En sonunda bir yere gelebilmiştik, şimdi bizim aptal herif uyanmıştı ve ona özet geçmemiz gerekliydi. En azından bu gereksiz uğraşı 1 üstlenmişti, gerçekten çok aptalca hareket yaptı bu gün ikiside. Düşünüyorumda bu iş böyle sarpa sarmış bir şekilde gitmez, daha iyi bir planlama lazım bunuda bizzat ben söylemeliyim.
"Arkadaşlar artık kendinize bir çeki düzen verin bu görevde yaptığınız bu hatalar benim gerçekten sinirlerimi bozdu ve sonucu ise bizi buraya getirmeye yetti."
Artık ne yapacakları, nasıl yapacakları, nerden başlayacakları beni ilgilendirmiyor aslında artık desemde pek ilk başlarda benide ilgilendirmiyordu. Ben sadece görevin kurallarına ve gidişhatına uyuyorum, böyle olmayada devam etmesini umuyorum.
Ryōshi Kyōkai Her kesik , cerrahi bir titizliktedir.
Karanlığın iç kesimlerine doğru yavaş yavaş yürüyordu. Yürüdükçe, etraf daha da kararıyordu. Bu karanlık, ışığın olmadığı karanlık değil, daha çok his olarak bir karanlıktı. Yürüdükçe, içindeki his daha da kararıyordu. İçindeki his karardıkça, beyninden tüm vücuduna korku sinyalleri gidiyordu. En son ne yaşamıştı? Nasıl bu hale gelmişti? Hiç birisini hatırlayamıyordu. İlerledikçe, büyük bir karartı yakınlaşmaya başlamıştı. Yaklaştıkça, karartının gerçekten kocaman olduğunu fark ediyordu. Bu karanlıkta, o karartıyı da nasıl fark ettiğini bilmiyordu ama, fark ediyordu. Karartı, sonradan bir bina şeklini aldı. Fakat yabancı bir bina değildi bu bina. Kendi eviydi.
Yavaşça kapıyı araladı. Evin içindeki eşyalar aynı duruyordu. En son hatırladığı gibi. Fakat sonradan, her şeyin aynı olmadığını fark etti. Babasının en sevdiği eşya olan, duvarda asılı katanası yoktu. Onun yerinde, boş bir kın duruyordu sadece. "Katanayı kınsız ne yapac-" Sözünü tamamlayamadan, tam göğsünün ortasından giren bir katana ile donakaldı. Katananın orjinal rengi mavi gri arası tonlardaydı. Kafasını yavaşça arkaya çevirdiğinde, daha önce görmediği türde bir maske gördü. Üstünde, Kusagakure sembolü bulunan garip bir maskeydi bu. Maskenin altındaki kişiyi tanıdığına emindi ama, kim olduğunu bir türlü çıkartamıyordu. Arkasında duran kişi, bu düşünceleri okumuş olacaktı ki, yavaşça maskesini çıkarttı. Gördüğü yüzü unutamayacağını biliyordu. Arkasında duran kişi kendisinden başkası değildi.
Birden vücuduna saplanan katana yok oldu. Sonrasında koltuk, dolaplar, yemek masası, sandalyeler ve halı. Hepsi tek tek yok olmaya başladı. Evin duvarları ateşe atılmış kağıt gibi yanmaya başladı. Alevler, kırmızı değil, siyah renkteydi. Çıkan duman siyahtı. Her şey siyahtı ama, etrafında olan her şeyi ayırt edebiliyordu. Öyle ki, kapkara alevlere doğru uçmakta olan, kapkara sineğin, kapkara şeffaflıkta olan kanatlarını bile görebiliyordu. Sonra o sinekte birden yanıp kül oldu. Kocaman karanlıkta, arkasındaki suretiyle baş başa kalmıştı. Suret, yavaşça silinmeye başladı. Yerini karanlık boşluğa bırakırken, Hayato istemsizce elini surete doğru attı. Elinin boşa gitmesini beklerken, tam aksi bir şekilde suretin yakasına yapıştı eli. Suret, Hayato'nun temasından sonra aniden parlamaya başladı. Bu parlaklık, normalde bir mum ışığının ki kadar olmasına rağmen, gözü karanlığa alışan birisi için bu parlaklık kör edici seviyede olabilirdi. Ki öyle de oldu. Hayato, elleriyle suratını engellemeye çalışırken, suretin parlaması son buldu. Tepeden tırnağa kana bulanmış bir Hayato görüyordu karşısında. Bu kan, yerde yatan Kusagakure shinobilerine ait olmalıydı. O shinobilerin oraya nasıl geldiğini anlamamıştı. Ama kanın shinobilere ait olduğunu biliyordu. Avazı çıktığı kadar bağırmak geldi içinden ama, ağzından tek bir kelime dahi çıkmadı. Sonrasında suret, elinde birden beliren katanayı tekrar Hayato'nun karnına doğru sapladı. Bu seferki acı, gerçek olamayacak kadar gerçekti.
