[Takım Sora] Potansiyel

[Midori Sora]

Sabahın o ilk parıltıları yüzüme vurmaya başlamıştı. Geç kalmıştım sanırım ama hayat güzel boşver antrenmanları. Burada sıcacık şiltemde mutlu bir şekilde uyurken antrenmanın bir önemi mi var ya? Hayat güzel kardeşim, yan gel yat ve keyfine bak. Geninmiş, Chuuninmiş önemli mi yaa? İnsanların arasında bu piramitleşmiş sosyal hayat sınıflandırması neden bu kadar önemli olsun ki? Sonuçta hepimiz insanız, hepimiz bu doğanın bir parçasıyız. Ne için birbirimizi sıradan bir kelime için kıracağız ki? Al sen jouninsin sen chuuninsin sen de geninsin diyerek insanları ayırmanın, onların kalplerini kırmanın ne anlamı var ki? Hayat güzel ve ben yatağımda yatmaktan mutluyum, daha ne?

Annemin kahvaltı çağrısı beni kendime getirmişti. Hala kalmaya gönüllü olmasam da kalkmam gerektiğinin farkındaydım. Masaru ayağa fırladığı gibi tuvaletin nerede olduğunu sormuştu. Ulan ya orta yere bırakırsa? Yapar mı yapar, Masaru bu sonuçta. Aha cevap bile almadan dışarı fırlamıştı. Hemen ardından koşup yetişmiştim ona. Omuzlarından tutup onu tuvalete yönlendirmiştim. Onu tuvalete götürdükten sonra hemen yan odanın kapısı açılmıştı. İçeriden sabah bir insanın olamayacağı kadar hissiz Sui çıkmıştı. uyanmadan önceki bütün neşem ve hayat enerjim emilmiş gibi hissediyordum ama pes etmeyecektim. Mutluluğumu yok etmek yerine onlarla paylaşacaktım.

Masaru'nun tuvaleti bize teslim etmesiyle Sui ile elimizi yüzümüzü yıkayabilmiştik. Ardından dışarıya çıkmıştık. Sabahın o güzel sıcaklığı içimi ısıtıp beni mutlu ediyordu. Kendimi tekrardan hayat dolu hissetmeye başlamıştım. Özgürlük gibi kokuyordu çimenler. Sofraya oturup çoktan yemeğe abanmış olan Masaru oldukça komik görünüyordu. Ailem ise her zamanki gibiydi. Yere oturup kahvaltımı yemeye başlayacaktım. Takımım ile kahvaltımı bitirdikten sonra onlara antrenmanlarını açıklayacaktım. Bu gün fiziksel olarak sizi güçlendirmek için antrenman yapacağız. Kondisyon ve güç ağırlıklı bir gün olacak. Şimdi kahvaltılarınızı bitirdiğinize göre beni takip edin. Onlarla beraber dün antrenman yaptığımız açıklığa gidecektim. Çekebildikleri kadar şınav çekmeleri gerekiyordu ama ben bunu onlara söylersem pes edebilirlerdi. O yüzden sadece şınav çekin diyecektim ve pes etmelerine izin vermeyecektim. Eğer kaytaran veya işini yarım yapan olursa onu bir ceza bekliyordu. Bu tehdidi de öğrencilerime söyleyecektim. Cezalarının ne olduğunu bilmeseler de kaytarmayacaklarını umuyordum. Gerçekten tükenene kadar şınav çekeceklerdi. Kollarını kıpırtadacak mecalleri kalmayana kadar , ben yeterli diyene kadar. Şınav çekin. Bir sınırlama yok. Bir milyon yere çekebiliyorsanız bir milyon bir kadar çekin. İki tane çekebiliyorsanız üç tane çekin. Sınırlarınızı zorlayın. Eğer bu antrenman kampını başarıyla tamamlarsanız yani bütün hafta boyunca verdiğim görevleri eksiksiz yerine getirirseniz benden istediğiniz bir şeyi yapacağım. Tabii ki mantıklı bir şeyse. Eğer pes ederseniz ya da kaytarmaya çalışırsanız olacaklardan bahsetmek istemiyorum. Eh pes ederlerse daha fazla çalıştıracaktım ama onlara güveniyordum. Sonuçta onlar benim öğrencilerimdi. Onlar bunu başaramazsa kimin başarmasını bekleyebilirdim ki. Ben de onların yanında boş durmayacaktım. Ufak bir yarışma tertip edecektim : Ben de sizinle beraber şınav çekeceğim. Beni geçebilirseniz size kocaman bir kutu dondurma vereceğim. Beni geçemezseniz ceza yok ama ödül de yok. Onlarla beraber çalışacak ve güçlenmeleri için destek olacaktım.

