[Mineko & Mineka | Aktif Operasyon] Parşömen

[GM - Naruto]

Sabah günün ilk ışıkları ile gelen çağrı üzerine kendinizi Daimyo Binası'nda buluyorsunuz. Daimyo Binası'nın 2. katına çıkıyor ve burada brifinglerin verildiği bir odaya giriyorsunuz. Odada sizi, daha önce köyde birkaç gördüğünüz Jouninlerden biri karşılıyor. Size karşı oldukça saygılı bir tavır takınarak sizi selamladıktan sonra, hemen konuya giriyor. Jounin sizlere eski başkent Hofuna'da bazı sıkıntılar olduğunu söylüyor. Bu yönde Hofuna'da bulunan shinobi birliğinin hazırladığı raporu teslim almanız ve tekrar köye getirmeniz gerektiğini anlatıyor. Elbette kafanızda hemen Hofuna'da bulunan bir shinobinin raporu getirebileceği düşüncesi geçse de, Jounin sanki bu düşüncenizi okur gibi Hofuna'ya sizin gönderilmenizin sebebi olarak, oradaki shinobilerin de denetlendiklerini bilmeleri gerektiği ve bu sebeple de rapor almak için bile olsa Nikkougakure'den shinobiler gönderildiğini anlatıyor.

Aldığınız bu görevin ardından, eğer kafanızda bir sorun yoksa, Daimyo Binası'ndan çıkarak yolculuk hazırlıklarına başlıyorsunuz. Bu işleri de hallettikten sonra, artık yola çıkmak için hiçbir engeliniz kalmıyor.

Pasiflik sınırı şimdilik 48 saattir, konu ilerledikçe ve uygunluk durumu da söz konusu olursa, pasiflik sınırı 24 saate çekilecektir.

[Yamakawa Mineko]

Rahat uyuyabilmek için akşam hafif bir şeyler yiyip erkenden yatmıştım. İki gün önceki nöbetin yorgunluğu hala üstümdeydi. Nöbet sırasında herhangi bir şey olmasa bile uyku düzenim bozulmuştu. Ertesi gün sabahtan kendimi yatağa atmış ve akşam yedi-sekiz gibi uyanmıştım. Tabi sabah uyuduğum için bu sefer akşam uyuyamamıştım. Sabah tam uykum geldiği vakitlerde ise tekrardan shinobilik işleriyle uğraşmam yorgunluğumu katlamıştı. Ertesi gününde boş olmasının verdiği rahatlıkla yatağa erkenden gitmiştim. Uykuya dalmamda fazla sürmemişti.

Uykumun en güzel yerinde birinin beni dürtüklemesi ile uyanmıştım. Ben uyumak için direndikçe oda beni uyandırmak için daha fazla efor sarfediyordu. Bir süre sonra dürtüklemleri göz ardı edemeyeceğim sert sarsmalar takip etti. Derin bir nefes alıp yumruğumu sıkmış ve uykumu bölen kişiyi bir güzel pataklamak için yataktan kalkmıştım ki sevgili ablam Mineka'nın yüzünü görmemle bir anda sakinleşmiştim. Önce üstüme başıma sonra saate baktıktan sonra neler olduğunu sorgulayan gözlerle ablama dönmüştüm. Söylediğine göre bir görev için çağırılmıştık. O çoktan hazırlanmış ve aşağıya inmeye hazırlanıyordu. Beni kapının önünde beklemesini söyledikten sonra hazırlanmaya başlamıştım. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra üstümü değiştirip dışarı çıkmıştım. Kardeşimi fazla bekletmemek için yatağımı toplamamıştım.

Aşağı indikten sorna Daimo binasına doğru yola çıkmıştık. Görevin kimden veya ne için geldiğini merak ediyordum. Bu saatte bizi uyandırdıklarına göre önemli bir şey olmalıydı. Çok uzun sürmeyen bir yürüyüşün ardından binaya varmış ve görev ile ilgili brifing alacağımız ikinci kata çıkmıştık.

