[Ryōshi Kyōkai | Av] Beyaz Saçlı Şeytan

[GM - Naruto]

Kapalı konu

Hayato ayılana, yani ikinci bir bilgilendirmeye kadar RP yazmayacaktır.

Ryouta ve Hirashimatsu: İkiniz de Hayato'nun yanına gidiyorsunuz. Hirashimatsu'nun Henge'si şu an bozulmamış durumda. Ryouta Hayato'yu sırtlarken Hirashimatsu'nun laflarını dinliyor. Hayato'yu sırtlaması bittiğinde de kendi laflarına başlıyor. Fakat ikiniz de net bir şey söylemediğiniz için ne yapacağınıza karar veremediniz ve koridorda vakit harcamaya devam ediyorsunuz.

Hirashimatsu, Hayato'yu ne kadar uyandırmaya çalışsa da başarılı olamıyor. Fakat arkadaşının sadece baygın olduğundan emin. Ciddi bir durumu yok.

Bu arada bu konuştuklarınızı yerde kıvranmakta olan diğer shinobinin duymadığından eminsiniz. Ryouta Hayato'yu sırtlarken bir zorlanma hissetmiyor ve gücünden mütevellit arkadaşını rahatlıkla taşıyabileceğinden emin.

Siz koridorun içinde daha ne yapacağınıza karar verememişken sesin neye ait olduğunu merak eden bir kaç han müşterisi, odalarının kapılarını açarak koridora kafalarını uzatmaya başlıyorlar. Yerdeki shinobileri ve avcı kıyafetli Ryouta'yı gören bazı insanlar kaçışmaya başlıyor: Bir kadının sağınızdaki odalardan birinden çığlık atarak fırladığını görüyorsunuz. Aynı odadan bir adam daha çıkarak manzaraya bakıyor ve kadını takip ederek önüne geçip, onu aşağıya çekiştirmeye başlıyor. Başka bir odadan pijamalı tombul bir adamın çıkıp, sizi gördükten sonra göbeğinin elverdiği kadarıyla koşmaya çalıştığını görebiliyorsunuz. Onları takiben diğer bir iki odadan da benzer manzaraları andıran şekilde insanların kaçtığını görebiliyorsunuz. Tüm bu kaçışan insanların ortak noktalarının ne olduğunun farkındasınız: Sizden korkuyorlar.

Isao: İnsanları dışarı çıkardıktan sonra resepsiyonist tekrar içeri giriyor ve yukarıdan kaçarak inmiş olan diğer müşterileri de çıkarmaya başlıyor. Sen de onlara katılarak kalabalığın içerisine karışıyorsun. Dışarıda ilginç bir manzara oluşmuş durumda: Pijamalarıyla veya iç çamaşırlarıyla takılan insanlar seçebiliyorsun. Ağlayan çocuğunu sakinleştirmeye çalışan bir anne ve birbirlerine sarılarak destek olmaya çalışan iki sevgili de. Çevreye biraz daha bakındığında bu kalabalığa olayla alakası olmayan, evlerine dönerken sırf meraktan gelen insanların da katılmaya başladığını görüyorsun.

Ana caddeden meydana doğru gelen shinobiler ise bu alakasız kalabalığı dağıtmaya çalışıyorlar. Öncelikleri hanın içerisinden çıkan insanların güvenliği, bu yüzden temkinli davranıp henüz içeri de girmiyorlar. Bu kalabalığın avantajını kullanıp ara sokaklardan birine dalıyorsun ve köyün dışındaki o koruluğa geri dönüyorsun.

Kapalı konu

Isao beklemek istediği süre boyunca RP yapmak zorunda değil. Tekrar konuya girmek istediği vakit RP yapabilir.

[Kurochi Hirashimatsu]

Tam ne yapacağıma karar vermiştim ki olanlar oluyordu. Artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak. Gün bugündür, tüm Dünya'yı yok edeceğiz hahahahahaha!!!

Demek isterdim ama avcılara yakışmaz. Ryouta yanıma yaklaşıyordu. Sanırım bu büyük sorumluluğun altına girmek istememişti. Anlayışla karşılıyorum. Çünkü vereceği karar bizi etkileyecekti. Son kararı ise bana bırakmıştı. Hayatım boyunca hep büyük sorumluluklar altına girdim fakat bu seferki biraz düşündürücüydü. Benim aklımda kaçmak var. Adamlığın %98'i kaçmaktır demişler. Ne yapacağız biz bu adamlara karşı? Hemde düşman olmadığımız halde?

Neyse bu kadar şaka yeterli sanırım. İşin ciddiyetine gelirsek; ben bu durumda geri çekilme taraftarıyım. İşler iyice karıştı. Yapmak istediğimizle yaptığımız aynı şey değildi ve işler iyice kontrolden çıkmaya başladı. Şu durumda toparlamaya çalışmak sadece gereksiz bir tehlike olur. Fakat bu şekilde kaçarsak ne olacak peki? İsmimiz çoktan kötü şöhretle lekelendi. Bu ismi temize çıkarmanın bir yolu yok mu? Düşün Hirashi düşün oğlum..

Tam düşünmeye başladığım sırada odalardan insanlar çıkmaya başlıyordu. Hepsi koşuşturup dışarı kaçıyordu. Elbette hiç birisine dokunmayacağım. Hatta önüme doğru koşan kişiler olursa yollarını kesmemek için kenara çekileceğim. Haklılar çünkü, hiç olmadıkları kadar haklılar. Hepsi bizden korkuyordu şuan. Aklıma gelebilecek en kötü senaryo şuan gerçekleşiyordu. Saitou Shinn ile karşılaşmamız, hatta ona karşı kaybetmemiz bile bundan daha olumlu bir senaryo olurdu. En azından Avcılar korkulacak bir örgüt olmazdı. Masum insanlar yerine kaçak ninjalar korkmalı.

Aslında Kusa shinobilerini peşimize takarak Saitou Shinn'i daha aksiyonlu bir şekilde aramaya koyulabiliriz, evet fena fikir değil belki ama işler istediğimiz gibi gitmeyebilir. Sonuçta şuan Saitou Shinn'in en son görüldüğü Kasaba'nın içindeyiz ve burada olup olmadığı da kesin değil adamın. Az önce indirdiğimiz iki Kusa Shinobisinden birisinin hala bilinci yerinde ama bizi duymadı. Tüm insanlar dışarı kaçtığında aklıma bir fikir geldi.

Karasu Bunshin no Jutsu!

2 tane Karasu Bunshin çıkartacaktım. Klonlardan birisi dışarıdaki insanlara görünerek kaçmaya başlayacaktı. Diğeri ise kapıda bekleyecekti. Amaç dışarıdaki shinobilerin içeri girmesini engellemekti en azından bana şimdilik zaman kazandırmaktı. Umarım bu sefer işleri batırmam. Bir gün yanlışlıkla birini öldüreceğim diye çok korkuyorum anasını satıyım.

Yerde kıvranan Kusa Shinobisine destek olup duvara yaslayacaktım. Ardından Hengemi bozacaktım. Maskemi çıkartmayacaktım ve sesimi diyaframdan verecektim. Bakışlarım yukarıdan olacaktı ve içimde hiç bir kötü niyet yoktu bunu hepimiz biliyoruz zaten. “Saitou Shinn en son burada görülmüş. Onu avlamak için buradayız. Az önce yaptığım jutsu amacının dışına çıktı. Kendimizi nasıl affettirebiliriz bilmiyorum ama, Saitou Shinn'in nerede görüldüğü ve muhtemel bulunduğu yeri bize söylerseniz hep beraber onu avlayabiliriz. Bizler suçlu değiliz. Ame Hito gibi düşünebilirsin. Tüm Kaçak ninjaların kellesini alacak kişileriz. Shinn en son ne tür bir faaliyet gösterdi? Ve tam olarak neredeydi? Bize yardımcı olmalısın. Kawakami Kasabasında bir şeytan var şuan.”

[Arachi Ryouta]

1 Numara birşeyler planlıyordu ne yaparsa yapsın onun kararlarına saygı duyucaktım burada çok vakit kaybetmiştik, genede 1 numara yerdeki yaralı shinobiye yardım edip ona birşeyler söylüyordu.

Büyük ihtimalle şu anda adımızı temize çıkartmaya çalışıyor ve bizi en rahat biçimde buradan kurtarmaya çalışıyordu ancak genede bundan pek emin değilim sonucunda onlara saldırdık.

Bize inanırlar ise bu bizim avantajımıza olur ve daha rahat hamle yapabiliriz hatta bilgi bile alabiliriz.

İnanmazlar ise büyük ihtimalle başımıza büyük bir bela alma durumundayız.

Genede bana kalırsa şans yüzümüze bu sefer pek gülmeyecek ama inancımı kaybetmemek en iyisidir.

Düşününce şimdi iki tane shinobiyi görevini yaparken yaraladık, bir hanın huzurunu bozduk, haneye tecavüz ettik, gizlice köye girdik, henge ile kılık değiştirerek insanları kandırdık, shinobileri buraya getirttik, insanları korkuttuk. Evet sanırım hiç şansımız yok 1 numaranın ikna kabileyeti acaba burada iş görebilirmi? Çünkü sonucunda yaptığımız iyi şeyleri düşününce... Eh en azından kimseyi öldürmedik değilmi?!

Her duruma karşılık sırtımdaki dostumu bir köşeye yatırarak gardımı aldım, gitmeye hazır olduğumuzda ise dostumu tekrar sırtlayıp 1 numarayı takip etcektim. 1 Numaranın kararlarına da her daim saygılı ve kabullenir olacaktım.

[GM - Naruto]

Hirashimatsu: Karasu Bunshin'lerini yapıyorsun emirlerini akıllarına kazıyan klonlarını aşağıya gönderiyorsun.

Herifi iki omzundan tutup duvara yaslıyor oturtuyorsun. Herifin siyah kısa saçları var. Standart bir shinobinin keskin bakışlarına sahip. Devriye görevinde gördüğün insanlardan çok da farklı değil; akılda kalan bir tipi olmasa da, şu anda o sıradan yüzünde, çektiği acıdan dolayı bir ekşime var. Hem acısından hem de bu ufak dövüşü kaybetmesinden faydalanıp ikna kabiliyetini kullanarak laflarını ediyorsun.

Herif suratındaki buruşukluğu bozmadan sana bakıyor ve bir kaç saniye duraklıyor. Ardından arada sırada acıyla nefesini çekerek inlediği ve duraksadığı anlar dışında, aralıksız bir şekilde "Bizim kulağımıza çok bir şey gelmez. Bu tarz işlerle özel tim ilgilenir... Sadece bir ay kadar önce görüntüsü tekin olmayan... Birinin kasabanın varoş kesimlerinde... Evsizlerle beraber terk edilmiş bir evde kaldığına dair bir ihbar aldık... Shinn'in tanımına uyduğu için Kusagakure'den... Gelen bir ekip baskın yaptı ama... Adam çoktan gitmişti... Evsizleri sorguladığımızda Kawakami'yi geçip Çimen Ülkesi'nin iç kesimlerine ilerlediğine dair bir istihbarat aldık..." diye cevap veriyor. Ardından titreyen ellerinin pantolonunun arka cebine götürüp ufak bir kitapçık çıkarıyor. Kara kaplı bu kitapçığı aynı titremeyle açıp bir sayfaya geliyor ve yırtıp sana uzatıyor.

Yaş: 28
Cinsiyet: Erkek
Kullandığı Bilinen Elementler: Raiton, Katon, Doton
Tercih Ettiği Bilinen Savaş Yöntemi: Nintaijutsu


Aranılan Köyler:
Kusagakure - Düşük Seviye
Amegakure - Düşük Seviye
Ishigakure - Yüksek Seviye


Ishigakure'den yeni kaçmış bir Jounin olan Shinn, aşırı tehlikeli bir kaçaktır. Amaçları ve var ise yandaşları bilinmemektedir. Eski kız arkadaşı Sukki'yi katletmesinin ardından peşine düşen 3 Jounini atlatıp bir tanesini de öldürdükten sonra Kaya ülkesi topraklarını terk etmiştir. Kendisinin siyah saçları olduğu bilinse de, son görüldüğünde saçlarının beyaza döndüğünü söylemiştir çarpışmadan canlı çıkan Jounin'ler. Ayrıca, kırmızı bir metalden yapılma bir katana taşıdığı söylenmekte. Kendisi, en son Kawakami kasabasını aşıp Çimen ülkesinin iç kesimlerine ilerlerken görülmüştür, fakat bu kadar büyük bir mesafeyi bu kadar kısa sürede nasıl aştığı bilinmemektedir. Bu yüzden yardımcıları olduğu düşünülmekte.

Bu sayfayı okuduğunda, sendeki Bingo Kitabı ile tıpatıp aynı bilgilerin yazdığını fark ediyorsun. Bu shinobilerin de bu söylediklerin dışında daha fazla bilgiye sahip olmadıklarını biliyorsun. Belki burada bir kaç araştırmayla daha fazla bilgi bulabilirsiniz ama Shinn'in bu kasabada olmadığına hemen hemen eminsin.

"Tamam, sana istediklerini anlattım. Bana ve arkadaşıma daha fazla zara verme." diye tekrar konuşmaya giren adam, yukarı giden merdivenlere doğru kafasını çevirip "Şu merdivenlerden çıkarsanız çatıya ulaşabilirsiniz." diyor. Elini bu sefer de ceketinin içine atan adam bir anahtar çıkarıp, "Aha bu da kapısının anahtarı. Lütfen arkadaşıma daha fazla zarar vermeyin." diye devam ediyor.

Adamın titremeye başlamış sesinden, senin iyi niyetini pek de anlamadığını düşünüyorsun. Kostümün ve masken bu kadar yakındayken aşırı derecede korkutucu duruyor onun için.

[Kurochi Hirashimatsu]

Aferin bize. Aferin, gerçekten aferin. Hani şuan söyleyecek başka bir şey bulamıyorum. Bir cümleye dikkat edemedik mi yani biz? Koskoca 4 tane dalyan gibi chuunin. Bir. Cümle. Kawakami Kasabasını aşıp Çimen Ülkesinin iç kesimlerine doğru gitmiş Shinn. Kafayı yiyorum. Sanırım cidden kafayı yiyorum. Sebepsiz yere gülesim geldi ama tutuyorum kendimi. Ağlanacak halimize gülmek istemiyorum. Neyse ki suratımda maskem var. Şuan yüzüm kan kırmızısından mora, yeşilden maviye; her renge bürünmüştür. Adam göt cebinden Bingo Kitabını çıkarttı, sayfayı yırttı ve önüme verdi. Hiç bir şey söyleyemiyorum. Söylenecek bir şeyde yok zaten.

Ayağa yavaşça kalkacaktım. Adamda zaten iyi niyetimi anlamamış. Normaldir, yüzüm kapalı. Maskenin altındaki yakışıklı ve tatlı çocuğu göremiyor. Ayağa kalktığımda ise Ryouta muhtemelen Hayato'yu tekrar sırtlardı. Ha bu arada, adamın verdiği anahtarı alıyordum. Her ne kadar korkutarak hakimiyet sağlamış olsam da bize kolay bir kaçış yolu sunmuştu adam. Yiğidi öldür hakkını yeme şimdi; adam gayet masum bir şekilde konuştu. Herhangi bir kötü niyeti yok. Şu durumda bir yankesicilik yapacağını da pek düşünmüyorum açıkçası.

