Her ne kadar kendi kendine bir şeyler söylüyor olsan da, Kisho’nun seni pek de kaile aldığı söylenemez. Hala daha yüzündeki o gülüş kendini korurken, sözlerinle en azından Kisho’yu hareketsiz bırakabiliyorsun. Başlarda pek önem vermese de, giderek konuşmanın anlamını kavramaya çalışıyor gibi görünen Kisho, senin parmağını kırmaya çalışman için sana yeterli süreyi veriyor. Giderek parmağında artan basınç ile acı duymaya başlasan da, baş koyduğun yolda çektiğin acıları zihninden geçirerek kendini kontrol altında tutabiliyorsun. Chakranı da sol eline yönlendirerek uyguladığın basıncını artmasını sağlıyorsun. Cümlelerin sonlarına geldiğinde ise, sol baş parmağını, parmağın büküldüğü noktadaki kemikten başlayarak bileğe gelen kısma kadar kırabiliyorsun! Diğer bir deyişle, zincirlerden kurtulman için sana engel olan parmağın kemik kısmı birkaç yerden kırılmış oluyor! Hissettiğin acıya rağmen, buradan kurtulma konusunda ümitlerin yeşeriyor. Önündeki tek engelin artık zincirler olduğunu biliyorsun ve hiç zaman kaybetmeden, sol bileğini zincirden kaydırmak için çekiyorsun. Ancak bileğinde sandığın kadar kan ve ter olmaması, tahmin ettiğin kayganlığın olmamasına da neden oluyor ve bu yüzden de, bileğini hızlı bir şekilde çektiğin anda, her ne kadar bileğini kurtarmayı başarsan da, canını yanıyor. Kisho, senin zincirleden kurtulmuş olmanın verdiği şaşkınlıkla sana bakarken, artık en azından sol elin özgür olduğu için, hızlıca Henge no Jutsu için mühürleri yapmaya koyuluyorsun ve kırık parmağın sebebiyle, her zamankinden daha uzun bir sürede, mühürleri halledip küçük kardeşine dönüşmeyi başarıyorsun!
Kolların ve ayakların zincirlerden tamamen özgür kaldığı anda, skoru eşitleyip öne geçebileceğine emin oluyorsun. Kisho’nun yetenekleri konusunda hiçbir fikrin olmasa da, içinde yanan ateş ile Kisho’nun üstesinden gelebileceğine inanıyorsun. Zincirler tamamen boşlukta sallanırken, göz bebeklerin büyümeye başlıyor adrenalin ile. Sonrasında ise, Kisho’nun hareketlerini görüyorsun… Sonrasında da yine o iğrenç kırmızı sıvı…
Sen Henge no Jutsu ile dönüşmek için zaman geçirirken, Kisho da boş durmuyor. Zaten aranızdaki mesafe 1 metreye kadar düşmüşken, senin hareketliliğin Kisho’nun da hareketlenmesine sebep oluyor. Küçük kız kardeşine ait bedenin, tam da şah damarı kısmına indirilen kunai ile Henge bozulurken, istemsizce fışkıran kanı bastırmak için elini kullanıyorsun. Kisho ise ilk kez öfkeli bir suratla sana bakarken, karnına ayağının tabanıyla bir tekme indiriyor! Kırbaç ile açılan yaraya gelen bu tekme canını yakarken, sen de az önce kurtulduğu “X” şeklindeki mekanizmaya çarpıyor ve yere düşüyorsun. Gözün giderek kararırken, Kisho’dan başka seni kurtarabilecek hiç kimsenin olmadığını biliyorsun. Onun da seni kurtarma ihtimali var mıdır, bu bilinmez… Giderek bilincini kaybederken, ilk önce şah damarı üzerindeki elin yere düşüyor. Ruhunun bedeninden çekildiğini net bir şekilde hissederken, daha fazla direnmenin bir anlamı olmadığını da bilerek, kapıyorsun gözlerini. Siyahın içinde kaybolurken, her şeyin daha farklı olmasını istediğini biliyorsun.
Siyah, bambaşka bir siyahla yer değiştiriyor. Gözlerini kırptığını hissedebiliyorsun ve içinde azıcık kalan güç ile etrafına bakınabiliyorsun. Bu kez “X” şeklindeki düzenekte, yüzünün duvara dönük olduğunu, yani metal yüzey ile vücudunun ön kısmının temas ettiğini fark ediyorsun. Birden şok etkisi ile kendine geldiğinde, hemen boynundaki sargıları fark ediyorsun. Bu kez iki kat zincir ile bağlanmış bileklerin dikkatini çekerken, odanın içinde eriyip bitmiş onlarca mum olduğunu görüyorsun. “Gerçekten bir hayvan olarak doğmalıymışsın!” diyen Kisho’nun sesini duyduğun anda, tüylerin ister istemez diken diken olurken, hayal kırıklığına karışık öfkeni gizleyemiyorsun kendinden. Kisho, elinde kunaisi ile yüzünün dönük olduğu tarafa doğru gelirken, “Seni ölüme terk edemeyeceğim için, bilinçsiz halinden yararlanayım dedim.” diyor. Bu esnada tam karşına geldiği anda “Aklına kötü şeyler gelmesin, sana elimi sürmedim bile. Pansuman yaparken ve seni bağlarken kurduğum temasları saymazsak tabi.” diyor gülümseyerek. Elindeki kunaiyi döndürmeye başlayan Kisho “Bak, niyetim sana daha fazla acı vermek değil. Ancak söyleyeceğin şeylere göre bu iş böyle devam edip gidecek. Seni öldürmeden, üzerinde her türlü şeyi yapacağıma inan. Bu yüzden, sana soru sorduğumda bana cevap ver, aksi takdirde olacakları biliyorsun.” diyor ve hemen “Adın ne ve bana yardımcı olacak mısın?” şeklinde sorusunu ekliyor.