[Kusa] Düğün

[Kemuri Isao]

Uki uçabileceğini söylemişti. Bu fena değildi. Ateş gösterileri gibi nefes kesici olmasa da işe yarardı. İnsanların dikkatini dağıtır ve zamanı geçirtebilirdi. Ne yazık ki Isao Uki'nin dediği gibi aklından geçen sayıları okuyamazdı. Okusa güzel olabilirdi gerçi. Isao kendisni bir şovmen yapacaktı. Özgüvenini acayip bolmuş gibi gösterip insanları zihinsel olarak kontrol edecekti. Kontrolün onda olduğuna inandıracaktı. Ne yaptığının bir önemi yoktu. Önemli olan kendini insanlara nasıl pazarladığındır. Isao da bunu yapacaktı çünkü yapmak zorundaydı. Damat onları itekleyip bir şovmen gibi gösteri başlangıcını belirtmişti. Bulundukları bölgeden neredeyse herkesi görebiliyorlardı. Bir ton zengin ve nüfuzlu adam vardı. Bir de Daichou vardı. Yüzünce ibnece bir sırıtışla onlara bakıyordu. Ben onun anasını sikeyim.
Kemuri Isao oldukça özgüvenli ve rahat bir şekilde şovmen edasıyla söze başlayacaktı :

Kusagakure'nin değerli vatandaşları! Şimdi sizlere unutamayacağınız bir gösteri sunacağız. Ben Isao, belki naçizane ismimi duymuşsunuzdur. İnsanların en derin duygularını anlayabilirim. Onların içlerinde yatan cevherleri fark edebilirim. Benden bir şey saklamak oldukça zordur. Kulağa biraz korkutucu gelse de aslında bizim mesleğimizde oldukça faydalıdır. Yanımda gördüğünüz güzel hanımefendi ise meslektaşım Uki-san. O da Fuuton elementine hükmedebilen müthiş bir insandır. Yetenekleri köyümüzü ve sizi korumak için çok güzel olsa da O uçabiliyor. Evet! Gerçekten havada süzülebiliyor. Ah söylemeyi unuttum değerli seyircilerimiz. Benim ilginç bir yeteneğim daha var. Çakra kağıtlarını bilirsiniz ya? İşte ben onun görevlerini üstlenebiliyorum. Ayaklı Çakra kağıdıyım. Eminim ki aranızda bu işe merak salmış olanlar vardır. İçinde bir cevher yattığını düşünen seyirciler! Aranızdan bir gönüllü rica edeceğim. Evet, cesur ve kabiliyetli olduğunu bilen bir seyirci! Lütfen sahneye gelsin. Sizin için onun duygularını okuyacağım ve içinde yatan gizli kalmış cevheri açığa çıkartacağım! Ardından Uki-san size nasıl uçabildiğini gösterecek! Evet orada hareketlenen birilerini görüyorum! Cesaretiniz için gurur duyuyor olmalısınız! Lütfen Sahneye!

[Ougami Hayato]

"Ya arkadaşım, bıraksana kolumu amına koyim. Hayvan gibi şey yapıyosun ya. Bırak lan kolumu. Ben kendim yürürüm. Kafasına soktuğum malı. Görev diyoruz görev. Ne kadar salak salak sorular soruyorsun lan sen. Bir shinobinin görevini bıraktığı nerede görülmüş mal. Birlikte gidelim düğüne işte. Oradan Kusa-Chou'nun yanına gideriz. Başta görevi tamamlıyım. Sizin gibi salak iki kişi yüzünden görevi tamamlayamadı damgası yemek istemiyorum."

