Konudaki Karakterler
Shiomiya Kiyo as Shiomiya Kiyomi
Fujiwara Ayumi as Fujiwara Ayuki
şizofren oldum. tenks.
Kiyomi & Ayuki; Belalı İkili!
Botlarımı o kadar özledim ki.
Sadece kırmızı olanları değil, hepsini, bütün botlarımı özledim. Yürümek onlarla çok rahattı. Ayrıca siyah dar paçalı kotum temizse, benden havalısı olmazdı. Bazen öküz ve de ikiz kardeşlerim benden izinsiz botlarımı çalarlardı. Döverdim onları. Ama bir yandan da hoşuma giderdi, hem bana hem de botlarıma özeniyor olmaları.
Botlarımla birilerini takip etmek veya yakalamak da oldukça kolaydı. Normalde paldır küldür ses çıkarırlar aslında ama ben onlarla fazla ses çıkarmadan takılmayı da öğrenmiştim. Hem zaten, duyulmaması gereken bir vakit seslerini duyurduysam, kedi modunda üste atlama veyahut topuklama seçeneklerim yüksek başarı oranlarına sahip olurdu. Zira benim için, botlarla koşmak da çok kolaydı!
Ama şu babetler var ya şu babetler.
İşte bu babetlerin amına koyayım ben. Değil koşmak, yürüyemiyorum bile. İkide bir eteğimin kenarına takılıp tökezliyorum! Bu da takip ettiğim kişinin iyice işkillenmesine sebep oluyor haliyle. Aslında şu noktada vazgeçip, daha uygun bir vakit devam etmem lazım ama kafam o kadar allak bullak ki şu an. Botlardan, köyümde bıraktığım sevgilime bağ kurabilecek bir duygusal zekaya sahibim çünkü.
Ah bu arada… Tanışalım mı?
Ben Shiomiya Kiyomi. Biriktirdiği bütün parasını kurbağa kumbarasını acımasızca kırarak yanına almış, bunu yaparken babasının servetini de birazcık tırtıklamış, tüm bu parayla da aşkının peşinden Takigakure’ye kaçmış genç bir kızım. Ne yazık ki… Sevdiğim erkek beni yarı yolda bıraktı ve benim için dönüş yolu diye bir şey, artık yok…
Şaka lan, Kiyo ben, bildiğiniz Shiomiya Kiyo, ne haber? Sjhsgfjhsdf. YA OROSPU ÇOCUĞUNUN TEKİ BİR ŞEY ÇALMIŞ. NE ÇALMIŞ BİLMİYORUM GÖREV DETAYLARINI ANLATAN KAĞIT ÇANTAMDA KALDI. Beni de peşinden taaa bu amına koduğumun köyüne yolladılar. Adam çete miymiş neymiş artık, azılı bir hırsız. Dediler “Git Kiyo!” Dedim “Eeee kanka?”
“Kıvrak piçin tekisin, sen halledersin. Git, kılık değiştir, adamın peşine düş, yakala, buraya getir.”
“Peki.” Dedim, daha ne diyecektim? Köyüm bana görev vermiş, beğenmemezlik mi edecektim? Bir shinobi, benim gibi bir shinobi asla görevini sorgulamaz.
Sonuç olarak bilmediğim diyarlarda bilmediğim adamları takip ediyorum. Hem de bir kız kılığında. Hem de bayağı bir kız. Nasıl bir kız? HENGESİZ KIZ! Malın teki olduğum için direkt karı kılığına girmeyi daha uygun gördüm. Birkaç gündür buradayım. Pek bir sorun yaşamadım bu konuda. Bilgi toplamam daha kolay oluyor diye, sabit bir yerde konaklamak yerine, buranın gecelerine akmayı tercih ettim. Yarattığım kızın cazibesini kullanarak bilgi alabileceğim tiplere yavşıyor, yemeğimin ve içkimin parasını ödetiyordum. Fazla sapıtıp, ellemelerinin dozları aşmaya başlayınca da bir şekilde sıvıçıyordum. Yazık, bilmiyorlar ki eteğimi kaldırdıkları vakit, acı gerçek yüzlerine ŞLAK! Diye çarpacak. Ehem.
