[Jun & Mikaaru] Fare

Gizli Kütüphane'nin tozlu raflarındaki unutulmuş hikayeler.

Moderatör: Game Master

Re: [Jun & Mikaaru] Fare

Mesajgönderen GM - Naruto tarih 25 Şub 2017, 22:07

Yarı cıvık bir ruh halinde aslında Keiji. Küfürlü konuşmaları, ilginç sırıtışı, ağzından eksik etmediği sigarası... Arkaplanı kanla bürünmüş bir olay perdesinin önünde fazla gevşek gibi. Hırsını anlayabiliyorsunuz sadece. Aynı zamanda omuzlarında yükü. Ki bu öyle bir yük ki, onu dinlerken nasıl sırtlarınıza bindiyse, sizler cevap verirken ağırlığı artmaya devam ediyor. Mor göz altları, kırışmış surat çizgileri.. Siz konuşmaya başladıkça içine çekilir gibi duruyor Keiji. Bakışları hüzünle doluyor ancak bu kesinlikle zayıflık belirten bir durum değil. İkiniz de, Keiji'nin camdan fırlayıp önüne geleni kesmeye çalışacak derecede dolmuş olduğunu iliklerinize kadar hissediyorsunuz. Kafasıyla her kelimenizi onaylarken yeni bir sigara yakıyor. Mikaaru'nun oturmasıyla beraber, Keiji masanın biraz daha ortalarına kaydırıyor popsunu. İkinize de fazlasıyla yakın.

"Umigawa yerleşke liderini koruma amacıyla fazlasıyla kan döküldü Jun-san. Benim için de, kuzenim Kagami için de." Gerisinde kalan küllüğü kucağına alıyor. Birkaç saniye duvarları süzerek bir nevi ne söyleyebileceğini düşünüyor. "Tek lafımla orduyu buraya indirmek. Beni pek siklemezler ama mümkün tabii. Diğer yandan fazla meşakatli. Köye henüz durumun ciddiyetini anlatabilmiş değilim. Mesajı iletenler öldüğü için, köy haliyle olayı kavrayamadı. Bana sorarsanız ben de kavrayamadım. Kafamızı çıkarmakta tereddüt ediyoruz. Tek lafımla orduyu çağırsam ne olacak ki. Ne diyeceğimi benden 2 gün öncesinde biliyorlar neredeyse. Ordu gelmeden ya hazırlanır ya saklanırlar." Cümlelerini kurarken Jun'a odaklanıyor çoğunlukla. Konuşmaları sizi ikileme düşürüyor bir yandan. Hem kesin olan şüphelerinden bahsediyor hem de tüm olayın bir belirsizlik bütünü olduğunu belirtiyor. Mikaaru'ya dönüyor Keiji. "Okul kabadayısı, teoride mantıklı bir düşünce. Ama bizim yumruk atacak kolumuz da taşşağımız da yok şu an. Başlarda tüm gücümüzü araştırmaya verdik Ancak izini süremediğimiz ölümler yaşandı. Ve bildiğiniz üzere, Umigawa zaten güçten düşmüş bir karargahtı. Ölen her kişi aslında bize geçirdikleri birer yumruk oldu. Bu aşamada yolladığımız raporlara ne olduğu da ortada. Son noktaya geldiğimizde tek çaremiz köye durumun ciddiyetini belirtmekti. Bu daha kanlı oldu. Kentten olası her çıkışı denedik, grupla yolladık, tek yolladık, hayvanlarla yolladık. İnanın hangileri ulaştı bilmiyorum. Karargaha yapılan saldırılardan bunu teyit edecek birşey de yapamadık. Birkaç sızıntı vardı. Gesui gibi." Parmağıyla aşağıyı gösteriyor Keiji. Bunu yaptıktan hemen sonra bir sigara daha yakıyor. "Anpu ve Hifu bu karargahta görevli değiller ancak ikisi de yakın dostum. Karargahı sonunda koruyabilecek bir düzen kurabildiler. Cama yaklaşabilirsin yani." Sigara paketini yine sizin önünüze koyuyor yakın hadi bi' tane dercesine. Kalkarak sandalyesine gidiyor.