Omuzunu tutan adamdan kendisini kurtarmaya çalışırken söylemişti bunları. Kendisine bindirilen ithamlardan aşırı derecede sinirlenmişti. Tecavüzcü damgası yemek nedir lan? Zaten iki kıza göz kırpsa akşama yatağa atan herif. İşi gücü yok millete tecavüz mü edecek? Bu köydeki shinobiler için bir soruşturma açılmalı, adam akıllı düşünemeyenlerin shinobilik ünvanları ellerinden alınmalı. İşin daha da kötüsü, Kusa-Chou binasına giderken bir sürü insan tarafından görülecek olması. Bu da kendisinin acayip derecede dışlanmasına, eski popülaritesini kaybetmesine neden olacağı için böyle bir şeye izin vermemeliydi. Bu yüzden, aklından hızlıca bir plan kurmaya çalıştı fakat kurduğu bir kaç planda da, bu shinobilerle kavgaya girmeden kurtulamıyordu. Kavgaya girmesi halinde olacaklar yine aynıydı. Hatta shinobilik ünvanı elinden bile alınabilirdi. Hızlıca bir şeyler düşünmesi gerekiyordu ama aklına hiçbir şey gelmiyordu.

En mantıklı çözümü bu iki shinobinin üstüne gitmekte buldu. Sonrasında başladı saydırmaya.

"Hayır anlamıyorum ki, sizin mezun olduğunuz dönem hiç mi akademiye kayıt olan insan yoktu da siz çıktınız shinobi olarak? Rütbeniz ne lan sizin? Genin falan herhalde? Hayır çünkü chuunin falan olsanız, bu kadar mal olmamanız lazım. Jouninler de haliyle sizin kadar mal olmuyor. Siz olsanız olsanız Genin olursunuz, gerçi onlar bile sizin kadar mal değil, kafataslarını siktiklerim. Zaten eğer geninseniz, bana hesap sormaya hakkınız yok, o yüzden düğüne gitmeyi emrediyorum size. Ha eğer chuuninseniz, yine bana emir vermeye hakkınız yok. Sonuçta aynı rütbedeniz. O yüzden, hep birlikte düğüne gidiyoruz. Jounin olacak kadar beyinde olmadığına göre sizde. Önce düğüne gidiyoruz, sonrasında Kusa-Chou'nun yanına geçeriz hep birlikte."

[GM - Naruto]

Isao: Sahnede devleşip insanların içindeki cevherleri gün yüzüne çıkarabildiğini anlatıyorsun kendini pohpohlayarak. İçlerinden de gönüllü istiyorsun. Bir uğultu başlarken arkalardan bir kadın çok cazgırlaşıp oğlunu ittiriyor sahneye doğru. Oğlu annesinin ittirmesi ile sendeleye sendeleye geliyor. Aynı zamanda akan sümüklerini de çekiyor. Kadın sana doğru "Takao'ya bakın Isao-san! Oğlumun içinde ne gizli yetenekler var kim bilir!" diyor. Oğlu da sahneye gelip yanında duruyor. Belinde duran çantayı görüp hemen "Bu neymiş shinobi-abi?" diyerek elini atıyor shinobi çantana.


Hayato: Yaptığın atara karşı "Hassiktir lan oradan! Sen şuan tecavüz zanlısısın. Her shinobi köydeki kızları tecavüz etsin, biz elleşmeyelim o zaman? Başka derdin??" diye bir tepki alıyorsun kolunu tutan adamdan. "Chuuniniz biz. Zorluk çıkarma suçlu değilsen, yoksa boşu boşuna şikayeti yersin, ha! Ishi-chou'ya gidiyoruz!" Diğer adam bir kolunun altına Miyako'yu, diğerine Yuriko'yu alıyor, çıkıyor perdelerin içinden. "Tamam işte, gelinse bu götürüyorum düğününe. Raporumda belirtirim senin durumunu. Adını söyle bana." diyor ama acele ile gidecek gibi görünüyor. Eğer çabuk söylemezsen adını duymadan çekip gidecek. Seni tutan atarlı shinobinin de bırakmaya hiç niyeti yokmuş gibi görünüyor.

[Ougami Hayato]

"Ougami Hayato. Raporuna yazarsın, görevinden alıkoyduğumuz shinobi diye."