[GM - Naruto]

Senin direktiflerinin ardından Sui doğrudan şınav pozisyonuna geçiyor ve hemen de başlıyor şınav çekmeye. Vücudu bir kız olmasına rağmen şınav pozisyonunu mükemmel derecede iyi alıyor. Hatta o kadar iyi ki, bugüne kadar senin şınav için aldığın pozisyonu sorgulatıyor sana. Sui'nin şınava başlamasının ardından odağını Masaru'ya çeviriyorsun. Masaru'yu ise yarım yamalak bir pozisyonda görüyorsun. Dizleri neredeyse yerde olan, kalçasını tamamen göğe dikmiş durumda olan Masaru dirseklerinden ellerine kadar olan bölgesini de tamamen yere yapıştırmış duruyor. Bu haliyle de şınava başlıyor. Tabi bu noktada senin müdahalen gecikmiyor. Masaru'ya şınav pozisyonunu noksansız bir şekilde gösteriyorsun. Ancak Masaru "Ama öyle zor olur, benimki daha iyi." diyerek cevap veriyor sana. Aba altından gösterdiğin sopayla Masaru'yu dize getirmeyi başarıyorsun elbet. Tabi bu süreç içerisinde Sui'den tamamen kopmuş ve hala şınava başlamamış oluyorsun.

Masaru'nun ıkına sıkına şınav çekmeye başlaması ile Sui'ye dönüyorsun. Son bir şınav daha çektikten sonra oturan ve soluklanan Sui "Sete ara verdim efendim, birazdan tekrar başlayacağım." diyor. Tam bir profesyonel gibi olaya yaklaşmış olması, aslında senin biraz tecrübesizliğini ortaya koyuyor. Aralıksız çekilen şınavın çocuklara zarar vereceğini görmezden gelmen, Sui için bir sıkıntı oluşturmuyor olsa da aklı havada olan Masaru için sıkıntı olabilme ihtimali bulunuyor. Sen öğrencilerini geliştirmeyi amaçlarken, onların da sana bir şeyler katıyor olması ister istemez gururlanmana sebep oluyor. Normalde shinobilikte yapılan hatalar sonucu alınan dersler insanın canını yaksa da, bu seferki dersin gurur verici olması bambaşka bir tecrübenin içinde olduğunu ispatlıyor sana. Sui tekrar şınav pozisyonunu aldığında ise 25'ten devam ediyor saymaya. Masaru ise tam bu sırada "5!" diye bağırıyor ve kendini yere atarken "Süper yaptım, yeter!" diyor.

[Midori Sora]

Benim yönlendirmelerim sonucunda Sui anından şınav pozisyonuna geçmişti. Duruşu gerçekten mükemmeldi. Ulan şınav böyle çekiliyorsa bu güne kadar ben ne haltlar yiyor muşum? Hızlıca şınav çekmeye başlamıştı. Oldukça da güzel çekiyordu. Vay kerata vay, demek fiziksel gücü çok da iyi olmayan bir kız olmana rağmen bu kadar güzel bir tekniğe sahipsin bu konuda da hızlıca gelişirsin sen diye düşünmeden edemiyordum Sui hakkında. Azimli bir kızdı, geleceğinde belki de Anbuluk yatıyordu. Onları duymuştum : En iyilerden oluşan ve sadece tek bir kişiye hesap veren özel timler. Onda bu parıltıyı görebiliyordum.


Sui'den başımı çevirebildiğimde Masaru'yu görmüştüm. Sui'nin tam tersi gibiydi. Dizleri neredeyse yerdeydi, götü ise tamamen yukarıdaydı. Üstelik ellerinden dirseklerine kadar olan kısım yerle temas ediyordu. Hayatımda böyle tembelce ve garip bir pozisyon görmemiştim. benim bile yapmayı düşünemeyeceğim bir pozisyondu. Anında müdahale etmiştim ona. Gerçi pozisyonun zorluğundan yakınsa da ettiğim gizli kapaklı tehdit işe yaramışa benziyordu.

