[Makano & Sekki | Aktif Operasyon] Dost veya Düşman

[Shirou Makano]

İkinci adamlar hiç bir zaman hatırlanmayan, bir diğerinin arkasında ki gölge olarak kalmış kişilerdi her zaman. Kimse ikincileri hatırlamaz, hatırlayanlar ise yakın bir gelecekte unutmak yoluna giderlerdi. Kimin bir ikinciye ihtiyacı olmuş olsundu ki? Kimin bir gölgeyi hatırlamak için bir sebebi olmalıydı ki? Eğer kendisi de o gölgelerde yaşayan ve bunun acısını içinde taşıyan biri değilse.

Bende bu kişilerden biriydim işte. Kendi içsel hesaplaşmalarım ve git gellerim arasında on beş dakika yaşadığımız zaman dilimden ama kendi içerisinde belki de saatleri günleri aşmış biriydim. Yol üzerine yerleştirilmiş her bir gözcünün diğer gurubu iletilmesine şahit olmuş ama varlığını bile önemsemediği insanların arasında olduğu için buna dikkat etmemiştim. Benim sıram gelmeliydi. Ekranımda belirmesi gereken ''It's your turn.'' yazısını bekleyen bir oyuncuydum ne de olsa.

Son iletişimlerin yapılması ile çalıların arasından Sekki'nin dev bedenine nazaran cüce kalan boyum, altın saçlarının yanında monotonlaşmış kalan siyah saçlarım eğer bir tehdit durumunda olmasam dikkat bile çekmezdim bile herhalde. Ama ayrı noktalardan çıkan iki kişinin görüntüleri önce tehdit ve şüphe yaratmış olsa da öncelikle Hatsune'nin yüzünde. Sonradan düşüncelerini güvenlik için değiştirmiş olmalıydı gerçekte yaşananlar böyle olmasa da.

Sekki ile ilk göz göze geldiğim anda gözlerine kitlenmiş ve başımla selamlamıştım sanki uzun süredir görmediğim biriymiş gibi. Sonradan da Hatsune ile aramızda ki mesafe git gide kısaldında da müzakerelerin başlayacağının sinyalini vermişti bizi görmekten mutlu olmakla birlikte. Sekki davranmıştı onu hemen arkasından. Hemen başlamak istediğini, yolculuğun zor geçtiğinden filan bahsetmişti. Zorunlu söylenen yalan ama yalan değil gibi garip bir durumu olan sözlerden biriydi işte. Görev içinde yaşadığımız, daha doğrusu Sekki'nin üstlendiği psikolojik baskı bu yolculuğu onun için zor, benim içinde katlanılamaz hale getirmişti.

Konuşma sırasının bende olduğunu düşünmeme bir sakınca yoktu sanırım. Konuşması gereken diğer kişiler repliklerini tamamladıklarına göre sahneyi ele geçirebilirdim belki de. Kendi yazdığım ve ana oyuna bağlı olmayan replikleri araya sokuşturabilirdim bile varlığımı hatırlatmak için. ''Görüşmelere geçmek iki taraf için de uygundur herhalde o zaman. İki tarafıda memnun edecek sonuçların doğmasını umut edelim hem de daha başlamadan o zaman.''

[GM - Naruto]

İkinizin de cümlelerinin sonlanmasının ardından, beyaz tenin yapıştırdığı ufak bir tebessümle size karşılık veren Hatsune “Siz de bu kadar istekliyseniz, zaman kaybetmeyelim.” diyor ve önünüzden ilerlemeye başlıyor. Hatsune'nin önden gidişi, yolda herhangi bir tuzağa düşme ihtimalinizi zayıflatsa da, sizler Altın Jenerasyon'un ürünleri olarak, tedbiri hiçbir şekilde elden bırakmıyorsunuz. Gözleriniz sadece yürüdüğünüz yola kilitlenmiş olsa bile, Hatsune'nin aldığı nefes sayısını, yatağın içindeki eğim nedeniyle kayan kum tanelerini, yuvasına bir çekirdek kabuğu getirmeyi başaran karıncayı net bir şekilde biliyor ve görüyorsunuz. Adrenalin vücudunuzu esir alırken, Sekki brifingte Seiho ile ilgili verilen bilgileri kafasından geçirmeye başlıyor. Nereden geldiği belli olmayan bu adamın asıl amacının ne olduğu da belli olmasa da, paranın olduğu yerde bitiyor olması, onun zenginlik düşkünü olduğunu gösterdiği; maddi anlamda elinin güçlü olduğu fikri hemen hemen kesinken, Seiho'nun aksiyonları ile bu güç birleştiğinde, Seiho'nun en büyük yer altı organizasyonunu kurmasını beklemenin bir hayal olmayacağı, şeklinde konuşmalar Sekki'nin aklında canlanıyor. Bu konuşmalar esnasında da Hatsune önderliğinde, yatağın yer altına açılan noktasına gelmiş bulunuyorsunuz.

