İçeri girdiğimde o havadaki ağır koku tokat gibi suratımda patlamıştı. Resmen burnumun direğine tecavüz ediyordu. Bir kaç nefes alıp alıştan sonra ise çevreye bakabilmiştim. Gerçekten her yer her yerdeydi. Tavandan sarkan çorap, masanın üzerindeki neredeyse yaşamaya başlamış o yeşil şey. Ulan yatağın altından başı görünen şey ölü bir kedi mi yoksa? Standart dağınıklığı saymıyorum bile. Çünkü yerde duran kıyafetler yığını falan normal benim gibiler için. Dağınıklıklar tolere edilebilirdi ama ölü kediler edilemezdi. Yani edilmezdi öyle değil mi? Acaba Sui bu çöplük karşısında nasıl düşünüyordu? Ona baktığımda umursamazmış gibi duruyordu. Ben de umursamadım ve Masaru'yu dürtmeye başladım.
Dürtmelerime karşılık vermiyor olduğunu düşünürken gözleri hafiften aralanmıştı. Önce etrafını seçmeye çalışmıştı ardından ise gözlerini sonuna kadar açmış ve Sui'nin elindeki bir şeyi kapmıştı. Bordo bir boxerdı. İç kısmındaki olağandışı beyazlık yüzünden incelemeye başlamış dediğine göre Sui. Ulan, Masaru ne komik adamsın. Yüzümde hafif bir gülümsemeyle bakışlarım Masaru'nın yüzünden daha aşağılara kaymıştı. Eh tabi oluşan bir şişlik ile suratı pancar gibi kızarmıştı Masaru'nun. Elindekini suratıma fırlatıp savuşmuştu. Oldukça komikti aslında. Masaru kaçtıktan sonra Sui bana neden Masaru'nun bacaklarının şiştiğini sormuştu. Ne kadar komik lan. Gülebilirdim buna ama ben kahrolası bir Sensei'yim. Bilgisizlik karşısında gülemem öyle değil mi? İyi de ben bu kıza nasıl açıklayayım durumu? Ulan ben daha 18 yaşındayım, ben bile yeni kavrıyorum bu işler bir de açıklamamı istiyorlar. Konuşacak gibi olup durmuştum. Gırtalığımı temizleyip tekrardan konuşacak gibi olmuştum ama bu sefer de olmamıştı. Medikaller daha iyi açıklayabilir sanırım. Açıklayabileceğimden emin değilim. diyebilmiştim sadece. Harbi nasıl açıklayabilirdim bunu bir kıza?
Genç yaşta sensei olmaya soyunmuştuk. Eh bir babacanlık yapamıyoruz bu yüzden adam akıllı. Masaru'nun gözlüklerini takmasıyla hazırdık yola çıkmaya. Onları ufak bir çay bahçesine götürecektim. En yoğun olduğu zamanlarda bile 5 müşterinin olmadığı tenha bir yerdi. Öğrencilerim için gerekli mahremiyeti sağlardı. İstikamet Hana çay bahçesi. Hadi bakalım takım!