Masaru'dan başımı kaldırabildiğimde Sui'nin son bir şınav daha çekip oturup soluklanmıştı kız. Setini tamamlamıştı. Ah en başta onları çok zorlamaya çalışmıştım. Sınırsız şınav mı olur lan? Kaslarını incitirdim. Bu sefer Sui gerçekten güzel bir noktaya değindi. Gerçek bir profesyonel gibi görmek gururumu kabartmıyor değil şimdi. Biraz tecrübesizliğimden kaynaklı bu çocuklara aşırı yüklenmeyi düşünmüştüm ama neyse ki hatamı Sui bana göstermişti. Eh o tekrardan şınav pozisyonuna yatıp 25 ten itibaren saymaya başlarken Masaru 5 diyerek bağırmış ve kendini yere bırakmıştı. Sui, Masaru'nun hatalarını düzeltmeye uğraşıyorum. Sen yorulduğunda bana söyle. Eh Sui'yi otomatik pilota bağladığımıza göre Masaru üzerinde çalışabilirdik. Onu yerden kaldıracak ve 10 yaparsa biraz dinlenmesine müsaade edeceğimi söyleyecektim. Saymaya 5 ten değil de 0 dan başlayacaktım ama. Herhalde Masaru 10 yapana kadar da Sui de antrenmanını tamamlardı.

[GM - Naruto]

Sui senin söylediklerini şınavını çekerken hiçbir ses etmeden başıyla onaylıyor. Bu da sana tamamen Masaru ile ilgilenme fırsatı tanıyor. Ona tekrar şınav çekmesi gerektiğini ve 10 şınavdan sonra izin vereceğini duyduğu anda yine abuk subuk ama kendine özgü şınav pozisyonuna geçiyor. Bir kez daha onu olması gereken şınav pozisyonuna soktuğunda, saymaya 1 ile başlıyorsun. Sen saymaya başladığın anda ise Masaru direk şınavı bırakıyor ve "Oha, haksızlığa gel! Benim önceki 5 şınav boşa mı gitti şimdi? Kusura bakma sensei ama yedirmem o şınavları." diyor kızmış gibi. Tabi Masaru'nun bu tepkisi senin pek de beklediğin türden olmuyor, zira Masaru'yu tanıdığın süre zarfı içerisinde onun hiçbir zaman böyle fevri çıkışlar yaptığını hatırlamıyorsun. Bu antrenman olayının çocukları daha iyi tanıman için gerçekten iyi olduğunu düşündüğün sırada Masaru "Saymaya beşten başla ve dinleme işini de 15 şınavdan sonra yapalım." diyor. Masaru'nun bu cümlesi az önceki çıkışını ve Masaru ile ilgili kafandaki yeni düşünceleri silip geçerken yüzün adeta bomboş bir ifade alıyor. Tabi bir yandan da Masaru'nun en azından temel matematik bilgisine sahip olmasına sevinmiyor değilsin. Ama yine de iki basamaklı sayıları toplama konusunda ne kadar becerikli olabileceği kafanda soru işareti olarak yayılıyor.

Masaru şınavlarını bir bir çekip bitiriyor ve ardından bok çuval gibi yığılarak "1000 gün dinlenme molası! Eğer 1000 gün yetmezse 1000 gün daha! Böyle eziyet olmaz olsun." diye hayıflanıyor. Her ne kadar cümleleri bitmese de artık bıdırdanma moduna geçtiği için sen de diğer cümlelerini pek umursamıyorsun. Ayrıca suratına ve vücuduna bakarsan pek de yorulmuş gibi durmuyor açıkçası. Sui'ye döndüğünde ise oturduğu yerden neredeyse anında ayağa kalkıyor ve o asker duruşunu alırken "Limitim olan 100 şınavı çektim efendim. Daha fazlasını isterseniz devam edebilirim." diyor. Sui'nin bu cümlesini söylerken sesindeki yorgunluğu sezebiliyorsun, ancak ona 3 gün boyunca şınav çekmesini söylesen çekecek gibi de duruyor.