Henge kullanmadan bir kız kılığına gireceğim planını sadece ikiz kardeşlerime anlatmıştım. Hem bana kıyafet, makyaj malzemesi ve bok püsür çalsınlar, hem de tek yakın hissettiğim aile mensupları olarak bir zahmet bilsinler diye. Abartıp, ablamın bütün makyaj malzemelerini getirmişlerdi bana. Bir süre makyaj yapamayıp nasıl maymun gibi dolaşacağı hakkında konuşup hayvan gibi gülmüştük. Sonra, içinde jartiyer bile bulduğum koca bir kıyafet çantasını kafama atıp siktir olup gitmişlerdi. LAN JARTİYERİN BİZİM EVDE NE İŞİ VAR? SİKERİM HA! Kesin orospu Kyou’dan kalma bir zımbırtı bu. Yaşasaydı… Yaşasaydı ağzına sıçardım onun.
Kimseye, özellikle Nishi’ye bu planımdan bahsetmemeleri için söz verdirmiştim ikizlere. Sonra zaten kendim gidip, vedalaşmıştım Nishi’mle. “Ya orospu çocuğunun teki bir şey çalmış!” demiştim, “Ne çalmış bilmiyorum, görev detaylarını anlatan kağıt çantamda kaldı. Beni… Onu yakalamam için gönderiyorlar, anlayacağın gene köy dışına çıkıyorum.” Dedikten sonra da, minik bir öpücük kondurmuştum dudaklarına, bizden başka kimsenin olmadığına emin olduğum apartman koridorunda. Yarı açık olan kapısından içeri girmiştik sonra, hayır hayır, pat diye ileri aşamalara geçmek için değildi bu hamle. Birbirimizi daha çok öpmek istemiştik sadece. Bilmediğim diyarların yoluna topallayarak çıkmamı istemediğimiz konusunda hemfikirdik hem, birbirimize sözlü olarak dile getirmesek de.
Birkaç gündür buradayım dediğim gibi. Kaç gündür? Üç? Dört? Buraya varmayı geçtim, yola çıktığımdan beri Nishi’mi aklımdan çıkaramıyorum. Bu görev ne kadar sürecek? Ben yokken neler yapacak? İyi olacak mı? Dudaklarının tadı aynı kalacak mı? O da benim dudaklarımın tadını düşünüyor mudur? Bu adam nereye kayboldu, demin önümdeydi?
Lan!
Tabi botlardan, Nishi’mle buluşurken hep en sevdiğim botlarım olan kırmızıları giydiğime, oradan da gene bir şekilde Nishi’min dudaklarına gelirsem birilerini takip ederken, aha böyle yaraklara yan basarım. YA ZATEN BU BABETLERLE YÜRÜMEK ACAİP ZOR, BİR BU EKSİKTİ! Tövbe kami. Sen o kadar gez, dolaş, bilgi alacağım diye kaşarlık yap kendini ellet, sonra sevdicek ve çük derdiyle adamı elinden kaçır, GENE! Gölgelere mi karıştı, ne yaptı bilmiyorum ama, sanırım takip edenden takip edilene de dönüştüm ben. Zira örümcek-öhöm-shinobi hislerim arkadan önüme düşen gölgelerin ve erkek kıkırdamalarının çok iyi niyetli olmayan kişilere ait olduğunu söylüyor.
Artık buranın erkekleri yoklukta mıdır bilemiyorum, geldiğimden beri, çıktığım her mekandan sonra anında takip edilmeye başlandığımı hissediyorum. Genellikle içerde millete sırnaştığımı ve bir şekilde sıvışmayı başardığımı uzaktan izlemiş, başka sapıklar oluyor bunlar. Aslında onları atlatmak çok kolay. Beni bir, bilemedin iki sokaktan fazla izlemelerine fırsat vermeden yok oluyorum ortadan, yeteneklerimi kullanarak. Ne olduğunu anlamıyorlar. Ama şu an, şu gece, ilk defa açık hedef olarak önlerindeyim. Beni epey bir takip etmelerine mal gibi izin verdim işte Nishi falan derken. Shinobi yeteneklerimi kullanarak, benim çıtı pıtı bir kız olduğumu düşünen iki malın önünde atlamalı sıçramalı atraksiyonlara girmem, süper ötesi kılık değiştirmemin içine sıçan bir hamle olur. Takip edildiğini hisseden her akılsız genç kız gibi önce adımlarımı hızlandırmalı, ardından en kalabalık sokağa koşup çığlık atmalıyım. Çok zorda kalmadığım sürece de yeteneklerime başvurmamalıyım.
Sanırım o çok zor durum da bu oluyor. Zira olabilecek en klişe şekilde kendimi bir çıkmaz sokakta buldum.
