[Kotaro Mibuchi | Aktif Operasyon] Uğultu

[GM - Naruto]

Görev talebini ilettiğin yetkili senin cümleni tamamlamanla birlikte okuduğu kağıttan kafasını kaldırarak, arkasında asılı haritada bir noktayı parmağıyla işaret ediyor. Görece olarak büyük bir alan kaplayan Seinaru ormanını görüyorsun. Jounin bir not kağıdına yarının tarihini ve ikindi vaktini yazarak sana veriyor. Tsuruhashi köyünden ufak bir kızın ormanda kaybolduğu, birkaç gün sonrasında ise bu kızın başka bir arkadaşının da kayıplara karıştığını söylüyor. Köye bağlı shinobiler gerekli arama çalışmalarını sürdürse de köyde kulaktan kulağa yayılan söylentilerin bir kaos ortamı oluşturduğundan bahsediyor. Köy yaşlıları ormanda yaşayan bir katilin çocukları hedef aldığını, bu yüzden halkın silahlanması yahut tahliye edilmesi gerektiğini düşünmekte.

Jounin bu kaygıların saçma olduğunu vurgularken senin, Nikkougakure'de yaşayan eski bir botanikçiyi Tsuruhashi yerleşkesine götürerek arama çalışmalarında ona yardımcı olmanı istiyor. Botanikçi daha önce ormanda çalışmalarda bulunmuş ve rehberliğiyle arama çalışmalarını hızlandıracağı tahmin ediliyor. Kayıp çocuklar ne kadar çabuk bulunura, köy halkı da o kadar çabuk sindirilecek.

Belirtilen saatte köy kapısına gidiyorsun. Ufak bir kervan, kervanın arka kısmında, çuvalların üstünde oturmuş yaşlı bir kadın görüyorsun. Dişsiz bir gülümsemeyle selamlıyor seni. Yaşlılığına rağmen oldukça canlı ve enerjik bir görüntüsü var. Kısa bir tanışmanın ardından kadının adının Ranou olduğunu öğreniyor ve bitmeyen yolculuğuna başlıyorsun. Kadın akşama kadar yıllarca yaptığı çalışmaları, anlamadığın bir şekilde anlatıyor sana. Akşam 8-9 vakitlerinde yerleşkeye ulaşıyorsunuz. Ranou dinlenmek için odasına çekilirken gündüz vakti aramanın daha mantıklı olacağını söylüyor ve odasına çekiliyor.

Yerleşke binası bir katlı ve köhne bir yapıya sahip. İçeride üç shinobi görüyorsun, yaptığınız konuşmalar sırasında Nikkougakure'den destek olarak gelen iki shinobiyle beraber toplamda beş kişinin ormanda arama yaptığını öğreniyorsun. Dinlenebileceğini veya istersen onlarla birlikte ormana gidebileceğini söylüyorlar. Hava karanlık ancak aramalara Ranou olmadan katılmak istersen önünde bir engel yok.

Pasiflik süresi 24 saattir.

[Kotaro Mibuchi]

Mibuchi günlerinin boş geçmesini asla istemiyordu, köyü için bir şeyler yapabilme şansı varken eli ayağı tutuyorken boş oturmanın onun gibi bir adama yakışmadığını düşünüyordu. Ergenliği ve getirilerini tamamen üzerinden atıp olgun bir düşünce anlayışına sahip olan genç Shinobi uygun bir vakitte görev talebinde bulunmuştu. Görevin ne olacağı onun için önemliydi, görevin köy için önemi ne kadar fazla olursa Mibuchi için de değeri artacaktı. İlk önce yer ve zaman gibi önemsiz bilgileri vermişti karşısında ki Jounin. Ardından ise asıl konuya gelinmişti, ufak bir kızın ormanda kaybolması cümlesini duyduğuna kaşları çatılmıştı Mibuchi'nin. Aynı olayın başka bir kızın başına geldiğinide söylemişti. Jounin bütün konuşmasını bitirdiğinde, bizimkisi görevin sadece kızı bulmaktan ibaret olmayacağı düşüncesindeydi. Köy yaşlılarının düşünceleri bastırılmazsa daha büyük sıkıntılar da çıkabileceğini aklından geçirdi.