[Midori Sora]

Sui isteklerim doğrultusunda hiç bir itiraz etmeden şınav pozisyonuna yatmış ve tekrardan şınav çekmeye başlamıştı. Oh ne rahat iş bu Sui ile uğraşmak. Neyse onu otomatik pilota bağladığımıza göre Masaru ile daha rahat bir şekilde ilgilenebilirim. Ona biraz daha şınav çekmesini söylediğimde o garip pozisyona geçmişti. Onu zar zor da olsa bir daha düzelttiğimde 1 den itibaren saymaya başlamıştım. Tabii ben saymaya başlar başlamaz Masaru şınavı bırakmıştı. Benim 5 şınavım boşa mı gitti diye atarlanmış, biraz sert çıkmıştı. Ulan acaba ben bu çocukları başından beridir yanlış mı tanımışım? Ben şaşıradurayım Masaru saymaya 5 ten başla ve 15 de duralım demişti. Sanırım yaptığı şeylerin yok sayılmasını sevdiği söylenemezdi. Neyse en azından 2 basamaklı sayılarla işlem yapabiliyor. Tabii bu ne kadar iyi bir şey emin değilim. Eh madem 5 ten saymamı istiyordu ben de 5 ten itibaren sayardım.

15'e geldiğimde bir patates çuvalının yere atılışı gibi bırakmıştı çimenlerin üzerine kendini Masaru. Ardından ise mızmızlanmaya başlamıştı ama alışacaktı, alışmak zorundaydı. O bir shinobiydi, köyünü korumak için, ona güvenenleri korumak için güçlenmeliydi. Sui de bitirmişti antrenmanını. Sınırı olan 100 şınavı çektiğini söylemişti. İstersem devam edeceğini de bildirmişti. Gerçekten edebilirdi ama sesindeki yorgunluğu fark etmiştim. Masaru ise hiç de yorulmuş gibi durmuyordu. 5 dakika mola, ardından koşu var. Koşunuzu bitirdikten sonra yönelimlerinize göre antrenmana devam edeceğiz. Bu arada Masaru her düzgün geçmediğin şınav pozisyonu başına 5 şınav daha fazla geçeceksin. Koşudan sonra 2 kere yanlış pozisyona geçtiğin için 10 şınav çekeceksin. 25 e kadar yapabileceğine güvenim tam. Çünkü sen köyümüzün bir shinobisisin.

Moladan sonra onlarla beraber 5 metre yarıçaplı bir çember çizerek koşacaktım. Çemberin iç kısmına Masaru'yu orta kısmına ise Sui'yi koyacaktım. Ben ise en dışından onlarla beraber koşacaktım. 5 tur attıktan sonra biraz dinlenip onların durumlarını inceleyecektim.

[GM - Naruto]

Planladığın antrenman programı ile çalışmaya devam ediyorsunuz. Sui istekli görünse de epey yorulmuş gibi duruyor. Masaru ise tam aksine yorulmamış olsa da aşırı isteksiz duruyor. Antrenmanın koşu ayağında bir sıkıntı yaşamıyorsun. Masaru tıpış tıpış ceza şınavlarını da çekiyor üstelik. Böylece yönelim dalgasına geçebilmen mümkün oluyor.

[Midori Sora]

İşler umduğum gibi gidiyordu, çocuklar antrenmanlarıma hızlıca uyum sağlamış gibiydiler. 5 metre yarı çaplı çemberde 5 tur atma işini de tamamlamışlardı. Bir insanın sahip olabileceği en iyi takımlardan biri elimin altında gibiydi. Sui oldukça yorgun görünüyordu ama istekliydi antrenmana devam etmeye, Masaru ise gayet dinçti ama onda da istek yoktu. Sui için zihinsel görevler vermeliydim. Masaru için ise biraz daha fiziksel antrenmana devam edebilirdik. Kerata iyi de çekmişti ceza şınavlarını.