Bize açıklamayı yapan Jounin; bunun bir getir götür işi olduğunu söylemişti. Tabi sıradan bir getir götür işinden farklı olarak taşınan şey önemli bir rapordu. Ayrıca sanki oradaki Shinobilere güvenmiyor gibiydi. '' Efendim, sorunlardan kasıtınız nedir? Hofuna şehrine sivil olarak girip sizin için ayrı bir rapor daha hazırlamamızı istermisiniz? '' diyecektim. Sorularımın cevaplarını aldıktan sonra ablamında ekleyeceği bir şey yok ise görev için gerekli malzemeleri hazırlamak için odadan çıkacaktım. Hazırladıktan sonra ise kardeşim ile birlikte Hofuna'nın yolunu tutacaktık.

[Yamakawa Mineka]

Korkunç bir rüya görmüştüm. Daha doğrusu insanların geneline göre korkunç, bana göre normal sayılabilecek bir rüyaydı. Rüyamı anlatmak istemiyorum, aslında hiçbir zaman rüyalarımı anlatmam. Herkesin rüyası kendine özeldir değil mi? Beni sıcacık yatağımdan kaldıran şey ise kapının çalınması olmuştu. Uykulu gözlerle kapıyı açtım, açtığımda karşımda bir shinobi duruyordu. Bana bir şeyler söyledi, söylediklerinden tek anladığım şey ise Mineko ve beni Daimyo binasına çağırdıklarıydı. Sabahın bu erken saatinde ne için çağırdıklarını bilmiyorum, umrumda da değil. Eminim yine Mineko'nun işidir. Saçma sapan bir görev için falan başvurmuştur. İki gün evde oturup uyusak öleceğiz zaten...

Kapıyı kapattıktan sonra doğruca küçük hanımın yatağına gittim. Bir bakalım ne göreyim? Ben erkenden kalkıp adamla uğraşmama rağmen o götünü devirmiş yatıyor. Onu birkaç kez uyanması için dürttüm. Bana uykulu uykulu bir şeyler söyledi. 'Herhalde ben hazırlanana kadar uyanır' diye düşündüm ve hazırlanmaya başladım. Kıyafetlerimi giydim, duş aldım, saçlarımı yaptım ve kardeşimin yanına gittim. Bir de ne göreyim! Hala uyuyor! Erkenden kalktığım için zaten sinirliydim, bir de bu salağı yatarken gördüğüm için daha da sinirlendim. Bu sefer tam anlamıyla uyanana kadar dürtmeye başladım. Bir yandan dürterken bir yandan da öfkeli bir şekilde sesleniyordum ona. "Kalkar mısın artık?" Söylediklerim öfkeli insanların sözlerine hiç benzemese de ses tonum ne kadar öfkeli olduğumu belli ediyordu. Kardeşim olduğu için ona karşı biraz fazla tolerans gösterdiğimi biliyorum. Ama elimde değil! Onu çok fazla seviyorum.

Küçük hanım uyanır uyanmaz bana ilk söylediği şey dışarıda beklemem olmuştu. Yavaş bir şekilde evin dışına çıkıp beklemeye başladım. Önümden göğüsleri kadar kocaman egosu olan bir kadın geçti. Attığı her adımdan ego fışkırıyordu kadının. Kendisini büyük ihtimalle dünyanın kralı falan sanıyordur. Ama öylelerini daha fazla seviyorum. Bu dünyada en çok acı çektirmek istediğim insan türü! Neden mi? Çünkü onlara vurdukça devasa egoları yavaş yavaş küçülüyor. En sonunda ise sana yalvarmaya, af dilemeye başlıyorlar. İşte görmek istediğim manzara o! Bu kadının dışarı çıkmış bağırsaklarını falan görmek istemiyorum, sadece o acınası surat ifadesini bana gösterse yeterli olur.