Gerekli bilgileri aldıktan sonra ki gün vaktinde köy kapısındaydı Mibuchi. İlk dikkatini çeken dün bahsedilen Botanikçiydi. Kadının gülümsemesine karşı kendisi de ufak bir gülümseme verdi Mibuchi. Basit bir şekilde kendini tanıtmıştı, teyzenin ismini öğrenince fısıldayarak tekrar etti kendi kendine ''Ranou...'' Sadece ismini tekrar etmişti fakat ağzından bu kelimeler ufaktan çıkarken kendisi bu isim hakkında düşünüyordu. Mibuchi'ye göre görevin kilit ismiydi Ranou, çünkü zaten oradaki shinobiler arayış içerisindeydi ve elleri boştu, peki kendisinin farkı neydi? Realist adamdı kendisi, diğerlerinden pekte farkı yoktu şansı yaver gitmediği sürece Mibuchi de tek başına bu görevi tamamlayamazdı. Fakat bu teyze ile işler daha kolay olabilirdi, bu düşüncelerden sonra teyzenin yanına bırakıverdi kendini ve o sıkıcı yolculuk başlamıştı.

Yolculuk boyunca konuşup durmuştu teyze. Mibuchi saygısızlık etmek istemediği için dinlemeye devam etti, eh bir şeyler anlasada iyi olacak ama ne yaparsın! Yolculuk bittiğinde bir oh çekti, sonrasında ise Ranou odasına çekilmişti, 5 kişilik diğer grubun teklifini kafasında ufak bir değerlendirdi Mibuchi. Hava karanlıktı nitekim Ranou bu yüzden odasına çekilmişti. Kendiside düşündükten sonra şöyle cevap verdi ''Burada teyzeyle birlikte kalsam daha iyi olacak, havada karardı sabahı beklemek daha mantıklı olacaktır.'' açıkça düşüncelerini ifade etmişti. Diğer yandan da biran önce gerçek anlamda göreve başlama isteği yani aramaya başlama onu fişekliyordu fakat hem Ranou'yu yalnız bırakmamak istemesi hemde havanın karanlık olması bu duyguyu bastırıyordu. Son kararını vermişti sabahı bekleyip teyzeyle birlikte hareket edecekti genç shinobi.

[GM - Naruto]

Odana yerleştikten yarım saat kadar sonra ufak bir yemek tabağı veriliyor sana. Yemeğini yedikten sonra rahatça uyuyabiliyorsun. Gece vakti, binanın önünde birkaç adamın yüksek sesle tartışması seni uyandırsa da yine de günün ilk ışıklarını dinç bir şekilde karşılıyorsun. Tekrar basit bir tabak, klasik kahvaltı içeriği. Sen kahvaltını yaparken binadaki patırtılar gittikçe artıyor. Kendini hazır hissettiğinde sende bu kargaşaya dahil oluyorsun.

Odandan çıktığında, salon kısmında 5 shinobi görüyorsun. Bazılarının üstü başı çamur, ezilen yaprakların bıraktığı yeşillik, birkaç ufak yaralanma bile görüyorsun. Gözlerini asıl üzerine çeken şey ise, binanın köşesinde yere yatırılmış shinobi oluyor. Beti benzi atmış bir durumda. Ranou shinobinin çizik dolu koluna ince bir merhem sürdükten sonra ortadaki masanın başına geçiyor. Etrafına toplanmış 3 shinobiye saçma çizimler yaparak birşeyler anlatmaya çalıştığını görüyorsun. Ancak çizimler o kadar kötü ki... Kimsenin birşey anlamamasına sende hak veriyorsun. "Niye çiziktiriyorsam, göstermeye geldim zaten. Götürün hadi beni." Cırtlak bağırıştan sonra Ranou'nun gözleri sana dönüyor.

