Sevgili kardeşime etrafı biraz inceleme teklifinde bulunduğum gibi silah alma fikrini ortaya atmış ve kolumdan tutup beni çekiştirerek dükkanların olduğu noktaya gitmeye zorlamıştı. Benim aklıma bir şeyler yapmak yoktu. Biraz etrafı gezip insanlara son çıkan olaylarla ilgili bir kaç soru soracaktım ama Mineka sağolsun bunu yapamamıştım. '' Tamam tamam. İstediğini alırız yeterki çekiştirmeyi bırak. Biraz daha çekiştirirsen kıyafetim yırtılacak. '' demiştim.
Şehir bizim köye göre oldukça canlıydı. Ürünler daha kaliteli ve çeşitli; insanlar ise daha zengindi. Bir gün umarım bizim köyümüzde böyle olur diye iç geçirdim. Mineka'nın zorlaması yüzünden olan insanlara iki grup arasındaki sürtüşmeleri sorma planım güme gitmişti. Etrafa ne kadar bakarsak bakalım silah satan bir dükkan bulamamıştık. Buradaki Shinobi birliği bizimkine kıyasla ufaktı. O tarz silahlarıda Shinobilerin aldığını düşünürsek burada silah satan bir dükkanın olmaması normal geliyordu. Bulsak bile buradaki belki tek silah dükkanı olması yüzünden fiyatlar bizim köyden bile daha fahiş olacaktı. Kardeşimi kırmamak için bir süre daha ona eşlik ettikten sonra onu durdurup '' Burada katana falan bulacağımızı sanmıyorum. '' diyip kolumdaki saate baktıktan sonra tekrar kardeşime dönüp '' Fazla oyalanırsak göreve geç bitecek ve buna müteakiben burada bir gece geçirmek zorunda kalırız. Babamdan bir tane istersen eminim eski kılıçlarından birini verir. Olmadı köyde birlikte alırız. '' diyecek ve cevabını beklemeden onu sürükleyerek shinobi binasına götürecektim.
Raporu alacağımız yere doğru giderken sokaklardaki binaların kat sayısıda git gide artıyordu. Burada yaşayan biri için bu normal olsada en büyük binası 4 katlı Daimyo yerleşkesi olan bizim gibiler için ilgi çekici bir manzara oluyordu. Biz yürürken Güneşte bize eşlik ediyordu. Güneşin etkisiyle etraf gereğinden fazla ısınmıştı. Anlımda biriken ter damlacıklarını hissedebiliyordum. Sıcaktan bitkin bir şekilde nefes nefese '' Hey Mineka bizi serinletecek bir jutsu yada teknik bilmiyorsun değil mi? '' diyecektim. Keşke içimizden biri Tessenjutsucu olsaydı. Onlar yelpaze sallayarak güzel rüzgar yapıyorlardı. Ne güzel serinlerdik şimdi.
Yerleşim yerlerini geçerken ara ara serpiştirilmiş bir kaç tanede dükkan görüyorduk. Dükkanlardan birinin katanacı olmasından korkuyordum. Eğer öyle olursa gidip katana almak zorunda kalacaktık ve bir ton zaman gidecektik ama neyseki şansıma öyle bir dükkan bulamamış ve yolumuza durmadan devam etmiştik.
Biraz daha ilerledikten sonra iki katlı Shinobi binasına varmıştık. Bina iki katlı olsada yüksekliği üç katlılarla aynıydı. Kat yüksekliğini neden normalden fazla yaptıklarını merak etmiştim. Belki içeride eğitim alanı vardı ve bu yüzden yüksek tavan gerekiyordu. İçeride ki bazı eşyaların fazla büyük olmasından da kaynaklanıyor olabilirdi veya yapan mimarın beceriksizliğide olabilir.
Binayı incelemem bitince giren çıkanlara bakmıştım. Binanın önünde shinobi olmayan kimse yoktu. '' Hadi gidip şu görevi bitirelim. Bitince senin işinide hallederiz.'' diyecek ve binanın içine girecektim. Binanın içine girince resepsiyon gibi bir yer arayacaktım. Bulursam neden geldiğimizi belirtip o kişinin verdiği direktiflere göre hareket edecektim. Eğer resepsiyon tarzında bir yer bulamazsam herhangi bir Shinobiyi mümkünse en rütbelisini durdurup aynı şeyleri onada söyleyecek ve söylediklerine göre hareket edip raporu alacaktım.