Kıvılcım

[Hayabusa Akihito]

"Bu iş burada biter."

Adamın altındaki yerini konuşlandığı sırada çantasındaki ekipmanları kullanamayacağının farkındaydı. Bu yüzden hemen ardından yeni bir tekniğe geçiş yapacaktı, Hayabusa Otoshi. Tekniğin amacı rakibinin kafasını kenetleyip yere çarparak ağır bir şekilde hasar vermekti. Akihito'nun amacı ise tam olarak buydu. Adamı başta yakalayacak, ardından ters çevirip ayaklarıyla kafasını kenetledikten sonra adamın kafasını yere vuracaktı. Tabi adamı öldürmemeye dikkat edecekti. Adam ölü olarak bir işine yaramazdı. Bu yüzden adamı yere çarptığı gibi kunailerinden ikisini çıkartıp adamın bacaklarına saplayacaktı. her ne kadar adamın hareket kabiliyetini tamamen kesmesede, işlevini aşırı derecede yitirecek olmasını umut ediyordu. Sonrasında ise istediği bilgileri alabilirdi. Eğer her şey düşündüğü gibi giderse soracağı ilk soru Kakuremichi hakkında olacaktı. Adam, onlarla temas kurmaya çalışıyordu ve bu konu hakkında bir şeyler biliyor olmalıydı. En azından yerlerini bilmeliydi. Eğer onların yerini bilmiyorsa da bir işe yaramayacağı ortadaydı. Sonrasına sorusuna cevap aldıktan sonra karar verecekti.

Rock'n Roll baby!

[GM - Naruto]

Hayabusa Otoshi için hazırladığın zemin, sana bu tekniği uygulama kolaylığı da sağlıyor. Adamı tam da istediğin şekilde kilitledikten sonra, ikiniz birden hızla aşağıya doğru inişe geçiyorsunuz. Her ne kadar adam senden kurtulmak için debelense de, sonuç değişmiyor. Tekniğin etkisi adamın debelenmeleri ile çok az azalsa da kafasını direk yere çarptırdığın rakibin, bu temasla birlikte debelenmeyi kesiyor. Yerde oluşan küçük bir oyuğun içinde adamın kafası sıkışmış bir şekilde duruyorken, hızla eline aldığın iki kunaiyi kullanıyorsun. Adamın bacaklarına iki kunaini saplamayı başarıyorsun ve kafandaki tüm planın tıkır tıkır işlemiş olması seni gerçekten sevindiriyor. Ancak her şeyi bu kadar kusursuz olması illa ki bir kıymıkla sonuçlanıyor...

Yere çivilediğin rakibi hareketsiz bir şekilde duruyorken, sen adamın kafasını oluşturduğu çukurdan kurtarmak için uğraşmaya başlıyorsun. Adamı hafifçe kaldırıp yana doğru yavaşça atıyorsun. Ancak adamı çıkardığın yerde gördüğün beyin parçaları, kontrolsüz gücün gerçekten de güç olmadığını gösteriyor. Yavaşça fırlattığın adama baktığında ise, kafasının üst kısmının içe doğru göçük olacak şekilde patlamış olduğunu ve beyninin bir lobunun hala daha kafasının içinde sallanmakta olduğunu görüyorsun. Bu iğrenç görüntüye mi, bilgi kaynağını kaybetmene mi yoksa burada görevli bir Ishigakure shinobisini öldürdüğüne mi yanarsın, işte orası sana kalmış. Ancak belli olan bir şey var ki o da bu hareketinin senin açından iyi sonuçlar vermeyeceği.

[Hayabusa Akihito]

"S*ktir yaa!"

Adam çukurdan çıkarttıktan sonraki görüntü, Akihito'nun midesini bulşandırmaya yetmişti. Midesi, bu görüntü karşısında içindeki bütün her şeyi dışarı çıkartmak istese de, Akihito buna izin vermemişti. İlk önce adamdan işine yarayabilecek her şeyi almak için üstünü aradı. Herhangi parşömen, değerli eşya, para, ekipman çantasından kullanabileceği malzemeler, ne varsa. Tabi kendisine bilgi sağlayabilecek not, kağıt parçası gibi eşyaları da aramıştı. Ardından bu olaya kimsenin şahit olmadığından emin olmak için etrafını iyice süzdü.

