Aradığın zengin adamın adını anımsıyorsun… Matsuda Hei… Her ne kadar alelade bir ismi var gibi görünse de, birkaç dakika sonra bu ismin o kadar da alelade olmadığını anlayacağından habersizsin. Etrafına bakındığında, gözüne tüm Tsuruhashili gibi olan, çaresizlik içinde gibiymiş duran, yüzü de ciğerleri gibi solmuş bir köylüyü kestiriyorsun. Adamın yanına gidip Matsuda Hei’nin ismini verdiğin anda, adam neredeyse esas duruşu geçiyor! O kadar ki, üstündeki yırtık kıyafetlerinin önündeki olmayan düğmeleri bile iliklemeye çalışıyor gibi duruyor! Adam titrek sesiyle “Efendi’nin yerini size söylemeye cüret edemem! Efendi bunu hoş karşılamaz!” diyor ve neredeyse senden kaçarak uzaklaşıyor!
Anlamsız bir şekilde, adamın koca bir deli olduğu ihtimalini de göz ardı etmeyerek, başka birine Matsuda Hei’nin ismini veriyorsun. Ancak ne gariptir ki, tip olarak hemen hemen az önceki adamla aynı olan bu adam da “Efendi’nin nerede olduğunu söylemek benim haddime değil!” diyerek kaçmaya başlıyor senden. Her ne kadar şimdilik sadece iki adamla konuşmuş olsan da, sanki tüm köyün ağız birliği yapmış gibi benzer cevaplar vereceği konusunda güçlü bir kanı uyanıyor içinde. Matsuda Hei alelade bir isimken, buradaki köylülerin bu ismi ağızlarına dahi alamadıklarını görmek, görevinin ehemmiyeti konusunda bir kez daha düşünmene sebep oluyor.
"Matsuda... Hei... nerede?" Oldukça masum bu kelimeler ağır ağır Yuna'nın dudaklarından döküldüğü anda karşısında çalışmaktan bitap düşmüş köylü adam sanki ölüm ile tehdit edilmiş gibi dehşete düşmüştü. Efendi mi? Yuna daha ne olduğunu idrak bile edemeden köylü adam, karşısına en zengin ülkenin en yüksek rütbeli görevlisi gelmiş gibi saygı duruşuna geçmişti. Ardından oldukça yarım yamalak sözlerle kavgada kaybetmiş bir kedi gibi kuyruğunu bacaklarının arasına kıstırıp uzaklaşmıştı genç kızdan. Yuna şaşkınlığını ifade edemeyen suratıyla bir süre köylünün gidişini seyretti. Sonra da hayatın amacını sorgulamaya başladı. Ne demişti ki şimdi? Alt tarafı görevinin olduğu adamı bulmak istiyordu. Bu kadar korkulacak birisi miydi bu adam? Hatta onun deyimiyle "efendi".
Yuna derin bir iç çekti. Belki de güneşin altında fazla çalışmaktan adamcağız keçileri kaçırmıştı. Belki de zaten sıyırtığın tekiydi. Şansını gözüne kestirdiği başka birinde bir kez daha denemek istedi. Öncekinden pek de ayırdı olmayan bir köylüye daha sordu aynı cümlelerle adamın yerini ama tam olarak aynı cevap ve davranışla karşılaştı genç kız. Herkes bugün köye gelecek pembe saçlı minik shinobiye görevini yerine getirmemesi için iş birliği mi yapmıştı acaba? Yuna şizofrenik davrandığını düşündü. Sadece bu iki adamla konuşmuştu. Belli ki bu Hatsuda Mei... hayır... Matsuda Hei denen adam köylülerin ödünü kopartacak cinsten biriydi. Nasıldı acaba? Çok mu güçlüydü, çok mu zengindi, çok mu kabadayıydı, tehdit mi ediyordu herkesi, mafya lideri filan mıydı? Belki de bu göreve bu yüzden Yuna gibi genjutsu konusunda uzmanlaşmış bir shinobi göndermişlerdi. Yuna görevi belki de fazla hafife almıştı.
Sorular zihninde milisaniyeler boyunca kuşlar gibi uçuşurken bir karar verdi. Üslup tarzını değiştirirse belki de köylüler ona bu sefer adamın yerini gösterirlerdi. Yuna şansını bir kez daha deneyerek başka bir köylünün yanına yaklaştı. "Beni birisi... derhal yanına... emretti. İsmi Hatsuda... hayır... Matsuda Hei. Ama ben... burayı pek... bilmiyorum. Nerede olduğunu... tarif edebilir... misiniz?" Ağır ağır konuşurken bir sonraki kelimesini de özenle seçiyordu. "Derhal" kelimesini de özellikle vurgulayarak telaffuz etmişti. Bu adamdan böylesine korktuklarına göre yanına derhal çağrılan kişiyi görmezden gelemezlerdi, değil mi?
Yuna’yı bir adım ileriye götüren ve onu tetikleyen en önemli şey içindeki bitmek bilmez sadakattir. Sevdiklerine duyduğu sadakat ona, onları korumak adına her şeyin altından kalkacak gücü sağlar. Onları sevdiği ve onlara sahip olduğu için kendini aynı zamanda o sevdiklerine karşı borçlu hisseder ve yaşadığı sürece bu borcu ödemeye gayret eder.
Yuna’yı savaşmaya ve shinobi olmaya güdüleyen ikinci büyük sebep ise mazoşist zihin yapısıdır. Çünkü köyü için savaştığı her durumda kazara veya istemli olarak zarar görebilir. Onun için en tehlikeli ve acı çekme potansiyelinin en yüksek olduğu meslek shinobiliktir.