Gözlerini yavaşça aralarken, kendisini Kawakami Kasabası'nın girişinde bulunan korulukta buldu. Kafasındaki inanılmaz ağrıyla birlikte gözlerini açan Hayato, bilincini yeni yeni toparlamaya başlarken, etrafında dönen sohbeti zar zor duyuyordu. Zaten şimdilik kafasını verebildiği tek şey kafasının içinde bulunan ağrıydı. Eh, kafasını kafasının içindeki bir şeye vermekten daha kolay bir şey olamazdı herhalde.
Takıntılık Köyüne karşı takıntısı vardır. Ona göre, Kusagakureliler, diğer herkesten üstündür. Köyüne laf edildiği takdirde, aşırı derecede sinirlenir, köyündeki herkes ile samimi olmaya çalışır.
Stiller Shinshouki B-Rank Kullanıcı akrobasi bilgisini bir üst noktaya taşır. Akrobatik hamleler mükemmel bir isabet oranı ile uygulamaya başlayan kullanıcı yakın dövüşte büyük bir avantaj elde eder. Parende atmak veya tek eli üzerinde ayağa kalkmak gibi disiplin ve çalışma isteyen hamleler kullanıcı için artık basit ve az yorucu hareketler halini alır.
Yumi-Dou B-Rank Kullanıcının yayı efektif bir şekilde, yani güç kaybı olmadan, germesi için gereken süre aşırı derecede kısalır. Her bir ok atışı arasındaki süre de buna bağlı olarak azalır. Ayrıca kullanıcı, görüş mesafesini kısıtlayan hava durumlarında da odaklanarak bu durumları yoksayabilir. Ne var ki bu eğitimin sonuçları, durumdan duruma farklılık gösterecektir.
Meishou-Dou Başangıç seviyesidir. Kişi, uzun antremanların ardından çevresindeki kabaca 10 metrelik bir alanda olup biten ani chakra akışlarını hissedebilir hale gelir. Hazırlanan teknikler, odaklanma ve chakra bükme hamlelerini farkedebilir ve yönlerini tayin edebilir.
Tsubaki Tsubaki, ismini tutma kısmına kazılı olan kanjilerden alıyor. Kendisi bir kompozit yay, yani standart yaylardan daha iyi bir performansı var ve daha sert gerilebiliyor. Hangi tür olduğunu çıkaramadığın bir ağaçtan yapılmış ve etrafı metaller ile desteklenmiş, yani kolay kolay kırılmayacak bir yapısı var. (Sadakta 20 ok vardır.)
Kıyafet ve Maske
Giysi kullanıcının tüm vücudunu sarar. Oldukça esnek ve elastik olmasından dolayı garip hareketler yaparken bile kullanıcıya engel olmaz. Sağlam ve yanmayan bir çeşit deriden imal edilmiştir. Hayato'nun kıyafeti ek olarak termal bir yapıya sahiptir. Yani Anormal hava şartları dışındaki çoğu hava şartlarında kuşananın vücut ısısını dengede tutar. Kıyafet kapşonsuzdur.
Maske ve şapka birbirlerine içeriden bir mekanizma ile montelidir. Şapkanın maske için yapılan boş bir kısmı vardır. Bu boş kısım, maskenin rahatlıkla girebileceği şekilde tasarlanmıştır. Aynı zamanda mekanizma sayesinde maske kolay kolay çıkmaz. Sert darbelere karşı kırılmaz özellik gösterir lakin gelen darbeleri engelleyici bir özelliği bulunmaz. Sesi boğuk çıkartma özelliği bulunur. Şapka, kıyafete özel olarak tasarlanmıştır. Kıyafet ile birlikte kullanıldığı zaman kolayca çıkartılıp sırt kısmında taşınabilir. Kıyafet ile birlikte kullanılmadığı vakitlerde sırt kısmında taşınmaz.