Cesedi saklayacak bir yer aramalıydı, ya da yok edecek bir yöntem. En mantıklısı saklamaktı. O yüzden etrafını inceleyecekti. Sonrasında kasabaya geri dönmesi gerekecekti. Belki de hancıyla adamın kılığına girip konuşabilirdi. Sonuçta hancıyla aralarında geçen konuşmanın detaylarını öğrenememişti. Lakin önce kasabaya inip halka ve tüccarlara Kakuremichi hakkında sorular sorması gerekiyordu. Tabi birde herhangibi bir terziden kendisini saklayabilecek kapüşonlu bir kıyafette almalıydı. Bunları yaptıktan sonra ise bu kasabayı terk etmeliydi. Artık bu kasabada daha fazla duramazdı. Belki gitmeden önce hancıyı da öldürebilirdi. Buna hancıyla konuştuktan sonra karar verecekti. Yapacaklarını sırasıyla planladıktan sonra işe koyuldu.

Kakuremichi, ne dertliymişsin be arkadaş!

[GM - Naruto]

Adamın ölmüş olması kafandaki bilgi alma planını tamamen yok ederken, şimdi de adamın cesedi ile uğraşacak olman senin açından pek de iyi bir gelişme olmuyor. İstemeyerek ama zorunda olarak adamın cesedini saklamaya karar veriyorsun, ancak bundan önce sizi gören birinin olup olmadığını anlamak için etrafına dikkatlice bakıyorsun. Kafanı durmadan çevirdiğinde ise aklındaki tüm planları alt üst eden bir gerçekle karşılaşıyorsun!

Senden yaklaşık 20 metre kadar ileride, panayır alanından geldiği belli olan ve ellerindeki poşetleri çoktan yere düşürmüş birini görüyorsun. Ancak bu gördüğün kişinin herhangi biri olmaması senin için sorun olan kısım oluyor. Bakışlarını gördüğün kişiye odakladığında, tam karşında ikizin Akihiro'nun çocukluğunu görüyorsun! Şok olmuş gözlerle sana bakan Akihiro nefes bile almadan duruyor sanki. Sana söyleyecek laf bulamadığı belli olan Akihiro'nun yere düşmüş poşetlerine kafanı çeviriyorsun birden. İçindekilerin neredeyse tamamı yere dağılmış poşetlere daha dikkatli bakıyorsun. Bu dağılan şeylerin ne olduğunu kavramakta güçlük çekerken, birden tüm bu dağınıklığın bir insanın et parçaları olduğunu anlıyorsun. Son olarak gördüğün kafa bunun delili oluyor adeta. Bu kafanın seni dehşete düşüren tarafı ise, senin kendi kafan olması!

Akihiro gördüğü bu manzara karşısında yavaş yavaş geriye adım atmaya başlıyor. Ağlamamak için kendi zor tutan küçük Akihiro sanki tek bir haykırışı ile seni yok edecek kadar korkmuş duruyor. Her attığı geri adımda sanki kalbin yerinden sökülecek gibi oluyor. Kardeşinin, ikizinin sana bu gözlerle bakması, sanki on bin hançeri aynı anda kalbine sokup çıkarıyor gibi. Hele bir de senden uzaklaşıyor olması... Tarifsiz bir acı...

[Hayabusa Akihito]

"Dur! Lütfen... Dur!"

Kardeşi neden böyle yapıyodu? Neden kendisinden kaçıyordu? Kalbindeki acıyı tarif edemiyordu. Sadece kardeşinin geri gitmesi değil. Aynı zamanda yerdeki et parçaları. Bunlar da neydi böyle? Neden Akihito'nun bedeninin parçalarıydı onlar? Bunlara cevap istemiyordu. Cevaplarının canını daha çok yakacağını biliyordu. Bunun bir halisünasyon olduğunuda biliyordu. Lakin bunu bilmesi acıyı hafifletmiyor, daha da arttırıyordu. Gördüğü halisünasyonların annesinin ve kardeşinin ruhları olduğuna inanıyordu. Etrafında geziyorlardı. Akihito'yu hiç yalnız bırakmıyorlardı. Peki kardeşi neden böyle yapıyordu? Neden?

