Büyük Vurgun

[Tobio Hinata]

Bishamon'un yanına vardığımda, önce konuşmaya çalışmıştı; ama buna izin veremeyecek kadar öfkeli olduğumdan kafasına geçirdiğim bir şaplakla sözünü yarıda bırakmıştım. Canının yandığını ve hâlâ fiziksel olarak kendini hiç geliştirmediğini görünce, istemsizce gülümsemiş; hatta kahkaha atmıştım. Bishamon, tuhaf güçleri olan bir piçti ama fiziksel olarak bir numarası yoktu. Genin iken safi zarardı. Özel bir yeteneği vardı ama bunu ne kadar iyi kullandığı meçhul bir gerçekti o zamanlar. Bundan ötürü Bishamon kafasına değer verirdi ve şuan kafasına şaplak yediği için sinirden kuduruyordu. O bununla meşgulken o sırada yediği tekmeden ötürü kuduran ve kıç üstü yere yapışan Daichi'ye döndüm. Maskesinin altında -sahi bu niye maske takıyor? tip tip bana baktığından emindim. Ardından bir güzel ana-avrat sövmeye başlamıştı ki, genin dönemlerine nazaran küfür haznesini epeyce bir genişlettiğini kabul etmeliydim. Kaşar kılıklı sespeş oruspu çocuğu diye küfür mü olur amına koyim?

Daha sonra sinirden kuduran ve kafasına yediği şaplağın acısı ile bir git gel yaşayan Bishamon konuşmaya başladı. Zaten Daichi'nin eli ile Bishamon'u işaret etmesiyle başımı ona taraf dönmüştüm; çünkü Daichi onu kaldıranın da bu sarı kafa olduğunu söylüyordu. O sırada Bishamon da güzelce bir sövmüş ardından para bulacak bir yol bulduğunu belirtmişti ki, bu tüm dikkatimi toplamama bedel olmuştu. Para mı? Para yani... Bildiğimiz ryo. Karnımı doyuracak, para... Para lan para! Para olum... Tamam yeter.

İlk olarak Daichi'ye döndüm ve: "Lan ibne sen niye maske takıyon? Kız görünümünden mi utanmaya başladın çakal. En son Bishamon yokluktan seni sikmiş diye duydum, o yüzden mi utancından maske takmaya başladın?" dedim. Şeytani şeytani güldükten sonra öbürüne döndüm ve kafasını kolumun altına alıp: "Kanki daha önce niye öyle demiyon ya? Ne parasıymış bu. Kumarhane falan ne iş, anlat hele sikini yediğim." diye yumuşamış idim biraz. Zaten üzerim sivil olduğu için kaşlarımı çatmış ve: "Kör müsün at yarrağı sivilim zaten, izin günüm diyom beyinsiz." diye tekrardan alev almıştım.

İlk defa Bishamon'un işime yarayacağını hissediyordum. O yüzden hafif bir mutluluk içimi kaplamıştı. Kumarhane falan diyor falan ama pek anlamadım şimdi; fakat olsun. İşin içinde para varsa sıkıntı yok, açlıktan ölüyorum lan. Beş kuruş param kalmadı, İshi devleti bize bakmıyor. Dayıyor görevi dayıyor! Yok öyle dünya arkadaş, bıktım lan. Şerefsizim babama verdiğim söz olmasa istifamı verip İshi'de dilenciliğe başlar karın tokluğuna geçinir giderim; ama sözler var.

[Hasegawa Daichi]

Böyle insanlarla aynı takımda olduğuma, hatta aynı havayı soluduğuma inanamıyorum. Hachiman mal, Hinata ondan da mal. Hachiman kumarhane falan filan bir şeyler sallıyor, Hinata ise az önce ana avrat sövdüğü adama yağ çekiyor. Amına kodumun açları, ota boka paranızı harcarsanız böyle aç kalırsınız. Bu fakirlerle aynı ortamda bulunmayı hak etmiyorum. Benim gibi über-süper zengin bir insana göre fazla fakirler. Ama biraz daha fazla param olsa ne kaybederim ki? Biraz daha fazla param olursa babamın dükkanında gördüğüm o süper-harika havalı kılıcı alabilirim lan! Hem onun bi özelliği de vardı, özelliğinin ne olduğunu hatırlamıyorum fakat oda über-süper-havalı bir şeydi! Tamam lan varım ben bu işte!

"Şu döl israfını dövelim mi?"