Diğer shinobiler bu bağırıştan sonra bezmiş bir şekilde kendi işlerine dönerken bina kapısı aniden açılıyor. Shinobi olduğunu anca alınbandını gördüğünde anladığın bir adam, muhtemelen enine senden dört tane sığabilecek bir cüsseye sahip. Dinlenmek için dizlerini kırdığında sırtına takılı bir hasır sepet görüyorsun. "Ranou-sama ? " Odadaki her bir kişiye tek tek bakıyor. "Ranou-sama ! Buradasın." Seni kafasıyla selamladıktan sonra sepeti Ranou'nun ayak ucuna koyuyor. Ve yaşlı kadın şaşırtıcı bir şekilde, lüks bir araca binermiş gibi yerleşiyor sepetin içine. "Ben Momo. Sha-sama siz gelmeden aramaya başlamayacağını söyledi. " Momo seni başıyla selamlamak dışında pek takmış gibi değil. Hatta sepeti sırtına geçirip binadan çıkarken ardında bile bakmıyor. Peşine takılıyorsun.

Shinobilerin kaldığı bu bina Tsuruhashi köyünün kısmen dışına inşa edilmiş. Uzaktan birkaç evi görebiliyorsun sadece. Ancak köyden bağırışlar yükselmekte.İçlerinden birkaç sesi tanıyabiliyorsun, dün gece duyduğun sesle neredeyse birebir örtüşüyor. Köyün içine girmeden, doğuya doğru ilerliyorsunuz. Momo büyük cüssesine rağmen adeta bir tavşan gibi zıplayarak beklediğinden çok daha hızlı ilerliyor. "Dün geceki zehirlenme olayından sonra Sha-sama herşeyi durdurdu. Zaten ateşçilerin sınırına kadar dayandık." Konuşmasının muhattabı Ranou olsa da, Momo gözlerini abartı bir şekilde devirerek sana çeviriyor. "Hayaletlere inanır mısın ? Çünkü bence hayaletler yaptı. Küçük çocukları kaçırıp şeyler yapan hayale-" Kendi cümlesinden korkarak yutkunuyor ve önüne bakıyor Momo. Birkaç saniye sonrasında ise tekrar sana çevriliyor gözleri.

[Kotaro Mibuchi]

Mibuchi odasına geçtiğinde aklında güzel bir uykunun hayali vardı, görevde sergileyebileceği en yüksek performansı sergilemek istiyordu. Verilen yemek tabağında bir iki lokma aldıktan sonra yatağa uzanmıştı, çok geçmeden de ilk rüyasını görmeye başlamıştı ne yazık ki gördüğü bu güzel rüyayı sabah hatırlayamacaktı. Gece vakti uykusunun bölünmesi Mibuchi'yi biraz da olsa sinirlendirmişti, fakat hızlıca uykuya geri dalabildiği için sabah kalktığında siniri geçmişti.

Kalktığında kahvaltı tabağında ne varsa silip süpürmüştü Mibuchi zira bu tabakta ki enerjiye gün içinde ihtiyacı olacağının farkındaydı. Bitmeyen gürültü patırtılar, her şeyi tam olduktan sonra odadan ayrılıp oda olaya ufaktan dahil olmuştu, gece vakti çıkılan arama sonucunda böyle bir manzarayla karşılaşmak Mibuchi'yi pek şaşırtmamıştı, yine de yerde yatan ve durumu kötü olarak nitelendirilebilecek Shinobi Mibuchi'nin ilgisinin oraya kaymasına sebep olmuştu. Kolu çizik dolu olan Shinobiyi Ranou elinden geldiğince tedavi etmeye çalışıyordu. Daha sonrasında bir şeyler çizmeye başlamaya başlayan Ranou hakkında çizim bitince Mibuchi'nin düşüncesi ''Çizmez olaydı'' olmuştu. Ranou daha iyi bir çözüm bulup çizdiği şeyi göstermek isteyince işler biraz daha kolaylaşmıştı, yada Mibuchi öyle düşünüyordu.

