[Makano & Sekki | Aktif Operasyon] Dost veya Düşman

[GM - Naruto]

Seiho ile ilgili olarak Bingo Kitabı’nı açıp alenen onun hakkındaki sayfaya baktığında, Seiho’nun yüzündeki ekşimeyi fark edebiliyorsun. Bu durumdan çok da hoşlanmış gibi görünmeyen Seiho’nun hakkında cinayetten yağmaya, casusluktan teröristliğe varan onlarca suç görüyorsun. Ancak bunların hangilerinin Nikkougakure’ye karşı işlenmiş olduğu konusunda bir fikrin bulunmuyor, zira Bingo Kitabı’nda suçlar o denli detaylı hazırlanmış değil. Öte yandan bu suçların bazılarının köylerin ideolojik ve siyasi durumlarıyla ilgili olduğunu bildiğin için, aslında bazı suçların işlenmemiş olabileceği ihtimalini de göz önünde bulunduruyorsun. Bu işi halletmenin ardından da söze giriyor ve konuşmanı yapıyorsun.

Seiho tüm konuşmanı yine aynı dikkatle dinledikten sonra “Shinobi alımı ve suçlamaların düşmesi konusunda mutabıkız.” diyerek lafa giriyor. Yüzünde hafif bir tebessüm beliren Seiho, bu küçük anlaşmanızı kaldırdığı kadehi ile taçlandırdıktan sonra “Bağış gibi önemsiz konular her zaman hallolur, bu konuda aklınızda bir şüphe kalmasın. Mühür yerleştirme konusunu kabul etmeyeceğimi zaten söylemiştim. Ancak köyün içinde ikamet etme fikrini de Nikkougakure açısında uygun bulmuyorum. Zira, benim gibi birinin köyün içinde olması demek, Nikkougakure’yi shinobi dünyasının haini yapacaktır. İnsanlar beni arıyor ve olası bir anlaşma durumunda Nikkougakure’de yakalanarak ülkenizi riske atamazsınız. Zaten Nikkougakure’ye giriş konusundaki teklifimin amacı da, ülkenizin koruma altın olmasıydı.” diyerek cümlelerinin bu faslını tamamlıyor. Kadehinden bir yudum daha aldıktan sonra, Hatsune bir kez daha gölgelerin arasından çıkarak Seiho’nun kadehini dolduruyor sonrasında tekrar kendi gölgesine geri dönüyor.

Kadehine konulan yeni şarabından bir yudum alan Seiho “Size her gün benim ve Kiken’deki kişilerin nerede olduğu bilgisini ulaştıracağım. Bu bilginin teyidi için dilediğiniz zaman dilediğiniz shinobiyi dilediğiniz yere gönderebilirsiniz. Sanırım ülkeniz ve benim için güvenli ve kabul edilebilir tek yol bu.” diyerek, bu konudaki son önerisini yaptığını dile getiriyor. Kadehinden bir yudum daha aldıktan sonra “Köyünüzdeki kütüphaneye ve akademi binasına bağış yapacağım. Ancak bu para size ulaştığı an, Daimyo’nun imzası olan parşömeni istiyorum. Aynı anda teslimler gerçekleşecek ve ortaklığımız başlayacak!” diyor keyifli bir şekilde. Kadehini elinde çevirmeye başlayan Seiho “Merak ettim de… Şu kişisel plan olayı ne? Ne de olsa buraya kadar geldin ve barış için çabalıyorsun. Ortaklığımız gerçekleşmese bile, bunca eziyete katlanan kişiye, yani sana yardım etmek isterim.” diyor kibar ve içten bir şekilde.