Kolunu tutan adama dönüp gözlerini kısarak bakmaya başladı. İçinden adama yağdırdığı küfürlerin haddi hesabı yoktu. Köyde kalmak, shinobilik, saygınlık gibi şeyleri dert etmeseydi, şimdiye çoktan bu ikisinin pestilini çıkartmıştı buraya. Ne yazık ki, bu tip prensipleri dert ettiği için şu an hiçbir şey yapamıyordu. Sadece gözlerini kısarak kolunu tutan adama bakmakla yetiniyordu. Ve tabiki, artık içinden saydırdığı küfürleri adamın yüzüne yüzüne söylemeye de başlamıştı. Ana bacı, soy sop bırakmamış, adamın yedi ceddine sövmüştü. Adama artık o kadar sövmüştü ki, bi ara akrabalık bağlarını düşünerek kendisine bile sövdüğünü sanmıştı. Sonuçta çok çok eskilere gidilirse, kolunu tutan adamla akraba çıkma ihtimalleri bile vardı.

"Seni akademiye alan adamın, öğretmeninin, akademide oturduğu sıranın altındaki zemini yapan işçinin tuğlalara sürdüğü sümüğündeki hücrelerin içindeki atomların birbiriyle kurduğu bağları sikeyim beyinsiz piç."

Kolunu tutan gerizekalı shinobiye karşı çıkmanın anlamsız olduğunu düşünerek çokta karşı gelmemeye karar verdi. Artık bütün her şeyden gına gelmişti ve bir an önce bu olayları atlatmak istiyordu. Bu sebeple adama dönüp "Hadi amına kodumun malı gidelim nereye gidiyosak." diye çıkıştıktan sonra adamın hareketini beklemeye başladı. Kusa-Chou binasına gidip, Kusa-Chou'nun işlerini bitirmesini bekledikten sonra Kusa-Chou'nun odasına girip Kusa-Chou ile konuşmaları gerekiyordu. Kusa-Chou'nun da amına koyim.

[Kemuri Isao]

2saate evegelirim o zaman yazilacak

Düzenleme : Anca yarın yazabilirim gibi görnüyüor. Kusura bakmayın.

[Kemuri Isao]

Kapalı konu

Ulan istanbula geldik diye 2 dakika evde oturamıyoruz. Gecikme için gerçekten özür dilerim.

Isao kendisini bir yıldız gibi pazarlayıp satmıştı. Önemli olan paketti, paketin içindeki değildi. Prestij ve görünüş her şeydi. Bir patatesi altın parçasına yaptığınız muameleyi çekerseniz diğerleri için o patates altın olur. Temel kural budur. Sen maskelere büründüğünde masken seni ele geçirir. Isao şu an bir şovmen maskesi takmıştı. Millete dinini pazarlayan bir peygamber gibiydi. O daha iyiydi! Her konuda.

Isao sırıtan bir yüzle seyircilere bakıyordu. Dik duruyordu. Kullandığı boş özgüveninden dolayı göğsü şişmiş ve kanatları açılmıştı. Zaten vücut tipi yüzünden şu an oldukça heybetli görünüyordu. Bu sırada arka sıralardan cazgır bir karı öne çocuğunu ittirmişti. Amına kodumun karısı. Her neyse Isao için sorun değildi. O , şu an boş ve balon gibi şişmiş özgüveniyle dünyayı 8'e ayırıp 7ye birleştirip tekrar bütün yapabilirdi. Yenilmeyen bir başarı abidesiydi şimdi. Asla yenilemezdi. Boş özgüvenini gerçekten çok iyi şekilde dışarıya salıyordu.

Arkadan ittirilen çocuk yanına gelip shinobi çantasına ellemeye çalışmıştı. Isao onun elini tutacaktı hemen. Ardından Senin içindeki yetenekleri anlamlandırabilmem için diğer elini de uzat ve havaya bak. diyecekti. Isao ne olur ne olmaz diyerekten harbiden de çakrasını kullanarak çocuğa erişecekti. Harbiden bir şey olabilir miydi? Bu sırada çocuğın ellerini tutacak daha sonra ellerini kendi kafasının yanına götürüp işaret parmağıyla şakaklarına bastıracaktı. Bu hareketten sonra çocuğun başının üstüne dokunacaktı. Bunların bir anlamı yoktu ama seyirci için bir ilginçlik olması gerekiyordu.