Kadın hakkında düşünürken zamanın nasıl geçtiğini anlayamadım. Bir anda kardeşimi yanımda gördüm. Uykulu olduğundan dolayı olsa gerek, yol boyunca ağzını açmadı. Benim de fazla konuşasım yoktu zaten. Sabahın köründe insanlar neden konuşur ki? Hiçbir zaman anlam verememişimdir.

Kısa bir yürüyüşün ardından kendimizi Daimyo binasında bulduk. Kardeşim sanki ne için geldiğimizi biliyormuş gibi direk ikinci kata çıkıp bir odaya girdi. Bende arkasından yavaş adımlarla ilerliyordum... Odaya girdiğimiz anda bir adam bize görevimizi ve yapacaklarımızı anlatmıştı. Anlattıklarına Hofuna şehrine gidip bir shinobiden rapor almamız gerekiyormuş. Tam 'Bu adam kendisi getiremiyor mu?' diye düşünürken, biricik Jouninimiz bize nedenini anlatmıştı. Saçma bir nedeni vardı bu yüzden size söylemeyeceğim. Tam gideriz diye düşünürken kardeşim bir soru daha sormuştu. Her zamanki resmi ağzı ve fazladan iş çıkarma uyu beni uyuz ediyor. İşimiz gücümüz yok birde sivil olarak gidip rapor hazırlayacağız ha? Ne gerek var ki? Alıp raporu dönelim işte. Kardeşim değil mi? Hep aynı...

[GM - Naruto]

Hafif uzun, arkaya doğru taranmış siyah saçlarına elini götürüyor erkek Jounin, kısa bir düzeltme refleksinin ardından tekrar nefes alarak Minako'nun sorularına cevap vermek için konuşuyor;

"Hofuna'daki iki kesim arasındaki sürtüşmelerden kaynaklı olduğunu düşündüğümüz bir kaç olayın, birbiri ile bağlantısının somut kanıtlarını taşıyor olacaksınız aslında, size açık olmam gerekirse. Bu görevinizin öneminin yarısı. Diğer önemi ise, oradaki devriyelerin denetlendikleri gerçeğini onlara hatırlatmak ve her daim Nikkougakure'nin onların yanında olduğunu tekrar hissettirmek. Evden uzak çalışmanın götürüleri fazla olabiliyor ve köyümüzün Shinobi'leri bir kaç ayda bir rotasyona tabî tutması da pek olası değil."

Duruşunu düzeltiyor ve tekrar nefes alıyor konuşmak için. "Şimdilik bir sivil olarak istihbarat toplamaya çalışmanız dikkat çekebilir, fakat onun da vakti gelecek. Bu görevi başarıyla yerine getirmeniz şu an daha önemli." Saygılı bir ses tonunda sizin brifinginizi bitirdikten sonra, hala bir sorunuz olup olmadığına dair bakışlar atıyor size.

[Yamakawa Mineko]

Görevle daha fazla bilgi alabilmek için bir kaç tane soru sormuştum. Karşımdaki Jounin hak etmediğimi düşündüğüm derecede saygılıydı. Bunun bize özel mi yoksa karşımızdaki adamın kişiliğinden mi kaynaklandığını merak etmeye başlamıştım. Bir kaç saniye sonra bu ilgim geçmiş ve söylediklerine odaklanmıştım.

Jounin'in söylediğine göre; Hofuna şehrinde olan bazı olaylar yaşanmıştı. Şehirde sebebini tam olarak bilmediğim bir kutuplaşma vardı ama bu kutuplaşmanın Nikkougakure'nin müdahale etmesini gerektirecek ciddiyette olduğunu bilmiyordum. Belkide bu görevin amacıda bunu bulmaktı. Yani ortada müdahale edilmesi gereken bir durum olup olmadığı. Görev sırasında herhangi bir zorlukla karşılaşmayacak gibiydik. Halk arasında bir sorun çıksa bile sıradan bir insanla uğraşmak eğitimli bir shinobi ile uğraşmaktan çok daha kolay olacaktı.