[Hideki Sekki]

Bingo kitabını açmamla hedefimi kısıtlı olarak gerçekleştirdiğimi söylemek yerinde olur ancak buraya hala bu kişi hakkında bir uzmanın yönlendirilmesi gibi bir düşünceye sahibim zira hakkında bildiklerim o kadar az ki karar vermek konusunda epeyce zorlanıyorum. Bingo kitabındaki suçlarına baktığımda cinayet ve yağma kısmı her ne kadar benim düşüncelerime ters geliyor olsa da şu anda ülkemin çıkarlarını gözetmek gibi bir vazifeye sahibim. Bu nedenle verdiğim vaatlerin de dikkatinde olmam gerekli. Shinobi alımı ve verimi konusunda net bir rakam vermediğim için bu kısmını köye bırakacağım. Aynı şekilde mevcut alt yapı desteklerinin de alınması bizim işimize gelecektir.

Konuşmamın sonunda mutabık olduğumuz kısmı da ekleyerek bitirmişti alınan kararların bir kısmını. Alt yapı desteği için de gerekli olan söz alınmıştı. Bunu fraksiyonumuz üzerinden yapması için zorlamak istemiyorum zira yanlış anlaşılır ve tarafsızlığımı bozar bu durum. Her ne kadar insanların bizi tutucu kimseler olduğumuzu düşünmemeleri için istesem de bunu. Köyde ikamet etmesini istememin sebebi onu gözümüzün altında tutmak istememdi. Pek tabi bu mümkün olmayacak gibi görünüyordu.

Mühür konusunda da aynı şekilde tutuculuğunu koruyordu, hoş aldığım cevapta benim için yeterliydi. Görünüşe göre kendinin de bu işten epeyce çıkarı olacak. Bu yüzden kabul ediyordu bu şartları. Dikkatli şekilde dinledikten sonra söyledikleri de mantıklı gelmişti. Bize kesin bağlılık kanıtı olmayacak ve istediğimiz zaman da ulaşabileceğiz. Bu yol en güzeli gibi görünüyor benim gözümden de, istediğimiz zaman inkar edebiliriz. Güven kaidesini zedeleme ihtimali olsa da politikanın işleyişi bu şekilde.

Sözlerimizin sonuna gelirken ortaklığın başlangıcı için gereken ortamı da söylemiş ve konuyu kapatıp sözü bana getirmişti. Nefesimi temizleyip ayağa kalktıktan sonra "Bize verilen görevin ne olduğunu anlayacak kadar zeki birisiniz. O yüzden lafı kıvırmak istemiyorum.Bu kadar iyimser birisi ile karşılaşmayı beklemiyorduk." dedikten sonra bir kunai çıkarıp avuç içimi kesip kanımı alın koruyucuma sürdükten sonra kunaiyi üstüne saplayıp "Makano, Hatsune-san'a eşlik eder misin takipçilerimizin evlerine dönme vakti geldi. Hatsune-san dörder kişi olarak yol koruyucuların kanatlarındaki kişileri iki grup olarak daha geniş bir yarı çapta tarama yapmaları için yollayıp geldiğimiz yerin bir miktar gerisindeki ağaçlardaki shinobilere evlerine kadar eşlik etmenizi rica ediyorum." dedikten sonra soğuk bir ifade ile "Siyasetin ne kadar iğrenç işlediğini biliyorum ancak bu nefret ettiğim şeye katlanmak zorundayım. Lütfen o kişilere zarar vermeyin ve bu alın koruyucusunu da onlara iletin." diyecektim ve ardından "İnsanlarla savaşmayı sevmiyorum, ölümden nefret ediyorum. Pek bir savaş görmedim ancak yaptığım iğrenç bir şey oldu ve bunu birisinin yapmasını ve ya yaşamasını istemem. Bu yüzden güçlü olmak istiyorum, intikam gibi olmasa da tam olarak birisi ile hesaplaşmak için güçlü olmam lazım. Kimseye zarar vermeden değer verdiğim kişileri güvenceye almak için de, bu yüzden sizden rica ediyorum... Lütfen anlaşmanın onayından sonra beni eğitebilecek birisini bulun." deyip başımı eğecektim "Hakkınızda söylenenler yüzünden böyle bir şey yaptım, anlaşmada tamamen içtenim lütfen özürlerimi kabul edin.Güçsüz olduğum için korktum aslında...Yine işkence görüp ölmeyi beklemekten... Başarısız olmaktan... Zayıf olduğum için özür dilerim sizden, gerekirse beni burada öldürebilirsiniz ancak lütfen anlaşmayı kabul edin. Bu ortaklık eminim ki daha güvenli bir köy sunacak çocuklara, aileme ve dostlarıma..." diyecektim. Bu her şeyi batırabilir ancak ben dürüst birisiyim. Burada o kişileri beklemek ve bana karşı bu kadar olumlu yaklaşan birine ihanet edemem. İki şekilde de kazançlıyım diye düşünemem... Biraz gözlerim mi doldu ne, ölmek istemiyorum ancak böyle güzel bir ortaklık kurulacak ve insanlara yardımcı olacaksam ne olmuş. Cennetten gülümserim bende...