[GM - Naruto]

Hayato: Kızları taşıyan adam koşmaya başlıyor. Adını söylüyorsun ardından. Duymuş olması gerek. O gidince de kolunu tutan adama küfrediyorsun. O da sana aynı şekilde karşılık veriyor. Sen sövüyorsun buna, bu "Senin saçının güneş vurduğu için açılan yerlerinin üstüne sümüğümü yapıştırıp üstünde çingenelere pazar kurdurayım, herkes eğlenirken en yaşlısını sikeyim çılgın orospu çocuğu!" şeklinde geri cevap veriyor. Bu sırada da başlıyor yürümeye. Küfürleşe küfürleşe yürüyorsunuz Kusagakure sokaklarında. Herif sana oldukça uyuz olmuş olsa da hatalı bir şey yapmamak adına çevredeki insanlara bir şüpheli olduğunu çaktırmıyor. Kavga eden iki arkadaş gibisiniz sadece. Kusa-chou binasına gitmek için tepeye çıksanız da bu size bir zorluk çıkarmıyor. İki shinobisiniz sonuçta. İçeri girince bizimki bir yetkili arıyor seni teslim etmek için. Sonunda binanın bir köşesinde oturmuş sigara içen, yüz olarak aşina olduğun bir adamı gözüne kestiriyor. "Hey! Wakahisa-san!" diyerek seni yanına çekiştiriyor adamın.

Adamın kabarık saçları bulanık yeşil bir renge sahip. Rengin bulanık olmasının sebebi içtiği sigaranın dumanı da olabilir. Etraftaki insanlar sanki bilerek onun olduğu yerden uzaklaşmış gibiler. Siz ona yaklaşan yegane kişiler oluyorsunuz. Bir bankta oturmuş, bacak bacak üzerine atmış boşluğa bakıyorken gözleri size dönüyor yanındaki adam bağırınca. "Hm?" gibi bir ses çıkararak sizi duyduğunu belli ediyor. Yanındaki chuunin "Wakahisa-san! Bu sorunlu manyak-" seni ittiriyor adamın üstüne doğru bu sırada. Burnuna sigara kokusu ile karışmış rutubet kokusu geliyor. "-Ougami Hayato. Onu ayrılmakta olan kervanlardan birinde-" sözünü bitiremeden Wakahisa atlıyor. "Kaçmaya mı çalışıyordun lan?" diye. Chuunin "Yok, yok." dese de ayağa kalkıp önünde dikiliyor adam. Sigarasını ağzından çıkarıp senin yüzüne üflüyor. Koku daha da dayanılmaz oluyor bu sırada. Gözlerini kısmış yüzüne bakıyor ilk "Ougami Hayato... Chuunin değil misin lan sen? Neden kervanla kaçıyorsun beyinsiz misin?" diye soruyor ardından.


Isao: Bir takım saçma hareketler yaparak seyirciyi heyecan içinde bırakıyorsun. Çocuğun elleri ter içinde bu arada. Burnundan da sümük akıyor. Çok rezil bir tip olmasına rağmen oldukça düzgün giydirilmiş. Tahmin edeceğin üzere zengin bir aileden geliyor. Odaklanıyorsun çocuğa. Gerçekten de bir cevher arıyorsun. Belki de karşında geleceğin Kusa-chou'su duruyor. Odaklanıyorsun... Ve hiç bir şey bulamıyorsun. Bebe shinobi eğitimi almadığı için chakrası aktif değil. Bu nedenle elementine falan ulaşamıyorsun. Bok da çıkabilir yani. Kusa-chou'ya bakarsan "Ne yapıyor lan bu?" anlamında burun kökünü sıkarak kıkırdıyor.

[Kemuri Isao]

Yaptığın şey değersizdir. Önemli olan yapma şeklindir. Isao onun ne yaptığını bilenler için saçmalıyor gibi görünebilirdi. Örneğin Kusa-Chou. Şu an katıla katıla gülmemek için kendisini zor tutuyor olmalıydı. Eh eğlenmek istemiyor muydu? Oyalanıp, kafasını dağıtmak? Al işte sana eğlence. Şikayet edip yakınmaya kalkarsan Isao'dan değil benden yiyecen tepiği. Olayı bilmeyenler içinse yapılan bu komedya müthiş dramatik ve mistik bir şeydi. Oysa içten içe Isao da katıla katıla gülüyordu. Gerçi Isao artık yoktu. Onun yerinde müthiş bir özgüvene sahip bir şovmen vardı. Şovunun önünü kimsenin kesemeyeceği bir başarı. Ürün pazarlamacı, satış temsilcisi, sirk tellalıydı aynı zamanda.

