Hayato; Miyazaki’ye övgülerin bulunduğu ilk cümlelerin, Miyazaki’nin de yüzünde bir gülümseme oluşmasına neden oluyor. Muhabbete doğru kanaldan girdiğini anlaman da bu şekilde oluyor. Dolayısıyla aynı kanal üzerinden yürümeye devam ederken, bir sonraki cümlen geliyor. Parasızlık barındıran cümlenin ardından Miyazaki sana eliyle masanın önüne getirilen sandalyeye oturmanı işaret ederken “Açıkçası parası olmayan insanlardan tiksinirim. Bana nasıl gözlerle bakacağını tahmin edebiliyorum ama fakirler hiç ilgimi çekmiyor.” Diyor hafif bir gülümseme ile. Hemen ardından yüzündeki gülümseme daha da büyürken “Ama parasız shinobileri hiç ama hiç sevmiyorum! Benim ağzımı sulandırıyorsunuz, dükkanıma gelip her şeye bakıyorsunuz, sonra da paranız olmadığı için hiçbir şey almıyorsunuz!” diyor. Cümleleri her ne kadar tüm shinobileri aşağılar nitelikte olsa da, Miyazaki’nin espri anlayışının bu olduğunu anlayabiliyorsun. Miyazaki ise, kendi stand-up şovuna devam ederek “Ben de size acıyor ve önünüze 3-5 kunai atıyorum! Aç köpek gibi saldırıyorsunuz!” diyor kahkahalar atarken. Sen durumu bozuntuya vermesen de, dükkandaki personellerden biri öksürür gibi yaparak Miyazaki’nin durmasını sağlıyor. Söylediklerinde fazla ileri gittiğini fark eden Miyazaki, kafası ile senden özür diler gibi bir hareket yaparken “Bu hiç klas değildi, ha?” diyor.
Miyazaki’nin düşük çenesi kendi kendini mahcup konuma düşürürken, sana da bir altın tepsi sunuyor. Miyazaki “En azından klasımı geri almak için sana yardımcı olabileceğim bir konu söyle.” diyerek sana bir kapı açıyor. Miyazaki’nin yüzündeki kendinden beklenmeyen mahcup ifade, isteklerin noktasında neredeyse sınırsız bir tutum sergileyebileceğini gösterir gibi.
Usagi; Dükkandan içeriye girerken, hedefin doğrudan Shunsen oluyor. Önündeki müşteriye bir şeyler satmış olan Shunsen, boş konumdayken, bir an onunla göz göze geliyorsunuz ve adam sen daha hiçbir şey söylemeden “Bu saçlar ve mavi gözler… Hanımefendi, elimde tam size göre bir şey olduğunu söylesem…” diyor ve tezgahından mavi taşı olan bir kolye çıkarırken “Tanzanit taşı… Eminim gözlerinizi daha da belirgin hale getirecektir!” diyor. Sen amacına ulaşmış bir şekilde Shunsen’in karşına gelirken, Shunsen kolyeyi sana uzatıyor ve yumuşak ve ikna edici ses tonundan ödün vermeyerek “Lütfen deneyin, en azından bizim gözlerimizi büyüleyin!” diyor. Daha tek bir cümle söyleyemeden Shunsen’in cümlelerine kendini kaptırdığın anda, kolyeyi çoktan eline almış olduğunu fark ediyorsun! Bu ikna ediciliğin senin için çok da hayra alamet olmadığının farkına vardığında ise, karşındaki kişinin sıradan biri olmadığını rahatlıkla anlayabiliyorsun. Shunsen ise, kolyeyi takmanı sabırsızlıkla bekliyor gibi duruyor.
Isshiki; Cümlelerin ağzından dökülürken, Norio bir yandan yemeğe devam ederken bir yandan da seni dinliyor. Nikkougakure’nin adı geçtiği anda kaşları hafifçe kalkan Norio, nezaketsizlik yapıp senin sözünü kesmek yerine, konuşmanın bitmesini bekliyor. Senin cümlelerin sonlandığında ise Norio “Demek Nikkougakure… Orada hiç bulunmadım ancak Daimyo-sama’nız başa geçtiğinde, ona güzel bir tablo göndermiştim. Aslında köyünüzü de ziyaret etmek isterim ancak uğraşacak daha önemli işlerim var.” diyor. Sözü bu şekilde bir sonraki cümlesine bağlayan Norio “Evet, burada ünlü tüccarların yer alacağı bir resepsiyona katılacağım. Her ne kadar bu tür etkinliklerden haz etmesem de, sanatı herkese ulaştırmak için bu tip yerlerde bulunmam gerekiyor. Aslında hiçbir bana saygıda kusur etmiyor, ancak yine de para hırsıyla koltuklarında oturanların yanında sırf sanatın yayılmasını sağlamaya çalışmak acı verici bir his!” diyerek konuşmasını sonlandırıyor.