"Benim için ölmenizi yahut savaşmanızı istemiyorum. Aksine sizin için ölmeyi ve savaşmayı teklif ediyoruz." Ciddiyeti artıyor, üzerindeki yorgunluğu kısa bir süreliğine de olsa yok ediyor. "Siz hariç yedi kişiyiz. Dördümüz sizin limandan karargaha gelişinizi 'güvenli kılmak' için dışarıdaydı. Ancak ben dahil bu 7 kişi, yanılmıyorsam fişlenmiş durumdayız. Kentin içine ne kadar sızdıklarını bilmiyorum ancak bağlantıları olduğundan eminim." Hafiften masaya dayandıktan sonra alınbantlarınızı gösteriyor parmaklarıyla. "İkinizden isteğim shinobi olmayı bir süreliğine bırakmanız. Bizi gördüğünde kaybolan silüetlerle konuşmanız. Gemi kaptanları, liman yetkilisi gibi. Ve sınırda ne olduğunu görmeniz. Sadece görmeniz. Sizler son paketsiniz." Cümlelerini sindirmeniz için bir süre duraklıyor. "Neler döndüğü hakkında daha net şeyler öğreneceksiniz. Bizlerse, sizi bu mesajla köye ulaştırmak için öleceğiz. Orada ölmezsek, siz geri dönene kadar kenti korurken öleceğiz." Şaka yapmadığının farkındasınız. Gerçekten, gerekli bilgilerin köye ulaşması için ölmeyi teklif ediyor.


“Umigawa bizim. On değil binlercesi de gelse koruyacağız.”
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
Kullanıcı avatarı
GM - Naruto
Game Master
Game Master
 
Mesajlar: 2208
Kayıt: 09 Tem 2014, 22:21

Re: [Jun & Mikaaru] Fare

Mesajgönderen Hakuja Mikaaru tarih 26 Şub 2017, 22:09

Biz ölmeyi bekledik. Öldürebilmek ve ölmek için geldik buraya ve izin almamız icap etti, Keiji'den. Samimiydim ölümüm konusunda, cömerttim be. Tek bir canım yokmuş gibi davranacak kadar cömerttim. Eğer mantık düzleminde değerlendirecek olursanız, Nikkougakure'yi o kadar sevmiyordum. Ama, tüm bunları bir ölüm kalım oyunu olarak görmüyorsanız, benim düşünce düzeyime yükselmişsiniz demektir. Eğer şu aşamadan ileriye gidemiyorsam, eğer amaçlarımı zaten hiç elde edecek gücü yüreğimin derinliklerinde bulamayacaksam... İlerlemenin bir anlamı yoktur. Korkutucu yada saçma mı, kesinlikle! Ama ben size hiçbir zaman aklı sağlam bir insan olacağımın sözünü vermedim ki bugüne kadar? Evvela bugün de değişmeyecek.

Yani eğer, Keiji bize ölmemizi emretseydi... O farklı bir şey yaptı, kendi ölümünü bize sundu.

Pekala, en iyisi baştan almak olacak. Her ne kadar absürt şartlara Umigawa'ya gelmiş olsak ve şimdiden türlü kelimeyi, hizmetimiz için dans ettirdiysek bile... Hala insanları yargılama yeteneğime bir zeval gelmediğini düşünüyordum. Mesela Keiji... Ciddi bir asker mi, asla. Bir shinobi olmaya yarışır mı? Değil. Fakat eğer daha fazlasına bakma yeteneğiniz varsa, onun hepimizden daha shinobi olduğunu görebilirdiniz. Sadece yetenek için söylemiyorum, onunla alakalı hiçbir şey görmedim bile! Ama o hepimizden daha shinobiydi, bunu yine de biliyordum. Her gece ölmüş ve her sabah tekrar dirilmiş bir adamın yüzüne sahip olan Keiji, bu övgüyü hak ediyordu ve daha fazlasını... Genelde komutanların nasıl cephede geride kaldığı sorgulanır. Yetenekli bir savaşçı olmalarına rağmen geride kalmaları daha mı iyidir? Daha iyisini bilemem ama, Keiji'nin şu karargahtan çıkmak için sol kolunu kesip atacağından emindim. Ama o birazdan daha farklı bir şey yapacak ve hayatını bize teslim edecekti.

