[Kusa] Dedikodular

[GM - Naruto]

!	GM - Naruto yazdı:
	Kanae Nanase 2. Pasiflik uyarısını almıştır. Hala yazamayacak gibiyse 3. uyarıyı beklemeden konudan ayrılabilir.

Hana daha kunaisini çeker çekmez adam "Lan n'oluyo gene ya?" nidalarıyla tırsak bir şekilde Hana'dan uzaklaşmaya çalışıyor. Saika'nın çılgın atmaya başlamasıyla da Hana, genjutsu uygulama fikrini erteliyor. Zira az önce delice kıl olduğu yeşil saçlı kızın tavırlarındaki keskin değişim onu hem bir anlığına sıçratıyor, hem de ne olduğunu hemen kavrayamayacağı bir şaşkınlık yaratıyor.

"Yalnız tötten bacaklı falan ayıp oluyor Yeşil-san..." diye fırsatını bulmuşken iyice arkadaki duvara pusan Daichi'nin suratı, öldürme ve işkence kelimeleri Saika'nın dudaklarından döküldükçe oyun hamuru misali şekilden şekile giriyor. Hana hala olanlara mantıklı bir açıklama getiremiyor olsa da Saika'nın da kendi frekansında takılmaya başlamasından memnun olmaya başlıyor. Yelpazenin metal yüzeyinden elektriği yediği gibi "OY ANAM BAŞLICA'M ŞİMDİ CHINEN'INIZE BE!" diye sıçrayan Daichi, Hana'nın az önce ertelediği Rakumei no Jutsu'sununa şimdi maruz kalıyor. Arkasını yaslandığı duvarda dötünün üstüne kayarak çöküyor ve müthiş tiz bir sesle "Lan iyi de bilmiyorum ki o karı nerde ben?" diye inliyor. Soğuk terler inanılmaz bir hızla alnında belirmeye başlıyor. Sözleri odanın köşesinde hala tepkisiz kalıp kafasında çoktaaaan yeşil saçlı kız ile evlilik hayalleri kurmaya başlamış olan Nanase'nin bile dikkatini çekerken, doğruyu mu söylüyor yoksa ayak mı çekiyor, emin olamıyorsunuz.

Bulunduğunuz oda 5 metreye 5 metre kare bir oda. Daichi kapının tam karşısındaki duvara pusmuş bir şekilde, Hana ve Saika da önündeler hemen. Nanase duvarın tam ortasındaki kapıdan girdiğinizde bir adım sağa çekilmişti ve uzun süredir orada. Saika'nın onu eğlenceye davet etmesiyle dikkati tekrar dağılıp, ilk çocuklarının ismini ne koymaları gerektiğini düşünmeye başladı. Daichi'nin yaslı olduğu duvarın sağ köşesinde tozlu bir piyano var. Onun yanında ise ona yaslı bir şekilde duran uzun bir süpürge, içi yarısına kadar su dolu olan bir kovanın içinde. Tepenizdeki lamba, basit gösterişsiz bir tavan lambası ve odayı loş bir şekilde aydınlatıyor, zaman zaman da titriyor. Kapının olduğu duvarın sağ köşesinde ise 10-15 kitaplık bir kitap yığını var. Sol duvar, iğrenç ve gereksiz büyüklükteki bir tablo dışında boş.

[Kanae Hana]

Rusyadan dayım geldi. Onunla kopuyoruz. Yazamayabilirim.

[Tsukino Miwa]

Daichi, acı çektiğini ve korktuğunu belli eden yüz ifadesiyle duvara pusmuş kalmıştı. Yelpazenin eline dokunması ile haykırması bir olmuştu ve Saika bundan tahmin bile edilemeyecek kadar büyük bir zevk almıştı. Yüzüne yayılan gülümsemenin büyümesinden, gözlerindeki parlak ışığın alev alev yanmaya başlamasından da bu belli oluyordu. "Duydunuz mu?" dedi Saika oldukça tane tane. "Bilmiyormuş." Bitmek bilmeyen tiz kahkahasını bir kez daha patlattı. "Chinen'in yerini bilmiyormuş." Saika yavaş yavaş yaklaştı duvarın dibine çökmüş adamın yanına. Sağ ayağını adamın göğsüne dayadı sertçe. "Ne yapsak ki?" Sesindeki şeytani hava her kelimesinde hissedilir şekilde artıyordu. Az önce adama kapalı haldeyken vurduğu yelpazesini ani bir hamleyle açtı ve adama yaklaştırdı. "Çükünü mü kessek?" Adama iyice yaklaştıktan sonra çekildi ve sanki aklına komik bir şey gelmiş gibi gözlerinden yaş gelinceye dek gülmeye başladı. "Pek de işine yaramıyordur zaten!"