Isao bir kütüğün üzerine oturmuş bekliyordu. Kunaisiyle bir tahta parçasını yontuyordu. Ailesinden gelen kan bunu yapmaya muktedirdi fakat o abisi ve babası gibi tahtaların sesini duyamıyor onların gerçek şekillerini göremiyordu. Sadece herhangi bir şeye dönüşmeye yatkın parçaları fark edebiliyordu. Elindeki parça bir kurbağa kafasıydı veya ona dönüşmeye yatkındı. Gerçekten de onu işledikçe kurbağa olmaya ne kadar müsait olduğu ortaya çıkıyordu. Çok fazla ışık yoktu fakat Isao için ay ışığı da yeterli olurdu. Yavaş yavaş kunaiyi tahtanın üzerinde gezdiriyordu. Sert hatları vardı kurbağasının. Gözleri büyüktü ve kindar bakıyordu. Kaşları çatılmıştı. Ağzı iğrenç bir tüccar gibi gülümsemekteydi. Veya o ışıkta Isao için öyle görünmekteydi. Sonuçta onun yetenekleri abisi veya babası gibi değildi. Sadece basit oyma işleri yapabiliyordu. Kurbağanın bitirici ince işlerindeyken diğerleri gelmişti. Ah Hayato omuzlarda pelte gibi taşınıyordu ve başka bir adam daha ortalıkta yoktu. Demek av başarısız oldu. Isao sakince kunaisini yerine yerleştirmiş ve kurbağa kafasını da bir cebine atmıştı.
1 onunla konuşmak için uygun bir yere geçmişti. Oturabileceği bir yere. Keşke aralarında medic-nin olsaydı. 1 olayları anlatmaya başlamıştı. Adam akıllı bir bilgi alamamışlardı ve bir üyeleri sıkıntılıydı. Gerçi 1'i de sayarsak 2 üyeleri sıkıntılıydı. Görevin devamlılığı Isao'nun sözlerindeydi. 3 ise kendince atara kalkışmıştı. Isao sakindi. Buz gibi bir sakinlik. Öfkeli bir sakinlik. Görevin başarısızlığını kabullenemiyordu. Önce 3 ile konuşacaktı. Doğal olarak sesinden buz gibi sakinlik ve öfke tınıları sızacaktı : 3, Bu kabul edilebilir bir hata. İstihbarat görevine gönderebileceğimiz üyelerimiz müsait değildi. Ve stratejiye katkıda bulunmak istersen olabilirsin. Biz herkesin fikrini alan bir örgütüz. Gereksiz yere kendi içimizde çatışmaya girmek mantıklı değil. Ardından 1'e dönecekti :Öncelikle isimler. Dikkatli olmamız gerek. Daha sonra ise bu görevi bitirmek istemiyorum. Kendi köyümün shinobilerine örgüt olarak saldırdığımız için en azından buna değmeli. Göreve devam edeceğiz. Ve hayır böyle bir yer bildiğimi zannetmiyorum fakat iç kesimlere doğru ilerlersek böyle bir yer varsa görebiliriz. Sonuçta talan edilmiş yerleşim yerleri dikkat çeker. Fakat eğer böyleyse ve bundan bizim haberimiz yoksa çok kısa bir süre içinde gerçekleşmiştir ki köyümüz istihbarat alamasın. Avımız yakın zamanda gelmiştir. Benim önerim siz biraz dinlendikten ve 4 kendine geldikten sonra Kawakami kasabasını dıştan dolaşıp ülkenin iç kesimlerine ilerlemek. Dediğim gibi avın bitmesini arzu etmem fakat sizin görüşlerinize de saygım sonsuzdur.
Kapalı konu
Out: Biz aramızda free dönsek bu süre zarfında adamlarımız dinlense veya kendine gelse biz de stratejimizi konuşsak sizin için uygun olur mu Gm?
Tabii, buyrun. Bitince out olarak GM'in girmesini isterseniz biz devralırız. Fakat bu süre zarfında pasifliklere de dikkat edin, 24 saat kuralı hala geçerli.