[GM - Naruto]

Kunainle başlattığın şovun cümlelerinle tamamlanırken, beklenmedik bir olaya yelken açtırmış olmak farklı duygular doğuruyor içinde. Sizinle gelen Konoha shinobilerini Hatsune’ye ihbar etmenin ardından, Seiho’nun gerilen yüzünü görmen, kararının doğruluğunu, yanlışlığını ve sonucunu düşündürtüyor sana. Seiho bakışlarıyla Hatsune’ye çıkabileceğini işaret ederken, aslında Seiho’nun da kendini güvence almış olduğunu idrak edebilecek kadar tecrübeli olduğunu için, olası bir tehdit karşısında Seiho’nun dişlerini göstermekten çekinmeyeceğinin farkındasın. Makano ise, anlamsız bakışlarla sana bakarken, planı suya düşürmemek için olsa gerek, Hatsune’nin yanına gidiyor ve ona eşlik ediyor.

Hatsune ve Makano odadan çıkarken, Seiho ile baş başa kalıyorsunuz. Olayları anlamış olan Seiho çatık kaşlarıyla seni izlerken, başını yeni yeni kaldırmaya başlıyorsun. Bu ana kadar Seiho’nun iyi tarafını görmüş olduğun için, şu an adamın kasılmış yüzü ve belirginleşen damarları seni tedirgin ediyor. “Bu beklenmedik oldu.” diyerek lafa giren Seiho “Elbette Nikkougakure ile anlaşamama ihtimaline karşı bir şeyler olabileceğini biliyordum. Ancak bunun anında olacağını hiç düşünmemiştim. Göreviniz, anlaşma olmadığı takdirde beni öldürmekti demek…” diyor gergin bir şekilde. Durumdan hiç hoşlanmadığı her halinden belli olurken, Seiho “Kalabalık ekibinizi adamlarımın fark etmemiş olması hayret verici. Oysa onlar güvendiğim kişilerdi… Neyse, tüm bu curcuna sonuçlandığında, onların da kaderlerine karar vereceğim.” diyerek konuyu tekrar aranızdaki ilişkiye getiriyor. Seiho’nun gergin yüzü taviz vermez bakışlarıyla katı bir hal alırken “Anlaşmanın kabul edilmesiyle ihanetin varlığının ortaya çıkması hemen hemen aynı ana denk gelmesi üzücü. Bu da anlaşmada ufak değişiklikler yapmamızı gerektirecek.” diyen Seiho, bakışlarını kısa bir süre üstünde gezdirdikten sonra “Olası bir ihaneti daha kaldıramayacağım için, benim ve Kiken’in yerini size ileteceğimi söylediğim maddeyi iptal ediyorum. Bunun yerine, bana ulaşabileceğiniz bir aracının yerini size bildireceğim. Senin eğitmen işini de ayarlayabilirim, ancak bunun için köyden veya senden ücret talep etmem gerekiyor. Ne de olsa artık aramızdaki ilişkiye tam bir iş ilişkisi olarak bakmam gerekiyor.” diyor. Seiho’nun tavırlarındaki bu değişiklik elbette seni de rahatsız ediyor. Zira az önceki içten adamın yerine, soğuk ve çıkarcı kimliği öne çıkan biriyle konuşmak daha zor oluyor. Şimdilik Seiho seni öldürecek veya sana saldıracak gibi durmasa da, odaya çöken genel hava, eskisi gibi dost olmaya çalışan iki insanın samimiyeti değil, çıkarlarını kollayan iki tüccarın işgüzarlığı oluyor.