Önce Jun'a yönelmişti Keiji. Her söylediği ağırdı ama bir o kadar da gayriresmi... Bu onun yeteneği olmalı diye iç geçirdim. Bir tür kamuflaj, bir tür maske... Hem başka ne yapabilirdi ki? Buraya, şu dört duvarın arasına sıkışıp kalmıştı. Son müdafaa hattı burasıydı fakat kimse bunun böyle olduğunu bilmiyordu. Bize tam rakamını söylemese de, bu uğurda litrelerce kanın Umigawa sokaklarından aktığının farkındaydı. Belki de kendisini feda etmesi gerektiğini ve diğer herkesin yaşamını kurtarması gerektiğini düşünüyordu. Eğer başarabileceğini, ölümünün bir değeri olabileceğini düşünseydi, yapardı. Emindim. Onun cümleleri, bizim hür ruhlarımızı yakalıyor ve dağlıyordu. Dağlıyor ve asla düşmememiz gerektiğini bize öğretiyordu. Keiji'nin lafının sonuna geldiğinde uzattığı sigara, her şeyi daha iyi kavratıyordu adeta. Sigara içen birisi olarak görmediysem de kendimi, bir dal sigara alıp yaktım. Bu ambiyansa, bu odaya ve bu adama saygısızlık etmek istemedim. Sigaranın zehirli dumanının ciğerlerimi esir etmesine izin verdim, belki de son defa göreceğim bu adamın huzurunda. Bu düşünce, sigaradan çekilen bir başka nefesle desteklendi. Ve bir başka nefesle... Ta ki bitene kadar ve bir başkası başlayana kadar!

Jun'dan sonra sıra bendeydi. Savaşmak için hevesliydim, kanamak için dünden razı. Sorunları her zaman kan akıtarak çözebileceğimizi düşünmek için fazla zeki olsam da, şu durumda yapılacak daha iyi bir çözüm yoktu. Bir ders verilmesi gerekiyordu, bir an önce. Fakat Keiji, bunun öyle basit bir şey olmadığını açıklamaya koyuldu. İnanmak istemesem de, öyleydi. Umigawa'nın tüm lokasyonal avantajları, tüm gizli sırları düşman tarafından biliniyordu. Sayıca bir Umigawa'lı başına kaç düşman düştüğünden bile kesin olarak emin değildik. Bir ders vermekten ziyade, bu boktan karargah bize mezar olurdu. Tabii onlardan da bir düzine adam götürebileceğimiz gerçeği hala yüreğimi cezbetse de, zaten ölmüş olan bu adama daha fazla huzursuzluk vermek istemedim. Diyeceklerimi yuttum ve onlarınkine odaklandım. O da bize, neden Umigawa'nın lideri olduğunu gösterdi. Yapılabilecek en mantıklı şeyin, bazen, en bariz olduğundan bahsediyorum elbette.

Ne olursa olsun, bilgi edin ve köye geri dön.

"Eğer siz risk alıyorsanız, biz de almalıyız."

Bu uğurda, Keiji ve adamları elimiz kolumuz olacaktı. Fakat eğer bizim bilgi edinmemiz gerekiyorsa, elimizi ve kolumuzu ve hatta daha fazlasını burada bırakmalıydık. Kısa bir an için Jun'a dönüp, onun bu duruma verdiği tepkiye göz attım. Mantıklı olana mı daha hevesli olduğunu yoksa benim gibi öldür yada öl felsefesine mi gönül verdiğini anlamaya çalışacaktım. Neyse ki, içimdeki primitif tarafı bastıracak ve doğru olanı yapacaktım. Ne kadar boktan bir yol olursa olsun... Herhangi bir tepki vermeden önce, zaten halihazırda yalama olmuş ekipman çantamı-alınbandımı ve beni shinobi yapacak ne varsa; Keiji'nin masasının boş bir köşesine bırakacaktım.