Komplikasyon
Yuna mazoşisttir ve savaş anında sevdiklerine gelebilecek bir zarar olmadığı takdirde karşı koymayı bırakabilir. Bunun yanı sıra sürekli kendine acı çektirme isteği ve bu isteği giderme uğruna yaptığı eylemler onun zaten zayıf olan bedenini daha kötü hale getirebilir.
Kullanıcı aniden vücudunda bir elektrik akımı dolaştırır. Bu akım, ona dokunan herkesi çarpar, ancak hasar vermez. Genelde kişilerin kullanıcı üzerindeki fiziksel kontağını kesmek için kullanılır. El mührü gerektirmez ve anidir. Kullanıcı isterse tekrar tekrar tekniği aktif edebilir.
Kullanıcı, normal bir el mührü dizisi uygular. Ardından, o anda kullanıcının 25 metre yakınında olan herkes tekniğin etkisine kapılır, kullanıcının görülür olmasına gerek yoktur. Tekniğin etkisi altında kalan kişiler, yerden katrandan oluşan, simsiyah, kabaca kullanıcının silüetine benzeyen varlıklar çıktığını görür. Bu illüzyonlar tekniğin etkisi altında kalan her bir kişi için 3 tanedir ve her bir 3 tanesi 1 kişiye saldırır. Bu varlıklar, saldırıları basit kunaiye benzer objeler ile yaparlar. İllüzyonların verdiği hasarlar minimal ve zihinseldir, rakiplerin aklını karıştırmak için kullanılır. İllüzyonlar hasar aldıklarında katrana dönüşüp yere yığılırlar ancak tekrar bir tanesi başka bir yerden yükselip hedefe saldırmaya devam eder, böylece sonsuz bir güruhmuş hissi yaratılır. Tekniğin efektif süresi 5 ilâ 10 dakika arasında, kullanıcının seviyesi ve disiplinlerine göre değişir.
Kullanıcı kısa bir el mührü dizisinin ardından, onu o anda görebilen herkesi tekniğin etkisi altına alır. Tekniğin etkisi altında olan kişiler, kullanıcının havada 5 tane 1 metre boyunda metalden kazıklar oluşturduğunu görür. Kullanıcı bu kazıkları tekniğin etkisi altında olan herhangi birisine yollayabilir. Mükemmel bir isabet oranına sahip olan bu kazıklar, hedeflerini ıskalasa bile yeni bir tanesi oluşup tekrar hedefine saldırır. Kullanıcı kazıkları el hareketleri ile havada kontrol eder, eğer bu hareketleri yapmaz ise teknik bozulur. Hedeflere isabet eden kazıklar şiddetli bir zihinsel acı yaratır. Hedefe saplandıktan 5 saniye sonra açtıkları yara ile beraber yokolurlar. Her bir kazık, bir öncekinin oluşturduğu zihinsel acıyı daha ileriye taşır ve hedefi aşırı derece yorar. Yeterince yorulan hedef bayılma tehlikesi geçirir. Teknik açık kaldığı sürece chakra yer.
Kullanıcı kısa bir el mührü dizisinin ardından tekniği aktif eder. Bunun ardından, kullanıcıya bakan kişiler tekniğin etkisine kapılırlar. Teknik, Henge'nin Genjutsu versiyonu olarak çalışır. Kullanıcı kendisini bir kişinin kılığına sokmak yerine etki altındaki kişilere bu görünümü gösterirler. Herşey hedeflerin aklında olup bittiği için daha inandırıcı bir hâl alır bu teknik. Ayrıca, Henge'nin aksiye, hayali kişilere de bu teknik sayesinde dönüşülebilinir. Teknik açık kaldığı sürece chakra yer.
Tip olarak diğerlerinden daha iri yarı olan, ancak ruhen diğerlerinden pek de farklı olmayan bir köylüye ettiğin cümlelerin sonunda, kocaman adam adeta bir yumurcağa dönüşüyor ve sana eliyle, köyün ilerisinde bir yeri gösteriyor. Gösterdiği noktadaki en iyi evin “efendiye” ait olduğunu belirttikten sonra da, senden vebalı gibi kaçıyor. Adamın işaret ettiği güzergahta ilerlediğinde ise, aslında kimselere sormasan da Matsuda Hei'nin evini bulabileceğini anlıyorsun. Zira diğer evlere nazaran, buram buram para kokan, koca bir malikanenin önünde buluveriyorsun kendini.
Uzun, yemyeşil bir bahçesi olan malikanenin giriş kapısında duran iki adet korumaya kendini tanıtıyor ve buraya geliş amacını söylüyorsun. İki koruma da, sanki seni bekliyorlarmış gibi, sana hiçbir zorluk çıkarmadan seni içeriye alıyorlar.