Bana mı dedin sen onu? Bana, yüce Hasegawa Daichi'ye? "Kimi dövüyo'n orospu çocuğu, gel de ebenin amcığını tersten gör." Böyle atar yaptım ama ikisi birden gelirse hiç şansım yok. Aslında ufak bir şansım var, Hachiman etkisiz eleman zaten osursam ölür. Onu hallettikten sonra Hinata'yla teke tek çıkarız, erkek adam gibi, onun sonucu ne olur artık Allah bilir. Ishigakure'nin bir numaralı Chuunin'i olabilirim ama Hinata'da tekin değil. Ama silah avantajından dolayı yenebilirim onu, galiba. Mantıksal düşünmek gerekirse benim kılıcımı bloklayabileceği hiçbir tekniği yok. Ama ben onun yumruklarını kılıcımla bloklayabilirim. İşte bu aramızdaki fark! İşte bu silahların üstünlüğü!

Hachiman'ın ardından Hinata'da bana laf salladı. Biricik maskeme bi sike benzemeyen esprilerle hakaret etmişti. Bide komikmiş gibi gülüyor pezevenk. Bana laf attıktan hemen sonra dayak yememek için Hachiman'ı kolunun altına alıp kendince espri yapmıştı. Bana da malzeme çıkmıştı böylece. "Yarram, bana Hachiman seni sikti diyon ama utanmasan saksoya yatacaksın. Sikini yediğim falan, yakışmıyor sana huur evladı.". Ardından Hinata'yı siklemeden Hachiman'a dönecek ve "Hadi anlat amına koduğum, ama iyi bir planın yoksa sikerim belanı." diyecektim. Hachiman'ın kötü bir planının olmasına imkan yok ama yine de ağırlığımızı ortaya koymak lazım.

[Bishamon Hachiman]

Hinata götü sonunda yola gelmişti. Parayı duyunca piç herifin yüzü gözü açıldı. Aynısı Daichiyede olmuştu çünkü bu ikisi para biriktiremeyecek kadar zeka özürlüydüler. Elbette Bishamon-sama için böyle bir sorun yoktu ama onunda harcamaları çoktu. Böyle büyük ve yüce bir beynin ihtiyaçlarıda onun yüceliğiyle doğru orantılıydı. O yüzden bende çulsuzdum ama farklı sebeplerden. Yoksa bu ikisi gibi basit bir hayatım olsaydı ben milyoner olur, Kurobe Vadisinden arsa alırdım. Zaten yine imara açılacak diyorlardı. 10 yıl bekletir mütahite verirdim. Ondan sonra gelsin paralar. İshide mütahitlik iyi iş yapıyordu.


Bu Hinata az önce yaptığına rağmen yüzsüzce birde bana sırnaşıyordu. Parayı duyduya itin evladı, artık dansöz gibi kıvırtır. Gerçi yüzünde yoktu. Sadece kel kafası vardı. Birde sivilim körmüsün diyor. Amına koduğumun evladı kafandan bir şey görmüyoruz ki. '' Kanka Raigen yaptın sandım, göremedim tipini. Biliyon kafan güneş gibi parlıyor. Güneş sönerse zaten senin kafanı göndereceğiz uzaya. Tam bir ısı ve ışık kaynağı gibisin. '' diyecektim.

Hinata benden sonra Daichiye bulaşmaya başlamıştı. Maskesinden falan bahsediyordu. Harbila bu niye maske takıyordu. Bu çüksüz ne ayaktı. Çüksüz Daichi durup dururken atara kalkmıştı. Oysa aklımda ne güzel plan vardı. Birleşip bu Hina-götü dövecektik ama çüksüz işte. Beyni çükündeydi ama çükü yoktu. O zaman hem çüksüz hem beyinsizdi. Ne güzelde felsefe yapıyordum. Çüksüz Daichi ve yumurta kafanın anlamayacağı şeylerdi bunlar.

Daichi beni utandıracak şeyler söylüyordu. Gay değildim ama sırf şu Hinata göt olsun diye '' Kanka istiyorsan açayım em. Lolipop gibi seversin. Hem sonunda sakız veriyormuş. '' diyecek ve Hinataya doğru göstererek elimle çükümü sıkacaktım. Sonrasında ise planımı anlatmayı düşünüyordum . ' Pipisizler Cho-han oynamaya Minami Şehrine gideceğiz. Ben telekinetik güçlerimle zarları değiştireceğim. Doğal olarak kazancımız katlanacak. Sizde bana yancı ve korumalık yapacaksınız. Olay bu yani. '' diyecektim.

