gönderen GM - Naruto tarih 14 Tem 2016, 08:31
Ishio’nun hamlesi ile Kagami’nin başlattığı vahşet birkaç saniyeliğine duraksıyor. Hepiniz pozisyonlarınızı almış ve dikkatli bir şekilde izlemeye koyulurken, Kagami Ishio’nun cümlelerinden sonra elinin altındaki iki adamın kafasını sertçe yere bırakıyor. Bu bırakış ile birlikte adamların suratından bir yara daha açıldığına emin olabiliyorsunuz. Kagami adamlara eğmiş yüzünü sizlere karşı çevirdiği anda ise, etrafınızı kan kırmızısı bir duman sarıveriyor! Siz her ne kadar kendinizi Kagami’nin olası saldırısına hazır etmişseniz de, birden odada yayılan ve giderek omuzlarınıza baskı yapmaya başlayan bu kan kırmızı duman altında ezilmeye başlıyorsunuz! Birkaç saniye sonra nefes alamadığınızı anladığınızda, dumanın kaynağının Kagami’nin suratındaki kanlar olduğunu anlayabiliyorsunuz. Kagami’nin suratındaki şeytani sırıtış ve ağzından akan kanlar, onu doğadaki yaşayan en vahşi hayvan kıvamına getirirken, çaresizce yapabilecek bir saldırı arıyorsunuz. Ancak nefessizlik ve üzerinizdeki ağırlık sizi o kadar etkisi altına alıyor ki, ölmenin bile çok daha mantıklı bir seçenek olduğunu düşünüyorsunuz!
…
Ishio’nun hamlesi ile Kagami’nin başlattığı vahşet birkaç saniyeliğine duraksıyor. Hepiniz pozisyonlarınızı almış ve dikkatli bir şekilde izlemeye koyulurken, Kagami Ishio’nun cümlelerinden sonra elinin altındaki iki adamın kafasını sertçe yere bırakıyor. Bu bırakış ile birlikte adamların suratından bir yara daha açıldığına emin olabiliyorsunuz. Kagami adamlara eğmiş yüzünü sizlere karşı çevirdiği anda ise…
…
Kagami Ishio’nun cümlelerinden sonra elinin altındaki iki adamın kafasını sertçe yere bırakıyor. Bu bırakış ile birlikte adamların suratından bir yara daha açıldığına emin olabiliyorsunuz. Kagami adamlara eğmiş yüzünü sizlere karşı çevirdiği anda ise birkaç saniyelik bir afallama yaşıyorsunuz. Yüzünde yerli yersiz bir gülümseme bulunan Kagami yavaşça doğrulurken, vücudunuzun hareketsiz kalmış olması sizi daha çok ilgilendiren bir duruma dönüşüveriyor! Az önce hissettikleriniz ile gerçeklik duygunuz arasında yaşanan çatışmadan mağlup ayrıldığınıza emin olsanız da, şu an için hayatın devam ettiğini fark etmiş olmak sizi kuşkulandırıyor. Yoğun kan kırmızı duman, ağırlık hissi, nefessizlik ve Kagami’nin şeytani suratı… Bunların hepsinin son derece gerçek olduğuna adınız kadar eminsiniz. Ancak şu anda bu gerçekliği var olmayışı, elbette aklınıza genjutsu fikrini sokuveriyor. Ne var ki hiçbir el mührü yapılmadan böylesine bir genjutsunun gerçekleştirilmiş olmasına da ihtimal veremiyorsunuz. Ayrıca yaşadıklarınızın bir genjutsudan çok daha gerçek ve hissedilebilir olduğu noktasında da hiçbir kuşkunuz bulunmuyor. Kısacası, birkaç saniye önce bu odanın içinde ne döndüğüne ve Kagami’nin nasıl bir yaratık olduğunu hiçbir cevap veremiyorsunuz.
Kagami yerinden yavaşça doğrulurken, siz de içine düştüğünüz şaşkınlığı bir kenara bırakarak olaya odaklanıyorsunuz. Sert bakışları ile sizi yakalayan Kagami, özellikle dikkatini Ishio’ya vererek “Yöntemlerim hoşunuza gitmemiş olabilir, ancak yapılması gereken bu.” dedikten sonra yavaşça size doğru adımlamaya başlarken “Ancak buraya istihbarat için geldiniz, bu yüzden size de kulak vermem gerekir.” diyor. Cümlesi bittiği anda yavaşça Ishio’nun yanından geçen Kagami, kanlı eli ile Ishio’yu sol kolunda hafifçe iterek kendisine yol açıyor. Ardından Kageri’nin yanına bir sandalye çekiyor ve yine elinde hiç kan yokmuş gibi, Kageri’nin sol omzundan destek alarak kendisini sandalyeye bırakıyor.
