vermemiş miydin sen, küçük pezevenk!" diye bağırıyor. Diğer adam dayak işine ara vermişken "Şimdi Kojima öldü! Senin icadın olan lanet olası pembe uyuşturucu yüzünden!" diyor. Adamların neyden bahsettiğini az çok anladığında kafanda soru işaretleri de yayılmaya başlıyor. Fazla doz uyuşturucunun herkesi öldürebileceğini biliyorken, adamların uyuşturucu sonucunda arkadaşlarının ölmüş olmasına bağlı olarak Takahiro'yu dövüyor olmalarına bir anlam veremiyorsun. Takahiro dağılmış suratı ile adamlara cevap vermek isterken, onu tekmeleyen adam duruyor ve "Söyle, ne diyeceksin?" diye gürlüyor. Takahiro ise her ne kadar cümleleri tam telaffuz edemese de onun dediklerinin şu olduğunu anlıyorsun: "O madde bilinen tüm uyuşturuculardan daha fazla bağımlılık yapar! Bunu size söylemiştim! Eğer 3 saat almazsa, komaya girer ve ölür!"

Takahiro'nun cümleleri kulaklarında adeta yankı yaparken, içinden aynı pembe ilaçtan bahsedilip bahsedilmediğine emin olmak istiyorsun. Adamlar Takahiro'nun açıklamalarını önemsemeden onu pataklamaya devam ederken, sen tam olmasa da kendine gelmiş oluyorsun.

[Miyazono Akane]

ÇOK GÜÇSÜZÜM! Bir dostumu bile koruyamıyorsam shinobi olmamın anlamı ne! Biricik dostum gözlerimin önünde dayak yerken benim yapabileceğim tek şey onu izlemek mi! Dalga geçiyorsun herhalde! Vücudum istediğim gibi hareket edemiyor henüz, kendime geleyim hele bi şerefsizler! AĞZINIZA SIÇICAM LAN SİZİN! Attığınız her yumruğu yüz, hayır bin katıyla iade edeceğim! Benim, AKANE-SAMA'nın biricik arkadaşına el kaldırma cürretini nasıl gösterirsiniz aşağılık köpekler! Kendime geldiğimde kaçacak yer arayacaksınız! AKANE-SAMA'nın öfkesini son kırıntısına kadar hissedeceksiniz!

Bunca zamandır kulağıma anlamsız gelen sesler yavaş yavaş anlam kazanmaya başlıyor. İlk duyduğum söz "O pembe nane" oldu. Sonrasında ise Takahiro'yu tekmeleyen şerefsiz bir şeyler söyledi. Hemen ardından ise onu dövmeyi az önce bırakan orospu çocuğu bir şeyler söyledi. Duyduklarım sakinleşmemi sağladı. Böyle durumlarda sakin kalmalı ve durumu kavramaya çalışmalıyım. Anladığım kadarıyla Takahiro Pembe Nane diye bir uyuşturucu icat etmiş, bu adamlara satmış ve bu adamların arkadaşları uyuşturucu yüzünden ölmüş. Pembe Nane dedikleri şey büyük ihtimalle az önce içtiğim ve kafamı HARİKA yapan uyuşturucu olmalı. Hiçbir uyuşturucu insan öldürmez, fazla doz insanları öldürür. Eğer arkadaşları bunu bilmeyecek kadar salaksa yaşamayı hak etmiyor demektir. BÖYLE APTALCA BİR SEBEP YÜZÜNDEN TAKAHİRO'YU DÖVMELERİ BENİ DAHA DA ÖFKELENDİRİYOR! ÖLDÜRÜCEM LAN SİZİ!

Beni sakinleştiren şey yine duyduğum şeyler oldu. Takahiro, ağzı burnu dağınık bir halde yerde yatarken söylediği şeyler sakinleşmeme neden olmuştu. Söylediklerine göre Pembe Nane 3 saat boyunca alınmazsa kullanıcının komaya girip ölmesine neden oluyormuş. Bİ DAKKA LAN! BENDE AZ ÖNCE ONDAN İÇMEDİM Mİ! TAKAHİRO SENİNDE BELANI SİKİCEM PEZEVENK! ÖLDÜRMEYE Mİ ÇALIŞIYORSUN LAN BENİ! Ama dur, benim içtiğim şey büyük ihtimalle Pembe Nane değil. Takahiro bana uyuşturucuyu vermeden önce bu malın eline yeni geçtiğini söylemişti. Ayrıca benim içtiğim şey sıvıydı, naneye benzetilecek bir yanı yok. Ayrıca bunu üç saate bir alırsam evden çıkabilmeme imkan yok. Uzun etkili bir uyuşturucu olduğu için böyle bir yan etkisi olması imkansız. Hem Takahiro'nun bana öyle iğrenç bir şey vermesine imkan yok! Böyle düşünmeme rağmen neden hala korkuyorum? Düşüncelerim tamamen varsayımlardan oluştuğu için mi? Ben... Ölebilirim değil mi?