Pekala bu gün oldukça iyiydiniz takım. Akşam üzeri ortak bir antrenman daha yaparak günü kapayacağız. Şimdilik size kişisel gelişiminiz açısından yol göstermeliyim. Sui sen fiziksel olarak sınırında gibisin. Ailemi bulup onlara kütüphanenin nerede olduğunu sor. Sevimli ve güzel bir kütüphaneye sahibiz. Çoğunluğu insan doğasını anlamak ve anlamlandırmak üzere de olsa bir kaç genjutsu disiplini üzerine yazılmış teorik kitaba da rastlayabilirsin. Bulamazsan kendin Taurobo disiplini üzerinde düşün ve tekniğinin nerelerden güç aldığını nasıl daha da güçlendirebileceğinin yolunu ara. Bu akşam üzeri ihtiyacın olacak. Sui gittikten sonra ise Masaruyla konuşacaktım. Güçlüsün ve dayanıklısın ama yetmez. Daha da güçlenmen lazım. Bu gün şınavların oldukça iyiydi ama sadece 25 e kadar gelebildin. Sui ise 100 yaptı. Şimdi 75 şınav daha çekip onunla eşit olabilirsin. 75 senin için güzel bir rakam. Unutma yanlış aldığın her pozisyon 5 şınav olarak sana geri dönecek. Onun düzgünce şınavlarını çekmesini izleyecektim. Her 15 şınavda bir 20 saniye dinlendirecek ve sonraki sete geçecektim. 5 set olduğunda yani 75 şınav daha çekip 100'e tamamladığında şınavlarını ona bir teklifte bulunacaktım. İstiyorsan beraber şınav çekelim ya da senin el mühürlerini düzgün yapman için çabalayalım. Yüzümde babacan bir gülümsemeyle Ama her yaptığın yanlış el mührü için 5 değil 10 şınav çekmen koşuluyla. Ne dersin Masaru, sence başarabilir misin? Böyle diyordum ama el mühürleri veya şınav yolunu da tercih etse yapabileceğini düşünüyordum. Tembeldi ama tembelliği kırıldığında oldukça çalışkan olma potansiyeli vardı. Bu sohbeti yaparken Gemmei-dou'yu kullanarak Masaru'nun düşünceleri hakkında bir fikir edinmeye çalışacaktım.

[GM - Naruto]

Sui söylediklerini tamamen anlamış bir şekilde, ama hiç konuşmadan başını sallayarak yanından ayrılıyor. Aslında onu tanımasan söylediklerinin hiçbirini anlamadığına ve konuşma zahmetine girmek istemediği için de başı ile selam verip gittiğine dair iddiaya bile girebilirsin. Ama onu yeteri kadar tanıdığın için, bu hareketinin bir robotun kendisine verilen komuta uyması olarak adlandırabiliyorsun bunu. Dolayısıyla yine Sui konusunda hiçbir endişen olmadan Masaru'ya dönüyorsun.

Masaru senin ağzından çıkan cümleleri belli belirsiz bir şekilde dinliyor. Her cümlenin sonunda yüzü daha da ekşirken en sonunda kendini tutamayarak "YAPMIYORUM!" diye bağırıveriyor. Onun bu bağırtısı anneni kulübenin penceresinden dışarı çıkartırken, Masaru'nun sesinin tüm Kusagakure'de duyulduğunu düşünüyorsun. Yüzü agresif bir ifade bürünen Masaru "Kaç tane ceza yazıyorsan yaz sensei, ben yapmadıktan sonra ceza yazsan ne fark eder ki?" diyor ve birden hızlıca koşmaya başlıyor! Sizin tarlaya geldiğiniz yolu depar atarak geriye koşan Masaru'nun kaçmaya çalıştığını sadece birkaç saniye sora idrak edebiliyorsun. Ancak Masaru'nun bu kaçışı o kadar hızlı oluyor ki, çalışma boyunca beklediğin tüm eforu sarf ediyor gibi görünüyor.

Masaru'nun üzerinde Gemmei-dou uygulamayı düşünsen de odaklanman gerektiği için ve ayrıca kafan o anda sohbetle dolu olduğu için bunu başaramıyorsun. Dolayısıyla Masaru'nun bu kaçışını hiçbir şekilde sezemeden, onu elinden kaçırıyorsun. Şu an için Masaru ile aranızda yaklaşık 15 metrelik bir mesafe oluşuyor. Masaru ise bu mesafeyi daha da açmak ister gibi canla başla köy meydanına doğru koşuyor.

