Kurumi'ye söylediğin sözler, onun suratının asılmasına neden oluyor. Bu asılma, şaşkınlıkla karışık bir duygula oluşmuş iken, Kurumi tereddütlü bir ses tonuyla “Shise-sama, size elimden geleni yapacağımı söyledim. Natsu olsa da olmasa da bu değişmeyecek. Durup ağlamak gibi bir niyetim hiçbir zaman olmadı, sanırım Natsu'yu değerlendirirken yaptığınız hatayı bende de yapıyorsunuz.” diyor ve konuşmasını kesiyor. Her ne kadar Kurumi'yi yanına çekmek, daha doğrusu onu Natsu'dan üst bir konumda tutmak gibi bir niyetin olsa da, attığın adımlar karşısında, Kurumi'nin Natsu'ya daha da yanaşacağı noktasında tereddüdün kalmıyor. Diğer bir deyişle, Kurumi üzerine kurduğun plan tamamen tepmiş görünüyor. Bakışların bu anda bir kez daha Natsu ile kesişirken, Natsu'nun da sana bakmakta olduğunu ve çocuğun yüzünde, sanki gıcıklığına yapar gibi beliren gülümsemesini görüyorsun. İçten içe Natsu'ya karşı kaybetmiş gibi hissediyorsun ve bu da seni oldukça rahatsız ediyor.
Kurumi Natsu ile senin aranda ilerlemeye başlarken, görevle ilgili düşünceler de aklında toparlanmaya başlıyor. Senin ve Natsu'nun düşündüğü şekilde, bu görevin içinde başkaca şeyler olduğu bilinen bir durumsa, neden sadece iki genin ile senin yollandığını düşünüyorsun. İlk olarak aklına köyün sana güvendiği seçeneği gelse de, işin içinde bir bit yeniği olduğunu düşündüğünde, bunun üzerine daha güçlü bir takım ile gidilebilineceği düşüncesi kafanda hakim konuma geçiyor. Bu da yetmezmiş gibi, takımda giderek artmaya başlayan uçurum, ayrı bir sorun olarak önünde duruyor. Natsu ve sen, bariz bir şekilde farklı noktalarda bulunmaya başlıyorsunuz. Kurumi ise, gönlü Natsu'da, shinobiliği ise sende olacak şekilde bölünmüş bir halde duruyor. Senin de bildiğin üzere, bu tür bir bölünme bir shinobiyi hiçten farksız kılmamakta. Dolayısıyla oynadığın kumar ile, hem Natsu'yu kendine uzaklaştırmış hem de Kurumi'yi vasıfsız bir konuma düşürmüş haldesin. Üstüne üstlük bir de bilinmez bir görevin içinde yer alıyorsun. Sorunların giderek daha da büyümeye başlarken, ilerlemeniz de devam ediyor. Sanki siz ilerledikçe her şey daha da sarpa sarıyor.