gönderen Kouichi Natsume tarih 15 Şub 2015, 02:02
Amına koyacam ama ha! Ulan sinirlendim, hem de çok. Dayanamayacağım gibime geliyor. Yeter ya, ne değişik bir sestir bu arkadaş. Beynimin içindeki nöronları öldürüyor yeminle. Sinirden kendimi tutamayacağım ya çocuğu ya da dağı taşı sikicem. İkisinden biri olacak gibi. Ama şu anlık dilimi ikiye katlayıp ısırdım. Problem yok gibi. Çok sert de ısırmadım. Dilimi kanatmadım yani. Canım tatlıdır benim. Severim lan kendimi. Niye sevmeyeyim ki? Hem bir kere, insan kendini sevmezse, başkasını sevemezmiş yani. Sikeyim, ben biraz egoist bir insanım. Biraz da bencil. Ama ufaktan olan şeyler. Aşırı kaçan bir durum yok. Neyse, kafamda kurguladım. Kurgulamak değil de, fikir birliğine vardım. Öyle bir şey oldu işte. Takeru puştunu pek konuşturmayacaktım. Zaten nasıl desem, böyle sünepe gibi... Dilimin ucunda da, gelmedi o kelime. Amına koyim, kafamı siktin piç Takeru. Koduğumun yer cücesi seni. Tabii bunu, ona direkt söyleyemezdim. Çünkü ağlardı ve küserdi. Ve yanımdan ayrılırdı. Sonra al başına bela, al başına uğraş. Böyle bir şey olmasını istemiyordum ben. Çünkü dağı taşı sikecek güç yoktu bende. Öyle bir gücüm olsaydı zaten, herhalde bir şekilde kızları çevremde pervane ederdim. Ama maalesef, ne yazık ki yok. İşin aslı sadece Takeru'ya söylememe sebebim, benim başıma kötü şeyler gelecek olması değildi. Cidden onu üzmek istemiyordum. Öğrencim lan o benim. Çocuğum kadar olmasa da, seveceğim onları. Onlara destek çıkacağım! Onları ben gaza getireceğim. Evet, benim mutlak görevim bu. O yüzden öğrenci dediğim kişileri üzmemeliydim. Tabii onlar da benim sınırlarımı aşmamalıydı. Yoksa sikerim! Sikerim lan, insan gibi durun. Çocuk bakıcılığı ya da tuvalet eğitimi tarzında şeyler yapmayacaktım. Genin olmuş insanlarsınız amk. Az adabınızla oturup kalkın. Kafanız çalışsın. Ninja adamlarsınız amk. Çakalı bile aç götürüp, susuz getirmelisiniz. Saklandığınızda, kozmos piçi bile varlığınızı hissetmemeli. Öyle olmalısınız. Ama daha konuşmayı beceremiyor amın oğlu. Bu da ister istemez beni bir hayli sinirlendirmeyi başarıyor. Benim sizden beklentilerim büyük. Tamam, demiyorum öyle über güçlere sahip olun. Yok götünüzden değişik elementler uydurun. Hani birkaç şey yapacak kadar yetenekli olun, az insan olun ve tamamen bana saygı duyun. Bu kadar. Saygı önemlidir benim gözümde. Tamam biz saygılı değildik öğrenci yıllarımızda. Bu sizin de öyle olacağınız anlamına gelmiyor çocuklar.
Ulan Takeru... Kafamı ne kadar meşgul ettin gördün mü? Hayır, suç bende tamam da, onda da var. Ben bir konuya girdiysem, o konu aracılığıyla birkaç konuya daha girerim. Çünkü benim hayat felsefem girmek üzerine kurulu. Dna'mda yazılı olan bu, kodum da bu var. Vücut hücrelerim buna endeksli. O yüzden ister istemez gir, çık yapma durumunda bulunuyorum. Suç bende de değil aslında. Çok derine indiğimde, kozmosun suç. Siktiğim kozmosu, öbür tarafta görüşeceğiz seninle demeyeceğim. Umarım öbür taraf boştur. Yoksa götümden öyle bir kan alırsın ki, değil Ishigakure, tüm Shinobi alemi kullanır o kanı. O kadar bol olur yani. Götümü seviyorum. O yüzden aksiyona gerek yok. Şimdi sessizlik ve keyif vakti. Diğer genin gelse de, bir an önce başlasak. Sonra da bitirsek de, ben eve gitsem. Hem bitirene kadar güneş çöker. Zaten pek bir şey yaptırmayı da düşünmüyorum. Tanışalım, amaçlarımı ve de neler yaptıracağımı birkaç örnek ile belirteyim, göstereyim. Sonra da basıp gidelim. Bu işte, olay bundan ibaret sadece. O yüzden laga luga yapmaya mahal yok.