Hatsune, yerde duran tahta bir kapağı kaldırdıktan sonra “Burası savaş dönemlerinden kalma, unutulmuş bir sığınak. İçerisi biraz rutubetli olabilir, ancak malum, Konoha shinobileri bu ormadan cirit atarken, açık havada rahatça konuşmak mümkün olmuyor.” diyor. Cümlelerini bitirmesinin ardından ise, loş ışıkların olduğu sığınağa iniş yapıyor.

Birkaç merdiveni inmenizin ardından, Hatsune son gelen kişiden tahta kapıyı kapatmasını istiyor. Makano bu görevi üstlenen kişi olarak tahta kapıyı kapatıyor. Sığınağın giriş kısmı, tıpkı Hatsune'nin söylediği gibi aşırı rutubetli bir yer ve bu yüzden yarım dakika kadar nefes almak sizin için sıkıntılı oluyor. Bakışlarınız bu anlarda Hatsune'ye kayarken, onun da nefes almada problemler yaşadığını anlayabiliyorsunuz. Üç kişinin yan yana yürüyebileceği genişlikteki 5 metre kadar süren koridor kısmını geçmenizin ardından, bu kez metalden yapılmış bir kapı ile karşılaşıyorsunuz. Bu kapı pek de özenerek yapılmamış olsa da, belli ki zor zamanlarda iş görmüş gibi duruyor. Hatsune kapıyıı yavaşça açarken “Seiho-sama içeride bizleri bekliyor.” diyerek görüşmenin başlayacağının sinyalini veriyor.

Hatsune kapıyı açıp içeri girdikten sonra, ikiniz de onu takip ederek Seiho'nun bulunduğu odaya giriş yapıyorsunuz. Oda yaklaşık 10 metrekare genişliğinde görünürken, odanın tam ortasında bir masa ve masanın hemen arkasında sizi görmesiyle beraber ayağa kalkan Seiho bulunuyor. Masanın hemen karşısında ise, sizin oturacağınız iki koltuk bulunuyor. Masanın üstünde ise, iki sürahi ve üç kadeh bulunuyor.

Seiho'nun ayağa kalkmasıyla, 1.90 cm. boyunda, atletik bir yapıya sahip olan adamın pahalı kumaştan yapıldığı belli olan takım elbisesiyle parıl parıl parladığını fark ediyorsunuz. Yeni traşlanmış sakalları ve özenle yapılmış saçları, Seiho'nun kalitesini ortaya koyarken, kibar, ancak tedbirli bir ses tonuyla “Hoş geldiniz Nikkougakure shinobileri! Lütfen buyurun.” diyerek size oturacağınız sandalyeleri işaret ediyor.

Seiho'nun karşılamasının ardından, size ayrılan sandalyelere geçtiğinizde, deri kaplama bu sandalyelerin son derece konforlu olduğunu fark ediyorsunuz. Hatsune masadaki üç kadehi de Seiho'nun önüne koyduktan sonra, sürahilerden birini alarak kadehlere şarap olduğunu düşündüğünüz sıvıyı döküyor. Hemen ardından ise Seiho “Umarım iğrenmezsiniz...” diyor ve üç bardaktan da birer yudum şarap içtikten sonra, Hatsune iki bardağı size uzatıyor. Bu şekilde Seiho kadehlerin içerisinde dökülen şarapta zehir, vs. gibi bir şey olmadığını size ispatlama niyetinde gibi duruyor. Hatsune hemen arkanıza geçip, orada beklemeye koyulurken, Seiho kadehini kaldırıyor ve “Olumlu da olsa, olumsuz da olsa, yapacağımız müzakerenin şerefine içelim.” diyor. Yüzünde sıcak bir gülümseme yayılan Seiho'nun yüzündeki dinginlik, Seiho'ya dikkat etmeniz gerektiğini size haykırıyor resmen.

[GM - Naruto]

Kapalı konu

Hideki Sekki 2. pasiflik uyarısını almıştır.

Shirou Makano 3. pasiflik uyarısını alarak konudan çıkarılmıştır.

[Hideki Sekki]

Hatsuneyle konuşmamın ardından bana devam edebileceğimizi söyleyerek vakit kaybetmeyelim diyerek yürümeye başlamıştı. Önde o arkada ben bir kaç saniye önce gösterdiği tebessüm yürümeye başlamıştık.Konoha shinobileri ile bir çeşit anlaşma yapmıştım ancak burada tek başıma güvensiz hissettiğim için yine de tehlikeye karşı etrafı izlemeye başlamıştım. Yürürken aklımdan geçen bilgiler ışığında Konoha shinobilerinin bilgi ile kastettiklerini anlamıştım az da olsa. Neye karşı boğuştuğunu anlayamazsan sonuçta ona karşı da bir önlem düşünemezsin bu nedenle öncelikle onları izlemem gerektiğini düşünmeye başlamıştım. Merak etmiyor da değilim aslında karşımdaki kişilerin ne istediğini bu yüzden düşünmeden edemiyorum, para bir şeyleri almak için kullanılır güçte güvenlik için ancak hala mantıksız geliyor bir şeyi amaçlıyor olması gerekli. Suç örgütü desem, koruma görevleri gibi temel Shinobi görevlerini yapan birisi için suç örgütü demek... Suikast düzenlemek bile bir yerde bizlerin görevi bu yüzden bilemiyorum... Eh, bu arada yer altındaki yatağa da yaklaşmış gibi görünüyoruz. Görüşelim öncelikle, ilk izlenim önemlidir. Göğüs dışarı omuzlar dik!

Yerin iyice altına açılan tahta bir kapağı kaldıran Hatsune rutubetli bir yer olduğunu söylemişti buranın, eh eski savaşlar zamanında kaldığını da eklemeyi unutmamıştı. Köy shinobilerinin bilmediği buna benzer kim bilir daha ne kadar yer vardır. Konoha shinobilerine de değinmeyi unutmamıştı, hoş onları peşlerine takan ben olsam da... Hatsune'ye az da olsa ısınmaya başlamıştım, belki de saygılı davrandığındandır bilemiyorum ancak bana zarar vermek istiyor gibi gözükmüyor. Bu da görevin ikinci önceliği için sürüklediğim Konoha'lıları düşündürtüyor bana.

Yerin altına girdiğimiz sırada bir miktar başım dönmüştü iyice, kocaman bir bedene sahip bir insanın nefes alış verişlerine dikkat etmesi zorunluluktur. Yoksa çok çabuk yorulabilir, bunun için şekerli yiyecekler, sigara ve alkol gibi şeylerden olabildiğince uzak durmaya çalıştım hayatım boyunca bu nedenle bir kaç saniye tedirgin bir şekilde ilerledim. Erken yaşta vücudumun yetersiz oksijenden çökmesini istemezdim. Hatsune'ye bakınca o da aynı problemleri çekiyor gibi görünüyordu. Bu nedenle az da olsa rahatlamıştım, sadece bende olan bir sorun değildi bu. Önümde yürüyen kadının kuyruğu gibi onu takip ederken sonunda demir bir kapıya gelmiştik, ne kadar işe yarar şu anda bilinmez ama eskiden işe yaramış olmalı. Onun ardında ise beklediğim kişi bulunuyor. Hatsune bunu söylerken "Seiho-sama" diye hitap etmeyi unutmamıştı tabi. Şimdi sıra bende, başlayalım!

Kapıdan içeri girdiğimde normal insanlara göre uzun boylu ancak benden bir yirmi santim kadar daha kısa birisiyle karşılaşmıştım. İyi bir görünüme sahipti, güzel kumaşlardan kıyafetleri vardı ve beklendiği gibi gösterişliydi bunlar. Görüşmeye önem veriyor gibi görünüyordu, usturaya yeni vurulmuş elmacık kemikleri ve kibar temkinli bir ses ile ismimizi bilmediğini belli eden hoş geldiniz.

Deri sandalyeleri işaret eden ellerinin istediğini yaparken karşılamaya karşılık başımı hafifçe eğip epey rahat olan sandalyelerden birine oturmuştum ancak yine de benim için küçük geldiğinden biraz geriye itip ayaklarımı hafiften uzatmak zorunda kalmıştım. Hatsune'nin eşliğinde Seiho kadehlere şarap gibi görünen bir sıvıyı koymuştu ve zehir olmadığını göstermek için tadına bakmıştı hepsinin. Hatsune aynı şekilde kadehi bana uzattıktan sonra arkama geçip kadeh kaldırarak başlamıştık konuşmaya. Ben pek alkol alan birisi olmasam da bir kaç yudum nezaket gereği içmemde sakınca yok.

Kadehimi kaldırıp "Birbirimizi anlamaya." diyerek bir iki yudum almıştım sonrasında kadehi masaya koyup "Özürlerimi sunuyorum, alkolle aram pek iyi değildir. Bu bedene sahip olmak bazı şeylerden uzak durmayı gerektiriyor, saygısızlık olarak algılamayın lütfen." dedikten sonra derin bir nefes alıp söze ilk giren kişi olarak "Size köyümün tekliflerini getirmek için gelmiştim ancak bu gibi şeyler sadece bu konuşmaya zarar verecektir bu nedenle öncelikle kendimi tanıtayım. Ben Hideki Sekki, önemli ve ya üst düzey birisi sayılmam ancak insanların barış içerisinde yaşamasını arzulayan birisiyim. Bunu söylememin nedeni, Siz Morine Seiho hakkında ne kadar bana bilgi verilmiş olsa da söylenenler ışığında para peşinde koşan birisi olarak görünüyorsunuz sadece bu nedenle tanımadığım birisine duymak istemeyeceği ve ya onun onurunu lekeleyeceği bir teklif yapmak niyetinde değilim. Sizin için de uygunsa bu kadar güçlü bir adamın kim olduğunu ilk ağızdan öğrenmek benim için deri koltuklardan çok daha rahatlatıcı olacaktır. En azından onca güzel kıyafet ve güzel bir kadın ile ne gibi bir eylem niyetindesiniz bunu bilmek isterim." diyecektim, politik bir konuşma oldu ancak açık sözlü bir şekilde tüm hislerimi düşüncelerimi iletmiş olmalıyım.

[GM - Naruto]

Kadehlerin kaldırılışına Makano ile birlikte eşlik ediyorsun. Bu durumdan oldukça memnun görünen Seiho, başını hafifçe öne eğerek senin dileklerini karşılıyor ve bir parça şarabı yudumluyor. Alkolle ilgili özür cümlelerin bittiğinde, esas konuya girmek için bir nefes alıyorsun. Bu nefesten fırsat bulan Makano ise “Ben de bir özür sunayım madem…” diyerek konuşmaya başlıyor. Sen Makano’nun konuşmaya başlaması ile cümlelerini yutarken, Makano “Bu tip görüşmelerde ne kadar az muhatap olursa o kadar iyi anlaşmalar olacağına inanırım. Bu yüzden, konuşmalara olabildiğince müdahale etmeyeceğim ve bizim taraf açısında konuşma işini yanımdaki güzel kunoichiye bırakacağım.” diyor. Böylece görevin devamına ilişkin tüm sorumluluğu omuzlarına yükleyen Makano, kadehinden bir-iki yudum alıyor.

Her ne kadar Makano’nun bu aksiyonu sonucunda her şey sende bitiyor gibi görünse de, Makano’nun özellikle Hatsune’yi kontrol altında tutmak amacıyla konuşmaya dalmamayı tercih ettiğini anlayabiliyorsun. Bu da sana daha rahat bir konuşma ortamı oluşturuyor, zira sen konuşmaya odaklanmışken, Hatsune ve Seiho’dan gelecek bir müdahaleye tepki verme süren bariz bir şekilde düşeceği için, Makano’nun sana korumalık yapacak olması seni rahatlatıyor. Bu rahatlama ile kendini daha aklı başında hissederken, konuşmaya başlıyorsun.

Konuşmanın başından sonuna kadar, yüzündeki hafif tebessümden hiçbir taviz vermiyor Seiho. Bu haliyle de konuşman neticesinde Seiho’nun neler hissettiği konusunda bir fikrin de olmuyor. Bu açıdan Seiho hakkında ilk öğrendiğin şey de, Seiho’nun duygularını ve düşüncelerini belli etmeme konusunda bir hayli yetenekli olduğu oluyor. Bu durumu aklının bir köşesine not ederken, Seiho o zarif ses tonuyla “Elbette tarafların birbirini tanıması anlaşmanın daha sağlam olmasını sağlayacaktır. Bu bağlamda Sekki-san, üst düzey olmasanız da önemsiz biri olduğunuza inanmıyorum. Zaten insanların barış içinde yaşamasını isteyen birinin önemsiz olduğunu kim söyleyebilir ki?” diyor. Yüzünde hala gülümsemesini tutmaya devam eden Seiho, elindeki kadehten bir yudum aldıktan sonra “Benim için çeşitli tanımlamalar zaten yapılmış… Para peşinde koşan birisi tanımı, bunlardan sadece biri… Hakkımdaki tanımlamalar bundan başlayıp affına sığınarak söylüyorum ki, şeref yoksununa kadar gitmiştir. Ama kendi hakkımdaki tanımımı duymak istersen, hayattan zevk almaya çalışan ve insanlara ilham vermek isteyen biri olurdu. Tüm bu deri koltukların, pahalı kıyafetlerin sebebi budur… Ben hayattan zevk almaya çalışıyorum, hem de alabileceğim tüm zevkleri! Bu zevklerimi tatmin ettikçe de, insanların neler yapabileceğini herkese göstermeye çalışıyorum. Yoksa sahip olduğum güzelliklerin Buddha’nın gözünde kıymetsiz olduğunun bilincindeyim…” diyerek cümlelerini noktalıyor. Büyük bir hevesle yaptığı konuşmasını büyük bir yudumla taçlandıran Seiho, “Eğer benim kim olduğum sorusu cevap bulduysa, köyünün bu adamdan ne istediğini duyma vakti gelmiştir.” diyor. Seiho kendisiyle ilgili sorulara açık bir kapı bırakırken, esas konuya girme niyetini de ortaya seriyor.

Kapalı konu

Makano NPC olarak konuda varlığını sürdürmektedir, bilgin olsun diye söylüyorum.

[Hideki Sekki]

Konuşmaya başladığımız an bir an Makano'nun varlığını unuttuğumu fark ederek irkilmemin ardından söze girmeyeceğini belirtmişti, bunun sebebini başta anlayamayacak kadar kalın kafalı olsam dahi Hatsune'nin gözünün önünde olmasını istemeyi seçmişti. Bu çok daha iyi bir ortam olacaktı benim için, arkamın kollandığını bilmek tedirginliğimi azaltacaktır kesinlikle. Bu nedenle konuşmaya daha iyi odaklanmaya çalışacağım ve elimden geleni yapacağım sonu iyi de olsa kötü de olsa.

Konuşmaya başlamamla bitirmem arasında Seiho'ya ne kadar dikkat etsem de hiç bir farklılık sezemiyordum onda. Bu nedenle konuşmanın devamında da eğer yeterince olumlu bir ortam oluşmazsa farklı bir tepki almayı beklememin de bir mantığı yoktu. Onun gerçekten istediği şeyi öğrenmem gerekliydi ancak pek yardımcı olacağa da benzemiyor. Sözlerini iyice dinlemekten başka bir çarem de yok bu neticede.