Malikaneden içeriye girdiğinde, sağında ve solunda uzunca iki koridor görüyorsun. Ayrıca giriş kapısının tam karşısında da bir oda olduğunu görüyorsun. Korumalar seni bu oadaya soktuklarında da, odada sadece bir masa, masanın arkasında da bir pahalı bir koltuk olduğunu görüyorsun. Oda her ne kadar epey geniş olsa da, içeride sadece bu mobilyalar bulunuyor. Odanın en solunda, senden yaklaşık 40 cm. daha uzun, kel kafalı, uzun sakallı, pahalı ancak komik giyimli bir adam, yüzünde devasa bir gülümseme ile koltuğa doğru ilerliyor. Her bir adımında yüzündeki gülümseme de artan adam koltuğuna oturduğunda, artık koltuk senin için görünmez oluyor. Göbeği ile iyice ön plana çıkan adam “Demek Daimyo-san senin gibi tatlış bir kızı gönderdi. Buna sevinsen mi üzülsem mi bilemedim.” diyor ve pek de samimi olmayan bir kahkaha patlatıyor. Kendi de bu kahkahadan rahatsız olmuş olacak ki, hemen toparlanıp “Lafı uzatmayacağım tatlı kız! Daimyo-san'a vergimi düzenli olarak ödüyorum, ancak buradaki shinobiler her defasında vergileri bahane ederek benden rüşvet talep ediyorlar. Elbette bu tip şeylere pabuç bırakacak adam değilim! Onlara cezalarını kendim verirdim, ancak Daimyo-san'ın benim derdimle daha iyi ilgileneceğini düşündüm. Anladın mı? Git ve benimle uğraşan shinobilere günün göster!” diyor. Matsuda Hei'nin Görünümü
Yuna nihayet zafere ulaşmış olmanın verdiği tatminlik dolu hislerle köylünün işaret ettiği alana doğru yürürken gözleri de "en iyi ev" tanımına uyan yapıyı arıyordu. Koca malikaneyi bulduğunda deyim yerindeyse şaşkınlıktan ağzı açık kalmıştı. Sormasına da pek gerek yoktu belli ki kızcağızın ama sormasa muhtemelen bu evin o kişiye ait olduğunu düşünmezdi genç kız, hayalinde hiç de böyle canlanmamıştı mekan. Yuna bir anda hafiften gerilmişti. Dün duş almayı akıl ettiği için şükretti adeta. Bir anda kendini pis ve fakir bir köylü gibi hissetmişti. Halbuki istese şuradaki insanların yarısını korkudan kaçırabilirdi bu pembecik haliyle. Ama işte insan değil miyiz, illa kaybedeceğiz kendimize güvenimizi zaman zaman. Neyse ki Yuna'nın gerginliği yüz ifadelerine yansımıyordu. Belki yanakları biraz kızarmıştı ama o da çok belli olmazdı herhalde. Sakin sakin kendini gösterişli kapının önündeki korumalara izah ettikten sonra hiçbir sıkıntı çekmeden içeri girmişti.
Oldukça geniş bir odayla karşılaşmıştı genç shinobi, malikaneye ilk adımlarını attıktan sonra. Harikalar Diyarı'na gidiyor olması muhtemel iki uzunca koridor vardı sağ ve sol taraflarında. Hemen karşı tarafta tek bir odaya açılan tek bir kapı vardı ve korumalar Yuna'yı o odaya sokmuşlardı. Tabi ki yine devasa büyüklükte bir odaydı burası. Yine de oda bu kadar kocaman olmasına rağmen neredeyse hiçbir eşya yoktu içeride. Sadece bir masa ve koltuk. Alelade bir koltuk değildi tabi. Yuna sanıyordu ki burası misafirleri karşılama odası gibi bir şeydi. Kocaman malikaneyi ve uzunca koridorları düşününce evin kaç odası olduğunu kestirebilmek epey güçtü. O kadar odayı bir insan ne yapardı ki? Niye böyle büyük evlerde yaşardı zengin insanlar? Neden böylesine pahalı ve kocaman evler, eşyalar lüks gelirdi bize? Küçük bir evde oturan insana direkt fakir yaftası yapıştırılırken böylesine gereksiz derece büyük ve tamamen israftan oluşan gereksiz bir evi görünce nutkumuz tutuluyordu ki? Yuna bunları düşündükçe heyecanı, ezikliği, saçma öz güven kaybını hemen üstünden attı.
Kendisini muhatap alacak adam sol taraftaki, hem boydan hem enden devasa boyutlara sahip olan, keltoş, sonradan görme gibi giyinen, sakalları garip bir şekil almış bir adamdı. Suratında zengin insanlara özgü olan o gevşek ve geniş gülümsemeden vardı. Yuna istemeden ilk etapta sinir olmuştu adama. Ki zaten "tatlış" lafını duyması ile tepesinin tasının atması bir olmuştu. "Tatlışmış, peh! Zararsız görünüyor olabilirim ama seni öyle bir öldürürüm ki şaşırmaya vaktin olmaz, budala!" tarzı ve hatta bundan çok daha ağır laflar zihninde belli bir sirkülasyonla dolaşıp durmaya başlamıştı. Yine de her şeye sabredip adamı dinleyen Yuna sakince düşünmek için kendine birkaç saniye tanıdı. Rüşvet mi? Ülkenin en zenginlerinden biri olan adamdan bir miktar ryo sahiplenebilmek için rüşvet almaya çalışmak akla yatkın bir senaryoydu. Ama bu ne olursa olsun çok ciddi bir suçlamaydı. Shinobiler ile konuşmadan ve ince eleyip sık dokumadan pat diye karara varacak değildi. Üstelik madem onları cezalandırabileceğini düşünüyordu, neden bu işi kendi adamları ile çözmeye çalışmadı? Shinobilerden korkmuş olabilir miydi? Elinin altındaki en yetenekli adamlar onların hakkından gelemeyecek kadar güçsüz müydü? Ne olursa olsun shinobiler, bu kadar zengin bir adamın topraklarını göz göre göre ateşe verirler miydi? Köylüler adını duyunca bile tir tir titremeye başlamamışlar mıydı? Bilmiyordu genç kız. Aklında çok fazla soru işareti vardı. Bu adamın başka bir amacı olabilir miydi? O kadar zeki bir tipe de benzemiyordu. Varlıklı insanların düşmanı da çok olurdu. Bir başkasının suçu shinobilerin üstüne atılıyor da olabilirdi. Yuna ağır ağır ağzını açtı. "Yani... shinobiler sizden para... talep ettikleri için... topraklarınızı yaktılar... iddianız bu... değil mi?" Cevap beklemediği bir soruydu bu, kendisine zaman kazandırıyordu. "Elinizde... shinobilerin bunu yaptığına dair... herhangi bir delil... var mı?" Eğer somut bir delil mevcutsa shinobileri sorgulamak daha kolay olurdu genç kız için.