SİKERİM LAN ÖLÜMÜ! Herkes ölümden korkar, ben de doğal olarak korkuyorum! Ama ne kadar korkarsam korkayım ölümden kaçamam değil mi! En azından Takahiro'yu dövdükten sonra ölmek istiyorum! Eğer o aptal bana o adamlara verdiği şeyin aynısını içirdiyse onu ölene kadar döverim! Takahiro'yu dövmek için önce şuan onu döven iki şerefsizi dövmem lazım! Bunun için de hareket edebilmem lazım! Kımılda siktiğimin vücudu! Hareket et! Beni yarı yolda bırakma! 17 yıl boyunca bana hizmet ettin yine aynısını yapacaksın! SEN, BENİMSİN!

Hareket edebilecek kadar kendime geldiğimde yapacağım ilk iş ayağa kalkmak olacak. Hemen ardından ise az önce gürleyen adamdan daha yüksek bir ses tonuyla "LAAAAAN!" diye gürleyeceğim! Ne kadar büyük olduğumu anlasın orospu çocukları! Adamların dikkatini kendime çektiğimde ise "Benim, AKANE-SAMA'nın dostuna saldırmaya nasıl cüret edersiniz orospu çocuklarıI!" diye bağıracağım. Sonrasında ise adamların hareketlerine göre bir şeyler yaparım.

Kapalı konu

Biraz geç yazdım, yazarkende kafam pek yerinde değildi kötü olmuş olabilir kusra bakmayın

[GM - Naruto]

Vücudun kendine gelir gelmez, olduğun yerde ayağa kalkıyor ve delirmişçesine kükrüyorsun. Adamlar senin çıkardığın sesle tekmelerini keserken, sen cümlelerini sıralıyorsun. Senin cümlelerinle adeta öfkeden deliye dönen adamlar tam sana saldırmak için hareketlenirken Takahiro ağzını yüzünü biraz toparlamış bir biçimde "Durun!" diyor. Tabi bu tek kelimelik cümlesi bile ağzından doğru düzgün çıkamıyor. Yine de adamların kendisine dönmesini sağlayan Takahiro, kan çanağına dönmüş suratına aldırmadan, tam bir piç gibi sırıtmaya başlıyor. Üstündeki kıyafetle yüzünü kabaca sildikten sonra, daha insani bir görünüm kazanan Takahiro "Kavgaya gerek yok, öyle değil mi?" diyor sakin bir şekilde. Heriflerden bir tanesi tam tekme atmak için hareketlenirken "Sen de kullandın değil mi?" diyor. Adamın tekmesi havada asılı kalırken Takahiro diğer adama dönüyor ve "Ya sen?" diye soruyor. Bu adam da olduğu yerde sabit bir şekilde kalıyorken "Durum anlaşıldı sanırım." diyor. Tekmesi havada kalan adam ayağını yere sertçe basarken "Ne durumu piç herif?" diyor bağırarak. Takahiro ise son derece sakin bir şekilde "Eğer ölmek istemiyorsanız, en fazla yarım saatiniz var." diyor ve hemen ardından ekliyor "Bu mükemmel uyuşturucu benim eserim. Çaktınız mı?" diyor. Adamlar birden gerçekle yüzleşirken Takahiro yavaşça ayağa kalkmaya çalışıyor. "Eğer ölmek istemiyorsanız." diyerek konuşmaya başlayan Takahiro "Bana her zamankinin iki katı ödeme yapacaksınız. Ayrıca dayaktan dolayı da bu seferliğe mahsus iki katı ödeme istiyorum." diyor kendinden emin bir şekilde. Herifler oldukları yerde adeta buz gibi duruyorlarken "Seçim sizin dostlarım. Ya geberip gidersiniz ya da paraları sökülürsünüz." diyor piç piç sırıtırken. Heriflerin sıktıkları dişlerin sesi senin kulağına kadar gelirken içlerinden bir tanesi "Malı hazırla." diyebiliyor büyük bir öfkeyle. Takahiro ise son derece sakin bir şekilde "Nasıl isterseniz beyler, hizmetimden memnun olacağınızı garanti ederim." diyerek içerideki odaya geçiyor.