"Nereden başlamamız yada kim olarak görülmemiz gerektiği ile ilgili bir tavsiyeniz var mı? En azından birimiz Kirigakure'lilerin kılığına girebilseydi, içeride birisi olsaydı, savaşın seyrini değiştirebilirdik. İki şekilde de, geri döneceğimizden emin olabilirsiniz!"

Öyle yada böyle, fazla vakit kaybetmeye niyetli değildim. Keiji'nin sigaralarını dal dal bitirdikten, gerekli hazırlığı yapıp öğüdü aldıktan sonra; takım arkadaşımın da herhangi bir itirazı yada başka bir fikri olmazsa, hazırlanıp yola koyulmayı aklıma koymuştum. Olabildiğince dikkatli bir şekilde karargahtan çıkacak ve Umigawa'nın gizlerini çözmek için yola koyulacaktık. Belki ölecek, belki öldürecek ve belki de koruyucularımızın ölümüne sebep olacaktık. İstesek de, istemesek de...
Resim
"So this is what it feels like."
Künye
İsim: Hakuja Mikaaru
Yaş: 21
Cinsiyet: Erkek
Fraksiyon: Taiyou
Element: Raiton
Seviye: C-Rank
Rütbe: Chuunin
Ryo: 20,000
Prestij: Moumoku/0
Kullanılabilir GP: 0



Motivasyon
Hakuja'ların Tahtı.
Mika'nın en büyük gayesi, kimsenin umursamadığı bakır bir taht ve bakırdan bile daha değersiz bir taçtan ibaretti. Uzak diyarlardaki topraklarını güçlendirecek, adını zikredilmeye değer kılacak bir lider olmak! Mika bu yüzden bir shinobi olmuştu. Bu yüzden, hiyerarşik olarak kendisinden üsttekileri bu denli örnek almaya çalışmıştı. Bir gün, adil bir lider olmak. Elinde, kendi topraklarını kurtaracak gizemli bir güçle-bilgiyle gelip; hakkı olanı almak...


Efsaneler ve Diğer Saçmalıklar.
Açık konuşalım. Eğer Mika'nın büyüdüğü toprakların en ufak bir değeri olsa, şimdiye kadar çoktan işgal edilmiş olurdu. Bir avuç boktan başka bir şey olmayan topraklardan geliyordu. Dünya üzerindeki hangi nesne, hangi güç, hangi irfan; bir avuç boku alıp, altından krallıklar kurabilirdi? Bir çocuğun zihni ise böyle işlememişti. Mika, kısa pantolonlu bir prens velediyken, kendi ülkesini kurtaracak bir efsaneye; hayır, tüm efsanelere bağlanmıştı. Büyüler, gizemler, efsaneler, mitolojik yaratıklar ve tanrılar... Mika, kimsenin görmediği mistik güçlere inanmıştı. Kendisini hayata her gün bağlayan oydu. Bir gün, gizemli güçleri bulacağını bilmek, inanmak...