Yuna’yı bir adım ileriye götüren ve onu tetikleyen en önemli şey içindeki bitmek bilmez sadakattir. Sevdiklerine duyduğu sadakat ona, onları korumak adına her şeyin altından kalkacak gücü sağlar. Onları sevdiği ve onlara sahip olduğu için kendini aynı zamanda o sevdiklerine karşı borçlu hisseder ve yaşadığı sürece bu borcu ödemeye gayret eder.
Yuna’yı savaşmaya ve shinobi olmaya güdüleyen ikinci büyük sebep ise mazoşist zihin yapısıdır. Çünkü köyü için savaştığı her durumda kazara veya istemli olarak zarar görebilir. Onun için en tehlikeli ve acı çekme potansiyelinin en yüksek olduğu meslek shinobiliktir.
Komplikasyon
Yuna mazoşisttir ve savaş anında sevdiklerine gelebilecek bir zarar olmadığı takdirde karşı koymayı bırakabilir. Bunun yanı sıra sürekli kendine acı çektirme isteği ve bu isteği giderme uğruna yaptığı eylemler onun zaten zayıf olan bedenini daha kötü hale getirebilir.
Kullanıcı aniden vücudunda bir elektrik akımı dolaştırır. Bu akım, ona dokunan herkesi çarpar, ancak hasar vermez. Genelde kişilerin kullanıcı üzerindeki fiziksel kontağını kesmek için kullanılır. El mührü gerektirmez ve anidir. Kullanıcı isterse tekrar tekrar tekniği aktif edebilir.
Kullanıcı, normal bir el mührü dizisi uygular. Ardından, o anda kullanıcının 25 metre yakınında olan herkes tekniğin etkisine kapılır, kullanıcının görülür olmasına gerek yoktur. Tekniğin etkisi altında kalan kişiler, yerden katrandan oluşan, simsiyah, kabaca kullanıcının silüetine benzeyen varlıklar çıktığını görür. Bu illüzyonlar tekniğin etkisi altında kalan her bir kişi için 3 tanedir ve her bir 3 tanesi 1 kişiye saldırır. Bu varlıklar, saldırıları basit kunaiye benzer objeler ile yaparlar. İllüzyonların verdiği hasarlar minimal ve zihinseldir, rakiplerin aklını karıştırmak için kullanılır. İllüzyonlar hasar aldıklarında katrana dönüşüp yere yığılırlar ancak tekrar bir tanesi başka bir yerden yükselip hedefe saldırmaya devam eder, böylece sonsuz bir güruhmuş hissi yaratılır. Tekniğin efektif süresi 5 ilâ 10 dakika arasında, kullanıcının seviyesi ve disiplinlerine göre değişir.
Kullanıcı kısa bir el mührü dizisinin ardından, onu o anda görebilen herkesi tekniğin etkisi altına alır. Tekniğin etkisi altında olan kişiler, kullanıcının havada 5 tane 1 metre boyunda metalden kazıklar oluşturduğunu görür. Kullanıcı bu kazıkları tekniğin etkisi altında olan herhangi birisine yollayabilir. Mükemmel bir isabet oranına sahip olan bu kazıklar, hedeflerini ıskalasa bile yeni bir tanesi oluşup tekrar hedefine saldırır. Kullanıcı kazıkları el hareketleri ile havada kontrol eder, eğer bu hareketleri yapmaz ise teknik bozulur. Hedeflere isabet eden kazıklar şiddetli bir zihinsel acı yaratır. Hedefe saplandıktan 5 saniye sonra açtıkları yara ile beraber yokolurlar. Her bir kazık, bir öncekinin oluşturduğu zihinsel acıyı daha ileriye taşır ve hedefi aşırı derece yorar. Yeterince yorulan hedef bayılma tehlikesi geçirir. Teknik açık kaldığı sürece chakra yer.
Kullanıcı kısa bir el mührü dizisinin ardından tekniği aktif eder. Bunun ardından, kullanıcıya bakan kişiler tekniğin etkisine kapılırlar. Teknik, Henge'nin Genjutsu versiyonu olarak çalışır. Kullanıcı kendisini bir kişinin kılığına sokmak yerine etki altındaki kişilere bu görünümü gösterirler. Herşey hedeflerin aklında olup bittiği için daha inandırıcı bir hâl alır bu teknik. Ayrıca, Henge'nin aksiye, hayali kişilere de bu teknik sayesinde dönüşülebilinir. Teknik açık kaldığı sürece chakra yer.
