Bölüm 10: Sürpriz Saldırı
''Puf!''
Oluşan duman patlaması ile Kitsune ters kuchiyose tekniğini tamamlamış ve Yamamoto'ların yanına dönmüştü. Kitsune'nin dönüşü ile içleri rahatlamıştı üçlünün.
''Han tamamen boş durumda. Chi ya da diğer kişilerden hiç iz yok.''
Kitsune'nin konuşması bittiği gibi bi sessizlik kaplamıştı ortamı. Shishi sessiz bir şekilde göz yüzüne bakıyor, Shini ve Yamamoto ise gelecek hamlelerini düşünüyorlardı. Chi ortalıkta yoktu. Az sonra Illia'nın yanlarına gelmesi ile beraber köyde kalmalarını gerektiren hiç bir gerekçe kalmayacaktı.
Kitsune biraz dinlenmek için izin isteyerek tekrar bir ters kuchiyose ile kabilesinin yanına dönmüştü. Üçlü ise Illia'nın gelmesini bekliyor, ellerindeki boşluk yüzünden içleri sıkılmış bir halde kamp alanında oturuyorlardı. Shini ablası ile yarım kalmış meselelerini çözemediği için üzgündü, Yamamoto adalet yerini bulmadığı için kızgındı, Shishi ise abisinin katilini bulamadıkları için delirmek üzereydi. En yakınında bulduğu ağaca sağlam bir yumruk geçirip, bağırmaya başladığında Shini ve Yamamoto bunu garip karşılamamışlardı bile...
''Sıçarım böyle işe! Nasıl onları bulamayız!''
Sinirlenmekte sonuna kadar haklıydı Shishi. Abisinin katilini, Chi'yi bulmak en büyük hayat amacıydı. Ancak asla başarılı olamıyorlardı. Bu yüzden üst üste karşısındaki ağacı yumrukluyordu, bu yüzden elleri kanamaya başlamıştı. Acı hissetmiyordu. Sadece sinirini yumrukları ile hedefe aktarıp biraz rahatlamak istiyordu. Kuzeni Yamamoto'nun ellerini omzunda hissettiğinde bu yüzden anlık duygu yüklenmesi yaşayarak durmuştu. Gözlerinden yaşlar boşalırken sarılıvermişti kuzenine.
''Yamamoto... Lütfen bulalım onları!''
Kuzenine sarılmış halde hıçkıra hıçkıra ağlarken elinden hiç bir şey gelmiyordu. Yamamoto'da farkındaydı bunun. Onun da aklına hiç bir fikir gelmiyordu. Ellerindeki tek ipucu onları bu köye getirmişti ve bir sonuca ulaşamamışlardı. Şu anda tek yapabilecekleri şey Illia'yı bekleyip buradan ayrılmaktı... Sahi Illia neredeydi?
Üç Kasumikage'de aynı anda fark etmişti ortamdaki garipliği. Kitsune yanlarına ulaşıp onlara haber vereli en az 10 dakika olmuştu. Illia'nın bu süre içerisinde yanlarına gelmemiş olması imkansızdı. Ortada bir gariplik vardı. Aniden grubun ortasında patlayan sis bombası ise tehlikeyi kesinleştirmişti. Bir şeyler oluyordu. Bu iş henüz bitmemişti...
Sis bombasının patlaması ve ortamın yapay bir beyazlık ile kaplanması ile Shishi, Yamamoto'ya sarılmayı kesmişti. Dip dibe durdukları için birbirlerini azda olsa görebiliyorlar, ancak Shini'yi göremiyorlardı. Sisten çıkmak ve durum kontrolü sağlamak için aynı anda aynı yöne doğru zıplamışlardı. Sisten çıktıklarında ise daha çevrelerine bakamadan Shini'nin yanlarına doğru savrulan bedenini fark etmişlerdi...
Yamamoto refleksif olarak Shini'yi yakalamış ve yere sert bir iniş yapmaktan kurtarmıştı. Shini ise aniden gerçekleşen olayın şokunu atlattığını belli eder şekilde ''Herifler planlı çalışıyor Yamamoto. Bana yumruk atana haddini bildirmek istiyorum.'' demişti. Yamamoto o anda Shini'nin düşmanları görmüş olduğunu anlamıştı. Shini ise ağzında topladığı fuuton çakrasını üfleyerek sisi dağıtmış. Düşmanları ile aralarında bulunan görüş kısıtlamasını kaldırmıştı. 3 shinobi, 3 Kasumikage ile göz göze geldiklerinde ortamdaki gerilim akıl alır gibi değildi...
''Chi sahiden doğru tahminde bulunmuş. Şu kızıl olan bahsettiği kardeşi olmalı. Özellikle onu görmek istemiyordu. Onla ben ilgilenirim.''
Yarı kırmızı, yarı siyah enteresan bir saç şekline sahip olan eleman tehditkar bir şekilde konuşmasını sonlandırdığında, üzerindeki paltoyu çıkarmış ve iki eline takmakta olduğu büyük demir eldivenleri çok gurur duyarmışçasına birbirine vurmaya başlamıştı.
''Ah Yamikaze. Gene savaş görüp heyecanlanmaya başladın. Sakin ol. Bunlar çok efor sarf etmemizi sağlayacak shinobiler değiller.''