Komplikasyon
Rüyayı Yaşamak.
İnsan zihninden pekala iyi anlayan, hatta, düşmanlarının zihnine saldırmasını öğrenen bir shinobi için; Mika, zihnini kendisinden asla koruyamamıştır. Onun için psikolojik sorunları olduğunu söylememiz doğru olmaz. Bilinen herhangi bir zihinsel sorunu yada hastalığı yoktur. Fakat onun problemi, acı geçmişini örtmek için kendi uydurduğu bir gerçekliğe inanmasıdır. Adeta kendi zihnine bir Genjutsu yerleştirmeyi başarmıştır Mika. İnsan zihni böyle şeyler yapar derler. Kaldırmayacağı yükleri siler, yerine daha mutlu şeyler yerleştirir. Mİka'nın zihni de aynen bunu yapmıştır. Fakat sorun şudur ki, Mika ne kadar büyüse de, kendi rüyasından kaçmayı başaramamıştır. O hala, zihninde kurduğu krallığın bir prensidir. Bu evvela büyük bir sorun olmasa da, birileri yada bir şeyler yüzünden, kendi kurduğu ilüzyonu açık verirse; parçalanmaya başlarsa, Mika'nın tüm konsantrasyonu dağıldığı gibi; elinde kalan enerjisiyle, parçalanan yerleri yamamaya çalışacaktır. O an için ilgi odağı, tamamen rüyasına geri yatmaya döner.




Profil
Güç: 2
Çeviklik: 7
Kondisyon: 6
Potansiyel: 2
Varlık: 7
Zeka: 8



Taijutsu
Shigure | C-Rank

Genjutsu
Raigen
Rakumei no Jutsu

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 1 [Favori]
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 1
[Potansiyel] Ninshuu: 1
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 1
[Varlık] Sosyalleşme: 1
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 1
[Zeka] İzcilik: 1
Kullanıcı avatarı
Hakuja Mikaaru
 
Mesajlar: 19
Kayıt: 04 Şub 2017, 17:22

Re: [Jun & Mikaaru] Fare

Mesajgönderen Tsujihara Jun tarih 27 Şub 2017, 21:42

Risk lafını duymak, hiç bir zaman alışamayacağım bir şey olacaktı. Yüzümü buruşturdum Mikaaru'nun beni kestiğini farkedince. Kafamı öne eğerek ona doğru bir bakış attım, hiç bir şey ima etmeyecektim, "risk" kelimesine olan tiksintim dışında.

Fakat, gerçekten yapacak başka bir şey yok gibiydi. Durumlar, Keiji'nin her bir ağzını açışında daha da ciddileşiyor, saniyeler ilerledikçe üzerimize binen yük artıyordu. Hatasız bir gece geçirebileceğimden şüpheliydim. Özellikle rol yapma konusunda çok da deneyimli olmamam, gerçekten beni ikinci plana itmekteydi. Takımın ayak bağı olmak hoşuma gitmeyecekti; yine de Mikaaru'nun arkasını kollayabilirdim. En azından bunu yapabilirsem, bir faydam dokunabilirdi. Bir şeylerin gidişatını değiştirecek en ufak bir şansım varsa, bunu kullanmalıydım. Bu ülkenin, bu yörenin insanı çok çekmişti ve ben rahat yatağımda uyurken, onlar burada kan dökmekle meşguldü.

Ayağı kalktım Mikaaru'nun arkasından, onunla beraber omzuma doladığım ve gururla taşıdığım alınbandımı, her zaman yanımda olan çantamı ve emektar shinobi ceketimi söktüm. Bir köşeye bunları yığarken, çantamın ağzını açacaktım; en azından ufak bir hazırlık gerekli olacaktı. Nolur nolmaz bir kunai ve patlayıcı parşömen çıkartacaktım, az biraz da misina koparıp. Kunainin kabza kısmına parşömeni sarıp misina ile iyice, kayıp düşmeyeceğinden emin olana kadar saracaktım. Bu işim bitince elimdeki patlayıcılı kunaiyi Mikaaru'ya uzatacaktım; "Risk almayı sevmem Mikaaru. Fakat bu, yapılması gereken şeyi yapamayacağım anlamına gelmiyor. Dikkatli olalım." Ardından, kabul etse de etmese de, aynısını Mikaaru'nun bıraktığı shinobi çantasından çıkaracağım kunai, patlayıcı parşömen ve misina üçlüsü ile yapacaktım. Bu yeni kunaiyi ise, belime bir yerlere, farkedilmeyecek bir şekilde saklamayı deneyecektim yeteneklerim yettiğince. Eğer iki kunai de bendeyse, ekstra kunaiyi de diğerinin yanına saklamaya çalışacaktım.