[Tobio Hinata]

Para beş parasız olunca çok daha önemli bir hal alıyordu tabii. Para demek karnın doyması demek, az önce kırılan camı tamir ettirmek, üzerimdeki elbiselere şayet bir şey olursa bir çiftini daha diktirmek demekti. Para, şuan ki yaşadığım hayatın baş karakterlerinden biriydi. Bir shinobi olarak elbette ki zengin değildim; fakat bir shinobi olmasaydım kesinlikle ama kesinlikle kurnaz bir tüccar olabilirdim. Paraya para demez, günüm karı kızla geçer ve en önemlisi bu vesile ile dünyayı gezerdim! Bir kaç kere bir tüccarı koruma görevine atandığımdan beri kafamda tüccarlığın ne kadar kıyak bir meslek olduğuyla ilgili bu tarz düşünceler vardı. Düşünsene aptal bir moruğun tabuları yüzünden saçımı kestirmek zorunda kalmamış olurdum, karnımdaki baklavalar yerine hafif bir şişkinlik boy gösterirdi. Olduğum insandan çok daha farklısı olurdum, belki dahada sağlıksız ve göze kötü hitap edeni; ama yinede eğer bir shinobi olmak yerine tüccar olmaya çalışsaydım sakeci göbeğime rağmen çoktan onlarca kadını elden geçirmiş olurdum. Bundan emindim. Bir kadın için -istisnaları geçecek olursak para her şeyden önce gelirdi.

Bundan ötürü Bishamon para kazanılacak bir yol dediğinde, göt kıvırmam elbette doğal bir şey olmuştu benim için. Kaç gündür buz dolabım bomboştu. Açlıktan ölüyordum. O sırada Bishamon yine kel kafama lafı sokuşturmuştu. Bu güzel bir espiri olduğundan bir kahkaha atarak eşlik etmiş ve kel kafamı ovuşturmuştum. Diğer bir yandan ise saldırıya geçen bir Daichi vardı. Bishamon'a göt kıvırmam ile ilgili laf yapmıştı ve güzel bir yerden yakalamıştı açıkçası. Bu arada onu destekleyen Bishamon ile tam köşeye sıkışmıştım! İkili saldırı, vay piçler. Derince bir nefes alıp, ne yapacağımı düşünürken Bishamon konuyu dönüştürmüş ve planı anlatmıştı. O an kızgın kızgın mağlup olmanın getirdiği üzüntü ile Daichi'yi süzdüğümden söylediği oyunun ismini duyamamıştım ama planı anlamıştım. Bir kumarhaneye gidecez, Bishamon hile yapacak ve bizde ne olur ne olmaz diye götünü kollayan fedailer olacaktık! Basit bir işti adamım.

"Taam hadi gidek diyecem de bu Daichi'den koruma falan olmaz. Dövüşmeyi mi biliyor bu amına koduğumun götü?" diye lafı sokuşturdum. Rövanş istiyordum. O sırada Bishamon'u da unutmamıştım elbette! "Ayrıca sende o potansiyel yok bence. Anca sen pirinç tanesi kadar olan çükünü nohut tanesi kadar büyütürsün! Başkada bir boka yaramaz bu telekinetik midir ne boksa artık gücün" Bishamon en önde, ben hemen arkasında ve Daichi bir kaç adım geriden gelecek şekilde ilerliyorduk. Kapının kapısını kapatmıştım. Anahtarım kapının önündeki saksının altında kaldığından anahtarı almak için içeri girmeme gerek bile kalmamıştı. O yüzden hızlıca yola koyulmuştuk.

[Bishamon Hachiman]

Daichi ve Hinatayı bu görevde yanıma çağırmamın başlıca üç sebebi vardı. Birincisi param azdı. Sonuçta kumarda ne kadar çok paran varsa o kadar çok para kazanırdın ve ben çok kazanmak istiyordum. İkincisi ise koruma olayıydı. Her ne kadar über süper hiper yeteneklerim olsada birebirde pek işe yaramıyorlardı. Daha kötüsü ise güçlerimle kendimi korumaya çalışırsam yediğimiz nane anlaşılırdı. Üçüncü sebep ise sayı avantajıydı. Eğer başımıza bir bok gelirse mesela hile yaparken falan yakalanırsak, bu iki malda benim yanımda olduğu için ceza daha az olurdu. Tek olursam daha fazla ceza verilir diye düşünüyordum.


Her şeyi güzelce anlattığımı düşünürken Hinata bir şeylere itiraz etmiş ve çükü kadar aklıyla bana laf sokmaya çalışmıştı. '' Lan senin başına güneş geçmiş, şu saçı tıraşlamayı bırak. Aaa dur sen tıraşlamıyorsun normali böyle HAHAHAHAHHA.'' diye anırırcasına güldükten sonra '' Oğlum bak kalabalık iyidir. Hem olay çıkarsa Daichiyi öne atar kaçarız. Çaktın mı köfteyi? '' diyecektim.

Her şeyi tam olarak netleştirdikten sonra 2 gün sonra saat 12.00'da buluşmak üzere ayrılmıştık. Öncelikle hepimizin köyden çıkış izni almamız gerekliydi. Daha sonra ise yiyecek içecek, kıyafet, kamp malzemeleri ...v.s gibi çeşitli yolluk eşyaları hazırlamamız gerekiyordu. Bunun için 2 günün yeterli olacağını düşünüyordum.

Kod: Tümünü seç

Free'nin 1. Partı bitmiştir.