gönderen Yakkai Umaru tarih 12 Tem 2016, 16:34
''Her etkiye karşılık eşit ve zıt bir tepki vardır.''
''Bir şeyi elde etmek istiyorsan ona eş değerde bir şey sunmalısın.''
Ya da eskilerin deyimiyle, ''Her şerde bir hayır ve her hayırda bir de şer yatılıdır.''
Bu tarz kulağa çocukça gelen;fakat doğru olan sözler, yılların birikimi ile oluşturulmuş sözlerdir! Tatlıya gömülen;fakat tansiyonu çıkan yaşlı insanlar, otuzlu yaşlarında bir anda zenginleşen; fakat paranın getirdiği huzursuzluktan dolayı kendisini uyuşturucuya vuran amcalar, ya da bizim gibi görüşünü genişletmek için ağacın alt dallarına inen; fakat bu hamleleri sonucunda uzaktan görülmelerine davetiye çıkaran ninjalar... hepimiz bu sözün doğruluğunu kanıtlıyoruz. Dinleyin! Bu dünyada abim dışında tamamen iyi olan bir şey yoktur. Eğer abim dışında tamamen iyi olan bir şey görürseniz, bilin ki o şeyde bir terslik vardır! İşte bu, Umaru'nun eşit takas prensibidir!
Alt dallara inerek görüşümüzü genişletmesine genişletmiştik; fakat on beş dakika boyunca ara vermeden ilerlememize rağmen garip bir şeyle karşılaşmamıştık. Gerçi devasa bir ormanda, burada bulunup bulunmadıkları kesin olmayan birkaç konoha şinobisi aramaktan daha ilginç olabilecek bir şeyle karşılaşacağımızı düşünmüyordum. Of! Neden böyle bir göreve çıkmıştık ki? Şu an, öğlenden sonra abur cuburlarımı yiyip odamın zemininde uyukluyor olmam lazımdı benim! Yemek demişken, gerçek bir yemek yemeyi çok özledim! Günlerdir ot yiyoruz. Evet, ot! Otlar abimin güzel elleri tarafından toplandığından abime sesimi çıkaramıyorum; fakat, ot nedir yahu? İnsanız biz insan! Et yemeliyiz. Et yoksa da abur cubur yemeliyiz; fakat ne olursa olsun ot yememeliyiz! Eğer birkaç öğün daha ot yersem bu ormandaki ağaçlardan birine dönüşeceğimden korkmaya başladım artık! Biliyorum, şu an et yiyemiyor olmamızın sebebi abimin tüm parasını köye bağışlaması ve benim de paramı abur cubur ile saçma kitaplara harcamamdı. Yine de, et istiyorum! Yeter artık! Ot yemek istemiyorum! Kami-sama, lütfen bize yardım et!
Verdiğimiz kısa molada aniden bastıran et krizimle boğuştuğum sırada, sağ tarafımızdan gelen bir su sesi duydum. Şırıl şırıl akan bir su sesi! Belli ki akarsu türevi bir su kaynağının yakınındaydık. Ormanın içinden akan bir akarsu olması çok da anormal bir şey değildi. Ormanın içinde vahşi hayvanların yaşadığı söyleniyordu. Bu akarsu da ormandaki vahşi hayvanların su ihtiyaçlarını sağlıyor olmalıydı. Bir dakika... Kami-sama, sana şükürler olsun! Eğer akarsuyun yakınında bir vahşi hayvan bulabilirsek onu öldürebilir ve kızartıp yiyebilirdik. Nihihihihi! Sonunda Umaru'nun et yiyeceği vakit geldi! Yine de, abim et yemek istediğimden dolayı akarsuyun yakınına gitmeyi düşündüğümü anlamamalı.
Bu yüzden; abime aradığımız kişilerin akarsuyun kenarında olabileceklerini ve akarsu ile çevresini şöyle bir kontrol etmemiz gerektiğini söyleyeceğim. Aradığımız kişiler orada olmasa bile akarsu sayesinde su kaynaklarımızı doldurabileceğimizi söyleyerek ikinci darbeyi vuracağım. Her ihtimale karşılık üst dallara çıkıp gizli bir şekilde ses kaynağına doğru gitmemizi söyleyerek de son darbemi vuracak ve görev bilinci ile dolu olduğuma inandırdığım abimi akarsuya doğru gitmeyi ikna edeceğim! İşte bu, Umaru'nun öğlen yemeğinde et yeme planıdır!