Bize brifingi veren kişi ayrıca oradaki Shinobilerinde denetlenmesi gerektiğini belirtmişti. Görevin bir diğer amacıda Nikkougakure'nin gözünün onların üstünde olduğunu belirtmek olduğu anlaşılıyordu. Orada uzun süre köyden uzak kalan shinobilerin ne gibi sorunlar çıkardığını merak ediyordum. Büyük ihtimalle yozlaşma ile ilgili bir şeydi. Shinobileri ve şehri sivil olarak inceleme teklifimde dikkat çekme olasılığı yüzünden kabul edilmemişti.

Sorularımın hepsine cevap aldıktan sonra karşımdaki adamı saygıyla selamladıktan sonra ablamla beraber odadan çıkacak ve yolculuk için hazırlıklara başlayacaktım. Hazırlıklar biter bitmez yola koyulacaktım.

[Yamakawa Mineka]

Aah~~ Şuan karşımda duran adamın boğazını sıkıp öldürmek istiyorum. Yoksa uzuvlarını kesip çığlıklarını dinlemek mi istiyorum? Bilmiyorum, umrumda da değil. Şuan umrumda olan tek şey bir an önce buradan çıkıp gitmek. Böyle insanlarla aynı odada bulunmak beni boğuyor. Beyinleri yıkanmış, köyün köpeği olmuşlar. Kardeşim de onlardan biri. Normalde sessiz, sakin bir kız olmasına rağmen konu köy oldu mu hemen konuşmaya başlıyor. Birde konuşmaya başladı mı çenesi hiç durmuyor kızın. Tamam, normalde ben de çok konuşurum ama bu konular hoşuma gitmiyor. Yanlış anlamayın, köyü sevmediğimden değil. Sadece bu kadar resmiyet pek bana göre değil.

Mineko birkaç soru daha soracak diye çok korktum. Adam gereksiz bir şekilde görevin önemini anlattı bize. Ben size özet geçeyim, görevin olayı Hofuna'daki shinobilerin denetlendiklerini bilmeleri ve şehirdeki iki grubun arasındaki sürtüşmelerinden kaynaklanan olayların kanıtını almak. Bir dakika, eğer bu iki grup köyün öğrenmesini istemiyorsa bize saldırabilir değil mi? Bize saldırdıkları anda 'nefsi müdafaa' adı altında onlara işkence edebilirim değil mi? Çok heyecanlandım! Mineko sen bir tanesin! Böyle ince bir görevi bulduğun için teşekkür ederim.

Mineko'nun soruları bittikten sonra beraber odadan çıktık. Çıkar çıkmaz "Harika bir görev değil mi? Büyük ihtimalle bu iki gruptan birileri bize saldırıp raporu çalmaya çalışacaktır. Ne kadar harika değil mi? Gitmek için sabırsızlanıyorum." dedim parıldayan gözlerle. Hemen ardından yolculuk için hazırlıklara başladım.

[GM - Naruto]

Binadan ayrılıyor ve kendi hazırlıklarınızı yapmak üzere evinize dönüyorsunuz. Akşamüzerine doğru, Hofuna'ya gitmek üzere sizi bekleyen bir karavan ile buluşuyorsunuz; İki köy arasında malların sevkiyatını yapan ufak bir aile şirketinin bir karavanı bu, ismi önemsiz. Hofuna ve Nikkougakure arasında gidip gelen, iki köy arasında hammadde/işlenmiş mal getir götürülerini yapan, zaten genel olarak köyden periyodik olarak koruma tutan bir aile. Tek bir at arabası, içinde malları yüklenmiş bir şekilde sizi beklemekte. Sırayla dizilmiş kutuların arasında oturabileceğiniz, hatta zorlarsanız belki biraz uzanabileceğiniz dar bir alan mevcut. Arabacı pek sizinle ilgilenmiyor, kafası rüzgârdan ve gün ışığından korunmak adına örtülü, standart bir tipleme. Bu yolu binlerce defa farklı Shinobi'lerin koruması altında gidip geldiğinden onun için özel bir durum teşkil etmemekte. Sizi görünce el sallıyor, siz de arabaya binip yolculuğunuza başlıyorsunuz.