Gitmek için hazırdı Mibuchi ve ardından kapı açıldı, iri bir adam girdi, öyle bir adamdı ki iri sıfatı adamı kaldıramıyordu. Sırtına takılı sepeti gördüğünde muhabbetin ne olduğunu çakmıştı Mibuchi. Adamın Ranou'yu görünce verdiği tepkisi Mibuchi'nin biraz daha afallamasına sebep oldu. Bu teyze bu kadar önemli biri miydi? Yoksa bu adamla sadece bir geçmişleri mi vardı. Mibuchi bir an duraksadı ve şu an bu yerin bunları düşünme yeri olmadığına kanaat getirdi, tek odak noktası görev olmalıydı. Adam tarafından çok önemsenmemek Mibuchi'yi kırmamıştı, arkasından peşine takıldı. Yolun uzunluğu gibi önemsiz detaylar Mibuchi'nin umrunda değildi olabildiği en kısa sürede görev alanında olmak istiyordu sadece, adam da beklediğinden hızlıca ilerliyordu ki buda Mibuchi için iyi bir haberdi. Adam konuşmaya başlamıştı, konuşmasından pek bir şey anlayamamıştı genç Shinobi. Zehirlenme Olayı? Sanırım dün gece ki gürültü patırtının sebebiydi bu, en iyisinin sorup öğrenmek olduğuna karar vermişti, ''Zehirlenme olayı hakkında kısa bir bilgi verebilir misin?''kibar ve basit şekilde soracaktı. Sha-Sama hakkında bir fikri yoktu, ama sorması gereksizdi gidince nasıl olsa tanışacaktı. En son kurduğu cümle ise Mibuchi için pek bir anlam ifade etmiyordu, tek amacı bu olayın arkasında ki kişi veya kişiler kimse onları yakalamaktı.

[GM - Naruto]

Sorunun ardından Momo bir süre kilitleniyor. İçine girdiği hayalet modundan sonra ciddileşmekte zorluk çekiyor. "Zehirlenme evet." Hafiften zıplayarak sepeti düzelttikten sonra bakışlarını ileriye çeviriyor. Orman görüş açınızda. Ancak her geçen saniye görüntü olarak büyüyen ağaçlar yakınlık algını biraz bozuyor. "İlk dört gün bir sonuç alamayınca daha diplere gitmek zorunda kaldık." Kıyafetinin sağ kol kısmını açıyor. Etli bilek kısmında diş izleri görüyorsun. Henüz iyileşme aşamasında ancak yarayı saran kabuk ciddiyeti sana anlatıyor. " Vahşi bir kurt. Pek sorun çıkarmadı ama sorun ne olduğunu bildiğimiz şeyler değil zaten. " Bakışları sana dönüyor. " Her neyse, neyle karşılaşacağını bil sende. Arkadaşlarımın dediğine göre Kuba-" Kafasıyla yerleşke binasının olduğu tarafı işaret ediyor. " Kızıl bir sarmaşığın tek bir dikeniyle temas kurmuş. Sonrasında ise... Bum. Felç. " Ranou'nun ilgilendiği adamın durumunu hatırlayınca, Momo'nun bu olayı hevesli bir ses tonuyla anlatmasını garip karşılanabilir. "Çocukların da sağ çıkacağını sanmıyorum. Bitkisidir hayvanıdır. Nasıl hayatta kalsın çocuklar bu kadar gün." Ranou'dan onaylamadığını belirten bir 'cık' sesi duyuyorsun. "Çiftçi çocuklarını küçümseme evlat. Ne yiyeceklerini de nereye saklanacağını da iyi bilirler." Ranou'nun cümlesinden sonra hızlanıyorsunuz.

