Nikko bu son otuz saniyelik zaman diliminde Kouki'yi fazlasıyla şaşırtmayı başarmıştı. İlk olarak kızın söylediği bir şeyi bu kadar kolay kabul etmesi, karşı çıkmaması. Bu konuda çocuğu ikna etmek için fazladan zaman ve efor sarfetmeyeceği için ufak çaplı bir sevinç yaşamıştı. Bir diğer şaşkınlık sebebi ise Nikko'nun kıyafetlerini katlamasıydı. Bir kızın önünde utanmadan soyunan bir adamdan bunu beklemiyordu. "Keşke hep böyle olsaydın." diye mırıldanmadan edemedi. Soyunma işi bittikten sonra hızlıca masaya geçtiler. Üç tane kadın durmaksızın içeri giriyor bir şeyler koyuyor, geri gidiyor, yeni bir şeyler getiriyor ve tekrar gidiyordu. Bu döngünün kaç kere tekrarlandığına dikkat etmedi Kouki. Masanın üstündeki örtüyle ilgileniyordu o daha çok. Bu örtü sayesinde ellerini daha rahat gizleyebilirdi masanın altında. Gerektiği zaman masanın diğer ucunda oturan Nikko'ya işareti gönderecekti. Nedense ailenin onlara yeteri kadar bilgi vereceğini düşünmüyordu. O yüzden Teishi no Jutsu'dan ufak bir yardım almak gerekebilirdi.
Hizmetliler masanın her tarafını doldurmaktan ziyade sadece insanların önlerine koyuyorlardı yiyecekleri. Yinede masada ki yiyecekler fazla gelmişti Kouki'ye. Bu kadar yemeği kim yerdi ki ? Yiyecek artıklarının atılmamasını umuyordu. Fakire yada hayvanlara verildiğini düşünmek istiyordu. Masanın üzerine yemek yığma işi bitmiş, kadın masa örtüsünü şöylece bir düzeltmiş ve çıkmıştı. Kadının çıkışını takiben üst kattan inen birisi görünmüştü. Adamın her yanından asalet akıyordu. Giyimi, saçları, yüzü her şeyiyle birbirini tamamlıyordu. Yüzündeki kendinden emin ifade de oldukça yakışıyordu. Adam ciddi duruyordu, fakat Kouki'nin her zamanki soğuk nevale halinden de uzaktı. Gözlerini şöylece birbirinden nefret eden nişanlıların üzerinde gezdirdikten sonra yerine oturmuştu. Adam kısaca kendini tanıtmış ve teşekkürünü etmişti. Eliyle yaptığı işarette yemekleri yiyebileceklerinin sinyalini vermişti ama Kouki'nin yemeklere karşı bi ilgisi yoktu. Adamın uzattığı sakeyi aldı, ama içmedi. Bir an önce konuya girmek istiyordu ki adam bunu onun için kolaylaştırdı ve konuyu şappadanak açtı. Konuşurken gözleri hep bir Kouki'ye bir Nikko'ya gidiyordu. Masaya hakimdi. Bir profesyonel edasıyla konuşuyordu. Onların soru sormasını söylediğinde adam Kouki'nin aklında çoktan soracağı bir kaç soru vardı bile. Ancak konuşmasına hafif bir yağlamayla başlamayı tercih etmişti.
" Öncelikle, Sepia-san bizi böyle ağırladığınız için çok teşekkür ederiz. Zeni ailesinin cömertliği gerçekten çok büyük. Zeni ailesinin yardımları sayesinde köyümüzde bir çok şey daha iyiye gidiyor. Bizde mümkün olduğunca hızlıca bu işe teşebbüs edenleri bulup size teslim etmeyi borcumuz biliyoruz." tüm bunları söylerken oldukça yumuşak ve sıcakkanlı olmaya özen gösterecek, adamla göz teması kuracaktı. Söylediği şeyleri sanki cidden hissederek söylenmiş gibi olması için elinden geleni ardına koymayacaktı. Cümlelerini bitirir bitirmez Nikko'yla ufak bir göz teması kuracak ve aynı yağlamayı yapmasını umacaktı. Daha sonra ses tonunu biraz ciddileştirerek " Ayrıca Sepia-san. Bu görevle ve Zeni ailesiyle ilgili bildiğimiz her şeyi bir sır olarak saklayacağımızın güvencesini veririz. " Adam sorunları olmaduğunu söylemiş olsa bile bunu söyleme ihtiyacı duymuştu Kouki. Bir teminat vermek her zaman iyiydi. " Bizim sormak istediğimiz şeylere gelirsek... Sizin aklınızda bu işe kalkışacak birileri var mı ? Aileye garezi olan biri, yada onun gibi bir şey. Yada aile son zamanlarda birileriyle ters düştü mü ? Tabii ki Zeni ailesini kıskanan bir sürü insan vardır, fakat benim bilmek istediğim şeyi aşşağı yukarı anlamışsınızdır. Ve son olarak evin içindeki çalışanların bu tür bilgilere ulaşma ihtimali nedir, size göre evin içinden birileri kasalarla ilgili bir bilgiye ulaşmış olabilir mi ? " Sesine olabildiğince güven katmaya çalıştı. Kendinden emin görünmek, karşısındaki adama güven vermek istiyordu. Konuşma işini biraz kendi üzerine aldığının farkındaydı. Ama Kouki bu görevde kendini beyin, Nikko'yuda kas gücü olarak görmüştü bile.