Yapılması gerekeni yapacağımdan o kadar da emin değildim. Ne ile karşılaşacağımızı bilmiyorum; hala ikilemde olduğum şeyler vardı, eskiden beri kafamın arkasında, beni kemiren şeyler. Bunlardan biri ile bu gün karşılaşmayacağımı umuyordum, sadece. Lider değildim, olamazdım da, Keiji gibi buraları çekip çeviremez, ciğerlerim sigaradan dolayı katranla dolmuşken bir de üstüne şehrime düzenlenen bir çıkartmayı kontrol altında tutamazdım. Doğru anda, gözümü kırpmadan bir nefesi kesebileceğimden bile şüpheliydim; fakat bu ikilinin bu zayıflığımı bilmesine gerek yoktu. Onlar için, güvenilebilinecek bir Shinobi olmam, sırtlarını yaslayabilecekleri güvenilir bir duvar olmam gerekliydi.

Yayımı özlüyordum. Onu tutarken yaşadığım sakinliğe o kadar çok ihtiyacım olacaktı ki, yerleşkenin kapısından çıktıktan sonra...

Resim
極楽
Künye
İsim: Tsujihara Jun
Yaş: 17
Cinsiyet: Erkek
Fraksiyon: Kadersiz
Element: Katon
Seviye: C-Rank
Rütbe: Chuunin
Ryo: 15.000
Prestij: 0/Moumoku
Kullanılabilir GP: 0

Motivasyon
Güçsüzleri Korumak!
Jun, Shinobi sanatının güçsüzleri korumak için ortaya çıktığını düşünmektedir. Akademide gördüğü eğitim ile bu daha da pekişmiştir ve korumasız halkın önündeki tek kalkan olarak Nikkougakure ve Shinobi gücünü görür. Ona verilen bu sorumluluğu bu yolda kullanmaya çalışır, her daim Gün Işığı ülkesi ve halkının arkasındadır. Güçsüzleri suistimal edenlere karşı tahammülü yoktur.

Resim

Profil
Güç: 6
Çeviklik: 10
Kondisyon: 4
Potansiyel: 4
Varlık: 2
Zeka: 4

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 2
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 2
[Kondisyon] Form: 1
[Potansiyel] Ninshuu: 1
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 1
[Varlık] Sosyalleşme: 1
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 3
[Zeka] İzcilik: 1

Ninjutsu
Shunshin no Jutsu
Housenka no Jutsu

Taijutsu
Yumi-dou, C-Rank

Genjutsu
-

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
-
Kullanıcı avatarı
Tsujihara Jun
Nikkougakure
Nikkougakure
 
