İkinci adamlar hiç bir zaman hatırlanmayan, bir diğerinin arkasında ki gölge olarak kalmış kişilerdi her zaman. Kimse ikincileri hatırlamaz, hatırlayanlar ise yakın bir gelecekte unutmak yoluna giderlerdi. Kimin bir ikinciye ihtiyacı olmuş olsundu ki? Kimin bir gölgeyi hatırlamak için bir sebebi olmalıydı ki? Eğer kendisi de o gölgelerde yaşayan ve bunun acısını içinde taşıyan biri değilse.
Bende bu kişilerden biriydim işte. Kendi içsel hesaplaşmalarım ve git gellerim arasında on beş dakika yaşadığımız zaman dilimden ama kendi içerisinde belki de saatleri günleri aşmış biriydim. Yol üzerine yerleştirilmiş her bir gözcünün diğer gurubu iletilmesine şahit olmuş ama varlığını bile önemsemediği insanların arasında olduğu için buna dikkat etmemiştim. Benim sıram gelmeliydi. Ekranımda belirmesi gereken ''It's your turn.'' yazısını bekleyen bir oyuncuydum ne de olsa.
Son iletişimlerin yapılması ile çalıların arasından Sekki'nin dev bedenine nazaran cüce kalan boyum, altın saçlarının yanında monotonlaşmış kalan siyah saçlarım eğer bir tehdit durumunda olmasam dikkat bile çekmezdim bile herhalde. Ama ayrı noktalardan çıkan iki kişinin görüntüleri önce tehdit ve şüphe yaratmış olsa da öncelikle Hatsune'nin yüzünde. Sonradan düşüncelerini güvenlik için değiştirmiş olmalıydı gerçekte yaşananlar böyle olmasa da.
Sekki ile ilk göz göze geldiğim anda gözlerine kitlenmiş ve başımla selamlamıştım sanki uzun süredir görmediğim biriymiş gibi. Sonradan da Hatsune ile aramızda ki mesafe git gide kısaldında da müzakerelerin başlayacağının sinyalini vermişti bizi görmekten mutlu olmakla birlikte. Sekki davranmıştı onu hemen arkasından. Hemen başlamak istediğini, yolculuğun zor geçtiğinden filan bahsetmişti. Zorunlu söylenen yalan ama yalan değil gibi garip bir durumu olan sözlerden biriydi işte. Görev içinde yaşadığımız, daha doğrusu Sekki'nin üstlendiği psikolojik baskı bu yolculuğu onun için zor, benim içinde katlanılamaz hale getirmişti.
Konuşma sırasının bende olduğunu düşünmeme bir sakınca yoktu sanırım. Konuşması gereken diğer kişiler repliklerini tamamladıklarına göre sahneyi ele geçirebilirdim belki de. Kendi yazdığım ve ana oyuna bağlı olmayan replikleri araya sokuşturabilirdim bile varlığımı hatırlatmak için. ''Görüşmelere geçmek iki taraf için de uygundur herhalde o zaman. İki tarafıda memnun edecek sonuçların doğmasını umut edelim hem de daha başlamadan o zaman.''