"Ne olur, kaçma benden. Açıklamama izin ver."

Bir açıklama yapacak durumda da değildi. Tam oraya oturup kalbindeki acıyı bitirmek istiyordu. Belki kardeşinin yanına giderek acısını dindirebilirdi. Bir kunailik işi vardı acıyı dindirmenin. Bütün bu acıları dindirebilirdi. Bundan sonraki her acıyıda. Annesi ve kardeşiyle sonz-suza kadar mutlu yaşayabilirdi. Gözleri ellerine gitti. Kunai'yi alıp tam kalbine batırmak istiyordu elleri. Peki ya kalbi?

Pes edemezdi. Burada olmaz. Şimdi pes ederse yaptığı onca şey boşa giderdi, kardeşinin yaptığı. Bu yüzden pes etmemeliydi. Savaşmalıydı. Kanının son damlasına kadar savaşıp, kardeşini onurlandırmalıydı. Kardeşinin intikamını almadan hiçbiryere gidemezdi. Ölemezdi. Ölmemeliydi. Bunun için savaşacaktı. Kendisi için değil, kardeşi için savaşacaktı. Kalbindeki, kardeşinin gözlerindeki acıyı ancak bu şekilde dindirebilirdi. O zamana kadar bu acıya katlanmalıydı. Dizlerinin bağı çözülse de, aklı yerinden gitse de, gözlerinde damla yaş kalmasa da, bu savaşı bitirene kadar sabretmeliydi. Katlanmalıydı.

"Seni seviyorum. Kardeşim."

[GM - Naruto]

Kapalı konu

Halüsinasyon görüyorsun ve bunun halüsinasyon olduğunu biliyorsun? Wowowowow! Halüsinasyon öyle bir şey değil yav. Gördüğün şeyin halüsinasyon olduğunu sen bilemezsin, biliyor olsan o halüsinasyon olmaz zaten. Halüsinasyonda aslında var olmayan imgeler, sesler, kokular, tatlar, hisler sana var görünür. Yani senin bakış açından onlar gerçektir. Halüsinasyon gören biri halüsinasyon gördüğünü bilemez. Bu yüzden o kısımlar hep iptal, kaçma benden diye söze girdiğin yerden sonrası için yazıyorum.

Sen kardeşine kaçmaması gerektiğini haykırsan da, o ürkmüş çocuk daha çok ürküyor senden sadece. Bir damla gözyaşı yanaklarından yere düşerken, artık kıpırdayamıyor küçük Akihiro. Ancak bu kıpırdamama tamamen korkunun dayattığı bir şey gibi görünüyor. Zira senin sözlerine inanmış olsa, şu an yüzündeki o dehşet ifadesi çoktan yok olurdu.

Akihiro olduğu yerde sabit kalırken ağzından onu sevdiğini söyleyen cümle çıkıyor. Ancak küçük Akihiro bu sözlerden hiç etkilenmiyor, aksine daha da ağlamaya başlıyor. Gözyaşları bir pınarı andırsa da hala daha hıçkırıklara boğulmuş değil. Bu da ona konuşma fırsatı doğuruyor ve o çocuk sesiyle "Vahşi bir katilsin sen, sevemezsin! O adama ne yaptığını gördüm! Anneme de aynısını yaptın, değil mi?" diyor sana. Bu son soru cümlesi adeta kızgın yağları başından aşağıya döküyor. Annenin ölümünden seni sorumlu tutan küçük Akihiro birden ağlamayı kesiyor, yumruklarını sıkıyor ve "Ben de seni öldüreceğim! Annemize yaptıklarını sana ödeteceğim!" diye bağırmaya başlıyor. Her ne kadar ağzından bu cümleler dökülse de vücudu hala titreyen küçük Akihiro, zihnen söylediklerini yapmaya hazır gibi dursa da vücudu ona şiddetle karşı çıkıyor gibi görünüyor.