Hareketleri oldukça rahat görünen Kagami, pek de size saldıracak gibi durmuyor. Ancak birkaç saniye önce hissettikleriniz ve Kagami’nin vahşi doğası, bir an için bile tedbiri elden bırakmamanıza neden oluyor. Kagami ise, yüzüne yerli yersiz bir gülümsem yerleştirirken Kageri’ye dönüyor ve yerdeki shinobileri kastederek “Onlara göz kulak ol.” diyor kaçamak ve flörtöz bir gülümseme ile. Sandalyesine daha rahat bir şekilde oturan Kagami bakışlarını Ishio ve Bachuru’ya çevirdiğinde ise “İstihbarat bundan yaklaşık iki hafta önce bana ulaştı. Limandaki gemilerin hemen hepsinde bir köstebeğim vardır. Onları yeteri kadar beslediğin ve koruyup kolladığın sürece, sana istediğin bilgiyi verirler. Yaklaşık bir ay önce de limana yanaşan Shinpi isimli gemide çalışan Kishi Shimei isimli miço, geminin kaptanının Yıldırım Ülkesi’nde shinobiler tarafından çağrıldığını ve uzunca bir konuşmanın yaşandığını söyledi. Ben de kendisine bir dahaki seferde tüm olan biteni izlemesini söyledim. Gemi buradan Yıldırım Ülkesi’ne hareket ederken, Shimei’nin hareket etmeden önce söylediğine göre üç tane shinobiyi de beraberinde götüreceklermiş. Shinobiler ve kaptan arasında geçen konuşmadan anladığı kadarıyla, shinobiler Takigakure shinobileriymiş. Bu kısma kadar her şey açıkken, bundan sonra işler karışmaya başladı.” diyor. Ardından derin bir nefes alıp yerdeki adamları kontrol eden Kagami “Shinpi isimli gemi limanımıza geldiğinde, tayfası tamamen değişmişti. Kaptan hariç hiçbir tayfa geri dönmemişti. Elbette bu durum şüpheliydi ve doğruca geminin kaptanına neler olup bittiğini sorduk. Ancak geminin kaptanı, Shinpi’nin artık Yıldırım Ülkesi’ne ait bir gemi olduğunu söyledi. Düşünebiliyor musunuz, bir ülke, alelade, hiçbir özelliği olmayan bir yük gemisini satın alıyor. Neden sizce?” diyerek anlatımını bitiriyor. Ancak sorusuna herhangi bir cevap beklemeden “Bu durumu elbette Daimyo-sama’ya ilettik, daha doğrusu ilettiğimizi düşündük. Daimyo-sama’dan hiçbir cevap gelmeyince, bilgiyi bir kez daha gönderdik ve yine hiçbir cevap gelmedi. İşin ilginç tarafı, bilgi ulaştırması gereken adamlarımın hepsinin teker teker ölmüş olmasıydı. Anlayacağınız, 3 olay yaşandı… Takigakure shinobileri limanımıza izinsiz girdi ve gizlice Yıldırım Ülkesi’ne gitti… Bu olay yaşandığında devriyede, şu an ölü olan arkadaşımız vardı… Daimyo-sama’ya gönderdiğim iki habercimin öldürülmesinde ise, sırasıyla bu iki arkadaş devriyedeydi.” diyor ve hemen ardından “Şimdi ne düşünmem gerekiyor, 3. göz olarak sizler söyleyin.” diyerek konuşmasını sonlandırıyor.
Kagami’nin konuşması esnasında, Kageri özellikle yerde yatan shinobilere dikkat ediyor. Kagami’nin her bir kelimesinde yüzlerinde öfke belirse de, muhtemelen korkuları sebebiyle konuşmamayı tercih ediyorlar. Bunda yedikleri dayağın da payı olacak ki, Kagami anlattıklarını bitirdiğinde, içlerinden bir tanesi “Bizim devriye işlerimizi düzene koyan sendin! Ayrıca hiçbirimizin olaylardan haberi bile yoktu! Sadece kendi bildiğin şeylerin günahını bize yükleyemezsin!” diyor. Bundan cesaret alan diğer adam da “Bu tezgahı sen kurdun orospu ve biz bozmasını da biliriz! Devriyedeki diğer shinobiler geldiğinde, bakalım kendini nasıl kurtaracaksın!?” diyor. Kagami ise sempatik bir şekilde onlara döndüğünde “Merak etmeyin, sizleri yavaş yavaş öldüreceğim ve ağzınızdan çıkan her bir gereksiz harf için acı dolu dakikalar yaşatacağım.” diyor. Bu konuşmalardan Kageri’nin çıkarabildiği tek sonuç, adamların Kagami’ye karşı öfkeli oldukları oluyor. Ayrıca iki shinobi Kagami ile başa çıkamayacaklarını bildikleri için, korkmuş bir profil de çiziyorlar. Kagami ise, son derece rahat ve kendinden emin bir tavır sergiliyor. Ancak bunun kaynağının anlattıklarının gerçek olması mı yoksa şu anda güç bağlamında ibrenin kendinden yana olduğu mu, burası bir muamma.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.