Isao'ya fikrini sorduğum vakit avın bitmesini istemediğini söyledi. Haklı tabii, sonuçta onun köyünden 2 shinobiye zarar verdik en azından bazı şeyleri başarmak istiyordu. En azından saldırımız boşa gitmemeliydi. Bende aynı şeyi düşünüyordum fakat Kawakami Kasabasında yıkılmış bir yer görmediğini veya haberi olmadığını söylemişti. Bu işle direk olarak Anbu ilgileniyor gibi görünüyordu. Anbu'nun ilgilendiği bu görev bir hayli zor fakat yinede başarısızlık göstergesiydi. Saitou Shinn, elini kolunu sallaya sallaya Çimen Köyünde dolanıyordu. Bu durum aynı zamanda Anbuların başarısızlığından çok Saitou Shinn'in başarısını gösteriyordu. Her dakika biraz daha fazla onunla karşılaşmak istiyordum.
Aslında Shinn ile karşılaşınca ona amacını soracağım. Bir insanın nasıl bir amacı olabilirde bu kadar ileri raddelere kadar götürebilir işini. 0'ın söyledikleri mantıklı geliyordu bana. Talan edilmiş yerleşim yerleri elbette dikkat çeker. İlla önceden görülmüş olmasına gerek yok yani kendimiz bile bulabiliriz o yeri. Kawakami Kasabasını dıştan dolaşıp ülkenin iç kesimlerine ilerleyecekmişiz. Bu kısmı biraz anlayamadım açıkçası. “Ülkenin iç kesimlerine ilerlemek için illa bir yerden girmemiz gerekmez mi? Bence ülkenin en savunmasız yerinden girelim. Söylesene 0; sence bir savaş çıksa, Shinn nerelerden saldırırdı Çimen Ülkesine?”
Sakat olan bacağımı 180 derece uzatıyordum ve o şekilde oturmuştum. Nefeslerimi ise dengelemeye çalışıyordum ki temiz havayla kafamı toparlayabileyim. Ciğerlerime Kusagakure'nin temiz oksijeni girsin. Biz strateji tartışırken kenarda Hayato'nun iyice kendine gelmeye başladığını fark ediyordum ve içim rahatlıyordu. Ciddi bir sıkıntısı yok gibi görünüyor.
Kütüphane Lejant Ryōshi Kyōkai Ishigakure tarihi baştan yazacak..
Isao onların tepkilerini bekliyordu. Maske ve kıyafetten dolayı ne beden dillerini ne de mimiklerini anlayamıyordu fakat yine de tepki görmeyi bekliyordu. Cebindeki kurbağa kafasını düşündü. Onu Iwao'ya verse herhalde daha iyi olurdu. Sonuçta o iyi bir marangozdu. Hem babası gibi ciddi değildi bu tahta konularında. Berbat edilmiş bir şeyi mutlulukla güzelleştirebilirdi.
Oturduğu yerden diğerlerine bakıyordu. Ayakta duran 3, yerde yatan 4 ve oturan 1, zorlu bir görev olacaktı ama yapacak bir şey yoktu. Sonuçta onlar tüm tehlikeleri kabul ederek yola koyulmuşlardı. Hepsi de gayet sorumlu shinobilerdi. İçlerinde köy aşkı vardı. Isaoda da vardı fakat onun tetikleyicisi biraz da paraydı. Kutsal bir misyon değil ama işe yarar.Hira'nın dediklerini dinledikten sonra biraz düşünmüştü ardından cevap vermişti ISao Isao1, Evet bir yerlerden girebiliriz fakat kawakami'den girmek istediğine emin misin? Burayı dolandıktan sonra içeriye doğru ilerleriz. Savaş çıktığı zaman da Shinn'in saldırdığı yer önemli değil. Nereden saldırırsa saldırsın kusa onu engelleyecektir.
Hayato yerde takılıyordu kendi halinde. Bir şeyler gevelemeye uğraşıyormuş gibi görünse de durumunun pek iç açıcı olmadığını söyleyebilirdi Isao. Yakında düzelirdi ama. Zaman her şeyin ilacıdır sonuçta.
Arachi Ryouta hasta, Ougami Hayato da müsait değil. Zaten konuyu bir kaç tur sonra bitirip 2. bölümde devam ettirmeyi düşünüyordum zira bu konu standart uzunluğu geçti. O bağlamda şöyle yapalım;
Bu konu burada sonlanmıştır. Herkes 35GP kazanmıştır.
Kurochi Hirashimatsu'nun ayağının iyileşmesine 1 GM'li konu kalmıştır.
Siz aranızda bu konuyu site dışında tartışın, planınızı yapın, ardından Hayato ve Ryouta da aktif olacağı zaman yeni bir konu açın ve GM isteyin, 2. bölümden devam edelim. Yeni konuya bu korulukta başlamak zorundasınız.