Isao yine aynı dramatik ve özgüvenli havayla ellerini sıkça kullanarak konuşacaktı : Ahh evet seziyorum. Seziyorum. İçindeki gücün renginin sıcaklığını seziyorum. Hanımefendi oğlunuz büyük bir adam olduğunda önünde pek az kişi durabilecek. Çok güçlü olacak. Sinirlendiği zaman dağlar erimek isteyecek. Geleceği çok parlak, çok kudretli. En özel hocalardan ancak eğitim görebilecek. Sizi tebrik ediyorum hanımefendi. Çocuğunuz gelecekte başarılı biri olacak. Ama dikkat edin. Onun böyle olmamasına çalışacak kişiler seziyorum. Yine de müthiş bir potansiyel!

Isao tabii dolu sallamıyordu. Öyle boşa atıyordu sözlerini ama doğruluğu önemli değildi. Önemli olan etkileyici olmaktı. Isao övdükçe övüyordu ki kadın yatışsın ve gururlansın. Pohpohlamayı acımadan basıyordu kadına. Çocuğun çöpçü olmasıyla bütün ülkeleri birleştirebilecek kudrette tüccar olması arasında fark yoktu sonuçta onun için. Ha göte bala ikinci ihtimal gerçekleşirse kahinliğe başlardı. Daha sakin ve daha kazançlı bir iş olduğuna şüphe yoktu. Çocuğu elleriyle geri gönderecekti : Bu cesaretinizden ötürü sizi tebrik ediyorum. falan gibisinden bir şeyler daha söyleyecekti. Ne kolpalıyordu be Isao. Ardından yine özgüvenle şişinip sunumuna devam edecekti :

Değerli seyircilerimiz benim bir sezgimi duymadan önce Uki-san'ın uçuşunu ve hava sanatındaki maharetlerini görecekler. Ardından ben aranızdan bir kişiyi daha sezeceğim. Evet hanımlar ,beyler gözleriniz benim güzel asistanıma dönsün. Ben de sizin için bu sırada sezgilerimi güçlendireyim. Böyle sezme işlemleri gerçekten zorlu bir süreç. Topu Uki'ye atacaktı burada. Uki'nin yanından geçerken ona İşin bittiğinde bana bir işaret yap, sunumu devralayım. diyecekti. Ardından sahnenin daha arka kısmına geçerek seyircilerde bıraktığı etkiye bakacaktı. Henüz kendi gösterisinin etkisi altından çıkamamış olmalıydılar. O yüz ifadelerinin Uki ile birlike neye döndüğüne de bakacaktı. Gerçek bir şovmen mi oluyordu genç sorgucumuz?

[Ougami Hayato]

"Bir chuunin'in kervanla kaçmaya çalıştığını düşündüğünüze göre, bana sorduğunuz son sorunun aynısını size yöneltmek durumunda kalıyorum Wakakisa-san."

Adamın, sigara dumanını yüzüne üflemesiyle kendisini geriye doğru eğilirken bulmuştu Hayato. Sigara kokusunun üstüne, rutubet kokusu da eklenince, aşırı kötü bir koku burnunun direğini kırmak için çabalıyor gibiydi. Belki de bu adamın yeteneği etrafa pis koku yaymaktır tarzı dalga geçen düşüncelerle dolmuştu Hayato'nun kafası. Ne var ki, karşısındaki shinobi'nin gerçekten güçlü olduğunu da biliyordu. Wakahisa-san, köydeki elit shinobilerden birisiydi. Lakin yaydığı kötü koku, sahip olduğu karizmayı yerle bir etmesine yetiyordu. Karşısındaki adamın, kötü koku yaymaması durumunda köydeki bütün kızları kendisine çekebileceğini düşününce, koku bir nebze daha çekilebilir hale gelmişti. Ama bu, kokunun hala daha çok kötü olduğu gerçeğini değiştirmemişti.

