[Ryōshi Kyōkai] Güneş Doğuyor

[Kurochi Hirashimatsu]

Karanlık Dünyalara ışık,
Soğumuş kalplere tebessüm,
Hainlere, zalimlere ölüm,
Bak, orada!
Doğacak Güneş ufukta..

Birisi varmış çok uzak olmayan diyarlarda. Geçmişte bir görevimde karşılaştığım fakat pek anımsayamadığım bir siluet. İsmini duyunca tam olarak hatırladığım iyi bir insan. Amacı benim gibi olmasa da kendisi gibi birilerini arıyordu etrafında. Hedeflerimiz çok uzak değil aslında. Şöyle bir düşününce, o da kendi köyünü seven bir insan. Bu ortak yanımız bile yeterli benim için. Benim ismimi duymuş bir yerlerden. Hayırdır bakalım bir buluşma ayarlamış. Kusagakure'den bu arada o arkadaş. Kusagakure ve Ishigakure köylerinin dışında bir yerde buluşacaktık. Benimle ne hakkında konuşacak olsun ki? Önemli olmasa buralara kadar çağırmazdı herhalde? Evimden çıkıyordum heyecanımla birlikte.

Ishigakure sınırına geldiğimde köyün dışına çıkma izni istedim ve iznimi de alabildim. Çokta zor olmadı ve zaten benim gibi birinin köye ihanet etmeyeceğini az çok biliyorlardı nöbetçi meslektaşlarım. Güven duygusu çok önemli bir duygudur. O olmadan bir yerlere gelinemez; hayat sadece karanlık bir oda misali sadece sizi kör eder yoksa. Köyden çıkışımın ardından buluşacağımız yere doğru ilerliyordum. İlerledikçe aslında birazda olsun temkinli davranıyordum. Şimdi diyeceksiniz: “Madem güven yoksa hiç bir şey olmaz neden temkinlisin?” Evet dostlar doğru diyorsunuz. Hayatımda ilk defa yüz yüze ve baş başa konuşacağım birisine karşı temkinli olmamak elde değil ama beni de anlayın.

Buluşma noktasına giderken ağaçların boyları uzuyordu. Kusagakure gibi yeşillik cenneti bir köyden daha azını bekleyemezdim fakat Kusagakure'ye gitmiyorum elbette. İkimizde kendi köylerimizin dışında buluşacaktık fakat Kusagakure'nin dışında olmasına rağmen bu bölgenin bu kadar yeşillik ormanla kaplı olması oldukça ilgimi çekti. Cıvıl cıvıl kuş sesleri insanın içini rahatlatıyordu vesselam. Kanser olsan burada iyileşirsin yahu. Ara sıra gelip gidip buraya kamp kurmak gerek. Etrafa zarar vermeden sadece bir gece geçireceksin burada. Gerçi, geceleri ne kadar tehlikeli olur bilemem ama gündüzleri hayat dolu olduğu kesin.

Buluşma noktasına vardığımda bir ağacın gövdesine sırtımı dayayıp ellerimi koynumda birleştirerek partnerimi bekleyecektim. Beni belki öldürecek, belki kaderimizi değiştirecek kadar önemli konular konuşacağız. Kim bilir? Belkide sadece ufak bir arkadaşlık kuracağız. Ama emin olduğum tek bir şey var. Beni gözüne kestirmesi eminim ki önemli bir şey konuşacağının habercisiydi..

[Kemuri Isao]

Bizler seçildik güneş tarafından.
Sizler seçildiniz bizim tarafımızdan.
Yok olacaksınız ki var olun.
Güneşin girmediği topraklarda hükümdar olun.

Isao uzun zamandır bu konu hakkında düşünüyordu. Köyünü korumanın farklı yolları da olmalıydı. Hem köyünü koruyacak hem de cebini dolduracak bir yol. Paraya çok düşkün sayılmazdı ama ihtiyacı vardı. O da kelle avcılığını düşünmüştü. Hem bingo kitabı olsun hem de özel sektör olsun para gelecekti. Ama kelle avlamak için sınır dışına çıkmak gerekiyordu. O bir askerdi. Diğer ülkelere izinsiz girmesi Askeri bir krize sebep olabilirdi. Kimliğini gizlerse de bingo kitabı görevlerinden para kazanamazdı. En azından güçlenip kimliksiz kimliğiyle tanınmadan. Bunlar hakkında daha sonra tartışabilirdi. Neredeyse buluşma noktasına varmıştı.