İlerleyişiniz yaklaşık 10 dakika sürüyor. Momo bu aralıkta en ufak bir yorgunluk belirtisi bile görmüyor. Ormana yaklaştıkça ağaçların adeta bir tepe oluşturduğunu görüyorsun. Giriş kısımları görece olarak 'ufak' ağaçları bulundursa da gözün üst kısımlara baktıkça ağaçların da büyüdüğünü görebiliyorsun. Güneş ışığını kesebilecek bir yoğunluk bulunmakta.

Momo yavaşlamaya başladığında, ormanın girişindeki bir ağaca tünemiş üç kişi görüyorsun. Momo seni beklemeden bu ağaca zıplıyor, tereddüt etmeden takip ediyorsun. İki kişi dinlenirken, kızıl saçlı bir kadın uzun bir ağaç dalında ormanın derinliklerini tarıyor. Ona yönleniyorsunuz. "İşte buradayız Sha-sama."

Sha

Kızıl saçları ve göze çok da sokmadan sergilediği vücuduyla seni etkileyen bir kadın oluyor Sha. Bakışlarında ve duruşundaki dominantlığı adeta koklayabiliyorsun. Seni kafasıyla selamlayarak Ranou'ya yöneliyor. "Hoşgeldiniz Ranou-sama. Çalışmalarınızdan dolayı si-" Ranou patavatsız bir şekilde sepetten fırlayarak ağaç dalının ucuna bir nevi sürünüyor. Gözlerini kısarak ormanı inceliyor. Ancak ormanın derinliklerine bakmak yerine, zeminden başlayarak yavaş yavaş uzaklara daldığını farkediyorsun. "Aramaya nereden başladınız ? Örtünün tazeliğinden anla-" Bu sefer sert bir ses tonu kesiyor sözü. Sha'nın değişmeyen ciddi suratı ormana doğru yöneliyor. "Birini bulduk. Ölü." Elini doğrultuyor, işaret ettiği noktaya bakıyorsun. Üzeri üstünkörü örtülmüş ufak bir çocuk. Ranou, Momo duruluyor. Sende bu görüntü karşısında nasıl bir tepki vereceğini kestiremiyorsun. Sha kafasını sana çeviriyor. "Daha önce böyle büyük bir ormanda bulundun mu ?"

[Kotaro Mibuchi]

Sorudan aldığı cevap karşısında sessiz kalmıştı Mibuchi, üstüne sesli olarak bir yorum yapmaya gerek yoktu zaten yorum yapma işide burda ona düşmezdi. Kendi içinde yorumladı, diş izleri ve kabuk bağlamış bir yara, ciddi bir yara. Daha sonra bahsettiği şahsın başına gelen olay. Ormanın derinlikleri bilmediğimiz bir çok tehlike olduğu açıktı ve Mibuchi'de her an tetikte olması gerektiğinin farkına varmıştı. Adamın çocuklar hakkında yaptığı yorum, Mibuchi'nin sinirini bozsada adamın bir yönden haklı olduğunu biliyordu. Ama öyle bir durum söz konusu olursa Mibuchi görevini kısmen de olsa başaramamış olacaktı. Ranou konuşmaya başladığı zaman içine az da olsa bir su serpilmişti. Umarım Ranou haklıdır diye iç geçirdi Shinobi.