Gri saçlı çekici kadın konuşmasını sonlandırdığında 3 Kasumikage'de sinirden küplere binmek üzereydiler. Kasumikage klanını hafife almakla kalmıyor, üstüne bir de hakaret etme cesaretinde bulunuyorlardı. Yamamoto özellikle soğuk kanlılığını korumaya çalışırken Shini suratında alaycı bir gülümseme ile adının Yamikaze olduğunu anladığı eldivenli adama ''Yumrukların sağlammış. Ancak savunmasız iken değil bir de savaş esnasında görelim.'' söylemekle yetinmişti. Shishi ise kendine hakim olamayarak az önce konuşmasını sonlandıran kadına doğru ''CHİ NEREDE?!?!'' diye bağırarak koşmaya başlamıştı bile.
Daha 1 adım atamadan suratına yediği sert tekme ile az önce yumruk salladığı ağaca çarpmıştı Shishi. Tekme atan mavi saçlı elemanın ''Amegai-san'a vurmaya kalkmayacaktın herhalde velet.'' demesi ile beraber ise kayışlar kopmuş, savaş başlamıştı...
Mavi saçlı eleman başladığı işi bitirmek istercesine Shishi'ye doğru hamle yapmıştı. Kabzasından çıkardığı tantousunu Shishi'ye doğru savuracakken Yamamoto araya girmiş ve wakizashisi ile savunmuştu kuzenini. Shini ise o anda Yamikaze'ye doğru koşmaya başlamış, düşmanı ile dalga geçmek istercesine ellerini az önce hazırladığı zehirden eldivenler ile kaplamıştı. Yamikaze'ninkiler kadar büyük ve gösterişli olmasalar bile amacına ulaşmasını sağlamışlardı. Yamikaze, Shini'nin amacını anlamış, ona doğru koşarak yakın dövüşe girmeye karar vermişti.
Yamamoto ve mavi saçlı gayet stabil ve eşit bir dövüş sergiliyorlardı. Yamamoto ustaca saldırıyor, mavi saçlı ustaca savunuyordu. Mavi saçlı saldırıya geçtiğinde ise bu sefer Yamamoto yeteneklerini konuşturarak saldırıların ona isabet etmemesini sağlıyordu. Yamikaze ve Shini dövüşünde ise Yamikaze daha önde götürüyordu dövüşü. Büyük demir eldivenleri Shini'nin zehirden oluşturduğu eldivenleri sağladığı zayıf savunmayı kolaylıkla kırıyordu. Her bir yumruğu ile Shini'nin eldivenleri parçalanıyor, ancak klan gücünü kullanmada hafife alınmayacak olan Shini, her darbeden sonra hızlıca eldivenlerini yenileyerek savunmasına devam ediyordu...
Az önce ağaca çarparak ilk zararı alan Shishi ise aniden gerçekleşen olaylar karşısında soğuk kanlılığını korumaya çalışarak dövüşe girecek bir açık arıyordu. Yamamoto ile mavi saçlı arasındaki mücadele ona göre değildi. Yamamoto'nun işine karışmak istemiyordu. Yamikaze ile Shini arasında olan savaşa dahil olmak için ayağa kalkıp koşmaya başlamıştı. Shini'ye yardım edip, o sayede dövüşün kontrolünü ele alabilirlerdi. Unuttuğu şey ise düşmanların 3 kişi olduğu idi...
Ayağa kalktığı anda sırtında hissettiği acı ile amaçsızca inlemişti Shishi. Shishi'nin inlemesini duyarak dikkatini kaybeden Yamamoto ise mavi saçlı'dan ilk darbesini yemiş, omzuna aldığı kesik ile biraz sendelesede hemen dövüşüne odaklanmaya devam etmişti...
Shini, Yamikaze ile dövüşünde zorlandığının farkındaydı. İşi ciddiye almalıydı. Bu yüzden Yamikaze'nin bir yumruğunu daha savuşturduğu gibi geriye doğru sıçramış, düşmanı ile arasını açtığından emin olduğu gibi el mühürlerine başlamıştı. Yamikaze düşmanının bir jutsuya hazırlandığını farkına varmıştı. Son gücü ile iki elini kullanarak aktive ettiği jutsu ise saldırıdan çok Shini'nin jutsu yapmasını engelleyecek gibiydi. Yamikaze'nin ellerini yere vurması ile yerden yükselmeye başlayan taş dikitler Shini'ye doğru ilerlemeye başlamışlardı. Başarılı olmuştu Yamikaze. Shini böylesi bir saldırı beklemediği için daha en mühürlerini bitiremeden durmak ve havaya sıçramak zorunda kalmıştı. Ancak bu bir hataydı. Anlık karar vererek yaptığı eylem pek iyi sonuçlanmamış ve havaya zıplaması ile beraber Yamikaze ile burun buruna gelmişti. Suratına yerleştirdiği zafer gülümsemesi ile Shini'ye çok sağlam bir yumruk geçirmişti Yamikaze. Eldivenlerinin ona sağladığı üstün atak gücü ile Shini'ye vurduğu yumruk fazlası ile etkili olmuş. Shini büyük bir hızla yere çakışmıştı...
Shishi omzuna saplanan sai yüzünden acı çekiyor ve ona doğru yürümekte olan Amegai'ye karşı yapacak hamle düşünüyordu. Shini yere çakılmanın verdiği acı ile kıvranıyor, az önce yediği yumruk sayesinde kanlar içinde kalmış suratını eli ile kapatıyordu. Yamamoto ise kendisine ustalıkla karşılık veren mavi saçlı herif ile ilgileniyordu. Durumun farkındaydı. Bir şekilde mavi saçlıyı halledip diğerlerine yardım etmeliydi. Yoksa işler hiç tıkırında ilerlemiyordu...