Cümlelerinin ardından Hei’nin yüzündeki o gevşek ifade giderek yok oluyor. Kaşları çatılan adam yerinden yavaşça doğrulurken “Ben Matsuda Hei’yim küçük kız!” diyerek başlıyor cümleye. Ardından ise “Üstünde taşıdığın shinobi ekipmanlarından yaşadığın köye kadar, hepsine benim ödediğim vergilerle sahip oluyorsunuz!” diyor kızmaya başlar şekilde. İki koca elini masaya vurduğu anda ise, beklediğinden çok daha gürültülü bir ses çıkıyor. Hei’nin kaşları iyice çatılmış bir hale geldiğinde, artık o gevşek zengin ifadesi, yerini şeytani bir domuza teslim ediyor. Hei “Söylediğim gibi, topraklarımı ateşe veren benden rüşvet almaya çalışan shinobiler ve sen kalkmış bana delilin var mı diye soruyorsun! Densizliğini tazeliğine veriyor küçük kız!” diyerek tekrar tiradına başlıyor ve devamında “Ama sana şunu hatırlatayım! Rüşvet istedikleri için dekont alacak değilim! Rüşvet almaya çalışmalarını ne ile ispatlayabilirim, bana bir anlat! Hadi bunların hepsini bir kenara bırakalım, ben Matsuda Hei’yim! Sözüm iddianın ispatıdır! Şimdi yıkıl karşımdan ve benim sorunumu çözmüş olarak geri gel! Aksi takdirde Daimyo-san’dan önce bana hesap verirsin!” diyor. Cümlelerinin bitmesi ile kendisini koltuğuna bırakan Hei, senin yanında duran adamlarına kafası ile bir işaret yapıyor ve ardından bu adamlar sana sokulmaya başlıyor. Korumalardan biri iyice yanına gelerek “Dilerseniz çıkalım…” diyor sakin bir ses tonuyla.
"Senin işini kolaylaştıracak bir şey söylemiştim halbuki." diye içinden geçirdi genç kız şaşkınlıkla adamın hiddetini izlerken. Tamam anladık çok zenginsin, ödediğin verginin haddi hesabı yok ama bu kadar da sinirlenilmez ki bir lafa. Yuna hiçbir kelime etmeden adamı takip etti gözleriyle. Şu an o kadar komik görünüyordu ki yapabilse kahkaha atacaktı adeta. Ama kabul etmeliydi ki adam elini masaya vurduğu an şöyle bir irkilmişti yerinden. Belliydi ki bu adamla doğru düzgün iletişim kurması mümkün olmayacaktı. Elinden geldiği müddetçe başka kaynaklara başvurarak halletmeliydi işini. Sanki rüşvet istemelerinin kanıtını istemişti Yuna. Yangın konusunda veya herhangi bir düşmanlık konusunda alelade bir delil de olurdu. Adamın lafı bitince derin bir iç çekti. Korumaların da yanına yaklaşması ile istenmediği belli olmustu iyice. Basiyla ufak bir selam verip geldiği yönden çıkışa yöneldi yavaşça. Şimdiki amacı suphenilen shinobileri bulup onlari konu hakkinda sorgulamaktı.
Özür dilerim telden yazıyorum biraz özensiz oldu. Bir iki tur boyle olabilir.
Yuna’yı bir adım ileriye götüren ve onu tetikleyen en önemli şey içindeki bitmek bilmez sadakattir. Sevdiklerine duyduğu sadakat ona, onları korumak adına her şeyin altından kalkacak gücü sağlar. Onları sevdiği ve onlara sahip olduğu için kendini aynı zamanda o sevdiklerine karşı borçlu hisseder ve yaşadığı sürece bu borcu ödemeye gayret eder.
Yuna’yı savaşmaya ve shinobi olmaya güdüleyen ikinci büyük sebep ise mazoşist zihin yapısıdır. Çünkü köyü için savaştığı her durumda kazara veya istemli olarak zarar görebilir. Onun için en tehlikeli ve acı çekme potansiyelinin en yüksek olduğu meslek shinobiliktir.
Komplikasyon
Yuna mazoşisttir ve savaş anında sevdiklerine gelebilecek bir zarar olmadığı takdirde karşı koymayı bırakabilir. Bunun yanı sıra sürekli kendine acı çektirme isteği ve bu isteği giderme uğruna yaptığı eylemler onun zaten zayıf olan bedenini daha kötü hale getirebilir.
Kullanıcı aniden vücudunda bir elektrik akımı dolaştırır. Bu akım, ona dokunan herkesi çarpar, ancak hasar vermez. Genelde kişilerin kullanıcı üzerindeki fiziksel kontağını kesmek için kullanılır. El mührü gerektirmez ve anidir. Kullanıcı isterse tekrar tekrar tekniği aktif edebilir.
Kullanıcı, normal bir el mührü dizisi uygular. Ardından, o anda kullanıcının 25 metre yakınında olan herkes tekniğin etkisine kapılır, kullanıcının görülür olmasına gerek yoktur. Tekniğin etkisi altında kalan kişiler, yerden katrandan oluşan, simsiyah, kabaca kullanıcının silüetine benzeyen varlıklar çıktığını görür. Bu illüzyonlar tekniğin etkisi altında kalan her bir kişi için 3 tanedir ve her bir 3 tanesi 1 kişiye saldırır. Bu varlıklar, saldırıları basit kunaiye benzer objeler ile yaparlar. İllüzyonların verdiği hasarlar minimal ve zihinseldir, rakiplerin aklını karıştırmak için kullanılır. İllüzyonlar hasar aldıklarında katrana dönüşüp yere yığılırlar ancak tekrar bir tanesi başka bir yerden yükselip hedefe saldırmaya devam eder, böylece sonsuz bir güruhmuş hissi yaratılır. Tekniğin efektif süresi 5 ilâ 10 dakika arasında, kullanıcının seviyesi ve disiplinlerine göre değişir.