2 hafta önce İshigakureli bir zanaatkardan duymuştu adını. Özel bir görev falan soruşturuyordu. Gezici Zanaatkarların belalıları olurdu ve avlamak isteyecekleri adamlar. O yüzden sormuştu. Hem babasının dostu olan iyi bir tahta işlemecisiydi. Güvenilirdi yani. Adam üzülerek kafasını sallamıştı fakat Isao'ya verebileceği bir bilgi vardı. Ishigakureli bir adam tanıyordu. Shinobi. Vatanseverdi. O da bu tarz bir işle ilgilenebilirmiş. Isao onun aracılığıyla bu görüşmeyi ayarlamıştı. Köyden izin alıp ayrılmayı başarmıştı. Bir tahta satıcısıyla ishigakure yakınlarında görüşeceğini söylemişti. Yalan sayılmazdı çünkü onu da yapacaktı ama önce daha önemli bir iş konuşmalıydı.

Kusagakurenin yeşilliklerinden giderek ayrılıyordu. Toprağın o kahverengi rengi daha sertleşiyor ve belirginleşiyordu. Ishıgakurenin o insanı bunaltan sarılığına dönüyordu. Ağaçlar ve yeşillikler vardı hala ama yeterince yeşil değillerdi. Kusagakure kadar olamazlardı elbette.

Sonunda buluşma noktasına vardığında aradığı adamı görmüştü. Bir ağaca sırtını vermiş onu bekliyordu. Onu tanımak zor olmamıştı. Isao yanına gidip önce tokalaşcaktı ardından biraz şakalaşacaktı : Ishigakure'nin iyi bir chuunin'ini öldürmek için seni bu tuzağa çektim. Arkanda tüm kusa ordusu var. Yıldırım baskını yapıp ülkenizi alacağız. Bunları ciddi bir ifadeyle söylemiş olmasına rağmen sözünün sonunu gülmeden bitirememişti. Sadece şaka yapıyorum dostum. Ben Kemuri Isao. Tanıştığıma memnun oldum. Biraz ciddileşip iş konuşma zamanıydı şimdi : Senin Ishigakureli bir milliyetçi ve vatansever olduğunu duydum. Aynı hisleri ben de Kusagakure için besliyorum. Şimdi sana teklif edeceğim şey büyük ihtimalle illegal. 3 büyük ülkenin askeri gücünden birer parça çalmayı gerektiriyor. Uluslararası bir örgüt fikri var aklımda. Ülkelerimiz ve dünya için zararlı olan haşereleri imha etmeyi planlıyorum. Avcı Lejyonu! Bunu yaparken kendi güvenliğimiz için gizliliğe ihtiyaç duyacağız. Maske ve özel giysiler giymeliyiz. Bingo kitabında yer alan veya almayan insanları avlayarak hem ceplerimizi dolduracağız hem de ülkelerimizin güçlenmesini engelleyen ayak bağlarından kurtulacağız. Planıma Amegakure'yi eklesem de oradan bu iş için herhangi bir adam bulamadım. Belki ileride bulabiliriz. Kendi ülkelerimiz içinde özel birimlerimizi yetiştireceğiz. Ortak görevlere çıkacağız. Doğal olarak bu işi başlatan adamlar eğer kabul edersen biz olacağız. Bu yüzden ülkelerimizde liderler biz olacağız. Organizasyondan biz sorumlu olacağız. Tüm birimleri etkileyecek kararları ise ülke liderleri olarak ortak kararla alacağız. Ne diyorsun?

[Kurochi Hirashimatsu]

Rüzgarın hafif esintisi kıyafetimi ahenkle süzüyordu. Belki burası çok fazla ormanlık bir alan değildi bilemiyorum ama gerçekten bizim köy ile kıyasladığında inanılmaz ferah bir yer. En azından ensemize ensemize Güneş vurmuyor. Ağaca sırtımı dayayıp uzun olan ama etrafın güzelliğinin beni sarhoş etmesiyle nasıl geçtiğini anlamadığım zamanın ardından uzaktan birisi yaklaşıyordu. Daha önceden de gördüğüm siluetti bu. Çıktığım görevde gördüğüm arkadaş geliyordu. Gelirken şöyle bir vücudunu süzüyordum. Herhangi bir tehlike belirtisi yoktu. Belkide gerçekten önemli bir şey konuşma istiyordur?

