[Kusa] Dedikodular

[Kanae Hana]

Ablasınnın arkasından harekete geçmişti Hana. Yeşil saçlı şinobinin aksine mızmızlanmak yerine görevde işe yaramak istiyordu. Bir tane ayak bağı yeterde artardı bile. Ablasıyla beraber olmak ona güven veriyor ve rahatlatıyordu. onun işine yaramak ise kendisiyle gurur duymasını sağlıyordu. Jutsusu işe yarıyordu. Daichi korkudan tir tir titriyordu. belkide birazdan altına bile edebilirdi. İzlemek eğlenceli olabilirdi bunu ama bazılarının aksine Hana o ortamı sevecek biri değildi. İşin devamını ablasına bırakacaktı.

Tam geri doğru çekilecekken yeşil saçlının ablasının önüne geçip konuşmaya başladığını gördü. Muhattabı tabiki de ablasıydı. "bıdı bıdı bıdı bıdı... hadi konuşalım. bıdı bıdı bıdı bıdı... müzik dinleyelim" gerçi müziği sevmişti ama bu noktaya geldikten sonra durmayı ablasına yakıştıramazdı Hana. Görünen o ki ablası yeşil saçlı ile muhattap olacaktı bir süre. Bu da istediği bir fırsattı zaten. sonunda ablasına kendini kanıtlayabilecekti. Hem zaten denemek istediği bir numara vardı.

Yavaş yavaş Daichi'ye doğru yürürken bir yandan el mühürlerini uyguluyor diğer yandan da sorusunu soruyordu. "Soruya cevap ver ve kurtul. Ayuri Chinen nerede?" El mühürlerini tamamladığındaysa Daichi adındaki bu adama o konuşana kadar sadece zihninin içinde ile olsa defalarca ölümü tattıracaktı. İlk olarak basitçe kalbine bıçak saplamayla başlayacak sonra giderek daha işkenceli yöntenler gösterecekti. Tüm organlarını teker teker koparmak ve bacak arasından başlıyıp vücudunu ortadan ikiye bölmek göstereceği şeyler içinde sadece bir örnekti.

rpde geçmemiş sanırım Shibou no Jutsu kullanıyorum

[GM - Naruto]

!	GM - Naruto yazdı:
	Kanae Nanase ilk pasiflik uyarısını almıştır.

Sahnede yerinden kalkıp götüm götüm uzaklaşmış Daichi, onun karşısında Nanase, Nanase'nin arkasında ise Hana var. Daichi'nin arkasında artık teker teker çalgılarını çalmayı kesmiş ve yere bırakmaya başlamış diğer kişiler mevcut. Hana'nın davranışları nedeniyle rahatsız olmaya başladılar. Öte yandan sahneye bakan masalardaki kalabalıktan gelen seslerde bir dağınıklık mevcut. Bir kısım Daichi'nin pusmasına iyice gülerken, bir kısım öfleyip pöflüyor, mırıldanmalar da başlıyor.

Miwa ve Nanase: Miwa, Nanase ile Daichi arasına giriyor ve çalgıcıyı koruyan pozisyonunu alıyor kapalı yelpazesi ile. Arkası müzisyene ve çalgıcılara, yüzü ise Kanae Kardeşler ile kalabalığa dönük. Sakin bir sesle Nanase'yi muhattap alarak konuşuyor. Tam konuşması biterken de Hana'nın ablasını geçip kendisine ve adama ilerlediğini, arkasındaki adamın nefes alışverişlerinin hızlandığını ve yarım yamalak bir şeyler cıyaklamaya çalıştığını fark ediyor. Birkaç saniye sonra da adam Miwa'nın arkasında ayaklarına yığılıyor. Haliyle Miwa müzisyene dönüp konuşmalı eğilmeli fikrini gerçekleştiremiyor. "Tamam... Tamam konuşalım da... