Ölüm... Bu soğuk kelimenin ağızdan çıkışı fazla basit kaçtı bu sefer. Buraya geldiğimizden beri hep nereye geldik, neredeyiz sorusunu sordum kendime. Şimdi cevabı yavaş yavaş alıyor gibiyim. Ölümün kıyısına gelmiştik. Belki de ölüm adası, ölüm dağı, ölümün köyü... Shunsen ve bakışları bana ölümü anlatmıştı. Ona söyleyecek bir şeyim yoktu. Zaten hızlıca yanımdan ayrılmıştım. Neler döndüğünü düşünmeyi artık bırakmıştım. Her şeyi sorgulayacak bir zaman değildi. Shunsen, bu ilginç ve açgözlü topluluğun bir üyesiydi. İyi biri miydi? Hiç sanmıyorum. Shinobi olduğumdan habersizdi. Usagi'yi korumamı istemesi bizden tamamen habersiz olduğunu bana açıklıyordu. Neden bana yalan söylesin ki? Bana yalan söylemek için hiç bir nedeni yok. Isshiki, Usagi ve ben başbaşa kalmıştık. Shunsen'in söylediklerini yarımyamalak duyduklarını varsayıyordum. Ancak onlara bunu kısa sürede açıklamam gerekiyordu. Hala ne bekliyorum ki? Konuş Hayato...
"Burada bir katliam dönecek.. Karen'in hatunları Miyazaki ve beni hedef alıyorlar. Diğer yandan sen Isshiki, Shinsaku'yu alıyormuşsun! Shunsen ise Karen'i alıyor.." Bu sözleri kısa bir süre içinde ağzımdan döktükten sonra soluklandım. Bütün koridora göz gezdirip etrafı taradım. Ardından tekrar kısık sesle söze girdim:
"Yemeklerde zehir olma olasılığı çok yüksek. Isshiki, bu iş bittikten sonra seni de hedef alacaklardır. Karen'in korumalarını ortadan kaldırmalıyız. Yemekleri hazırlayacağız dediler. Mutfakta olmalılar. Mutfağa gidelim. Sen önden git. Yanlarına sokul. Ardından ben geleceğim." Bu sırada aklıma Shunsen'in sözleri geliyordu. Usagi'ye kısa zamanda bu kadar bağlanmışmıydı? Nasıl olabilir ki bu.. Hayır Shunsen... Sen fazla zekisin sadece. Usagi'ye ihtiyacın var. Neden?
"Karen ona yaklaşırsa her şey biter!" Kelimeleri aklımda canlanır canlanmaz gözlerimi Usagi'ye doğru kaydırdım. Pahalı ve şık elbisesine baktım. Ardından düşündüm. Eğer Usagi'nin üzerinde Karen'in almaması gereken bir şey olsaydı bile Usagi bunu farketmeliydi... Parşömen mesela? Peki bir parşömeni saklamak ne kadar zor olabilir? Çok kolay. Söylemeye değerdi. Denemeye değerdi. Usagi'ye kayan gözlerimi üzerinde tutmaya devam ettim.
"Usagi, Shunsen sana herhangi bir şey verdi mi? Kıyafetini kontrol et. Herhangi bir şey, parşömen olmak zorunda değil.." Usagi büyük ihtimalle çoktan donatmıştı kıyafetini ama yine de sormakta yarar vardı. Shunsen, gerçekten Usagi üzerinde bir şey taşımıyorsa ona aşık oldu demektir. Aşık olduğu insanı koruma görevi veren birine yalan söylemek için hiç nedeni yok... Eğer Usagi'nin üzerinden bir şey çıkmadığı takdirde beynimde tek bir şüpheli kalacak. Miyake Karen... Aklımda çok fazla plan yok. Chuunin seviyesinde 3 shinobi ile başa çıkabilecek insanalar yok burada. Arkadaşlarıma durumu yavaştan ve üstünkörü anlatmıştım. Açıkcası onların düşüncelerini merak ediyordum. Çok zamanım yoktu. Bir kulağımı onlara vermişken kapıya yanaştım. Ve kapıda bir anahtar deliği aradım. Varsa oradan bakacak, yoksa kulağımı dayayıp olabildiğince odaklanacaktım. Bunu yaparken diğerlerinden sessiz olmalarını isteyecektim. Bu süre zarfında Isshiki mutfağa, Karen'in korumalarının yanına doğru yol alacaktı. Isshiki yola çıktıktan bir süre sonra ise kapıyı gözetlemeyi bırakıp mutfağa ilerleyecektik. Karen'in hatunlarının bana olan bakışları tamamen aklıma kazındı. Birini öldürme planları yapsam ben daha başka bakardım. Daha rahat, daha şakacı... Demek ki mizaçlarımız farklı. Usagi'de değişik bir durum olmadığı sürece Shunsen'i kafamdan silecektim. Karen tek şüphelim olacaktı. Bu durumda bir a, bir de b planına sahip olacaktık. A planı, korumaları konuşturup bilgiyi almaktı. Bu plan işe yaramadığı takdirde b planına geçecektim. İçeri girecek, katliama katılacaktık. Shunsen ile amaçlarımız aynı parşömeni ele geçirmek ise o durumda parşömeni ben alacaktım. Bunun olması ihtimalini de aklımda tutuyorum çünkü. Shunsen'in Usagi'ye karşı gerçekten bir şey hissetmesi durumunda onu koz olarak ileri sürebilirdim. Buradakilerin bir çoğunun 5 para etmez herifler olduğunu zaten konuşmalarından anlamıştım. O yüzden ellerimi kirletmekten çekinmeyecektim. Nikkougakure için, kendim için...