Köyünüz, diğer Shinobi köylerine nazaran fakir olduğundan, bir kaç işi tek görev altında birleştirebiliyor. Şu anda, siz yazılmamış olsanız bile, bu arabacıya korumalık yapıyorsunuz ve onu korumanız sizin sorumluluklarınızdan biri. Yani, sizi beleşe Hofuna'ya götürmesine karşılık badigartlık yapıyorsunuz. Zor zamanlar, yapacak bir şeyinizin pek olmadığını biliyorsunuz.

Fakat yol sorunsuz geçiyor ve ertesi günün öğlenine doğru, Hofuna ufukta görünmeye başlıyor. Düzlüğün ortasına kurulu şehrin önce 3-4 katlı binalarını seçiyorsunuz, ardından yaklaştıkça çevre bayırlara dağılmış olan tarım alanlarını ve ufak yerleşim birimlerini. Bir kaçının yanından geçiyorsunuz yaklaşırken ve bu noktada at arabası trafiği sıklaşıyor, çevreden gelen yollar bu ana yolla birleştiğinden mütevellit.

Hofuna'nın çevresi 10 metrelik surlarla kaplı, bu surun dışında kalan evler genelde çiftçi evleri. İçerideki evler ise müstakilden başlıyor ve meydana doğru katları artarak ilerliyorlar. Bu ana yol meydana varıyor, ardından kıvrılarak şehrin zıt tarafından dışarı çıkıyor ve devam ediyor.

Giriş kısmında epey insan görmek mümkün; kimisi işinde gücünde, kimisi bir şeyler satmaya çalışıyor, kimisi de arabalardan mal indiriyor, yüklüyor. Arabacı ile burada veda edip, Hofuna'ya giriş yapıyorsunuz.

İstikametiniz, Shinobi yerleşkesi.

[Yamakawa Mineko]

Binadan ayrıldıktan sonra hazırlıklara başlamak için eve gitmiştik. Kardeşim binadan çıkar çıkmaz görevle ilgili bir şeyler söylemişti. Çok değişik bir sebepten görev konusunda heyecanlanmıştı. Olay çıkartan gruplardan birinin bize saldırmasını umuyordu böylelikle bir kaç kişiyi dövebilirdi. Umutsuzca iç geçirip '' Ama böyle bir şey olursa sivillere saldırmak zorunda kalacağız. İkimizde biliyoruz ki kavga etmeye başlarsak iki üç yumrukla durmayız. Sonra köyde başımız ağrır. '' diyecektim. Kardeşimde bende fazla agresif ve saldırgan insanlardık eğer dediği gruplarla kavga edersek bir yerden sonra bu kendini savunmaktan çıkıp zevk için bir kaç kişiyi sakat bırakma hatta öldürmeye giderdi.

Hazırlıklarımızı tamamladıktan sonra şehre birlikte gideceğimiz bir karavana katılmıştık. Karavan Hofuna ve Nikkougakure arasında ticaret yapan bir aileye aitti. Ben daha önce onlarla hiç yolculağa çıkmamış olsamda düzenli olarak köyden koruma tuttuklarını duymuştum. Şuan burada olmamızın bir diğer sebebide büyük ihtimalle beleşe korumalık yapmaktı ama bu durum benim için bir sorun teşkil etmiyordu. Bu karavan sayesinde göreceli olarak rahat bir yolculuk yapıyorduk.

Karavanın içi tıklım tıklım doluydu ama ben ve kardeşim ufak tefek insanlar olduğumuzdan çok sorun yaşamadan sığmıştık. Hatta yayılmak için fazladan alan bile vardı ama fazla geniş değildi. Zaten yayılmayıp olası bir tehlikeye karşı karavanın arkasından yolu seyredecektim. Bir yandan yolu seyrederken diğer yandanda bizle fazla ilgilenmeyen amca ile konuşup biraz bilgi almaya çalışacaktım. '' Amca işler nasıl gidiyor? Hofuna şehrinde irili ufaklı bazı çatışmaların olduğunu duydum. Umarım işlerini etkilemiyordur. '' diyecektim.