Kat ettikleri mesafe arttıkça Mibuchi'nin nefes alış verişi biraz daha hızlanıyordu, Momo da ise yorgunluğuna dair bir belirti yoktu. Giriş kısımda ki ufak ağaçlardan çok üst kısımlarda ki büyük ağaçlara gözü kaymıştı sonuçta işleri derinlerdeydi. Vardıklarının farkına varmıştı, önce yavaşladılar daha sonrasında bir ağaca sıçramışlardı. Üç kişi vardı, Mibuchi'nin sadece biri dikkatini çekmişti, malum kişi Sha. Buranın kontrolü tamamen Sha denilen kişideydi, en azından öyle düşünmüştü. Normalde insanlara çok dikkat etmeyen Mibuchi şöyle bir göz gezdirmişti Sha'nın üzerinde kızıl saçları gözüne hoş gelmişti. Momo'nun yaptığının benzeri bir selam almıştı, kendisi içinde yeterliydi bu selam ismi sorulmadan da söylemek istememişti ve konuşma ortamını tamamen diğerlerine bıraktı.

Sha, Ranou hakkında konuşmaya başlamıştı fakat bizim teyze pek oralı değildi. Sepetten sıçrayışı ve sonrasında ki durumu Mibuchi'nin yüzünde çok çok ufak bir gülümsemeye sebep oldu fakat daha ileri gitmedi. Sonrasında Ranou zemini incelemeye başladı oda konuşmak istedi fakat bu sefer Sha sözünü kesmişti, ciddi ve sert bir şekilde sarf etmişti cümlesini. Mibuchi kafasını çevirdiğinde bedenin bir çocuğa ait olduğuna anlayabilmişti. Şartelleri atmıştı, bu orman mıydı bu çocukları öldüren, yoksa başka birileri mi vardı bu işlerin arkasında? Kim veya kimlerin böyle bir gayesi olabilirdi ki? Mibuchi'nin aklında çok soru vardı fakat bunları cevaplayacak kadar yeterli bilgisi yoktu. Bir çocuk ölmüştü belki de öldürülmüştü ve elinden bir şey gelmiyordu, her çaresiz insan gibi bir yerlere zarar vermek geliyordu içinden elini yumruk şeklinde sıkıp ağacın kovuğuna doğru bir hamle yaptı. Ardından Sha'nın sorusuyla tekrar kendine geliyor Mibuchi. Çocuğun ölü bedeninin getirdiği bir sinirle ''Hayır, bir takım bilgiler vermeniz gerekebilir, çocuğun ölüm nedeni ne?'' diye sorusunu yöneltmişti. Öte yandan asla tek başına kalmamalıydı, Ranou'nun kendisine büyük bir fayda sağlayabileceğinin farkındaydı zaten kendisi burada Ranou'yu korumak için görevlendirilmiş gibi bir durumda olduğunu da biliyordu. Bir an önce şu an bu orman hakkında en fazla bilgiye sahip olan Sha'dan gerekli bilgileri alıp, aramalara veyahutta incelemelere başlanması gerektiğini düşünüyordu. Bir çocuk öldüyse diğerlerininde pek fazla vakti kalmamış olabilirdi.

[GM - Naruto]

Sinirle yaptığın hareket Sha'nın bir süre kilitlenmesine neden olsada birkaç saniye sonra bu hareketini anlayışla karşılıyor. Zaten kadına baktığında onun suratındaki bitkinliği ve keskin kızgınlığı okuyabiliyorsun. Seni anladığını belirtircesine kafasını sallıyor ve bakışlarını ölü kızın olduğu tarafa doğru yöneltiyor. "Orası biraz karışık." Gelmeni işaret ederek ağaçtan aşağıya, çocuğun yanına atlıyor. Momo ve Ranou dışında diğer iki shinobi de seninle beraber Sha'yı takip ediyor.

