gönderen Kumagari Eijiro tarih 02 Eyl 2016, 03:18
Çamurla birleşmiş şekilde yatıyordum. Vücudumun içindeki mızraktan daha çok canımı acıtan şey ise başarısızlıktı. Tek yapmam gereken şey bu orospu evladını öldürmekti ve bunu bile başaramamıştım. Ufacık bir hedefi bile başaramıyorsam benim işim neydi ki? Bu adamdan bilgi almak için gelmiştik fakat o, kendi köyüne, kandaşlarına ihanet etmişti. Ben de bunu adamın yanına kâr bırakmaktan başka bir şey yapamamıştım. Çuvallamıştım. Yerde öylece yatıyordum. Elimi kıpırdatacak gücüm kalmamış, acı içinde kıvranıyordum. İşe yaramaz bir et parçasıydım sadece. Benim yerime cansız bir korkuluk koysalar benden daha fazla iş yapardı belki de. En azından canı yanmazdı. Ayrıca ben yerde yatarken benim yarım kadar boyu olan bebe, hâlen bir şeyler yapabiliyordu. Görev başarıyla tamamlanacak olursa belki de sadece onun sayesinde olacaktı. Ben ne yapmıştım? Yerde ölü gibi yatmak bir katkı mıydı? Hiç sanmıyordum. Anasını sikeyim böyle işin! Yarrak kadar boyu olan adam benim yerime savaşıyordu. Hem de hain bir piç ile. Nefretim ve öfkem deli gibi birikiyordu. Ve bu birikim ağzımdan haykırış olarak dökülmüştü. Kime faydası varsa artık…
Kafamı çevirmeye kendimi zorladığımda kızın yavaş yavaş kendisine gelip ayağa kalkmaya çalıştığını görmüştüm. Kız bile kalkıyordu. Ben? Benim hâlen ölüden farkım yoktu. Aptal gibi götüme mızrağı yemiş ve yere kapaklanmıştım. Ondan yardım istemek bir acizlikti fakat ayağa kalkmak için yardıma ihtiyacım vardı. Kalkmalı ve yarım kalan işimi bitirmeliydim. Kız bana doğru gelmeye başlamıştı. Ah, sevinsem mi hâlime üzülsem mi bilmiyordum. Gözlerim hâlâ kızdayken kulağıma gelen bağrışların kesilmesi hayra alâmet olamazdı. Ne olmuştu? Yoksa hepimizin sonu gelmiş miydi?
Gözlerimi orospu çocuğuna çevirdiğimde ise kendisine gelmiş ve büyük ihtimâl bebenin attığı kunailerden yere yatarak sıyrıldığını görmüştüm. İkimiz de artık yere değiyorduk fakat adamın benden çok daha iyi durumda olduğu apaçık ortadaydı ve bu durum, benim için hiç de iyi değildi. Bana yardım etmek için harekete geçmiş olan Fuki, piçin radarına yakalanmıştı. Belki de beni es geçip ona karşı hamle yapabilirdi. Fuki de rotasını değiştirip ona doğru çevirmişti. Saldırıya geçmiş olduğu ortadaydı. Jin’in kendisini savunacağını düşündüğüm hâlde o, kızı umursamayıp ayaklanıp yeniden bana odaklanmıştı. Ulan piç, zaten bir ayağım çukurda, benden ne istiyorsun?! Kızın hamle yaparak adamın arkasına geçmiş olduğunu görmüştüm fakat olayların benim lehime gerçekleşmeyeceğini adamın mühürlerini yapmaya başladığında anlamıştım. Mühürler tamamlandığında ise altımdaki çamurdan oluşan başka bir mızrağın omzuma yakın bir yerden giriş yaptığını hissetmiştim. Sivri ucu etimi delip geçerken bağırmamak için hiçbir şey yapamıyordum. Canım yanıyordu. Hem de çok! Sivri ucu az önceki gibi vücudumu delip geçtikten sonra vücudumun sağ kısmı ile olan ilişiğim kesilmişti. Parmaklarıma, koluma hükmedemiyordum. Aramızdaki bağ kesilmişti. Bir süre otuz bir çekemeyecektim anlaşılan. Sağ tarafımdaki hiçbir yerimi oynatamıyordum. Ananı sikeyim birader, benden ne istiyorsun bu kadar be?!
