"Dört arkadaş birbirine baktı, daha sonra da ufka. Ellerindeki ufak sake bardaklarını aynı anda ters çevirdiler. Bardaklardan dökülen sake rüzgara karışırken dudaklarında yarım bir gülümseme, gözlerinde tatlı birer damla gözyaşıyla aynı anda mırıldandılar yitip giden dostları için: Küller küllere, tozlar tozlara...
-SON-"
Gözyaşları içinde kitabın kapağını kapattı Kaoru. Çalışma masasından kalkıp pencereye doğru yürüdü. Pencere açıldığında içeriye dolan rüzgar bir nebze de olsa iyi gelmişti kitabın üzerine ördüğü hüzne. Şu güne kadar en iyi orman olmuştu Beş Yoldaş'ın Destanı, Hiro senpai haklıydı. Hayabusa Akihiro bu dünyada kitaptan en iyi anlayan insandı kesinlikle. Ve kitapları konusunda en titiz insan. "Ufak kardeşim bile olsan Kaoru," demişti bir keresinde; "Sana ödünç verdiğim bir kitabı bir gün bile geç getirirsen kıçını bildiğin en iyi Katon tekniği ile yakarım." İçine bir an tatlı bir korku çöktü. Kitabı kaptığı gibi aşağı indi ve sandaletlerini ayağına geçirerek Hayabusa'ların evine doğru yürümeye başladı. Çıkarken kimseye haber vermedi, gerek de yoktu zaten. Hijikata klan evinde kimse kimseyi pek umursamazdı zaten. Nalet olası dede Hijikata, neden klan evini konutlara bu kadar uzak yapmıştı ki? Ya da belki de bu konuda suçu yoktu adamın, sonuçta onlar birer yabancıydı. Yabancı bile olmasalar kimse Hijikata adına gerçekten güvenmezdi zaten, normal karşılıyordu bu durumu. "Tüküreyim böyle klana..." diye söylene söylene ilerledi cetvelle çizilmiş gibi düz ve düzenli caddede. Kulağına takılanlardan anladığı kadarıyla insanlar Vadi Ormanı'nda çıkan yangından konuşuyordu. Olay ile ilgili soruşturma henüz bitmemişti, hatta halka doğru düzgün bir açıklama bile yapılmamıştı. "Merak ettiğimden değil de, bi ara babacığıma -buradan itibaren alaylı bir gülümseme almıştı suratını- bir sorayım, yüce köyümüzün gururu ANBU takımlarından birinin aşırı saygıdeğer kaptanı olduğundan belki bir şeyler biliyordur."
Cebine iki gün önce koyduğu çikolatayı fark edip onu yiye yiye yürümeye devam etti. Hayabusa'ların evinin önüne gelince nazikçe kapıyı tıklattı. Yangının çıktığı günün öğleni buluşacaklardı güya ama buluşma yerine gelmediler, haber bile göndermediler. Kırılmıştı ama Hayabusa Senpailer'in kesinlikle geçerli bir nedeni olmalıydı. Onlar verdikleri sözden başka türlü dönmezlerdi yoksa.