Sakin adımlarla cesedin yanına geldikten sonra üstündeki örtüyü açıyor Sha. Kızın vücudunda onlarca pençe ve diş izini görüyorsun. Sol omzundan büyük bir parça eksik. İki parmağının koptuğunu görüyorsun. Ancak asıl dikkatini çeken şey, kızın boğazındaki kesik oluyor. Net bir farkındalığa varmak için yaklaşıyorsun. Tek çizgi, fazlasıyla temiz bir kesik. Bir hayvanın pençesinden yahut dişlerinden çıkamayacak kadar düzgün. Bakışlarını Sha'ya yöneltiyorsun. Elindeki kunaiyi gösteriyor sana. "Bununla yahut daha büyük birşeyle." Örtüyü tekrar örtüyor. Diğer shinobilerin kızın cesedini daha önceden incelediğini farkedebiliyorsun, hiçbir şaşkınlık belirtisi yok. "Bir ağacın kavuğunda bulduk. Ateş ülkesi sınırlarına fazlasıyla yakın bir yerde. Ne hayvanlardan ne de 'o' insandan bir iz yoktu. " Kunaisini bir tur çevirdikten sonra ekipman çantasına koyuyor. Ses tonundaki yorgunluğu rahatlıkla sezebiliyorsun. Yerleşkede bulunan shinobi sayısının azlığı, muhtemelen lider konumunda olan Sha'nın dinlenmeden çalışmasını gerektirmiş. "Grup halinde arayacağız. Ranou'nun bilgisi ile daha ileri uçları zorlayabiliriz." Ranou ve Momo'nun bulunduğu ağaca bakarak eliyle gelmelerini işaret ediyor. "Yinede onu gelmesi için zorlayamam. Kızın durumunu anlat. Gelmek istemezse onu suçlamayacağız. Konuştuktan sonra yola çıkabiliriz." Sha senden birkaç adım uzaklaşarak büyük bir ağaç kökünün üzerine çıkıyor. Momo'nun Ranou'yu sepetine yerleştirdiğini görüyorsun. 10-15 saniye sonra muhtemelen yanınızda olacak.

[Kotaro Mibuchi]

Salı gününe kadar şehir dışında olacağımdan ötürü yazamayacağım, kusura bakmayın

[Kotaro Mibuchi]

Sha'nın verdiği ''Orası biraz karışık'' cevabına karşı Mibuchi içinden bu amınakoyduğum yerinde neler oluyor diye düşünmeden edemedi. Sha'yı takip etti ve ağaçtan aşşağı atladı. Değişik duygular barındırıyordu çocuğun üstünde ki örtü açılana kadar bu duygu korkuydu fakat gördüğü manzara karşısında korku yerini nefrete bıraktı. Gördüğü çirkin görüntü karşısında sessiz kalmıştı sonrasında ise Sha konuşmaya başlamıştı. Boyunda ki kesiğin bir insanın eseri olduğunun farkındaydı ve Sha'nın kesiğin ne ile açıldığına dair verdiği bilgi Mibuchi için bir anlam teşkil etmiyordu. Ne ile yapıldığının bir önemi yoktu hangi pisliğin yaptığının önemi vardı! Cesedin bulunduğu yerde hiç bir ize rastlanmadığı hakkında konuştu. Bu vakitten sonra yapabilecekleri tek ve en iyi şey aramaktı didik didik aramak, bir ize rastlayana dek, insan kılığında ki bir piçe rastlayana dek aramak.

Sha Ranou'yu gelmesi için zorlamayacağını belirtmişti ve Mibuchi'den durumu anlatmasını istemişti. Mibuchi'nin bu konuda düşünceleri netti, zorlayacaktı sarf edebileceği son kelimeye kadar konuşacaktı, çünkü o olmadan yine elleri boş olacaktı. Fakat bunlara gerek kalmayacağını düşünüyordu Mibuchi. Teyze bir şeylerin farkında olarak buraya gelmişti ve bu ceset onu hemen başta görevi bıraktırabilir miydi? Bunu ancak sorup öğrenebilirdi. Çok az bekledikten sonra Ranou yanlarına geldi ve Mibuchi soğukkanlılığını koruyarak konuşmaya çalıştı. '' Farklı pençe ve diş izleri sonrasında ise gırlaktan temiz bir kesik, Ranou-Sama açık olmak gerekirse vahşice parçalanmış bir ceset, bunu yapan ne tür bir varlık veya varlıklar olursa olsun bulmalıyız bunun içinde aramalara hemen başlamamız gerek, seninle aramalar hızlanacaktır.'' diye konuşmuştu genç Shinobi. Gelmekte kararlı mısınız veya türevi sorular, cümleler kurmaktan kaçınmıştı öyle bir şey olmamasını umut ediyordu. Eğer cesetin görüntüsü karşısında Ranou vazgeçerse ikna etmek için elinden geleni yapacaktı.