Yanıma geldiği sırada arkasında bir Kusa ordusunun olduğunu ve köyü ele geçireceğini söyledi. İnandırıcı olmamakla birlikte zaten şaka yaptığını cümlesinin sonundaki gülümsemeden anlayabilmek çok kolaydı. İlk önce kendisini tanıttı. İsminin Kemuri Isao olduğunu söyledi. Bana ismini bahşettiği sırada bende kendi ismimi bahşederek karşılığımı veriyordum. Suratım oldukça ciddi bir ifadedeydi. Pür dikkat söyleyeceklerini dinleyecektim. Bakalım arkadaşın konuşacağı şu önemli olay nedir?

Anlatmaya başladığı anda daha ikinci cümlesinde arkadaşa kanım kaynadı bile. Benim Ishigakure için beslediğim hisleri o da Kusagakure için besliyormuş. Ne kadar hoş bir şey. Benimle aynı düşüncelere ve hislere sahip birisinin olması. Kelle avcılığından bahsetti. İnsanların canını mı alacaktık? Yok canım! Hemen bir yargıya varmamalıydım. Zaten hata yaptığımı ise bir kaç saniye içinde anlıyordum. Hak edenleri öldüreceğiz. Belkide öldürmeyiz bile. Karşılığında hem köyümüzün sevgisini hemde paramızı alacağız ha? Para karşılığı iyilik yapmayı pek sevmesem de her insan zengin olmak ister elbet. Uluslararası bir örgüt fikri. Hayatım boyunca örgütlenmeler konusunda hep ön plana çıkmışımdır. Tecrübelerim gereği bir iki şey söyleme ihtiyacı hissetmiştim.

“Kimliklerimizi gizli tutarak köylerimize iyilikte bulunacağız fakat karşılığında para ödülünü alacağız demek? Ne aşırı mütevazi ne de aşırı cimri çok hoş bir fikir olmuş. Hayatım boyunca köyümü korumak ve insanlara önderlik etmek istedim. Önderlik etmek derken yanlış anlama. Dünyayı ele geçireceğim cuhuu! Gibi bir amaç değil bu. İnsanlara iyi yönde liderlik etmek istedim her zaman. Kendi köylerimizin lideri olacağız demek. Ben varım, bu konuda hiç bir zaman geri durmadım zaten. Beni tanıdıkça geçmişimdeki başarılı liderliklerimi duyarsın zaten dostum. Avcı Lejyonu pek uygun bir isim değil gibi ama. Nasıl desem? Uluslararası bir şey olacağı için Avcı Birliği olsun bence.” Dediklerimin ardından ağaca tekrar sırtımı dayayacaktım.

“Ben varım, peki sen var mısın? ”

[Kemuri Isao]

Güneş Isao'nun omuzlarını okşayıp aşağıya iniyor, onu ısıtıyordu. Güneş olacaklardı. Geceleri aydınlatacak ve güneşin reddettiklerini güneşsiz diyarlara göndereceklerdi. Kan ve ateş. Güneş bunlardan oluşur. Lejyon Güneşi! Yok edeceklerdi ve kellelerindeki ödüle talip olacaklardı. Savaşın sıcaklığı ve güneşin ateşi onlara güç verecekti. Piyasada açık vardı. Onlar bunu neden değerlendirmesinlerdiki? Rüzgar onun saçlarını dalgalandırıyor ve cesaret veriyordu. Isao hazırdı.