Bir buçuk günlük sakin bir yolculuğun ardından şehrin sınırlarına varmıştık. Şehre ilk gelişim olmamasına rağmen şaşırmıştım. Bizde en büyük bina açık ara farkla Cho'nun binası iken burada onun gibi onlarca belki daha fazla bina vardı. Yeni kurulmuş fakir bir köy olmanın zorlukları diye iç geçirdikten sonra yola odaklanmıştım. Hofuna şehri çevresinde bir sürü tarım alanı vardı. Şehrin geçim kaynağı hakkında fazla bilgim olmasada gördüklerimden ötürü tarım bazlı olduğunu varsayıyordum. Biraz daha ilerledikten sonra şehrin surlarına varmıştık. Surlar neredeyse 6 adam boyundaydı. Bir ninja için basit bir engel olsada sıradan halk için aşılması güç bir duvardı. Ülkenin başkenti ve saklı köyü olmasına rağmen bizde bile böyle bir surun olmaması beni üzüyordu. Dışarıdan gelecek saldırılara karşı korumasızdık. Belkide başkent Nikkougakureye taşınacağına Nikkougakure başkente taşınsaydı daha iyi olurdu.

Kapıdan içeri girdiğimizde arabacı ile vedalaşıp kendi yolumuza gitmiştik. Etrafta bizimki gibi bir sürü araba vardı. Bizim amcada bunların arasına katılacaktı büyük ihtimalle. Vedaştıktan sonra kardeşim ile beraber Shinobi istikametine doğru yol almaya başlamıştık. '' Sence raporu almadan önce ufak bir inceleme yapalım mı? Ne dersin? '' diyecektim sevgili kardeşime.

[Yamakawa Mineka]

Binadan ayrılıp hazırlıklarımızı yapmak için eve doğru yol aldık. Ağır adımlarla yürürken bir yandan da Mineko'yla muhabbet ediyorduk. Dediklerinde haklıydı, eğer herhangi bir olay çıkarsa ipin ucunu kaçırabilirdik, özellikle ben. Kardeşimi ikna etmek bana nazaran daha kolay. Ona köy, görev deseniz anında ikna olup durmasını bilir fakat ben öyle değilim. Beni durdurabilecek tek kişi Mineko'dur. Ona olan sevgim nedense kendimi dizginlememe neden oluyor. Sadece bu konuda değil, her konuda öyle. Mineko'yu görünce sakinleşiyorum, içim huzur doluyor. Herhalde ablalık içgüdülerim bana bu duyguları yaşatıyor.

Hazırlıklarımızı tamamladıktan sonra bizi Hofuna Şehrine götürecek karavanla buluştuk. Büyük ihtimalle biricik köyümüz bize iki görevi birden kilitlemişti. Hem karavanın sahibine korumalık edeceğiz, hem de Hofuna Şehri'nde görevimizi halledeceğiz. Köyün verdiği görevlerden bu yüzden nefret ediyorum. Yaptığımız işe göre çok ama çok az para kazanıyoruz. Düşünün, ben bir kılıç ustasıyım ve kılıç alacak param yok. Babam da pintinin teki, evde milyonlarca kılıcı var ama bana bir tanesini bile vermedi. Sözde baba olacak, yazıklar olsun.

Dar bir karavanda uzun bir yolculuk yaptık. Bir buçuk gün boyunca dedikodu yapmış, havadan sudan konuştuk. Ne hakkında konuştuğumuzu sormayın çünkü bende bilmiyorum. Güzel bir yolculuktu, ilk defa köyün dışına kardeşimle beraber çıktım ve şu ana kadar harika bir yolculuk oldu. Birazcık aksiyon olsaydı, mesela birileri bize saldırsaydı, daha eğlenceli olabilirdi ama buna da razıyım.