Konuşmaya başladığında anlaşılmanın değeri ile söze girmişti benim gibi ancak hemen ardından yerimi belli edip barış kelimesine de aynı şekilde benim gibi vurgu yapmıştı. Şarabından bir yudum daha aldıktan sonra söze tekrar girmişti, kendisi hakkında yapılan tanımlardan bahsetmişti bunlar konusunda ne kadar rahatsız olduğunu bilemesem de kendini ilham kaynağı ve hayatından zevk almaya çalışan birisi gibi gördüğünü söylemişti. İlham kaynağı ile ne kast ettiğini bilemesem dahi, nereden geldiği bilinmeyen birisi için bu denli yüksek bir konumda olması hayrete düşürücü bir nitelikti elbette.

Kendisinden bahsederken spiritüal olarak da iç dünyasına hafiften değinmişti, bu yüzden bilgisiz birisi ve ya vicdansız olduğuna dair tanımlar yapmamak en iyisi olacaktır. Sözlerini sonlandırdıktan sonra büyük bir yudumla içtiği içkisini bir köşeye bırakıp isteğimize gelmişti sonuç. Bu noktada söyleyeceklerimi dikkatli seçmem gerekli gibi duruyor.

Ben de içkiden küçücük bir yudum daha alıp söze girecektim aynı şekilde "Kiken örgütü hakkında çok şey duydum. İlham alınası bir örgüt gerçekten, yüzlerce kişiyi kapsayan ve bir çok kalifiye elemanı bulunan bir makine gibi. Köyümün isteği de gayet basit, bu ilham kaynağını kendisinin yapmak niyetinde." dedikten sonra biraz daha ikna edici olmak için tekrar konuşmaya başlayacaktım "Şu anda bulunduğumuz yere bakınca bunu istemenin sebebi çok açık değil mi? Konoha shinobileri bu topraklarda isteklerine göre gezebiliyor. Sadece bu da değil, köle tüccarları bu ülkenin insanlarını hayvanlar gibi satıyorlar. İntikam peşinde koşan eski shinobiler köydeki insanlara acı çektiriyorlar. Tüm bunlar olurken sizin gibi güçlü insanların oluşturduğu bir örgüt var. Beklenen şey haraç almalarıyken onlara gerçek koruma sunabilecek insanların olduğu bir örgüt. Zenginler daha da zenginleşip halkı sömürürken onlara bile sözlerini geçirebilecek kadar güçlü kimseler. Bu yüzden köyüm sizi sadece askeri değil siyasi olarakta yanında istemekte. Her ne kadar bunca aşağılama yapılmış olunursa olsun, barış denen şey savaş olmasa da kendi içimizde sağlamak olduğumuz bir şey. İdeolojik ve stratejik olarak yanımızda görmeyi arzu ettiğimiz birisiniz Morine Seiho." diyerek cümlemi sonlandırıp bir küçük yudum daha içecektim önümdeki bardaktan .Sonrasında sözü ona geri vermek için "Peki ya barış düşkünü kadın söylediklerine karşılık ne beklemeleridir ki hayalini gerçekleştirmesi için bu adamın gücünü alabilsin?" diyecektim. Bakalım onun isteği neymiş...

[GM - Naruto]

Seiho sakin bir şekilde senin konuşmanı dinlerken, ara ara içkisinden yudum almayı da ihmal etmiyor. Buraya geldiğinizden beri sahip olduğu yüz ifadesinden hiçbir taviz vermeden duran Seiho, senin konuşman bitince, elindeki kadehi masaya bırakıyor. Hemen ardından ise Hatsune masaya gelerek kadehi dolduruyor ve Seiho’ya doğru uzatıyor. Neredeyse bir hayalet gibi, sen hiç anlamadan masaya gelmiş olan Hatsune, neredeyse aynı yoklukta masadan uzaklaşarak eski noktasına dönüyor. Seiho bu kez kadehini Hatsune’ye doğru kaldırırken, kaçamak bir bakışla Hatsune’ye baktığında, bu kadeh kaldırılışına tebessümle karşılık verdiğini görüyorsun. Ancak Hatsune’nin elmacık kemiklerinin kızarmış olması, bu sıcak tebessümün sıradanlıktan uzak olduğunu da sana söylüyor gibi…