Kullanıcı kısa bir el mührü dizisinin ardından, onu o anda görebilen herkesi tekniğin etkisi altına alır. Tekniğin etkisi altında olan kişiler, kullanıcının havada 5 tane 1 metre boyunda metalden kazıklar oluşturduğunu görür. Kullanıcı bu kazıkları tekniğin etkisi altında olan herhangi birisine yollayabilir. Mükemmel bir isabet oranına sahip olan bu kazıklar, hedeflerini ıskalasa bile yeni bir tanesi oluşup tekrar hedefine saldırır. Kullanıcı kazıkları el hareketleri ile havada kontrol eder, eğer bu hareketleri yapmaz ise teknik bozulur. Hedeflere isabet eden kazıklar şiddetli bir zihinsel acı yaratır. Hedefe saplandıktan 5 saniye sonra açtıkları yara ile beraber yokolurlar. Her bir kazık, bir öncekinin oluşturduğu zihinsel acıyı daha ileriye taşır ve hedefi aşırı derece yorar. Yeterince yorulan hedef bayılma tehlikesi geçirir. Teknik açık kaldığı sürece chakra yer.
Kullanıcı kısa bir el mührü dizisinin ardından tekniği aktif eder. Bunun ardından, kullanıcıya bakan kişiler tekniğin etkisine kapılırlar. Teknik, Henge'nin Genjutsu versiyonu olarak çalışır. Kullanıcı kendisini bir kişinin kılığına sokmak yerine etki altındaki kişilere bu görünümü gösterirler. Herşey hedeflerin aklında olup bittiği için daha inandırıcı bir hâl alır bu teknik. Ayrıca, Henge'nin aksiye, hayali kişilere de bu teknik sayesinde dönüşülebilinir. Teknik açık kaldığı sürece chakra yer.
Malikaneden çıkıp Tsuruhashi sokaklarına tekrar indiğinde, bu sefer kendine hedef olarak Nikkougakure’den gelen shinobilerin bulunduğu karargahı seçiyorsun. Buradaki insanların hemen hemen hepsi aynı tarım işçisi görünümü verdiği için, bu ilerlemen biraz canını sıkmıyor değil. Hiçbir heyecanı olmayan ve ellerinde orakları, kürekleri ve bilumum diğer tarım aletleri olan yerel halk, seni de çok umursuyor gibi durmuyor. Bu sebeple sıkıcı ancak çabuk biten bir ilerleme ile karargaha ulaşabiliyorsun.
Karargah, buradaki diğer evlerden pek farkı olmayan bir yapıya sahip ve yerleşim alanlarından uzak bir mevkide bulunuyor. İki katlı olduğu anlaşılan karargahın ilk katı koca bir salondan ve bu salonun sağında ve solunda bulunan iki ayrı kapıdan oluşuyor. Son olarak salonun sağ tarafına doğru bir merdiven bulunuyor. Sen karargaha giriş yaptığında, içerideki 6 masadan birinde oturmakta olan ve muhtemelen sıkıntıdan patlayan 2 shinobi sana doğru dönüyor. Yıllarca sanki birinin yolunu gözlüyormuş gibi seni görünce heyecanlanan iki shinobi, hızla yerlerinden fırlayıp seni karşılıyorlar. “Hoş geldin! Bir sorun, sıkıntı mı?” diye söze giren shinobinin lafını diğeri “Buraya pek Nikkougakure’den shinobi gelmez! O yüzden heyecanımızı mazur gör! Nikkougakure nasıl? Daimyo-sama iyiler mi? Herhangi bir sıkıntı yok, değil mi köyümüzde!?” diyerek bitiriyor.
Shinobilerle olan konuşmasının daha keyifli geçmesi umuduyla yeniden köy yollarında ilerlemeye başlamıştı genç kız. Köyün biraz daha dış taraflarında kalan shinobi karargahina giden yol boyunca da hiç ilginç bir şey yoktu çevrede. Herkes gündelik işleri ile meşguldü. Ellerinde aletleri ile çalışıyorlar, dinleniyorlar ve yanlarından geçen pembe saçlı yabancıyı umursamiyorlardi. Yabancı da onları umursuyor sayılmazdı.
Nihayet diğer evlerle aynı görünüme sahip iki katlı karargaha ulaşmıştı genç kız. Karargahın ilk katı kocaman bir salondu ve genç kız, masalardan birinde oturmakta olan iki shinobinin ilgisini hemen çekmişti. Heyecanla yerlerinden kalkan shinobiler genç kıza birbiri ardına taramali tüfek gibi sorular sormuslardi. Genç kız hangi birine cevap vereceginin endişesi içinde bir süre bogusmus ve en sonunda ifadesiz yüzüne yerleştirmeye çalışıp beceremedigi tuhaf gulumsemesi ile kalakalmisti. "Teşekkürler. Her şey... aynı köyde... bildiğiniz gibidir... muhtemelen." diyebilmisti şakacı bir edayla. Sonra hiç oyalanmadan esas meseleye geçmek ister gibi ezbere konuşmaya başlamıştı. "Benim adım... Miyagawa Yuna. Nikkougakure'den buraya... gelme sebebim..." dedikten sonra yutkundu ve karşısında onu dikkatle izleyen shinobilerin vereceği tepkiyi ölçmek istercesine gözlerinin içine odaklandı. "Matsuda... Hei."
Yuna’yı bir adım ileriye götüren ve onu tetikleyen en önemli şey içindeki bitmek bilmez sadakattir. Sevdiklerine duyduğu sadakat ona, onları korumak adına her şeyin altından kalkacak gücü sağlar. Onları sevdiği ve onlara sahip olduğu için kendini aynı zamanda o sevdiklerine karşı borçlu hisseder ve yaşadığı sürece bu borcu ödemeye gayret eder.