Mesajlar: 14
Kayıt: 07 Şub 2017, 16:42

Re: [Jun & Mikaaru] Fare

Mesajgönderen GM - Naruto tarih 01 Mar 2017, 00:36

Mikaaru'nun sorusundan sonra Keiji tabii ki yeni bir sigara daha yakıyor. Sizler bu sırada hazırlıklarınızı yapıyorsunuz. Belini toplayarak cama yaklaşıyor ve dışarıyı gözlüyor. "Pek sayılmaz. Nikkougakure shinobisi olmadığınız müddet eskort taklidi bile yapabilirsiniz." Aniden birşeyler hatırlamış gibi masaya yöneliyor ve parşomenleri sağa sola iteleyerek ufak bir kağıdı alıyor eline. "Birkaç gün önce gözcülerimin birini karargahın doğusunda ölü olarak bulduk. İlginçtir ki Kagami'nin öldürüldüğü binanın lokasyonuna yakındı." Kağıdı Jun'a uzatıyor. Köşesinde hafif bir yanık var, kağıdın üzerinde kanlı bir parmak izi de mevcut. Fazlasıyla kötü bir şekilde 'Sumi' yazılmış kağıda. Keiji omuzlarını silkiyor kağıdı verdikten sonra. "Karmaşadan kafayı kaldırıp bunu didikleyemedik. Elinizde dursun." Tekrar masaya dönüyor, tek eli alnında birşeyleri hatırlamaya çabalar gibi. Siz onu bu çabasıyla bırakıp hazırlıklarınıza devam ediyorsunuz. Shinobi üniformanız, alınbandınız, ekipman çantanız ve içindekiler. İstediğinizi bırakmakta yahut yanınıza almakta özgürsünüz. Jun hazırladığı kunaiyi beline saklıyor. Kıyafetinin altında ufak bir boğuma sebep olsa da giyim tarzı düşünülünce dikkat çekecek birşey olmuyor bu. "Toneru." Parmağını sallıyor Keiji hatırlamış olmanın sevinci ile. "Eski liman sorumlusu, aynı zamanda yeni yetkili Kiyoi'ye danışmanlık yapıyor. Temiz bir adam değildi zaten ama onu gömecek kanıtlara ulaşamadık. Şehirde bir yerlerdedir." Cümlesi bittikten sonra konuşmanın başlarında gösterdiği harita çizili parşomeni katlayarak size teslim ediyor. "Diğerleri de iş görür diyorsanız alın yahut inceleyin."

İşiniz bittikten sonra Keiji ikinizin omuzlarından kavrayıp aşağı kata indiriyor. Hifu sizi gördüğünde ayağa kalkarak kapıya doğru ilerliyor. Bir nevi Keiji sizi Hifu'ya teslim ediyor burada. Merdivenlerde duvara yaslanarak yeni bir sigara daha yakıyor Keiji. "Sis 2-3 saate dağılır." Kapıda çıkmak için bekliyorsunuz ancak Hifu misinaları çekmek yerine konuşmaya başlıyor dışarıyı göstererek. "Sağ döneceğinizi varsayarak hazırlıklara başlayacağız. Dışarıda yalnız olmayacaksınız, kentin içinde hala gözlerimiz var." Anpu ile klasik kısa bakışmalarından birini yaşıyor. Elleriyle yaptığı tek mühürle birlikte misinaları geri çekiyor Hifu. Tereddütler yaşadığını hissediyorsunuz. Misinaları çekse bile, aniden tek eliyle yolunuzu kesecekmiş gibi... Zor bir konumda olduğunu biliyorsunuz. Aslında karargahtaki herkes bu durumu yaşıyor. Hifu, Anpu ve Keiji. Sonuçta karargahın ayakta olması, bu kentin hala Nikkougakure'ye ait olduğunun açık bir sembolü. Dışarıda düşmanla göğüs göğüse savaşmaktan, her ne bilgiyi arıyorsanız bunu söke söke alıp karşılık vermekten ziyade burada beklemek.. Özellikle bunların yapılması için yaşça kendisinden küçük, köyün geleceği olan kişileri tehlikeye atmak.. Hifu bunları söze dökmüyor ancak bakışlarındaki burukluğu kitap okur gibi okuyabiliyorsunuz. Kısa, romantik, duygulu bir an.

"Acil olmadıkça karargaha geri dönmek için sabahı, yine bu saatleri bekleyin. Sisi kullanın yani. Acil durumlardaysa kentteki sağlık merkezine gidin. Houtai'yi rahatça bulursunuz. Bir şekilde sizi buraya ulaştırır yahut saklar. Hangisi sağ kalmanızı sağlayacaksa onu yapar." Masaya dönüyor Hifu. Sizlerse Keiji'ye bakıyorsunuz, tüm cümleleri kafasıyla onaylayarak ağır hamlelerle, birşey demenize izin vermeden yukarı çıkıyor. Karargahtan ayrılıyorsunuz.


Kapalı konu
Konu sonlandırılmıştır. İkinci bölüm yakın süreçte açılacak.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
Kullanıcı avatarı
GM - Naruto
Game Master
Game Master
 
Mesajlar: 2208
Kayıt: 09 Tem 2014, 22:21

Önceki

Dön Role Play Arşivleri

Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 0 misafir

cron