Karşısındaki adam iyi yaklaşmıştı teklifine. Mantıklı yönlerini ele almıştı ve katılmayı kabul etmişti. Isao'nun var olup olmadığını soruyordu. Isao içten, samimi bir kahkahayla yanıt verecekti : Hiç olmadığım kadar. O zaman biraz ekonomik ve yönetimsel konulardan konuşalım. Ben her bölgenin içişlerinde bağımsız olmasını savunuyorum. Liderlerin kararları doğrultusunda çalışma, ortak kasa ve ülke dışı görevlere çıkarken diğer bölge üyelerine haber verip liderinden izin almak, gerekirse yardım almak gibi. Tüm bölgeleri etkileyecek şeylere ise bölge temsilcilerinin buluşup konuşmasından çıkan sonuca göre karar verme gibi. Dışişlerinde birbirimize bağlıyız ama içişlerinde özgürüz. Bir de şu kasa mevzusu var. Her bölgenin liderler tarafından kontrol edilen bir kasası olacak. Avcılar kazandıklarının belirli bir miktarını, örneğin %20'sini buna aktaracaklar. Liderler bu parayı lejyonun veya senin tercih ettiğin adıyla birliğin gelişmesi ve üyelerine ekipman sağlanması konusunda kullanacaklar. Bir de şu durum var : Birliklerden biri kendisinin olmayan bir bölgede avlanırsa %20 ile %30 arasında bir meblağı toplam paradan keserek bölgelerinde oldukları lejyon kasasına verecekler. Diğer lejyondan yardım isterlerse yarı yarıya kırışıp ellerindeki total paradan yüzde verecekler. Bu öncelikli olarak kendi köylerindeki hedefe gitmeleri için bir motivasyon kaynağı olacak. Ame birliği şu an için var olmadığından Amegakure avlarında ekstra pay verme gibi bir durum söz konusu olmayacak kurulana kadar. Ekleyeceğin veya karşı çıkıp düzelteceğin bir şey var mı? Bu arada sen istediğini de ,benim bölgemdekiler Kusa-Lejyondur veya sadece Lejyon.

[Kurochi Hirashimatsu]

Isao çoktan hazırlamış bile her şeyi. Vay vay vay, hevesli kişilerle çalışmaktan zevk duyarım. Hele benim kadar hevesli olduğunu görürsem. Soruma içten bir kahkahayla yanıt veriyordu Isao. O kahkahasıyla cevap verirken bende içten bir şekilde gülümsüyordum. Hiç bir art niyet söz konusu değildi şuan aramızda. Verdiği yanıttan sonra birden ekonomik sistemin nasıl olacağını anlattı bana. Belki biraz ani bir karar verdik bilemiyorum. İçimdeki bu çılgın çocuğu bir türlü susturamıyorum. Az önce tanıştığım kişiyle büyük bir örgüt kurma yolunda ilk adımları atıyordum. Isao'da eminim aynı şaşkınlığı yaşıyordur ama bir türü kendimize hakim olamıyoruz. O kadar güzel bir teklifti ki bu, hayatım boyunca bu kadar iyi bir teklif daha almadım. Zaten yıllardır hayalini kurduğum bir şey köyümü korumaktı hainlere karşı. Şimdi o hayalimi fiilen gerçekleştirebilirim. Yaptığımız şey pek resmi değil belki doğru, ama ben zaten Ishigakure'ye aşığım yasalarına değil. Köyü korurum gerisini takmam.

Isao ekonomik sistemi şöyle bir anlattı. Matematiksel olarak uygun ve bizi zorlamayacak rakamlar kullanıyordu. İş bu noktalara kadar gelirse bence de her köyün kendisine özel bir kasası olması gayet normal. Söylediği şeyler mantıksız değil. Hayal olabilir söylediği şeyler, lakin gerçekler hayallerin bir sanatıdır. Isao'nun söylediklerine bir şeyler eklemek sanırım saygısızca olacaktır. Her şeyi en ince detayına kadar düşünmüş ve kurgulamış bile. Bana da kabul etmek düşer.

“Sistem çok güzel oturtulmuş. Bunları en ince detayına kadar düşünebildiğine inanamıyorum. Gerçekten bu işi yapmakta heveslisin. Hepimiz köylerimizin içinde gizli kahramanlar olacağız. Ve alacağımız ödüllerde döktüğümüz terin karşılığı olacak.” Kafamı şöyle bir Güneşe doğru kaldırıyordum. “Hey! Sembolümüz Güneş olsun mu ne dersin? Güneş gibi doğalım ve insanların yolunu aydınlatalım. Gücümüz Güneş gibi parlasın. Ayrıca köylerimize özel kostümler tasarlayalım. Maske takıp kimliklerimizi gizleyelim. Rakiplerimiz bizi Shinigami olarak bilsin. Izanagi'nin gözünden damlayan Amaterasu gibi olalım.”

