Shinrin: Çatıya patlayıcı parşömeni ortaya denk gelecek şekilde yerleştiriyorsun ve geriye zıplayarak, sokağa inecek şekilde havalanıyorsun. Yere iner inmez parşömeni patlatıyor ve evin çatısını havaya uçuruyorsun! Birden büyük bir gürültüyle kırmızı bir ışık huzmesi görüyorsun, ardından etrafa saçılan tahtalar ve dağılan dumanı seçiyorsun. Etraftan kalkan tozla yer değiştiriyor jutsunun sisi. Evin bahçesinden içeri baktığında, giriş kapısının olduğu duvarın sağlam olduğunu görüyorsun fakat kapıdan içerisi komple kırılmış tahtalardan ve yükselen toz dumandan ibaret. Evin çatısının bazı parçaları da bahçeye saçılmış durumda.
Çevrene baktığında bir kaç evin ışığının yandığını görüyorsun. Bir kaç ev yandaki bir evin 2. katındaki cam açılıyor ve birisi bağırmaya başlıyor; "Saldırı var! Saldırı var!!" Ardından hızlıca evin içine geri giriyor. Başkaları da camlara çıkmaya başlıyor. Olay aşırı derecede büyüyecek gibi.
Oishi: Zamanın kısıtlı olmasına rağmen çantandan çıkardığın misinayı bir kunaiye bağlamaya çalışıyorsun lâkin sen daha bir düğüme benzer bir şey atamadan, sol tarafından gelen sert bir yumruk ile sağa doğru bir kaç adım geriliyorsun, ardından kendini korumaya vakit bulamadan hemen önünde Yamato'yu görüyorsun! Hiç acımadan ve büyük bir soğuk kanlılıkla elindeki wakizashiyi karnının sağ tarafına saplayı veriyor, gözlerin Yamato'nun suradındaki nefreti algıladığı anda. Ellerin bir anlığına acıdan titriyor, kunai ve misinayı düşürüyorsun ve vücudunun kontrolü bir anlığına boşalıyor, Yamato ise saplama hamlesinin şiddetiyle seni geriye doğru bir kaç adım almana zorlar bir biçimde ittiriyor. Wakizashinin daha da derine girmesini göze alamadığın için acıyla ve istemsizce geriye adım alıyorsun, ta ki sırtın tahta duvara çarpana kadar.
Karşılık vermek için opsiyonlarını düşünürken, Yamato aniden wakizashiyi çıkartıyor ve tekrar sana onu saplamaya hazırlanırken büyük bir gürültü ile ortalığı bir parlama kaplıyor, ardından gözlerin kararıyor ve bilincin kapanıyor.