Karavandan ayrıldıktan sonra Mineko'yla beraber Shinobi yerleşkesine doğru hareket etmeye başladık. Birkaç dakika yürüdükten sonra Mineko bana güzel bir teklifte bulundu. Raporu almadan önce ufak bir inceleme yapmak istiyordu bende onu kırmak istemedim. Aslında benimde gitmek istediğim bir yer var. Belki burada köyden daha ucuza kılıç bulabilirim, biraz gezmenin kimseye zararı olmaz. "Benim için sıkıntı yok, biraz gezelim... Yanında para var mı? Varsa gel bi dükkanlara bakalım biliyorsun kılıç almam gerekiyor." diyecektim ve Mineko'nun koluna girip etrafta kılıç satan bir dükkan aramaya başlayacaktık.

[GM - Naruto]

Out: Şimdilik operasyona odaklanın, operasyondan sonra bir Free açıp GM isteyerek bu tarz olaylarınız gerçekleştirebilirsiniz. Bu bağlamda, bulamadığınızı varsayacağım.

In:
"Çatışma mı? Ben bilmem valla. Mal götürürüm, mal getiririm. Çok durmam zaten Hofuna'da. Varsa da bir bilgim yok. Yesinler birbirlerini, insanların karnına sıcak yemeği çalışmak koyuyor vallahi, boş boş şeylere kavga etmek değil..." Bu noktada herif yardırıyor, üçünüz de farklı konulardan sohbet ediyorsunuz, ardından sohbet durgunlaşıyor ve yolunuza devam ediyorsunuz. Hofuna'da olan olaylarla alakalı bir şey bilmediği kesin.

...

Kol kola, Hofuna'nın cıvıl cıvıl sokaklarında geziyorsunuz. Sizin köyünüzden büyük ve daha fazla popülasyona sahip. İnsanlarının gelir düzeyleri de size göre fazla görünüyor. Dükkânlar daha dolu, çeşitli ve canlı. Sürekli gelip giden karavanlar, alışveriş yapan insanlar sokakları dolduruyor. Fakat kılıç veya benzeri şeyler satan bir dükkânla karşılaşmıyorsunuz yarım saatlik dolaşmanız ardından. Bunun üzerine, görevinize geri odaklanmanız gerektiğini hatırlıyor ve yerleşkeye doğru ilerliyorsunuz.

Yerleşke, Hofuna'nın meydanından bir kaç sokak arkada, 2 katlı bir bina olduğunu biliyorsunuz. Shinobi'lerin devriyelerini burada başlatıp bitirdiklerini, görevleri buradan dağıttıklarını ve eğer bir acil çağrı olursa buradan dağıldıklarını biliyorsunuz.

Hofuna'nın ana caddesinden kurtulup yan bir sokağa giriyor ve oradan yolunuza devam ediyorsunuz. Tek katlı olan binalar kendilerini 2 katlı binalara, onlar da git gide 3 katlı binalara bırakıyorlar. Bunların bir çoğu ev ve apartman, fakat arada bir kaç dükkân ve zanaatkâr evi. Fakat öğlen olması, güneşin tepeden bakması anlamına geldiği için pek gölge yok, o bağlamda biraz sıcaklıyorsunuz.

Fakat kendinizden geçmeden yerleşkeyi uzaktan görüyorsunuz. Sokağın sonunda görünüyor, yanındaki 3 katlı binalara rağmen kendisi 2 katlı, fakat 2 katlı olması sizi biraz yanıltıyor zira boyutu 3 katlı binalarla aynı. Bu, tavan yüksekliğinin diğer evlere göre fazla olduğunu söylüyor ve ayrıca evin eski, şehir tipi bir ev olduğunu çıkartıyorsunuz. Kapısından içeri bir Shinobi giriyor, dışarı ise 2 tanesi çıkıyor. Diğer binalara göre önü çok işlek duruyor. Binanın çevresinde veya kapısının önüde Shinobi olmayan birilerini görmüyorsunuz.