[Hayabusa Akihito]

"Akihiro, ben, ben annemizi severdim, seni sevdiğim gibi. Neden annemizin ölümüyle beni suçlu tutuyorsun? Neden? Bu, bu adam, bu adam beni öldürmeye çalıştı. Kardeşini! Bense sadece kendimi korudum."

Başından aşağı kaynar sular dökülürken, gözlerinden de bir damla yaş akmıştı. Öz kardeşi kendisini nelerle suçluyordu. Bu dayanabileceği bir şey değildi. Etrafında olup biten her şey birden durmuştu o sözleri duyduğunda. Rüzgar, esmeyi durdurmuş, zaman, akmayı bırakmıştı. Sadece kardeşiydi şu an en önemli şey onun için. Şu zamana kadar en önemli şeydi onun için. Ama şu an, başka bir önem kazanmıştı. Kardeşini kaybetmişti. Kardeşinin sevgisini kaybetmişti. Bunu bir daha nasıl geri getireceğini bilmiyordu. Deneyecekti, sonuna kadar deneyecekti. Kardeşinin sevgisini geri kazanmak için elinden geleni yapacaktı. Bu yüzden, kardeşine olumlu yaklaşması gerekiyordu. Ona, onu sevdiğini kanıtlamalıydı. Bunu nasıl başaracağını bilmese de yapacaktı.

"Gel, gel ve seni sevdiğimi nasıl kanıtlayacağımı göster bana."

[GM - Naruto]

Sen ne söylersen söyle, kardeşin seni dinlemiyor gibi duruyor. Yumruklarını iyice sıkıyor ve neredeyse kendi tırnakları ile avuç içini delecek kadar ileri gidiyor. Dişleri de aynı şekilde sıkılı olmasına rağmen, yüzünde hala senden korktuğuna delalet olan bir tedirginlik bulunuyor. Aslında ayaklarına da hükmeden bu tedirginlik onun kıpırdamasına engel oluyor. Ne sözlerine ne de duygularına inanmış gibi duran Akihiro, belki de son kalan gücü ile sana doğru koşmaya başlıyor. Sağ yumruğunu iyice gererken, sanki ölüme gittiğini biliyor gibi koşuyor. Yüzündeki tedirginlik korkusuzluğa dönerken Ahikito iyice yaklaşıyor sana. Yumruğunu suratına doğru çıkarıyor, sen ise sadece olduğun yerde çakılı bir şekilde duruyorsun.

"Hoi! Ne oluyor burada?"

Sesi duyduğun anda bakışların istemsizce arkana kayıyor. Suratına yumruğu yiyeceğini bildiğin halde neden bu şekilde davrandığını çözemiyorsun. Daha arkanda ne olup bittiğini anlamadan suratına yumruk atmaya hazırlanan Akihiro'ya dönüyorsun. Ancak bakışların koskoca bir hiçe teslim oluyor. Ortada ne Akihiro ne de onun poşetlerindeki vücut parçaları bulunuyor. "Sana soruyorum, ne olu..." cümlenin kesilmesi ile birden arkanı dönüyorsun. Alnından Ishigakure alınbandı olan bir shinobi az önce öldürdüğün adamın cesedinden yaklaşık 20 metre kadar uzakta, büyük bir şoka girmiş gibi duruyor. Cümlesinin yarım kalmasına sebep olan bu tablodan kendini oldukça kolay bir şekilde kurtarırken, birden sana dönüyor ve "Seni geberteceğim pislik herif!" diyerek üstüne doğru koşmaya başlıyor. Senin ise kafan hala Akihiro'da kaldığı için, tepkilerinde gecikmeler yaşanıyor. Dövüş şu an için yakın mesafeye uygun olmamakla birlikte, birkaç saniye içinde shinobi yakın dövüş mesafesine girecek görünüyor. Ancak adamın hızı da bir öncekinden epey fazla duruyor, bu da dikkat etmen gereken bir husus.