Saika odaya kısaca bir göz attı. Başından beridir fark etmediği detaylara takıldı bir süre. Böyle iğrenç bir oda neden mevcuttu ki? Kim kalıyordu burada? Bir süre tiksinmiş ifadesini kova ve tabloda gezdirdikten sonra tekrar gözlerini Daichi'ye odakladı ve yeniden keyif alan yüz ifadesine döndü. Birilerine hayatı boyunca unutamayacağı korku dolu anlar yaşatmak için biçilmiş kaftan bir mekandaydı. İşini bitirdikten sonra da defolup gitmesi çok eğlenceli olacaktı. Saika yeniden tehditkar ses tonuna döndü. "Bu gece yaşayacaklarını, her gün aynaya baktıkça vücuduna kazınmış izlerden dolayı hatırlayacaksın tötten bacaklı-chan. Saika ismini ömrün boyunca hatırlayacak ve her gece korkudan titreyeceksin. Bu odadaki üç bayan, en büyük kabusun haline gelecek. Geceleri minik bir sıçan gibi yorganına gömüldüğünde gözünden gelen yaşları fark edip bu dünyaya geldiğin güne lanet edeceksin. Chinen'in yerini bil ya da bilme, bunun bir önemi yok." Ardından hafifçe duraksadı ve kocaman gülümsedi. "Tabi yerini bilmen durumunda biraz daha merhametli davranabiliriz." Chinen, Saika'nın umurunda bile değildi. Sadece adamın yavaş yavaş hem psikolojik hem de fiziksel çöküntüye girişini izlemek istiyordu. Söylediği yalan işe yararsa en azından bir taşla iki kuş vurmuş olurdu. Hem gönlünü doyurasıya şehvetli bir işkence yaşatacak hem de Bitch-chan'ın yerini öğrenecekti.

[GM - Naruto]

!	GM - Naruto yazdı:
	Kanae Nanase 3. pasiflik uyarısını alarak konudan çıkarılmıştır. Diğer oyuncular hala odada olduğunu ama bir şeye karışmadan sessizce takıldığını farz edebilir.

Adamın nefes alışverişleri, Saika'nın söylediklerini dinlerken tekrar eski düzenine kavuşuyor. Çükünün koparılması planınızı duyunca kaşları ve gözleri arasındaki mesafe bir anlığına büyüyüp, kendisi de şöyle bir sıçrasa da, geri kalanında kaşları fazlasıyla gözlerine tekrar yaklaşmaya başlıyor. Yavaş yavaş çatılan çehresini izlerken bu adamın yine ne ara az önce yaşadığı göt korkusunu unuttuğunu merak etmiyor değilsiniz. Ya akıllanmaz bir mankafalı, ya da fazla cesur.

"Saika ha? N'oldu demin ki tatlı dillere? Bu kadar mı iki yüzlüsün? Buraya getirene kadar yok canım cicim yok shamisen, tenhaya kıstırınca çük koparma. Vay be! Ne çakalmışsın böyle!" diye dikleniyor. Ama hala pustuğu görüntüsünü bozmadığı için bu diklenmesi biraz komik kaçıyor.

"Bilmiyorum dediysem, bilmiyorumdur." diye devam ediyor postürünü düzeltmek yeni aklına gelirken. "Bilmediğim şeyi nasıl söyleyebilirim? Hayır götümden mi uydurayım bunu mu istiyorsun? Kim uydurmuş lan Chinen'in yerini biliyorum diye. Shouta-san bugün içine ne renk giymiş Daichi de bana söylerim ama Chinen Mhinen bilmiyorum ben. Cidden bak, ne işim olur kaçak hatunlarla suçlularla? Zaten borçlar yüzünden başım binbir türlü dertte. O sarı çıyan mı yolluyo sizi tutup tutup anlamıyorum ki yok Chinen nerde yok Daichi'nin çıktığı var mı. Taktı karı kafayı bana ya." diye sizi ikna etme çabasına girişiyor. "Ha bu arada kuvvetle muhtemel bir ihtimalle yeşil giymiş olabilir kendileri." diye sonlandırıyor bu çabasını da.

[GM - Naruto]

!	GM - Naruto yazdı:
	Kanae Hana ikinci, Tsukino Miwa ise ilk pasiflik uyarılarını almışlardır. Üzmeyin beni hanımlar.