[GM - Naruto]

Ranou sözlerinden sonra üstü örtülü cesede bakıyor. Gözleri şaşkınlık yahut korkudan pörtlemiş, genel olarak bir felç halinde duraksıyor. Yolculuk sırasında kafanı şişirirken araya sıkıştırdığı birkaç cümleyi anımsıyorsun. Çocukları bulduktan sonra belki birkaç ilginç bitkiyi cepleme umudu... Ranou'nun beklediğinden çok farklı bir durumun içine atılıyorsunuz.

Ranou'ya seçenek sunmaktansa direk lafa girmen kısmen etkili oluyor, ancak arayışını çocuktan ziyade bunu yapanın üzerine olması ikinci bir kilitlenmeye sebep oluyor. Momo'nun tombik suratı ise kıpkırmızı ve buruşmuş durumda. Sinirle çattığı kaşlarla komik bir görünüme sahip aslında. Ancak etrafına yaydığı hiddeti hissedebiliyorsun. "Hepimiz birken bişey yapamazlar sana Ranou-sama." diyor tiz bir sesle. Ranou sadece kafasını sallamakla yetinebiliyor. Gözleri, siz oradan ayrılana denk ölü kızın üzerinde duruyor.

Diğer shinobilerinde size katılmasıyla beraber Sha'nın yanına gidiyorsunuz. Ranou bu aralıkta kendini toparlama fırsatı buluyor. "Aramayı organize ederken ormanı parseller halinde düşündük. Doğu ve batıyı ikişer parsele böldük. Doğu tarafında ileri uçlara kadar gittik ancak batı hala muamma." Sha soğukkanlı bir ses tonuyla konuşuyor. Az önce gördüklerini geriye bırakma hızı mükemmel. Konuşmasından sonra Ranou'ya dönüyor bakışları. Ranou bulunduğu sepetin içinden önce zemine, sonra ise çevresindeki ağaçlara bakıyor. "Buralarda birkaç sene çalışmışlığım oldu. Öğrenciydim o zamanlar gerçi." Yerdeki bir mantarı işaret ediyor Ranou. "Bunlara Minta mantarları derdik. Şeytan pırtısı. Biz tam alamayız ama burnu keskin şeyler için fazlasıyla rahatsız edicidir. Yinede gayet lezzetliler." Ranou bunları söylerken Momo mantarlardan birini kopararak incelemeye başlıyor. Normalden biraz daha büyük, üzerinde yeşil lekeler bulunmakta. "Vahşi hayvanlardan uzak duracaksak yol çizgimizi bunlar belirlesin. Zaten çiftçi çocuğu, gerçekten çiftçi çocuğuysa aç kalmamak için bunların peşine düşmüştür." diyor. Momo'dan sonra Sha yapıyor aynısını, mantarı altlı üstlü inceledikten sonra sana atıyor aynısını yapman için.

Sen mantarı birkaç tur çevirdikten sonra Sha seni ve diğer iki shinobiyi işaret ederek ilerlemenizi istiyor. "Rotayı dediği şekilde çizeceğiz, yan yana ilerleyip geniş bir alanı tarayın. Görebileceğiniz farklı izler için de gözünüz açık olsun." Komutu verdikten sonra ortalama bir hızla batıya doğru çapraz bir şekilde sıçrıyor Sha.