[Hideki Sekki]

İnsanları ihbar etmemin anlamı onların sonu olabilirdi bunun farkındaydım ancak çoktan konumlarını öğrenmiş ve uzun süredir burada görev yapan shinobiler için kaçmak konusunda bir sıkıntı olmayacaktı. Belki de bu konuya hiç girmemiş olmam daha iyi olurdu zira Makano'nun bakışlarından ve Seiho'nun tepkilerinden anladığım buydu ancak tam olarak politik bir görüşme havasına girdiğim için bununda politik olarak yürüyeceğini bekliyordum hoş sonuçlar farklı olacaktı ancak farkında değildim. Yine her zamanki Sekki, işeri güzel başlat sonra ortasında batır.

Sinirlenmiş adamı görmem beklenmedik bir şey değildi ancak bunu tahmin etmesi gerekiyordu, bu gizli bir görev değil açık bir tehdit olmalıydı onun açısından. Belki de göründüğünden daha saftır ve ya ben insanların yerine gereğinden fazla düşündüğüm için bu hataya düşmüştüm.

Durum her ne kadar hoşuna gitmese de bu aşamada geri dönmek gibi de bir niyeti yok gibi görünüyordu. Bu iyi bir haberdi ancak durumu yatıştıracak bir cümle kuramazdım. Zira adamlarından bile şüphe etmesini sağlamıştım, anlaşmada değişiklik yapmak istemişti. Bu normaldi ancak istediği değişiklik anlaşmanın ortaklaşma kısmından ziyade buradan çıkmak istiyorsan kabul et konumuna sürüklüyordu.

Tüccarlık savaşı başlamıştı, bu benim için daha iyiydi. Sonunda yaptığımız şeyin dostluk ilişkisinden çok ticaret olduğunu yeniden hatırlamıştık. Seiho'ya bakıp "Bu tam bir iş havasına sonunda geldiğine göre anlaşmayı tekrar gözden geçirmek konumlarımızı daha iyi belli edecektir. Hala ilk iki şartta mutabıkız gibi görünüyor ancak son konuşmamız değişti. İhanet olarak bahsettiğiniz şey farklı bir durum, öncelikle bunu açıklığa kavuşturalım. İhanet bağlantısı olan kişiler arasında olur, ben anlaşmayı onurlandırmak amacıyla size güvenliğiniz için gerekli bilgileri verdim. Bu bağlamda anlaşma sonrasında terslik çıkacak olsaydı buna ihanet denebilirdi." dedikten sonra sağ elimi kaldırıp iki işareti yaparak "İkinci olarak, tüm tepkileri çekmek için kendi ismimi kullanıyorum bu yüzden başınıza bir şey gelmeyecek hatta muhtemelen diğer köyler tarafından damgalanacağım. Bu da buradaki görüşmenin gizlilik niteliğini benim üstüme çekecek. Hain olarak adlandırılmam da mümkün ancak dediğim gibi sadece barışı umursuyorum." deyip üçe geçecektim "Bu bir iş ilişkisi olduğuna göre, sizin askeri gücünüzü desteklemek için takviye yapmayı kabul ettik. Aynı zamanda geleceğe yatırım olarak aldığımız parayı seçeceğiniz kişilerin eğitimi için alt yapı olanağı olarak kullanacağız. Suçlarınızın affı karşılığında da bizim köyümüzün yeri ne kadar belliyse sizin de aynı şeffaflıkta olmanızı istiyoruz zira anlaşmanın resmi bir hal alması ben ve ya siz bu odadan çıktıktan sonra gerçekleşecek. Bu noktadan sonra Gün Işığı içerisinde güvenliğiniz garanti altına alınacaktır. Seçeceğiniz belirli kişilere de geçerli kimlikler temin edeceğiz; lakin dediğim gibi bu işi düzgün bir şekilde gerçekleştirmek istiyorsak sizi takip edecek en azından bir takım ve günlük olarak yer zaman bilgilerini almamız gerekli. Bunun dışınızda adınızın geçtiği dosyalarla bizzat ben ilgilenip gerekli bilgi raporlarını haftada bir olmak üzere iletimini gerçekleştireceğim. Size güveninizi kazanmak için verdiğim bilgiyi bu şekilde değerlendirmeyin lütfen, bir kadın her zaman kendini korumalı. Bana güvenmeniz konusuna gelince, biraz önce verdiğim bilgiyi vermesem bile benim başıma hiç bir şey gelmeyecekti. Hem eğitmenimi bulacağım yer de Kiken." diyecek ve sözü ona devredip büyük bir yudum alacağım şarabımdan. Bitmiş olsa gerek artık. Bu sırada tabi ellerimi masanın üstüne koyup saldırma amacım olmadığını da göstereceğim.