Yuna’yı savaşmaya ve shinobi olmaya güdüleyen ikinci büyük sebep ise mazoşist zihin yapısıdır. Çünkü köyü için savaştığı her durumda kazara veya istemli olarak zarar görebilir. Onun için en tehlikeli ve acı çekme potansiyelinin en yüksek olduğu meslek shinobiliktir.
Komplikasyon
Yuna mazoşisttir ve savaş anında sevdiklerine gelebilecek bir zarar olmadığı takdirde karşı koymayı bırakabilir. Bunun yanı sıra sürekli kendine acı çektirme isteği ve bu isteği giderme uğruna yaptığı eylemler onun zaten zayıf olan bedenini daha kötü hale getirebilir.
Kullanıcı aniden vücudunda bir elektrik akımı dolaştırır. Bu akım, ona dokunan herkesi çarpar, ancak hasar vermez. Genelde kişilerin kullanıcı üzerindeki fiziksel kontağını kesmek için kullanılır. El mührü gerektirmez ve anidir. Kullanıcı isterse tekrar tekrar tekniği aktif edebilir.
Kullanıcı, normal bir el mührü dizisi uygular. Ardından, o anda kullanıcının 25 metre yakınında olan herkes tekniğin etkisine kapılır, kullanıcının görülür olmasına gerek yoktur. Tekniğin etkisi altında kalan kişiler, yerden katrandan oluşan, simsiyah, kabaca kullanıcının silüetine benzeyen varlıklar çıktığını görür. Bu illüzyonlar tekniğin etkisi altında kalan her bir kişi için 3 tanedir ve her bir 3 tanesi 1 kişiye saldırır. Bu varlıklar, saldırıları basit kunaiye benzer objeler ile yaparlar. İllüzyonların verdiği hasarlar minimal ve zihinseldir, rakiplerin aklını karıştırmak için kullanılır. İllüzyonlar hasar aldıklarında katrana dönüşüp yere yığılırlar ancak tekrar bir tanesi başka bir yerden yükselip hedefe saldırmaya devam eder, böylece sonsuz bir güruhmuş hissi yaratılır. Tekniğin efektif süresi 5 ilâ 10 dakika arasında, kullanıcının seviyesi ve disiplinlerine göre değişir.
Kullanıcı kısa bir el mührü dizisinin ardından, onu o anda görebilen herkesi tekniğin etkisi altına alır. Tekniğin etkisi altında olan kişiler, kullanıcının havada 5 tane 1 metre boyunda metalden kazıklar oluşturduğunu görür. Kullanıcı bu kazıkları tekniğin etkisi altında olan herhangi birisine yollayabilir. Mükemmel bir isabet oranına sahip olan bu kazıklar, hedeflerini ıskalasa bile yeni bir tanesi oluşup tekrar hedefine saldırır. Kullanıcı kazıkları el hareketleri ile havada kontrol eder, eğer bu hareketleri yapmaz ise teknik bozulur. Hedeflere isabet eden kazıklar şiddetli bir zihinsel acı yaratır. Hedefe saplandıktan 5 saniye sonra açtıkları yara ile beraber yokolurlar. Her bir kazık, bir öncekinin oluşturduğu zihinsel acıyı daha ileriye taşır ve hedefi aşırı derece yorar. Yeterince yorulan hedef bayılma tehlikesi geçirir. Teknik açık kaldığı sürece chakra yer.
Kullanıcı kısa bir el mührü dizisinin ardından tekniği aktif eder. Bunun ardından, kullanıcıya bakan kişiler tekniğin etkisine kapılırlar. Teknik, Henge'nin Genjutsu versiyonu olarak çalışır. Kullanıcı kendisini bir kişinin kılığına sokmak yerine etki altındaki kişilere bu görünümü gösterirler. Herşey hedeflerin aklında olup bittiği için daha inandırıcı bir hâl alır bu teknik. Ayrıca, Henge'nin aksiye, hayali kişilere de bu teknik sayesinde dönüşülebilinir. Teknik açık kaldığı sürece chakra yer.
Shinobiler köydeki durumun iyi olduğunu öğrendiklerinde içlerinin rahatladığını yüzlerinden anlayabiliyorsun. Ancak hemen ardından söylediğin isim ile beraber, bu sefer yüzlerindeki gerilmeyi de kolaylıkla fark edebiliyorsun. Sıkıntılı bir şekilde omuzlarını silken shinobi “Yine n’apmışız acaba? Tahmin etmeye çalışalım!” diyor. Bu anda diğer shinobi hızla lafa giriyor ve “Bence bu sefer, hayvanlarını çalmışızdır!” diyor, fakat diğer shinobi “Hayır, o iki sefer önce olan hadiseydi. Şu, malikanenin önünden kimseyi geçirmeyip haysiyetini ayaklar altına aldığımız olayın sonrasında olmuştu!” diyor. Diğer shinobi ona hak verirken “Aa, evet… şu işçilerin isyana teşvik etmemizden önceki olay…” diyor. Adamların kendi aralarındaki bu konuşmaları dinlerken, şu anki göervinin Matsuda Hei’nin ilk icraatı olmadığını anlayabiliyorsun. İkili arasındaki konuşma sona ererken, senin konuşmuş olan shinobi “Evet, bu sefer bence yürüdüğü yolların sağında ve solunda bıraktığımız çöpler yüzünden mutsuz olmuştur ve bunu halletmek için seni göndertmiştir! Doğru mu?” diye soruyor sana. Shinobinin yüzünde bıkkın ve öfkeli bir ifade kendini göstermeye başlıyor bu esnada.