[Tsukino Miwa]

Biraz meşgul olduğumdan yazamadım. Gm'den ve beklettiğim arkadaşlardan (varsa) özür dilerim. Bu rpnin kalitesizliği ve kısalığı için de ayrıca özür dilerim.

Saika herifin korkudan daha da titremesini umuyordu ama adam resmen yürek yemiş gibi çıkışmıştı Saika'ya. Memnuniyetsiz bir yüz ifadesi ile dinledi adamı. "İki yüzlü mü? Bana yakıştırabileceğin en kötü sıfat bu mu? Yazık. Henüz anlamaya başlamadın sanıyorum." Yine de ayaklanacak cesarete de sahip olduğu söylenemezdi herifin. Tötten bacaklı bir adam korkudan tir tir titrerken çıkışıyordu shinobilere. Görüntünün komikliği Saika'nın kaçan moralini düzeltti ve yine saykodelik bir gülme krizine girmesine sebep oldu.

"Bana ne ulan Shouta'dan! Bana ne senin borçlarından!" Saika adamın söylediklerini dinledikten sonra epey sabırsız ve sinirli bir ifade ile az önceki tekniğini tekrar uyguladı ve yelpazenin metal tarafını adamın alnına yapıştırıp bir süre bekledi. Onu bayıltmamaya özen gösteriyordu. Ardından tekniği kapattı ve yelpazeyi açarak keskin tarafını herifin boğazına yapıştırdı. "Bana baksana! Senin dertlerin de başına bela olan karılar da umurumda değil tamam mı? Chinen'in yerini biliyorsan veya bildiğini düşündüğün birini tanıyorsan hemen söyle. Bilmiyorsan da seni öldürüp gideyim. Yavaş yavaş acı çekmeni görmek istiyordum ama sıkılmaya başladım artık. Madem bilmediğin konusunda bu kadar ısrarcısın o halde kusura bakma ama ölmek zorundasın." Saika bunu söyledikten sonra herifin boğazına yapıştırdığı yelpazeyi biraz derisine doğru batıracak ve birkaç damla kan akıtacaktı.

[Kanae Hana]

Yeşil saçlı kız bir anda değişmişti. O eğlence düşmanı kız gitmişti onun yerine Hana'nın daha çok sevebileceği biri gelmişti sanki. Hana bu değişimden son derece memnundu. Az önceki Miwa'dan ziyade bunu tercih ederdi her ne kadar ablasına karşısaygısızlık yapmış olsa da bir seferlik onu affedecekti bu büyük kişilik değişiminin aksine. Üstelik adama güzel de işkence ediyordu. Yöntemleri çok Hana'nın. Artık bu noktada sorular soruluyordu fakat soruların cevabı önemli değildi. En azından Hana için öyleydi. Miwa için de öyle olduğunu hissediyordu. Her türlü bu odadan bu adamın cesedi çıkacaktı. Eğer görevi de başarırlarsa ne ala ama başaramazlarsa artık bu odadakiler için bunun bir önemi yoktu.

Hana'nın dikkatini çeken şey yeşil saçlı kızın kendini başkası olarak tanıtmasıydı. "Saika" o buna anlam verememişti ama üzerinde çok düşünmemişti. Kendisine bir kod isim uydurmuşolabilirdi. Yada en başından iki isimli biri olma ihtimali de vardı. Her neyse o gösterinin tadını çıkartıyordu ve öyle de yapmaya devam edecekti. Bu arada adamın aletini kesme fikri de hoşuna gitmişti.

bekleyen herkesi beklettiğim için özür dilerim.

[GM - Naruto]

Soğuk metalin alnına değişine karşı çıkmayıp kaderine bir nevi razı olan adam, elektrik akımın hissettiği gibi tekrar hopluyor. Şokun etkisiyle kaçmaya hafiften çabalasa da zaten deminden beri pusulu olduğu duvarla metalin arasına iyice sıkışıyor. Yelpazenin açılışıyla kendini bir nebze keskin kenarlardan uzak tutmaya çalışan adam, çenesini havaya kaldırıp o şekilde bakmaya başlıyor sizlere. İyice açılmış olan boynunu çevreleyen ve daha belirgin hale gelmiş olan damarlarındaki atışı gayet net bir şekilde gözlemleyebiliyorsunuz: Oldukça hızlı ve tok.

"Son bir kez söylüyorum: Bilmiyorum!" diyor dişlerinin arasından adam. Yüzünde kendisinin de sabrının bittiğini belirten bir ifade var, korkuyla karışık. Alnının kenarındaki damarlar da belirginleşmeye başlamış ve terden parlayan yüzü kıpkırmızı bir hale bürünmekte. Bundan sonraki cümlelerini özellikle teker teker sarfediyor, her cümle arasına uzun bir bekleme payı bırakıyor.