[Kemuri Isao]

Isao aklında kıvrılan ve dışarı çıkmak için çırpınan fikirlerini dillendiriyordu. Onlar zihnini işgal etmiş ve esir tutmuştu, şimdi onları özgür bırakma zamanıydı. Karşısındaki adam bunu kabul etmeseydi onu öldürürdü veya ölürdü. Bu bilgilerin onlardan olmayanlar tarafından bilinmesi, gerçek kişilerin bilinmesi oldukça tehlikeliydi. Lejyon'un geleceği için tehlikeliydi. Ya lejyon kurulurken potansiyel bir müttefik katledilecekti ya da lejyon hiç kurulmayacaktı. Isao doğru bir tercih yapmıştı. Adam kabul etmişti. Hira.

Isao zihnini bulandıran düşünceleri kusarken Hira onu dinlemişti. Ardından bir kaç öneri sunmuştu. Öneriler mantıklı gelmişti. Sonuçta sembolizm ve belirli bir kimliğe sahip olmak - gizli olsa bile- oldukça iyiydi.

Avcılar'ın Güneşi! Bunu beğendim. Ne yazık ki tasarımcı tarafım çok kuvvetli değildir ama sen bir şeyler yapabilirsin sanırım. Maskeler ise kolay. Ailem nesillerdir süren kadim bir sanatın öğretilerini yaratan ve takip edenlerdendir. Onlar tahtanın ruhunu görebilir, sesini işitebilirler. Babam bu maske işini halledebilir, ağzı sıkı bir adamdır. Senin tanıdığın ağzı sıkı bir terzi var mı? Hadi biraz örgütlenelim!

[Kurochi Hirashimatsu]

Güneşe doğru kaldırdığım kafamı Isao'ya doğru uzatıyordum. Teklifimi kabul etmişti zira sembol önemliydi. Gelecekte büyük işler başaracak olan bir örgütün temellerini atıyorduk şuan. Oldukça ilginç ve bir o kadarda heyecan vericiydi benim açımdan. Uzun vadede kullanacağımız bir sembol seçmiştik. Elbette Güneşten başka kudretli bir şey olamazdı. Ay? Belki olabilir fakat geceyi temsil etmeyeceğiz. Tam tersi aydınlığı temsil edeceğiz. Yin-Yang felsefesindeki Yang olacağız. Karanlığı temsil edenler istediklerini yapsınlar. Zamanı gelince onlarında yolunu aydınlatırız problem değil.

Şuan için önemli olan şey temelleri atarken düşündüğümüz fikirler. Çünkü geri dönüşü olmayan bir yolun ilk aşamasında verilen kararlar önemli olacaktır. Bizi bitiren de, yüceltende bugün olacak. Bundan eminim diyebiliriz. Ardından Isao maske konusunda ailesinin bir şeyler yapabileceğini söyledi. Ailesi nesillerdir sanata önem veren bir aileymiş. Harika, maskeler tamamlandı o zaman! Gerisi bana düşecek. Ağzı sıkı bir terzi demek. Düşünmeme bile gerek yok. Bizim Hana'nın annesi mükemmel bir terzidir. Ayrıca beni hiç bir zaman satmayacak bir dostum olduğunu da belirtmem gerekiyor tabi ki.

“Bizim Ishigakure'yi biliyorsun. Mükemmel zanaatkârların doğduğu ve yetiştiği kadim bir köydür. Terzisinden tut marangozuna kadar her kesimden yetenekli insan mevcut. Kurak bir bölgede olduğumuz için insanların taşlarla çok içli dışlı olmasına bağlıyorum aslında ben bu durumu. Neyse, terzi konusunu ben halledeceğim. Akademi yıllarında kurduğum örgütümün bir üyesinin annesi oldukça yetenekli bir terzi. Nadir kumaşlardan harika kostümler çıkartabiliyor. Sembol konusunu da takma kafana. Hayal gücüm geniştir. Hazırlarım bir şeyler. Sen yanına kimleri alacağını düşünmeye başla bence. Ne düşünüyorsun? Yanına, bizimle beraber ölüme bile gidecek dostlar alabilecek misin? İşin asıl zor kısmı bu işte.”

[GM - Naruto]

Ka-ching! RPGTurk yönetimi insiyatifiyle, kurgularınıza özen gösterdiğinizden mütevellit ödül kişi başı 20GP kazandınız! Güle güle harcayın.