Sürekli laf altından ve saçma sapan yollarla iş yapmaktan bıktım artık. Bu yüzden artık aklımdakileri söyleyeceğim. Bu görev bana uygun bile değildi, yalan söyleyip mantıklı vaadler veremem. Makano fazla sessiz, dövüşmedik bile daha yan yana. Ben insanların canını alamam, alınmasına da izin veremem. Mümkünse buradaki herkesin sağ çıkıp anlaşmanın uygun şekilde yerine getirilmesini istiyorum, değilse de benim ölmem yeterli olur umarım çünkü kimsenin canını alamam.

[GM - Naruto]

Konuşman devam ettikçe, Seiho'nun yüzündeki ifadenin daha da sertleştiğini görebiliyorsun. Ancak ne olursa olsun, cümlelerini sürdürmeye devam ediyor ve içindekileri tamamen döküyorsun. Şarabından bir yudum aldığın sırada, Seiho'nun sıkkın ifadesi ile baş başa kalıyorsun. Bakışlarındaki öfkenin her geçen saniye harlandığını görmek, anlaşmanın kaderini de aşağı yukarı gösteriyor sana. Kadehini geri bırakırken, Seiho konuşmaya başlıyor ve sen de tüm dikkatinle adamı dinlemeye koyuluyorsun. “Sekki-san... Durumu anladığını sanmıyorum...” diyerek konuşmaya başlayan Seiho “İhanet her zaman ihanettir. Arkamdan iş çevrildiğini görmek beni mutlu etmiyor, bu yüzden de ihanetin tanımını bana anlatmaya çalışma.” diyor. Cümlelerindeki her bir kelimenin üstüne basa basa konuşmaya başlayan Seiho “Ayrıca, artık sana teklif sunmuyorum. Bu yüzden de sözlerimin üzerine pazarlık yapman yersiz. Beni istiyorsanız, şartlarımı açıkladım... Ağzını bir dahaki açışında ya şartlarım kabul edilmiş olur ya da buradan anlaşamamış bir şekilde ayrılırız.” diyor sert bir şekilde.