Tekrar masaya odaklandığında, Seiho bakışlarını Makano ve senin üstünde gezdiriyor. Yaklaşık yarım dakikalık sessizliğin ardından, Seiho “Nikkougakure’yi gözümüzde büyütüyoruz sanırım.” diyerek konuşmaya başlıyor. Bu beklenmedik giriş ile dikkatlerinizi çekmeyi başaran Seiho “Demek istediğim şu; Nikkougakure her ne kadar küçük, yeni kalkınmaya başlayan bir köy olsa da, hatırı sayılır bir nesil yetiştirdiğinin herkes farkında. Altın Jenerasyon lafı sadece Nikkougakure içinde geçen bir terim değil. Diğer köyler de sizler için bu tanımı kullanıyor ve bundan çekiniyor. Belki onlara göre bir avuç shinobisiniz, ancak niteliğiniz onlarca avuç değerinde.” diyor. Kadehinden aldığı ufak bir yudumla dudaklarını ıslattıktan sonra ise “Yani anlayacağınız, senin deyiminle ideolojik ve stratejik olarak yanınızda bulunmanı istemeniz biraz garibime gitti. Neyse, bu kendi içimizde değerlendireceğimiz bir konu. Ama anladığım kadarıyla, ortalıklığımız içerisinde ben gölgeler arasında kalmaya devam edeceğim. Benim için makul…” diyor. Bu anlarda biraz cümleleri kopuklaşmaya başlayan Seiho kendini toparlamak istercesine üstünü başı düzeltiyor ve kadehinden bir küçük yudum daha alıyor. Birkaç hızlı göz kırpışının ardından bakışlarını tekrar sende odaklarken “Merak ettiğim birkaç husus var… Ortaklığımızın kapsamı ne olacak? Herhangi bir emir komuta zinciri içerisinde yer alacak mıyım? Nikkougakure’ye karşı işlediğim suçlar ne olacak? Beni hangi şartlar altında satmayacaksınız?” diyerek sorularını sıralıyor. Hızlı hızlı geçtiği bu soruların daha devamı gelecek gibi dururken Seiho “Bakın Sekki-san, ben öyle veya böyle, bu dünyada suçlu olarak görülen biriyim ve siz de bir suçluyu yanınızda istiyorsunuz. Hemen söyleyeyim, bu işbirliği karşılığında istediğim tek şey, Nikkougakure’den istediğim shinobinin Kiken’e katılmasıdır. Eğer bu sağlanamayacaksa daha fazla konuşma yapmada bir gereklilik görmüyorum. Ne var ki, bir anlaşma olacaksa, az önceki sorularım da cevaplanması gereken ve anlaşmanın güvencesi olarak kayıtlara geçmesi gereken şeyler diye düşünüyorum.” diyerek sözü bir kez daha sana bırakıyor.

[Hideki Sekki]

Konuşmam sırasında sanki bir program izler gibi beni izliyordu karşımdaki adam. Arada bir içkisini içip hiç bir ifade değişikliği olmadan devam ediyordu kaldığı yerden. Yaptığı tek farklılık içkisinin bitmiş olmasıydı ve bunu da hızlıca gölgelerindeki gizliliği ile halleden Hatsune hemen peşi sıra geri dönmüştü. Belki amacı o değildi ancak ben bunu bir çeşit gözdağı olarak algılamayı tercih etmiştim. Ne konumda olduğumu unutmamam gerektiğini sürekli hatırlamama yardımcı oluyordu. Burası sıcak mı oldu, epey bi sıcak gibi. Gerildim de aslında, başarılı olacak mıyız ki acaba...

Yarım dakika süren sessizlik sırasında muhtemel başarısızlığımız nedeniyle ikinci önceliğe geçmeyi düşünürken bir anda köyümüzü gözünde fazla büyüttüğünü söylemişti belki de bizi kast ediyordu. Biz fazla büyütüyorduk ancak ne olursa olsun bu söz nedeniyle nefesimi tutmuştum ve sırtımdan kalçama kadar ilerleyen soğuk bir ter damlası varmışcasına devamını beklemeye başlamıştım.Çok geçmeden devamının gelmesi ile rahatlamam bir olmuştu. Çok fazla ve ya detaylı düşünüyorum ancak güvenlik konusunda aldığım tedbir nedeniyle oturduğumuz pozisyon kritik bir yerdi. Peşimde getirdiğim kişileri saldırı amacı dışında Seriho'yu ölü gibi gösterip çift taraflı bir kazanca dönüştürmek gibi bir durum da kullanmayı istiyorum esasında. Suçlu birisi ölürse yaptığımız şey yasal olur değil mi?

Altın jenerasyon denen şeyle ilgili konuşmuştu başta ancak bu kısım benim ilgimi çekmiyordu. Pek tabi köyün onu istemesi hususunda düşündükleri de garibine gitmişti ancak güçlü insanlara her zaman ihtiyaç var. Gölgelerin arasında kalmak ve bizim yanımızda bulunmakta da bir sorunu yoktu bu güzel evet çok güzel! O zaman küçücük bir yudum daha!

Bu sırada ilk defa cümlelerinin kopuk bir hal aldığını ve dikkatinin bizden çıkmaya başladığını görmüştüm. Bu ikna etme açısından başarılı olduğumuzu ve ya düşünmesi gereken çok fazla şey olduğunu hissetmemi sağlıyordu. Üstünü düzeltip biraz ağzını ıslatmıştı, ardından da bir kaç defa göz kırpması. Belki de alkolün etkisi kim bilir, ancak ne olursa olsun sonunda tekrar odaklanmıştı. Kapsam, emir komuta zinciri ve şartlar hakkında soru sormuştu hemen sonrasında devam ederek, sorularının cevaplanmasının önemini vurgulamıştı. Pek tabi bir de askeri gücününü arttırmayı istediğini belirtmişti.