[Midori Sora]

Kaçmak ve her şeyden kurtulacağını ummak. Ailenden kaçmak, tanıdıklarından kaçmak, sorumluluklarından kaçmak, kendinden kaçmak. Bir insan kaçarak kurtulabilir miydi arkada bıraktıklarından? Hadi bir müddet kurtuldu diyelim. Hala kaçmaya devam edebilir miydi tükenmeden? Sorumluluk öğrenilmesi gereken en önemli derstir. Köyüne karşı sorumluluk, masum insanlara karşı sorumluluk. Sen her görevini yapmayı reddettiğinde insanları kaybediyorsun. Senin yüzünden ölüyorlar, senin tembelliğin yüzünden ölüyorlar. Sen onları terk ediyorsun! Tıpkı benim gibi. Mifune'yi terk ettiğim gibi Masaru da ona güvenen insanları ve takım arkadaşları terk ediyor. Kaçmak sadece yeterince güçlü olmayanların kurduğu bir mekanizma.

Masaru'nun arkasından olanca hızımla fırlıyorum. Amacım ise onu yakalamak. Onu yakaladığımda onunla konuşmalıyım. Masaru, biliyorum sana çok fazla görev yüklüyorum, sorumluluk yüklüyorum ama bunları senin değil köyün iyiliği için yapıyorum. Yeterince güçlü olmadığında neler olacağını gördüm. Takım arkadaşlarım birer birer düşerlerken senin aklında sadece "keşke daha güçlü olabilseydim." fikri oluyor. Aciz bir biçimde kaçıyorsun. Arkadaşının ailelerinden, köyünün insanlarından hatta kendinden bile kaçıyorsun. Kaç takım arkadaşımı kendi tembelliğim yüzünden kaybettim biliyor musun? Hayaletleri hala beni bulup "neden?" diye soruyor. Söyle Masaru ne yapalım? Bunları içimden gelerek söylüyordum. Mifuneyi kaybetmiştim ve diğerlerini. Bu çocuğun da böyle trajik şeyler yaşamasını istemiyordum. Bu yüzden onun amacını öğrenmeliydim. Neden Masaru? Neden? sorum umutsuzluğun o iç burkan tadını içeriyordu.

[GM - Naruto]

Masaru'nun arkasından koşmaya başlayıp onu yakalaman pek de uzun sürmüyor. Ancak yine de yakalanmış olmak Masaru'yu epey şaşkına çeviriyor. Anlamsız gözlerle sana bakan Masaru, bu bakışlarından hiç taviz vermeden senin söylediğin her şeyi dinliyor. Sen olabildiğince içten bir konuşma yapsan da karşında hala daha şaşkın duran ve seni dinleyip dinlemediğinden bile emin olamadığın birini buluyorsun. Bu durum senin motiveni bir parça kırmış olsa da üstüne yüklenen sorumlulukların ve altında ezildiğin sorumlulukların ile cümlelerini tamamlayabiliyorsun. Masaru ise duruşundan hiçbir taviz vermiyor ve o şaşkın bakışları arasında "Her şey çalışmakla çözemezsin. Bin defa şınav da çeksem, kaslarım demir kadar sert de olsa onları kullanmak istemedikten sonra ne önemi var. Ben çalışmak da istemiyorum, gerekmedikçe kaslarımı kullanmayı da. Ben sadece istediğim şeyleri yapmak istiyorum. Bana onu yap, bunu yap diyip duruyorsun ve ben de hepsini yapıyorum! Ama size yetmiyor ve sürekli daha fazlasını istiyorsunuz!" diyor. Surat ifadesi ile birleşen bu cümleler büyük tezatlık oluştursa da yine de onun söylediklerini en azından anlamaya çalışıyorsun. Bu sırada Masaru yüzüne daha adam akıllı bir ifade takınırken "Benim hakkımda ne düşünürseniz düşünün, umurumda değil. Bana bin şınav daha çekin deseniz de umurumda değil! Ben size durmadan küfretsem daha çok küfür yemek mi istersiniz? Sürekli bir şeyler yapmaya zorlanmak istemiyorum! KENDİ İSTEDİĞİMİ YAPMAK İSTİYORUM!" diyor. Bu cümlelerinden sonra bir kez daha koşmaya başlıyor Masaru ancak birkaç adım sonra geri dönüyor ve "Şimdi gitmek istiyorum ve beni kaç kere durdurursanız durdurun, yine gideceğim sensei. Bu yüzden değerli vaktinizi robotunuz olan Sui ile harcayın. Ne de olsa her dediğiniz yapar." dedikten sonra tekrar dönüyor ve koşmaya başlıyor.