Seiho'nun cümlelerinin bitmesini takiben, sizinle birlikte Seiho'yu yakalama planına dahil olan Konohalı shinobiler de odaya giriş yapıyor. Hatsune ve Makano'nun eşliğinde, shinobiler çekingen bir şekilde odaya girdiklerinde Seiho keyiflenerek ayağa kalkıyor ve “Merhabalar, Sekki-san olmasaydı sizden haberimiz bile olmayacaktı!” diyor direk. Konohalı shinobiler sana ters ters bakarken Seiho “Sizi elleriyle kucağımıza bıraktı, ancak sizleri tebrik etmeliyim... Bana bu kadar yaklaşmayı başarmış olmanız bu tebriği hak ettiğinizi gösteriyor!” diyor. Hemen ardından ise sana dönen Seiho “Ne dersin Sekki-san, ihanet ettiğin başka insanlarla da anlaşma şartlarını tartışacak mısın? Yoksa ihanet senin kanına işlemiş bir şey mi?” diyor gözlerini kısıp, bir yılan gibi tıslarcasına.

[Hideki Sekki]

İnsanları anlamak benim için her zaman çok zor olmuştur, biraz bile çıkarcı davransam çok geçmeden bu hareketlerim kendini ortaya koyuverirdi. Bunun pek çok sebebi vardı tabi ki ancak en başta benim olduğum ve olmak istediğim kişinin açık ve net olmasını istememdi. Belki siyasetin içerisine girmiş olsam çok başarılı birisi olurdum ancak şuan olduğum kişi göz önüne alındığında ben başarısızlıktan başka bir şey değilim. İnsanları yüz üstü bırakmaktan başka bir işe yaradığım söylenemez bile. Seiho'nun söylediklerinin büyük kısmını dinlemeyi kesmiştim uzun zamandır.

Onu izlemeyi anlaşmaya çalışmayı ve diğer şeyleri umursamıyordum. Ölmek gibi bir istek vardı içimde, en iyisi bu olur deyip durduğum bir istek. Yönlendirmem ile içeri giren shinobilerin bakışları ve Makano'nun benden nefret ettiği düşüncesi. Bu sorunsallar hep aklımdaydı ve bunların suçlusu bendim. Belki biraz daha zalim ve yalancı olabilsem benden çok iyi bir shinobi çıkacaktı. Pek tabi bunu belki asla göremeyeceğim ancak elimden geleni yapmak zorundayım.

İnsanlar şu anda hakkımda çok kötü düşünüyorlardır. Barış olmasını istemek saçma görünüyor artık, ortadan kaybolmak belki de en kolayı olur. Köye karşı özel bir bağlılığım da yok, belki her zaman hayal ettiğim gibi dünyayı gezerim bundan sonra... Buradan çıkıp gittikten sonra hiç köye dönmem belki de, aileme de daha fazla zarar vermem böylece. Küçük yerlere uğrar sorunlarına yardımcı olurum. Olmak istediğim kişi olmaktan ne zamandır vaz geçtim ben. Shinobi olmak, siyasi kirli işlerle uğraşmak ve insanları dolandırmak. Terörist katillerle anlaşma yapmaya çalışmak. Ne biçim bir insan oldum ben.

Seiho'ya dönüp "İnsanların içinde her zaman iyilik ve saygı olduğunu düşündüm. Nefret sevginin karanlıkta kalan kardeşidir diye. Hala bu düşüncemi koruyorum, insanlara gelince sanırım kaostan başka bir şey getirmiyorum onlara. Tabi bakıldığında burada sadece Hatsune ve Seiho varken karşılarında altı kişi var ve giriş için tek bir yer olan yer altı sığınağının birisindeyiz. Ben olduğum kişi olmaktan vazgeçtiğim için bunlar oluyor. Ne melundur ki düzeltmesi ancak yanımdaki insanların desteği ile gerçekleşecek değil mi Makano. Sen her zaman haklıydın, en başından susması gereken kişi bendim." dedikten sonra derin bir nefes alıp masayı ayağımla tekmeleyip kendime siper oluşturacak şekilde Hatsune'ye doğru atacaktım. Böylece Konoha Shinobileri serbest kalabilirdi. En iyi çözüm bu, anlaşmanın tamamı onaylanmadı. Burası benim tekrar ben olacağım yer ya da öleceğim yer.