Sözlerini düşünmemin ardından bende uygun bir cevap bulmak amacıyla onu bir miktar süzdükten sonra

"Sırasıyla cevap vermem uygun olacaktır.
Ortaklığın kapsamı siyasal ve askeri olarak ikiye ayrılacak. Sadece yönetimde yüksek güce sahip olan Chou-sama ve danışmanlarının hemen altında olmanız da uygun olacaktır. Benim görüşüm çoğu insana göre etik olmayacak ancak barışın ve güvenliğin sağlanması gereken konularda ortaklaşılması hususunda bir paylaşım olması gerektiği yönünde. İki tarafın liderlerinin de karizması düşünülünce Kiken'in bitirdiği işi resmileştirmek köyün gerekli makamlarına düşecek.
Emir komuta zinciri olarakta sizin için de uygunsa dediğim gibi üst düzey yöneticilerimizin özel danışmanı konumunda olacağınız düşüncesi hatalı olmayacaktır. Bu şekilde aramızdaki anlaşma konusunda insanlar yanlış düşünemeyecektir. Ekleme ve çıkarmalar konusunda da daha kısa ve net görüşmeler yapmanız kolaylaşacaktır bu şekilde.
Köye karşı işlediğiniz suçlara gelince, bunları otoriteye karşı işlemişsiniz gibi düşünüyor köy. Kendisine karşı değil ve zamanın değişmesi nedeniyle bunların bir kısmının düşürülmesi konusunda güveniniz tam olsun. Yanlış anlamayacak olursanız, her köyün kötü görünümlü bir koruyucuya ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Bu görevi de size vermek bizleri hoşnut edecektir.
Hangi şartlar altında ortaklığımızın devamı hususunu imtiyazların karşılığı olarak sizden istediğimiz basit bir şeyle açıklayacağım. Köyümüzün sizin suçlamalarınızın bir kısmının düşürülmesi, biraz sonra değineceğim istediğiniz shinobiyi aranıza katma durumu, köyün içinde isterseniz barınma ve askeri yardım karşılığında istek olarak tek diretmesi vücudunuza bir mühür yerleştirilmesi olacak. İki tarafta anlaşmaya uyması ile hiç bir şekilde bu söz bozulmayacak bu şekilde.
Karışılık olarak istediğiniz şey mümkün değil tabi zorlama şartı altında. Shinobi olmak milliyetçilik vasfını aşılar ilk etapta bu nedenle kişileri katılması için resmi olarak zorlama imkanımız görevlendirme ile olabilir lakin istediğiniz kişi aynı şekilde katılmak isterse köyümüzün buna bir itirazı olmayacak. Tekrar açıklamak için, istediğiniz shinobinin katılmayı reddetmesi durumunda gözleme görevi niteliğinde bir görev kendisine iletilecek.Bu noktada pazarlık konusu size kalmış durumda tabi.
Anlaşmadan beklediğimiz şartlar bunlar, iki tarafında içerisinde birer temsilci bulunmasını bu durumu kolaylaştıracaktır benim gözümde. Eklemek ya da çıkartmak istediğiniz bir şey varsa tabi bunları da duymak beni memnun edecek, sonrasında kutlama ve resmileştirme için sizi köye davet edeceğim. Aynı zamanda isteğiniz dahilinde size kişisel planımı da aktaracağım onaylamanız koşulunda." diyerek uzun konuşmamı bitirecek ve küçücük bir yudum daha alacaktım. Bu noktadan sonra işin rengi belli olacak, hazırlıklı olmakta fayda var.

[GM - Naruto]

Konuşmanı oldukça dikkatli bir şekilde dinleyen Seiho, bu kez kadehini hiç ağzına götürmeden yapıyor bu işi. Yüzündeki ifade ilk kez bu kadar ciddi görünürken, senin tüm konuşman bitiyor. Konuşmanın sonlanmasıyla birlikte, Seiho kadehini ağzına götürüyor, ancak gözlerinden bir şeyler düşündüğünü anlayabiliyorsun. Açıkçası Seiho da bunu çok gizler gibi durmuyor, yani düşündüğünü görmeni istiyor denebilir. Kadehini indirdiğinde ise “Şartlar elverişli, ancak kafama takılan, daha doğrusu kabul edemeyeceğim birkaç husus var.” diyen Seiho, ellerini çenesinin hemen altında birleştirirken, “Tek muhatabım Daimyo olur, Taiyoulardan veya Hikarilerden herhangi biri ile iletişime dahi geçmem. Hakkımdaki suçlamaların hepsi düşürülür ve suçsuzluğumu gösteren parşömen Daimyo’nun imzasıyla bana verilir. Bana veya Kiken’deki herhangi birine mühür yerleştirilmesi söz konusu bile olamaz! Kiken’e istediğim kişiler görevlendirme olarak atanır ve gerisi bana kalır. Nikkougakure’ye benim ve Hatsune dışında Kiken’den kimse giremez. Nikkougakure’ye yapacağımız girişler ancak Daimyo’nun bilgisi dahilinde olur, aksi bir şekilde giriş yapılamaz.” diyor. Her bir şartını dile getirirken, fazla taviz vermeyeceğini gösterir bir ses tonu kullanan Seiho, kadehinden bir yudum içki aldıktan sonra “Eğer bu şartlar altında işbirliğimiz kabul olursa, ben de senin kişisel planını dinler ve elimden geldiğince katkıda bulunurum.” diyerek konuşmasını sonlandırıyor.