Heriflerle yalnız başına birkaç dakika geçirdikten sonra Takahiro az önce seninle birlikte aldığı pembe uyuşturucudan getiriyor yine az bir miktar. Adamlar bir tomar parayı çıkarıp Takahiro'ya verdikten sonra, Takahiro da elindeki uyuşturucuyu adamlara veriyor. Takahiro bu pazarlıktan sonra "İhtiyacınız olduğunda beni nerede bulacağınızı biliyorsunuz. Unutmayın, en fazla 3 saatiniz var." diyor gülerek. Herifler binbir çeşit küfürle evden çıktıklarında Takahiro dağılmış suratı ile sana bakarak sırıtıyor ve "Karlı bir iş oldu gerçekten. Ama beni koruyacak dostlarım olduğunu görmek de sevindirici." diyor sadece.

[Miyazono Akane]

Adamların dikkatini üzerime çekmeyi başarmıştım, tam kavga etmeye başlayacakken Takahiro araya girdi. Adamlarla uzun bir konuşma yapmıştı. Hayranlıkla izliyordum Takahiro'yu. Takahiro'nun iyi bir konuşmacı olduğunu biliyordum fakat bu kadar iyi bir konuşmacı olduğunu bilmiyordum. Birkaç dakika önce kendisine tekme tokat dalan adamları bir anda sakinleştirmişti. Üstüne bir de onların zayıf noktasını bulmuştu. Adamlarda bu "pembe nane" denen şeyden almıştı. 3 saat içinde almazlarsa ölecekleri için ve bu uyuşturucuyu Takahiro keşfettiği için ona muhtaçlar. Takahiro gerçekten iyi bir noktaya değindi. Bu adam zeki, benim düşünemeyeceğim kadar.

Takahiro uzunca bir süre konuştuktan sonra uyuşturucuyu tamı tamına 4 katı fiyatına sattı. Adamlar da mecburen aldı, sonuçta kimse ölmek istemez. Takahiro adamlarla anlaşır anlaşmaz evin bir odasına gitti ve az önce içtiğim uyuşturucudan getirdi! Ben bunu 3 saate bir almak zorunda mıyım lan? Evden dışarı çıkamam bunu üç saate bir içersem! O piçi döveceğim ama öncelikle o iki adamın gitmesini bekleyeceğim. Kendime zar zor hakim oluyorum. Sakinleşmek için kendimi avutuyorum içimden fakat pek faydalı olmuyor. Yumruklarımı o kadar sert sıkıyordum ki sağ elimden kan gelmeye başlamıştı. İçimde az öncekinden daha büyük bir öfke var, Takahiro'yu öldürmek istiyorum!

Adamlar gittikten sonra bana "dost" diye hitap etmişti. Bu benim öfkemin daha da köpürmesine neden oldu. Bir dost, nasıl olurda dostuna böyle bir uyuşturucuyu verebilir! Benim hayallerim var! Dünyada ki en iyi dövmeci ben olacağım! Böyle bir hayalim var, eğer bu uyuşturucuya bağlı bir şekilde yaşarsam dünyadan koparım ve en iyi dövmeci olamam! Takahiro konuşmasını bitirir bitirmez karnına atabildiğim kadar sert bir yumruk attıktan sonra "BANA NE VERDİN LAN!" diye kükredim. Hayallerimi yok ettikten sonra ona attığım bu yumruk hiçbir şey! Umarım bunun bir çözümü vardır! Eğer üç saate bir bunu almak zorundaysam Takahiro'yu öldürene kadar döverim!

[GM - Naruto]

Takahiro'nun karın boşluğuna geçirdiğin sert yumrukla zaten feleği şaşmış olan Takahiro bir anda nefessiz kalarak yere yığılıyor. Sen Takahiro'nun bu durumunu hiç önemsemeden ona bağırıyorsun, ancak Takahiro eliyle sadece durmanı işaret ediyor sana. Birkaç dakikanın ardından Takahiro eski nefes alışverişine kavuşuyor. Yüzünde piç bir gülümseme bulunan dayak müptelası olmuş Takahiro "Demek sen de iki katı fiyat istiyorsun, Akane-chan?" diyor. Ancak senin öfkeden kızarmış suratını fark edince, gülümsemesi yok oluyor ve "Merak etme, 3 saat olayı sadece adamları yolmak için söylediğim bir yalan. Aslında doğru da sayılır. Dozu ne kadar arttırırsan, saat o kadar kısalır." diyor. Hemen ardından ise "Senin için endişe edecek bir durum yok ama Akane-chan. Sonuçta ben senin bir dostunum ve bunu indirim için kullanabilirsin." diyor. Kendini tamamen toparlamışken, kapıya doğru yöneliyor ve bir eliyle kapıyı açmaya yeltenirken "Son olarak, senin ömrün yaklaşık 12 saat. Her 12 saatte bir bana ödeme yapmazsan ölürsün!" diyor ve koşarak odadan çıkıyor. Bir shinobi olarak bu koşuşun kaçmaya yeltenen bir adam koşuşu olduğunu gayet iyi biliyorsun.