Kafamı sikeyim ya. Cidden. Acaba ikizlerin getirdiği kıyafet çantasında dildo, vibratör falan var mıdır? Kafama sokmalıyım, ciddi anlamda kafamı sikmek istiyorum. Ağzıma sıçayım. Ben buralardan daha önce geçtim sanıyorum. NEDEN ÇIKMAZ SOKAK? NEDEN? Şu durumda bile kız taklidime devam etmeli miyim? Bacaklarım çarpık şekilde geri geri ilerleyip, tatlı ama korku dolu seslerle kendimi duvara mı yaslamalıyım? Yoksa üstlerine mi atlamalıyım? Şu an üzerimde ekipman olarak sadece, kazağımın koluna sakladığım dandik bir kunai var ama eminim ki bu sarhoş öküzleri alt etmek için onu bile kullanmama gerek kalmaz. Fakat bu yeterli değil! Etkisiz hale getirip, ellerinden kaçtığımda ne olacak? Kendilerine geldiklerinde, evinden kaçarak Takigakure’ye sığınmış zavallı Kiyomi’nin aslında, aşkı tarafından terk edilmiş bir kız olmadığını, yüksek ihtimalle köyün aleyhine çalışan bir casus olduğu dedikodusunu çıkararak olayı iyice çetrefilli hale sokacaklar. Kimliğim, görevim tehlikeye düşecek ki adamı elimden kaçırmayı başardığım düşünülürse bunlar zaten tehlikede.
“Ben… Ben yanlış yola saptım sanırım.” Tedirgince adamlara güldüm ama onların gülümseleri hiç de tedirgin değildi. Şu durumda bir kız ne yapar, nasıl davranır, düşünmeye çalışıyorum. “S-Siz de mi yolu kaybettiniz beyefendiler?” Yavaş adımlarla üstüme geliyorlar. Çığlık atsam? Sanırım hemen üstüme kapanıp bağırmamı engellerler, tabi bu da benim onlara pata küte girişmemle sonuçlanır. “B-Bir üst sokaktan girmem gerekirdi… İ-İyi g-geceler!” Umutsuzca, hızlı adımlarla aralarından geçmeye çalışmak için yürüdüm. Eh haliyle de, kolumdan tutularak durduruldum.
Acaba beni mıncıklamalarına izin verip, kız değil travesti olduğumu düşünmelerine mi sebep olsam?
Ya travesti fantezileri varsa?
Oy.
Son bir kez şansımı deneyerek, kolumdan tutan adamı ittirerek kaçmaya yeltendim. Diğer adam tarafından, kaçamadan belimden yakalanıp havaya kaldırılmamla sonuçlandı bu davranışım da. Bir eliyle tuttuğu belimden beni kaldırmış, geri geri ilerliyor, diğer eliyle de bağırmayayım diye ağzımı kapatıyordu. EH YETER LAN. SİKERİM. KİMLİK BUNALIMINA GİRDİM ZATEN. KİMİN AĞZINI KAPATIYORSUN SEN?! Yapacağım şey basit. Görevimi boka sürüklediğim tüm zamanlar olduğu gibi, depresyona girip hayata küseceğim ama götümü de Nishi’mden başkasına kaptırmak istemiyorum. Maalesef, maalesef kız olmaktan vazgeçiyorum…
Ya da, vazgeçmiyorum.
Önce belimi tutan el gevşedi, ardından ağzımdaki el kayarak beni serbest bıraktı. Adamın yığıldığını belirten bir gürültüden sonra, yanımdan keskin bir sesle geçen gölge, az önce ittiğim adama ilerledi. Hızlıca onu boynundan yakaladı ve en yakın duvara resmen çiviledi. Adamı bırakıp, duvara fırlamış balgam misali kaymasına izin verdikten sonra da bana döndü.
Karşımda, düzgün giyimli, yeni en azından sarhoş bir sapık olmadığını belli edecek şekilde giyinmiş, BENDEN UZUN, genç bir adam duruyordu. Sarı saçları ve ay ışığından mı kaynaklandığını anlamadığım beyazlıkta bir teni vardı. NE İYİ ETTİN DE GELDİN BE ADAM! Millete pata küte dalan sahte Kiyomi olmak zorunda kalmadım! Çıkmaz sokağın tekinde götünü kaptırmaktan son anda, gizemli beyefendi tarafından kurtarılmış zavallı Kiyomi oldum! Çileli Kiyomi! Terk edilmiş Kiyomi!
Ne yapacağımı tartar vaziyette, sadece gözlerimin hareketiyle, bir sağıma baktım. Bir soluma baktım. Sonra da epeydir tutmakta olduğum nefesimi hızlıca verdim. Derin birkaç nefes alış veriş sonrasında da, minnetimi belirtir şekilde hafifçe öne eğildim.
“T-Teşekkür ederim!”