"Wakahisa-san, bu yanımda görmüş olduğunuz beyinsel özürlü akademi öğrencisi seviyesindeki shinobi, görevimi tamamlamama engel oldu. Sawaya ailesinin düğünü olduğunu biliyorsunuzdur. Gelin kaybolunca, gelini bulma görevi bana kaldı. Bende gelini buldum. Ne var ki, gelin ve yanındaki arkadaşı aşırı derecede zorluk çıkartmaya başlayınca, etrafın dikkatini fazla çekmemek için gelini ve yanında ki arkadaşını bayıltmak durumunda kaldım. Tam düğünün olduğu yere geri dönecektim ki, bu ve yanındaki beynine soktuklarım bana sanki bir tecavüz zanlısıymışım gibi davranmaya başlayıp, görevimi tamamlamama engel oldular. Şimdi, eğer izin verirseniz, Kusa-Chou'ya da aynı açıklamaları yapıp bu gerizekalı'nın gerekli cezayı almasını sağlamak istiyorum Wakahisa-san."

Konuşmasında herhangi bir açık görememişti Hayato. Bu konuşmayla karşısındaki herhangi bir shinobiyi rahatlıkla atlatabilir, ikna edebilirdi. Lakin karşısındaki Wakahisa olunca, bu durumun değişeceğini düşünüyordu. Bu yüzden, adamın vereceği olumsuz bir cevaba karşı kendisini hazırlamaya başlamıştı.

[GM - Naruto]

Isao: Bu sümüklü bebenin çok harika bir insan olacağını sallarken çocuğun annesi yerinde devleşiyor ve göğsünü çıkara çıkara yanındaki kişilere "Benim oğlum bu işte!" tarzında şeyler söylüyor. Çocuğu yerine yolladıktan sonra da Kusa-chou bir alkış koparıyor. O alkışladığı anda diğer kişiler de bir koyun misali alkışına dahil oluyorlar. Salon yankılanıyor yani. Tabi Kusa-chou'nun yüzüne bakarsan kıs kıs güldüğünü görebilirsin.

Senden sonra Uki alıyor sahneyi. İçinde bulunduğunuz salonun tavanı oldukça yüksek. Biraz yükseğe zıplayıp fuuton chakrası ile kendini süzülüyormuş gibi gösteriyor. Bu şekilde havada bir iki kere daha zıplayıp manevralar yapıyor. İlk yaptığı bir kaç şeyi izliyorsun ama sonra geldiğiniz kapıyı aralayan Katai "Isao-san! Miyako'yu bulmuşlar bir gelip bakın." diye fısıldayarak sesleniyor sana. Dışarı çıkarsan bir shinobinin Miyako ve Yuriko'yu sırtlayıp getirmiş olduğunu görebilirsin.

Hayato: "Suçlu olduğunuz kadar küstahsınız da." diyor Wakahisa gülümseyerek. Dediğine sinirlenmiş gibi durmuyor. Savunmanı yaparken yanındaki herif "Düzgün konuş lan yavuşak!" diye araya atlasa da Wakahisa gülümsemesini bozmadan dinliyor seni. Lafın bittikten sonra omzunu silkip kalktığı yere tekrar oturuyor. Sigarasından bir nefes çekip konuşmaya başlıyor. O konuştukça sigaranın dumanını görüyorsunuz kesik kesik. "Benim izin vermem gibi bir olay yok. Üstelik Kusa-chou da burada yok. Gelini kaybolan düğüne gitti. Düğünde sorun olduğunu fark edince ne gıcık olmuştur, teheheh." Ardından kafası ile görevleri aldığınız panonun yanındaki masayı gösteriyor. Bir shinobinin orada oturduğunu ve dosyalarla ilgilendiğini görüyorsun. Yanındaki shinobiye "Git sor bakalım Sawaya'ların çağırması ile ilgili bir kayıt tutulmuş mu?" diyor. Shinobi hemen denileni yapmak için gidiyor gösterilen yere. Siz de Wakahisa ile kalıyorsunuz köşede. Adam tekrar sigarasından nefes alırken baygın baygın bakan gözleri ile süzüyor seni sadece.