Anahtarı alıp çatıya doğru yönelecektim. Ryouta ise peşimden gelebilirdi. Duygusal bir insanım ben yapmayın böyle şeyler. Adama çok fena acıdım be. Şöyle bir bakış attım. Bu bakış onun için korkutucu olabilir. Tam hareketleneceğim sırada adama teşekkür edercesine anahtarı havadan gösterecektim. Ardından son cümlelerimi söylüyordum: “Bu arada! Ryōshi Kyōkai, Kaçak Avcıları, Avcı Lejyonu. İstediğinizi diyebilirsiniz. Lakin tek bilmeniz gereken; size düşman olmadığımızdır.” Çatıya doğru yöneliyordum.

Çatıya vardığımızda en uygun kaçış bölgesini gözüme kestirip kimseye görünmeden sıvışmaya başlayacaktık. bu durumda Isao'yu geride bırakmak gibi oluyor fakat onun içinde bir planım var elbet. O Bunshinler boşuna çıkmadı değil mi Hirashimatsu? Kapıda bekleyen Karasu Bunshin'im bağıracaktı kalabalığa doğru. “YENİ BİR ÇAĞ BAŞLIYOR! SİZ İNSANLAR RAHAT UYUYACAKSINIZ. KAÇAK NİNJALARIN NESLİ TÜKENECEK!”

Out: Karasu Bunshinler benim kontrolümde olduğu için konuşturabildiğimi sanıyorum. Eğer öyle bir durum söz konusu değilse son paragrafı zaten hiç olmamış sayabiliriz.

[Arachi Ryouta]

Adamdan bilgi almayı başarmıştık, korkudan adam bildiği herşeyi anlatmıştı. Pek benlik değildi ama sonucunda birşey elde edebilmiştik. Pek doğru bir hareket değildi aslında, 1 yukarı çıkıyordu ardından ise ben 4'ü sırtlayıp yukarı çıkıyordum.

Sıvışmaya başlamıştık yolda giderken 1'e şöyle bir soru sordum " 1, eğer insanları böyle yaralayıp, korkutup, canlarını acıtarak bilgi alacaksak ve böyle dikkatsizce hareket etmeye devam ediceksek, bu yaptığımız işin ne anlamı kalır? "

Bu görevden pek hoşnut olmamıştım, bu gün burada yaptığımız şeyin doğruluğunu sorgulamaya bile başladım çünkü biz kaçak ninja avlıyoruz, köydeki shinobilere zarar verip dikkatsizce hareket etmiyoruz. Bu gün birçok kişi dikkatsizce hamle yaptı, 4 bütün dikkatleri üzerine çekti, 1 4'ü bayılttı. Gerçekten bu görevde çok dikkatsiz davrandık buna bir çeki düzen vermemiz gerekiyor.

Out: Arkadaşlar kusuruma bakmayın kısa yazıyorum farkındayım ama birkaç problemim var ve uzun yazamıyorum.

[GM - Naruto]

Kapalı konu

Karasu Bunshin'leri hem yönetebiliyor, hem yönetemiyorsun. Sen bir emir vermek isteyip o emri düşündüğünde, klonların da o emri düşünmüş oluyorlar. Zira onlar; sen. Bunun telepatiyle bir alakası yok, sonuçta bütün klonlar seninle aynı sonuca varıyor. Seninle tamamen aynı oldukları için sen onlara emir veremiyorsun ama sen bir aksiyon düşündüğün anda onlar da aynı şeyi düşünüyor. Bu "tahminin" gücü bunshinin deneyimleri seninkilerden farklılaştıkça, yani bunshin hayatta kaldıkça azalıyor. Yani bunshin ve senin deneyimlerin farklılaştıkça onun yapacağı şeyleri kestirememeye başlayabilirsin.

Asıl konuya dönecek olursak, bu turluk izin veriyorum fakat bir sonraki turlarda bunshinlerle alakalı emir veya tahmin içerikli RP yapmamaya çalış. İlk çıkardığın zaman verdiğin en kompleks emirleri bile sıkıntı olmadan algılayabilirler, onda sorun yok, fakat iş bunshinlerin hamlelerini tahmin etmeye girdiği anda açıkladığım meseleden ötürü aslında onları kontrol etmiş oluyorsun turunda, bu da bir çok RP'sel soruna yol açıyor. O manada, bunshini yarat, emrini ver, ardından onların düşünceleriyle ilgilenmemeye çalış.