[Hayabusa Akihito]

Akihiro?

Aklında biraz önce yaşadığı bütün olaylar varken yeni gelen shinobi kendisine doğru koşmaya başlamıştı. Aradaki mesafe fazla olmasına rağmen adam hızla kendisine doğru yaklaşıyordu. Düşüncelerinden tamda şu an sıyrılması gerekiyordu, ki biraz sonra çok geç olabilirdi. Bu yüzden düşüncelerinden çabucak kurtulmak için bütün dikkatini dövüşe yöneltti. Şu anda, bu adamla yakın dövüşe girmek kendisi için bir avantajdı. Dezavantajı ise, adam Akihito'y öldürmek için saldırıyordu, lakin Akihito bilgi alabilmek için adamı öldürmemeli, sadece bayıltmalıydı. Bu yüzden adamın yaklaşmasına izin vermeye, ama aynı zamanda da kendisi hazırlamaya başladı. Kendisini taijutsu üstüne yönlendirmişti. Taijutsu alanında ustalaşmaktı onun amacı. Bu yüzden yakın dövüş kendisi için bir dezavantaj değildi. En azından yakın dövüşe girme düşüncesi. Bu yüzden kendisini Shinshouki stili çerçevesinde dövüşmeye hazırladı.

Adam ile arasındaki mesafeyi hesapladı başta. Ardından adamın yaklaşmasını bekleyerek, tekmesinin menziline girdiği gibi sağ ayağını adamın suratına yapıştırmak için bir hamle yapacaktı. Devamında, sol elini yere koyarak ilk tekmesinde harcadığı momentumdan kullanabildiği kadarını kullanarak bir sonraki tekmeyi adamın suratına yapıştırmayı amaçlıyordu. Devamında, adam halen daha ayakta kalırsa, bu sefer yumruklarını kullanarak dövüşmeye devam edecekti. Her halükarda, kendisine güveni tamdı ve bu dövüşü kaybetmeye niyetli değildi.

Bu sefer daha dikkatli olacağım. Kardeşim!

[GM - Naruto]

Sana yaklaşmakta olan shinobi yakın dövüş mesafesi içine girdiği anda sen de hareketlenmeye başlıyorsun. Planını kafanda kurguladıktan sonra ilk olarak sağ ayağınla tekmeni savuruyorsun. Ancak adam senin savurduğun tekmeden biraz eğilerek kurtulmayı başarıyor ve sana biraz daha yaklaşıyor. Sen kazandığın momentum ile sol bacağınla tekmeni savurduğunda ise bu beklenmedik tekme ile adamı şaşırtmayı başarıyor, aynı zamanda onun sol omzuna bir darbe indiriyorsun. Aldığı darbe yıkıcı olmasa da tüm standı bozulan adam sağına doğru yalpalarken, sen kıvrak bir şekilde elinden güç alarak kendini havaya fırlatıyor ve iki ayağın üzerine düşüp adama yumruklarını çıkarmaya başlıyorsun. İlk yumruğun adamın sol karın boşluğuna isabet ederken, adamın ağzından fışkıran sular yüzüne geliyor. İkinci yumruğun sağ göğüs kafesine bir darbe indiriyor ve sağ yumruğun bir kez daha harekete geçiyor. Ancak adam kendini toparlayarak, senin sağ yumruğunu sol kolunun dirsek ile bilek arasındaki bir mesafe ile bloke ediyor. Dışa doğru kolunu savururken, adamın sağ yumruğu oluşan boşluktan yararlanarak senin göğsünün tam ortasına iniyor! Aldığın darbe seni biraz tökezletse de dövüşteki dikkatin dağılmıyor. Adam boşa çıkan sol yumruğunu yüzüne doğru harekete geçiriyor ve sen de bu yumruğu karşılayacak konumda bulunuyorsun. Ancak dikkat etmen gereken şey, adamın da dövüş tarzının seninkini andırıyor olması oluyor.