"Bilmiyorum diye beni mi öldüreceksiniz?"

"Burada, çalıştığım yerde, halka açık bir mekanda?"

"Masum bir insanı? Gerçekten masum!"

"Ne yaptığınız fark edilmeyecek mi zannediyorsunuz?"

"Daha bir kaçağın yerini tespit edemezken..."

"...Beni burada öldürüp kolayca kaçabileceğinizi mi düşünüyorsunuz?"

Adamın bu durumda bile hala ve hala diklenebiliyor olması sizi tekrar şaşırtırken, söyledikleri de aslında düşündürmüyor değil.

[Tsukino Miwa]

Korkuyordu işte. Besbelli ki korkuyordu adam. Ödü başka bir şeyine karışmıştı hatta. Ama dik başlılığı Saika'nın alnında bir damarı attırdı. Adamın boğazına dayadığı yelpazeyi biraz daha ittirdi derisine doğru. "Sen bugün burada, bilmediğin için ölmeyeceksin. Sana daha önce söyledim, değil mi? Ahmak. Bilsen de bilmesen de öleceksin zaten. Bu senin taşkın davranışlarının cezası. Bu ileride dünyaya hükmedecek olan Saika'ya izinsiz dokunmanın cezası. Bu beni sinirlendirmenin cezası. Sen benim öldüreceğim ne ilk insansın ne de son olacaksın. O kaçağın yerinin tespit edilmesi de bizim problemimiz değil. Tamamen Kusagakure'nin problemi. Neden ileride alevlerle kuşatıp uzak bir noktadan kahkahalarla izleyeceğim bir köyün derdini düşüneyim ki? Salaklaşma. Seni bugün burada öldürecek olmam sana yaptığım bir iyilik aslında. O gün acı çekerek dehşet içinde ölmek yerine, burada sessiz sedasız ve şirin bir şekilde öleceksin. Cesedin yanık kokmayacak en azından. Senin için ölümü biraz öne alıyorum. Fena mı ediyorum? Bana daha sonra cehennemde teşekkür edersin."

Saika bunu söylemesinin ardından arkasındaki kıza sinsi bir bakış attı. Sanki "işte ben buyum" der gibi bir kibir vardı parlak gözlerinde. Kanın kokusunu ciğerlerinin en derinlerine kadar çekmek amacıyla yelpazesiyle tek bir hamle yaptı ödlek adamın boğazına doğru. Şah damarına yapacağı tek bir derin kesikle adamın yaşamına son verecekti. Akan kanları hayal ettikçe kendinden geçiyordu adeta. Arkasındaki kız da onun vahşi arzusuna tanık olacaktı ve ona saygı duyacaktı. Yeni dünya düzeninin oluşmasına giden yolda karşısında kim olduğunu bilecekti. Hatta yakında sadece bu kız değil, tüm evren onun namını duyacaktı ve herkes evlerinde korkuyla tir tir titreyecekti.

[Kanae Hana]

Hana'nın anlayamadığı birşey vardı. Bu Daichi denen adam kaç kere korkudan bayılma noktasına gelmişti, şimdi de ölüme gerçekten ramak kalmıştı. Halen daha nasıl oluyor da bu kadar rahat konuşabiliyordu? Ciden nasıl bu kadar olabiliyordu ki? Öleceksin be adam burda. Ölecek. Acaba gerçektende öldürmekten vazgeçeceklerini mi düşünüyordu? Eğer öyle düşünüyorduysa öyle birşey mümkün değildi. Şuan onu öldürmek üzere olan Miwa öldürmekten vaz bile geçse ablası nanase ve kendisi vardı burda. Yani her türlü ölecekti. Mesele ise bunu kimin yapacağıydı.

Miwa-san daha önce bir kere dönüş yapmıştı. Pek ala bir kere daha adamı korumasına alabilirdi. bunun olmamasından emin olmak için kendisi de hareketegeçmeliydi. Hoş tam harekete geçeceği sırada Miwa-san'ın yaptığı konuşmadan pek e dönmeyeceği anlaşılıyordu ama yinede yapacağı hareketi çoktan kafasında canlandırmış ve zevke gelmeye başlamıştı bile.Kendi başına ne geldiyse bunu Daichi de hissedecekti. Hemde çok daha feci şekilde. Bunu hissettirebilmek için Miwa-san ile aynı anda saldıracaktı. Elindeki kunaiyi alt taraftan Daichi denen adamın arka deliğinden sokacak ve keserek ve delerek ön tarafından çıkartacaktı.