Bulunduğunuz koridordan çok az daha dar olan merdivenlere çıkarak bir kapıya ulaşıyorsunuz. Shinobinin size verdiği anahtarı kullanarak, işlemelerle kaplı ağır metal kapıyı açarak çatıya çıkıyorsunuz. Düz, boş bir çatı burası; kimsenin burayı kullanmadığı belli. Köyün hemen hemen en yüksek noktası olduğunu da fark ediyorsunuz. Tek tük bir kaç bina haricinde sizin yüksekliğinizi geçen pek bir yapı yok. Çatı kenarına yaklaşırsanız eğer şehrin tüm ışıklarını görebilirsiniz. Şehre gelişi güzel dağılmış bahçe ve ağaçları da.

Hanın hemen arka tarafına bakan cepheye yürüyüp aşağıya bakıyorsunuz. Karanlık, dar bir ara sokak gözünüze çarpıyor. Hanın diğer tarafındaki bir binanın henüz kapanmamış olan ışıkları bu sokağı loş bir şekilde aydınlatıyor. Çevredeki ağzına kadar dolu olan metal çöp tenekelerinden anlıyorsunuz ki hanın mutfak girişi buraya açılıyor. Hanın yanındaki bir iki katlı evlerin balkonları ve bu sokaktaki direkler, elektrik kabloları görüşünüzü kısıtlayıp aşağı inişinini zorlayacak gibi dursa da, yapabileceğinizden de eminsiniz.

Önce karşınızdaki bir binanın balkonlarından birine sıçrıyorsunuz. Ardından tekrar hana dönüp, size bakan duvardaki bir cam saçağa aynı şekilde atlıyorsunuz. Yere yeteri kadar yakınlıkta olduğunuza kanaat getirdiğinizde de kendinizi yere bırakıyorsunuz. Hirashimatsu'nun ayağı bu iniş sonrasında biraz acısa da bir iki saniye sonrasında acısı diniyor. Girdiğiniz ara sokak ileride bir başka ara sokakla kesişiyor. Ardından başka ara sokaklarla birleşip karışıklaşmaya başlıyor. Bu ara sokaklarda kendinizi kolaylıkla kaybettirebileceğinizden eminsiniz.

İnişinizin sarsıntısıyla beraber Hayato da gözlerini aralıyor. Şiddetli bir baş ağrısı yaşamakta kendisi fakat kısa bir süre içinde geçeceğinin de farkında. Henüz bilinci tam olarak berrak değil, düşünceleri biraz karmaşık.

Kapalı konu

Hayato bu tur konuya geri girebilir ancak RP'sini gözlerinin açtığı anda bitecek şekilde yazmalı. Kendisi herhangi bir hamle alamaz.

[Kurochi Hirashimatsu]

Az önce konuştuğum shinobi dediklerime ne tepki verdi acaba? Merak etmekle beraber sonuçlarını gelecekte göreceğime neredeyse eminim. İnsanları korkuttuk, shinobileri yaraladık, gizemli bir şekilde ortaya çıktık şimdide kayboluyoruz. Lakin kimseyi öldürmedik. Öldürebileceğimiz halde öldürmedik. Yaptığımız şeylere şöyle bir dönüp baktığımızda ufak bir pürüzden başka bir şey görünmeyecektir. Bu anlamda içim oldukça rahat, fakat şu durumda canımı sıkan bir şey olmuştu. Zaten yeterince göreve odaklandım, kaçsak mı? Kaçmasak mı? Diye düşünürken ortaya birde Ryouta'nın sorusu geldi. Yaptığımız işin doğruluğunu sorgulamıştı. Görevin baskısı zaten üzerimdeyken birde böyle bir soru gelmesi iyice asabımı bozmuştu.