Yuna, shinobilerin yuzlerindeki rahatlığın gerilmeye dönüşmesini dikkatlice izlemisti ve ardından shinobilerin her bir igneleyici lafını tek tek dinlemisti. Belliydi ki bu adam shinobilerin canını sıkma konusunda epey bir çaba sarf ediyordu. Acaba bahsettikleri diğer hadiselerde de araştırma için shinobi mi gönderilmişti buraya? Değilse tüm bunlardan nasıl kurtulmuslardi? Bu kodamanın derdi neydi ki? Yuna bunun neden olabileceğini aklında tartip seçenekleri düşünürken shinobiler de tahminlerine devam ediyordu. "Hayır..." dedi sakin ve düşünceli bir edayla. "Ondan rüşvet istediğinizi... ve o vermediğinde de... arazilerini kundakladiginizi... söyledi..." Bunlari söylerken yeniden shinobilerin tepkilerine dikkat kesilmisti. Bir süre suskunlastiktan sonra aklında birikmekte olan sorulardan birini dile getirdi. "Bu adam... Mei... Hayır... Hei-san... Sizinle neden... bu kadar uğraşıyor? Ona bir şey... mi yaptınız?"
Yuna’yı bir adım ileriye götüren ve onu tetikleyen en önemli şey içindeki bitmek bilmez sadakattir. Sevdiklerine duyduğu sadakat ona, onları korumak adına her şeyin altından kalkacak gücü sağlar. Onları sevdiği ve onlara sahip olduğu için kendini aynı zamanda o sevdiklerine karşı borçlu hisseder ve yaşadığı sürece bu borcu ödemeye gayret eder.
Yuna’yı savaşmaya ve shinobi olmaya güdüleyen ikinci büyük sebep ise mazoşist zihin yapısıdır. Çünkü köyü için savaştığı her durumda kazara veya istemli olarak zarar görebilir. Onun için en tehlikeli ve acı çekme potansiyelinin en yüksek olduğu meslek shinobiliktir.
Komplikasyon
Yuna mazoşisttir ve savaş anında sevdiklerine gelebilecek bir zarar olmadığı takdirde karşı koymayı bırakabilir. Bunun yanı sıra sürekli kendine acı çektirme isteği ve bu isteği giderme uğruna yaptığı eylemler onun zaten zayıf olan bedenini daha kötü hale getirebilir.
Kullanıcı aniden vücudunda bir elektrik akımı dolaştırır. Bu akım, ona dokunan herkesi çarpar, ancak hasar vermez. Genelde kişilerin kullanıcı üzerindeki fiziksel kontağını kesmek için kullanılır. El mührü gerektirmez ve anidir. Kullanıcı isterse tekrar tekrar tekniği aktif edebilir.
Kullanıcı, normal bir el mührü dizisi uygular. Ardından, o anda kullanıcının 25 metre yakınında olan herkes tekniğin etkisine kapılır, kullanıcının görülür olmasına gerek yoktur. Tekniğin etkisi altında kalan kişiler, yerden katrandan oluşan, simsiyah, kabaca kullanıcının silüetine benzeyen varlıklar çıktığını görür. Bu illüzyonlar tekniğin etkisi altında kalan her bir kişi için 3 tanedir ve her bir 3 tanesi 1 kişiye saldırır. Bu varlıklar, saldırıları basit kunaiye benzer objeler ile yaparlar. İllüzyonların verdiği hasarlar minimal ve zihinseldir, rakiplerin aklını karıştırmak için kullanılır. İllüzyonlar hasar aldıklarında katrana dönüşüp yere yığılırlar ancak tekrar bir tanesi başka bir yerden yükselip hedefe saldırmaya devam eder, böylece sonsuz bir güruhmuş hissi yaratılır. Tekniğin efektif süresi 5 ilâ 10 dakika arasında, kullanıcının seviyesi ve disiplinlerine göre değişir.
Kullanıcı kısa bir el mührü dizisinin ardından, onu o anda görebilen herkesi tekniğin etkisi altına alır. Tekniğin etkisi altında olan kişiler, kullanıcının havada 5 tane 1 metre boyunda metalden kazıklar oluşturduğunu görür. Kullanıcı bu kazıkları tekniğin etkisi altında olan herhangi birisine yollayabilir. Mükemmel bir isabet oranına sahip olan bu kazıklar, hedeflerini ıskalasa bile yeni bir tanesi oluşup tekrar hedefine saldırır. Kullanıcı kazıkları el hareketleri ile havada kontrol eder, eğer bu hareketleri yapmaz ise teknik bozulur. Hedeflere isabet eden kazıklar şiddetli bir zihinsel acı yaratır. Hedefe saplandıktan 5 saniye sonra açtıkları yara ile beraber yokolurlar. Her bir kazık, bir öncekinin oluşturduğu zihinsel acıyı daha ileriye taşır ve hedefi aşırı derece yorar. Yeterince yorulan hedef bayılma tehlikesi geçirir. Teknik açık kaldığı sürece chakra yer.
Kullanıcı kısa bir el mührü dizisinin ardından tekniği aktif eder. Bunun ardından, kullanıcıya bakan kişiler tekniğin etkisine kapılırlar. Teknik, Henge'nin Genjutsu versiyonu olarak çalışır. Kullanıcı kendisini bir kişinin kılığına sokmak yerine etki altındaki kişilere bu görünümü gösterirler. Herşey hedeflerin aklında olup bittiği için daha inandırıcı bir hâl alır bu teknik. Ayrıca, Henge'nin aksiye, hayali kişilere de bu teknik sayesinde dönüşülebilinir. Teknik açık kaldığı sürece chakra yer.