Kendi acımla başa çıkmaya çalışırken biraz da olsa içime su serpen olay, orospu evladının yere süzülüşü olmuştu. Hasar aldığım su götürmez bir gerçekti fakat en azından amacımıza ulaşmıştık. Ben pek bir katkı sağlamamış olsam da. Geri kalanlar hâlletmişti. Ben de yerde ölü gibi yatmıştım sadece. Bir işe yaramamış, onlar için yük olmuştum. Sikeyim! Gözlerimi zar zor açık tutarken ikisinin de bana doğru gelmekte olduklarını fark etmiştim. Ah, dostlarım. Başarısız olduğum için özür dilerim! Size zahmet çıkarttığım için. Kızın çıkarttığı bezler vücudumu sarmalarken acımda pek bir değişiklik olmuyordu. Sağ kolum hâlen emirlerime karşı geliyor, vücudumda iki delik ile hayata tutunmaya çalışıyordum. Kendi başıma hareket etmekte bile zorlanıyordum. Adım dahi atamayan bir adam. Ne için yaşıyordum ki? Mızraklar canımı alsa daha mı yararlı olurdum bunlar için? Onlar sayesinde yürümeye başladığımda başka bir yere gitme kararı almıştık. Burada daha fazla durduğumuz takdirde birçok insan toplanacaktı ve bu bizim sonumuz olabilirdi. Suçlu olarak yargılanırdık. Büyük ihtimâlle canlarımızı burada alırlardı. Olabildiğince hızlı şekilde orospu çocuğunun cansız bedeninden uzaklaşıyorduk. Orada öylece yatması benim için mutluluk kaynağı olsa da köydeki diğer insanlar için aynısının geçerli olmayacağını biliyordum. Bir şekilde kendimizi kurtarmamız gerekiyordu. Kimselere görünmeden toz olmalıydık.
Bedenlerimizi yeniden bir hana girdikten sonra sakinleşmeye çalışıyorduk. Üzerimizdeki toz, toprak, çamur, kan lekelerinden kurtulduktan sonra yeniden bana bakım sırası gelmişti. İkisine de yük oluyordum. Hiçbir vasfım olmadan, sadece fazladan iş çıkartıyordum ikisine. Amına koyayım böyle hayatın. Vücudumun sağ tarafıyla bir süre ilişkimiz kesik olacaktı. Nefes alıyordum almasına da, hayatın gerçekleri bir kez daha suratıma vurulmuştu. Beceriksiz, işlevsiz bir aptaldan farkım yoktu. Az daha ölecektim. Şimdi de iki insanın başına kalmıştım. Peh. Götlerimizi bir yere koyabilmiştik sonunda. Nefeslerimizi tekrar düzene soktuktan sonra ortada bir konuşma dönmesini beklemiştim fakat hâlen sessizlik hakimdi. Burada daha fazla zaman kaybedemezdik. Olabildiğince erken köye yol almalıydık. Her an ensemizde bitebilirlerdi. Fakat hiçbir bilgi elde edememiştik. Bu kadar olayı ve hasarı boşu boşuna yaşamış olamazdık. Fuki’den bir şeyler öğrenmemiz gerekiyordu. Elimiz boş döndüğümüz takdirde hiçbir şey başarmamış olacaktık ve üstüne üstlük durumum hiç iç açıcı değildi.
Öğrenebileceğimiz şeyleri en kısa sürede öğrenip, siktiğim köyünü terk etmemiz gerekiyordu. Gözlerimi pişmanlık ve utançtan dolayı kıza çeviremediğimden başka bir yere odaklandıktan sonra ağzımı açıp konuşmaya çalışacaktım. “Bacım, biz buraya bilgi almak için gelmiştik. Sen de biliyorsun. Bize birkaç şey söyle de gidelim, burada kalmak bizim sonumuz olacak yoksa.” Kız on-on beş dakika önce bize bir şey söylemeye yanaşmamıştı fakat başımızdan geçen olaylardan sonra bize güvenmemesi için hiçbir sebep kalmamıştı ortada. Bizi yormadan bilgilerini aktarması işimizi çok kolaylaştırırdı, sonrasında da kalkıp giderdik paşa paşa.