[Hideki Sekki]

Sözlerimi dikkate almaya başladığını ve onu düşünmeye sevk ettiğini görebiliyordum artık. Basit ideolojilerden konuşmayı bırakmıştık, hoş burada oturmuş terörist olarak anılan birisi ile ideallerimizi tartışıyorduk. Epey gülünç bir durum aslında ancak olması gereken de bu gibi görüyor. Yüzündeki ifade değişikliğini görüp konuşmam boyunca içkiye ağzını sürmediğini görebiliyordum, bitmesinin ardından içerken yüzündeki ifade daha ciddi bir hal almıştı. Bunu bana bilerek gösteriyordu, belki de kasıtlı olarak düşündüğünü düşündürmeye çalışıyordu ancak durum her şekilde beklemeyi ve söz hakkını almasını gerektiriyordu.

Bekleyişimiz sürerken sonunda kabul edilebilir olduğunu söyleyip bir kaç rötuş istediğini belirtmişti. Ellerini çenesinin altında birleştirip ciddiyetini biraz daha arttırdığı düşüncesi ile beklemeye koyulmuştum. Söze direk olarak muhatabı olacak kişiden başlamıştı. Bence de olması gereken buydu, Daimyo'dan direk görev almak fraksiyonlar tarafından kullanılmamayı da içeriyordu kısacası. Bu noktada benim için de kabul edilebilir bir nitelikti bu. Suçlamalar konusuna gelince tam olarka hatırlayamadığım için hakkındaki suçlamaları bingo kitabımdan kısaca bir bakacaktım. Bunu bilerek gösterecektim ona tabi ki. Hoş suçlamaların çokta bir önemi yok ancak yine de kontrol ettiğimi görmesi avantaj sağlayacaktır.

Kendisi ve ya örgütü üzerinde her hangi bir mührü kabul etmeyeceğini de kesin olarak dile getirmişti, shinobi konusunda da mutabık kalmıştık. Girişler konusunda da kendini kısıtlayarak köy dışında güvenliğe almıştı kendisini ve örgütünü.

Şartlarını sunduktan sonra söz bana geçmişti. Buna karşılık olarak bir kaç saniye düşündüklerimi toplamak için beklemem gerekiyordu. Makano'yu kontrol ettikten sonra geri Seiho'ya dönüp "Suçlamaların bazılarının düşürülmesi sorun olabilir ancak görgü tanıklarına nereden geldiği belli olmayan bir miktar bağış yapılırsa ve suçlamaları geri çekilirse ortada suç kalmayacağından eminim. Yargılama için sözde bir mahkeme kurulup eminim ki basit şeylerin üstü örtülür." dedikten sonra kendisinin susturmasını kast ettiğimi belli eder şekilde gülümseyecektim hafiften. "Tabi susturulacak kişilerin isimlerinin olduğu bir dosya kaybolabilir. Her zaman evraklarda eksiklik olur zaten." diyecektim.

Sözlerimin sonrasında diğer konulara geçmek için "Mühür konusu köy ile aranızda olacak asıl sorun olacaktır. Bu sizi kontrol altında tutmaktan çok size güvenilmemesinden kaynaklı bir durum. Bunun önüne geçmek için sizin köy içerisinde ikamet etmeniz en iyisi olacaktır. Bu şekilde yanlış anlaşılmaların önüne de geçebiliriz. Örgütünüzdeki kişilerin aynı şekilde ikameti ve isimlerini de isteyecektir Daimyo-sama. Bunun karşılığında sizin emrinize her fraksiyondan birer tane shinobi ve direk Daimyo'nun görevlendireceği bir shinobi eşlik edecek. Bu şekilde zaman içerisinde güvenimiz pekişecektir inanıyorum ki. Tabi başka bir çözüm daha var aklımda kabul ederseniz.
izi ölmüş gibi gösterip tüm suçlamaları anında düşürüp yeni bir kimlikle köyde üst düzey bir pozisyona atanmanızı sağlayabiliriz. Bu şekilde yine göz önünde duracağınız için mühüre gerek kalmayacaktır. Mühür en kolay kısım tabi ki, bunu kabul ederseniz hazırlanması sırasında sizin örgütünüzde bulunan yetenekli kişilerinde bulunması mutlu edecektir bizleri. Bu şekilde içeriği de her iki taraf için kesinleşir ancak söylemem gerekiyor ki, güçlü insanların bir birine karşı güven sağlaması için basit bile olsa bir şeyler göstermeleri gerek. Shinobi alımınızı ve suçlarınızın düşmesi konusunda mutabık kaldık ancak şu anda bunları yapmamız için bize bir gerekçe değil geleceğe yönelik bir vaat verdiniz. Bildiğiniz gibi köyümüzde pek çok eksikte bulunmakta, başlangıç olarak alacağınız shinobilerin eğitimine katkıda bulunmak için kütüphanemizi ve akademimizi yenilemenizi de rica edebilirim değil mi? Sonuçta mühür konusunda tamamen zıt fikirlerdeyiz." diyecektim. Bakalım bu nasıl işe yarayacak.