Shinobi'nin bize verdiği anahtarla birlikte çatıya doğru yöneldim. Yürürken Ryouta'ya karşı susma hakkımı kullanmak istedim fakat yinede Ryouta'ya cevap verecektim. “Bu maskeleri taktıktan sonra biz köy shinobisi değil, kaçak avcılarıyız. Köy shinobileri ile bir düşmanlığımız olmadığı gibi dostluğumuzda yok. Yeri geldiğinde yaralayacağız, yeri geldiğinde kalp kıracağız fakat asıl amacımız hedefimizin kellesi. Hedeflere giden yolda önüne çıkan engelleri aşmalısın. Bizler şuan diplomatik yollarla iş halledemeyiz. Umarım yeterli bir cevap olmuştur, hala kafana takılan bir soru varsa şuan sorma.” Bir sonraki sözlerimi sesim kısık bir şekilde söyleyeceğim. Etrafta casusluğun dönmesine karşı aldığım bir önlem gibi düşünebiliriz. “Köyün dışındaki geldiğimiz koruluğa geri döneceğiz. Bir şekilde Isao'ya haber ulaştırıp onunda koruluğa gelmesini sağlayacağız. Şuan bizi hala handa zannediyor. Korulukta yeni bir plan kuracağız ve fiziksel açıdan dinleneceğiz, bacağımı daha fazla zorlayamam. Sorularını orada sorarsın.”

Çatıya çıktığımızda bu hanın değerini daha iyi anlamıştım. Dümdüz bir çatı. Şimdi efendim, diyeceksiniz ki, “Madem dümdüz bir çatı, neresi önemli?” İşte bende burada şaşkınlık yaşadım bir süre. Bu çatı aslında Kasabanın neredeyse en yüksek noktası. Strateji kurma açısından fevkalade değerli. Çatının kenarından şehrin bütün ışıklarını görebiliyorduk. Hanın arka tarafına bakan cepheden aşağı doğru baktığımda karanlık, dar bir sokak dikkatimi çekiyordu. Muhtemelen hanın mutfak girişi buradan açılıyor. Klasik çöp tenekelerinin yığıntısı kapının önündeydi çünkü. Hanın yanındaki evlerin balkonları ve sokaktaki direkler bizim görüşümüzü kısıtlıyor. Fakat yinede yapabileceğiz.

Karşımızdaki binanın balkonuna sıçradım, Ryouta umarım takip ediyordur beni. Sonra hana tekrar dönüp bir cam saçağa atlıyorum. Yer ile aramızdaki mesafenin yeterli olduğunu düşündüğüm anda ise kendimi aşağı doğru bırakıyordum. İti an, çomağı hazırla.. Az önce bacağımı çok zorlayamam dediğim halde bu atlayış sonrası bacağımda bir acı hissediyordum. Bir-iki saniye boyunca atladığım yerde hareket edememiştim fakat acım hemen diniyordu. Acıyı hissettiğim anda önceki görevde yaşadıklarım şöyle bir aklıma geldikçe içimde bir anlığına'da olsa şiddetli bir korku hissediyordum. Kan basıncım artıyor, göz bebeklerim büyüyordu. Fakat geçici bir korku olduğu için kendime gelmem çokta zor olmamıştı. Çünkü şuan iyi durumdayım. Bomba gibiyim! Telaşa gerek yok istikamet koruluk!

İnişimiz sırasında Ryouta'nın beni takip edip etmediğine bakarken Ryouta'nın omzundaki Hayato'nun yavaşça gözlerini açtığını fark ediyordum. Her ne kadar kendine gelmiş olsa bile Ryouta'dan bir süre daha Hayato'yu sırtında taşımasını rica edecektim. En azından kendine gelene kadar.

Ardından ara sokaklarda ilerlemeye başlıyordum. Mümkün olduğunda geldiğimiz yöne doğru yönelecektim. Eğer etrafta dikkatimi çeken bir bölge olursa gözlerimi kısarak inceleyip aklıma kazıyacaktım. Aynı şeyleri Ryouta'ya da tembihliyordum. Çünkü geri dönecektik buralara. Isao ile bir araya gelmemiz gerekiyor ilk önce..