Peki öyleyse yatışa devam. Derken, uzaktan bir şey gözüme çarpıyor. Git gide yaklaşıyor, en sonunda belirginleşiyor. Tabii o şey gelene kadar, ben uzanmaya devam ediyorum. Kim gelirdi ki Allah'ın siktir ettiği bu yere diye de düşünmeden edemiyorum. Gelen fayton gibi bir şeydi. Ama at değil, insan çekiyordu. Hıamına. Oğlum bu çok pahalı lan. Bir kere bunu görmüştüm de, daichou ibnesi biniyordu galiba? Gelsin bakalım, kimmiş görelim. Ama çok meraklı da değilim. Bir daha derken öyle, fayton daha yakına geliyordu. Ve içindeki görünmeye başlıyordu. İçindeki kişi, benim geninim, Hinako'ydu. Öyle bir elbise giymişti ki, kalp atışlarımı hızlandırmıştı. Sebepsiz yere değildi bu hızlanma. Tabii onu görür görmez de kalkıyordu. Ney diye sormayın, vücudum tabii. O kadar fesat olmayın amk. Elbise görüp de olacak şey değil bu yani. Ama cidden güzel olmuştu elbiseler falan. Hani geninim diye söylemiyorum, manken gibi maşallah. Nazar değmesin. Fakat birde işin kötü yanı var. Ben 20 yaşında biriyken, karşıma böyle 17 yaşında hatun verdiniz. Amısına koyam ya! Böyle iş mi olur abi? Hani sikme de yanında yat mı diyeyim? Ulan tam da sikerim öyle işi, oluyorsa olur kafasındayken oldu bu olay. Olmuyorsa zorlama diyordum kendi kendime. Orospu çocuğu kozmosun bana bir oyunu mudur bu acaba? Siktiğim kozmosu. İşi gücü yok, sürekli benimle taşak geçiyor piçin evladı. Ama gün gelir, devran döner demişler. Sonra da pek iç açıcı değil. Hem bizim durum, o olaydan biraz daha kompleks. O yüzden siktir çekiyorum, artık siktir kime gidiyorsa. Gittiği yer önemli de değil, konuyu kapatsın yeter. Her neyse, bu kalbimi hızlandıran hot girl arabadan iniyordu. Ondan sonra, artık her sikim kimse, birine para uzatıyordu. Parayı gördüğüm zaman, götümü satsam bu kadar para kazanamayacağımı anlıyordum. O an da ağzımdan birkaç kelime dökülüyordu. Sadece benim duyacağım tonda.
"Vay amına koyim. Kaşara bak..." diye.
Tabii dediğim gibi sadece benim duyacağım bir tınıda olacaktı. Takeru dibimde bile olsa, hatta götüme bile girmiş olsa duyamazdı. Çünkü boyu kısaydı. Zaaa. Hot girl Hinako iniyordu, faytona bir şeyler diyordu. Pek sikimde değil. Çünkü gözlerim ile kızı süzmek ve nöronlarımın onun vücut hatlarını tartışmasını dinlemek ile meşguldüm. Hem bana ne elin faytonundan. Para için ruhunu satacak insanlar benim gözümde. Resmen taşak geçiyorlar onlarla. Zenginlerin kulu, köpeği olmuşlar. Kulu veyahutta köpeği olmasalar da, atı oldukları kesin. At gibiler maşallah. İyi sürüyorlar. Her neyse, Hinako'nun vücudunu çaktırmadan seyrederken, yine Hinako'nun sesiyle irkiliyordum. Bir şeyler diyordu. Parti falan. Sikerim partiyi. Sikerim se... Onu demiyorum. Evet, demeyeceğim. Öğrencisini siken, öğretmen olarak ünlenmek istemiyorum. Tabii uçkurum beni ele geçirmezse. Yararlı bir bilgi; İnsanlar çıldırdıkları zaman kendilerinden asla beklenmeyecek bir şeyi yapabilirlermiş. Ben kendimden beklediğim bir şeyi, çıldırdığım zaman nasıl yaparım onu düşünüyorum şu an. Pek iyi olmaz herhalde. Ama o ana da değebilir yani. Bilemiyorum. Fakat şu anlık no heyecan, no sıkıntı modundayım. O yüzden iyi olmalıyım. Sıkıntı sevmediğim bir şeydir.
Hinako'ya samimi bir cevap vermek bence çok kötü bir fikir olmaz. Sence de öyle değil mi Takeru? Siktir et Takeru'yu ya. Koyduğum sümsüğü. Hem o öğrenci, ben öğretmen. Ona soracak hiçbir şeyim yok. Ben ondan üstünüm. Birde zaten sorulması gereken bir şey değil bu. Her neyse, usulca Hinako'ya doğru yürüyecek ve sağ elimi tıpkı selamlaşmak istermişçesine kaldıracaktım. Ondan sonra kıvrak bir hamleyle, Hinako'nun sırtına atacak elimi ve ona sarılacaktım. Sarıldıktan sonra belinden ufak bir güç uygulayacaktım, göğüslerini kendi vücuduma batırıp, hissetmek için. Tabii beline, canını yakacak bir güç uygulamayacaktım. Tüm bunlardan sonra kafamı, omzunun üstünden ilerletip, şeytani bir gülümseme eşliğinde; "Hoş geldin Hinako. Ben Kouichi, senin sensei'nim. Bundan sonra iyi anlaşalım." diyecek ve sonra vücudumu ayıracaktım Hinako'dan. Tabii şeytanı gülümsemenin, şeytani kısmını bozarak da bir gülümseme takınacaktım.