[GM - Naruto]

!	GM - Naruto yazdı:
	Arachi Ryouta ve Ougami Hayato durumlarını bildirdikleri için pasiflik almamışlardır. Turlarını pas geçiyoruz.

İki kişinin rahat yürüyemeyeceği kadar dar ara sokaklarda ilerlemeye devam ediyorsunuz. Bir çok evin arka kapısı bu sokaklara açılıyor. Klasik Japon tipindeki evlerin alçak tavanları, sokaklara yayılmış olan dolu çöp tenekeleri ve çiçek saksıları gibi diğer ıvır zıvırlar oldukça dolu bir ortam oluşmasına sebep olmuş. Henüz kapanmamış olan bir kaç evin ışığı loş bir şekilde yer yer aydınlatıyor yolunuzu. Önünüze herhangi birisi çıkmıyor, veya camdan bakan birileriyle karşılaşmıyorsunuz. Bu sokaklarda sağ sol yapa yapa hızlıca geldiğiniz koruluğa giriş yaptığınız tarlalara ulaşıyorsunuz.

Hemen hemen kırk beş dakika önce üzerinden atladığınız çitleri tekrar aşarak koruluğa ulaşıyorsunuz. Isao'nun sizi korulukta beklediğini fark ediyorsunuz.

Kapalı konu

Isao artık konuya girmek zorundadır. Ayrıca Hayato koruluğa vardığında gözlerini açacak şekilde RP'sini tamamlamalıdır. Başı da hala ağrımakta.

[Kurochi Hirashimatsu]

Sokaklar bir hayli dardı. Buralar muhtemelen Kawakami Kasabasının en tehlikeli bölgelerinden birisi olabilirdi. İki kişinin bile zar zor yürüyebildiği sokaklarda yolumuza devam ediyoruz. Evlerin arka kapıları bu sokaklara açılıyor aslında ara sokak yerine arka sokaklar desem nasıl olur? Evlerin alçak tavanları ve sokaklara yığılmış çöp tenekeleri bölgeye gereken hijyenin sağlanmamasını gösteriyordu. Bazı evlerin ışıkları loş bir şekilde ortamı aydınlatıyordu. Romantik bir hissiyat oluştu içimde bir anlığına.

Yolda önümüze herhangi biri çıkmamıştı. Bizi ifşa edecek bir durumda olmamıştı. Rahat bir şekilde bir sağ bir sol yaparak hızlı bir şekilde geldiğimiz koruluğa geri dönmeyi başarıyorduk.

Gelelim şimdiye kadarki analizimize. Aslında görevin 2. aşaması tamamlanıyordu. Birinci aşamamız kasabaya sızmaktı. İkinci aşama bilgi toplamaktı. Elimize geçen çok mükemmel (!) bir bilgi vardı şuan. Shinn, Kawakami Kasabasını aşarak Çimen Köyünün iç kesimlerine doğru yol almış. Yani şuan Kawakami Kasabasında bulunmuyordu. Koruluğa geri döndüğümüzde karşımızda Isao'yu görmüştük. Biraz şaşırmıştım. 1-2 saniye şaşkınlığım sürse de kendime geliyordum.

Öncelikle koruluklarda dinlenmek için uygun bir mekan arayışı içine girecektim. Gözüme kestirdiğim en uygun yere geçip Isao ile konuşmaya başlayacaktım. “Handa merdivenleri çıktığımda Hayato ile Ryouta'nın iki shinobiye karşı mücadelede olduğunu gördüm. Birisini engellemeye çalışırken yanlışlıkla Hayato'yu da bayılttım. Shinobilerden bir tanesi bayıldı diğeri ise vücudunu geçici olarak kullanamadı. Gözden kaçırdığımız çok önemli bir bilgi var. Shinn Kawakami Kasabasında değil şuan. Çimen Köyünün muhtemelen daha iç kesimlerinde. Son günlerde Kusagakure'de yakılıp yıkılmış bir yer veya ilginç olayların döndüğü bir bölge var mı? Söyleyeceklerin çok önemli 0. Görevin bundan sonraki kısmı söylediklerinle bağlantılı şekilde ilerleyecek..”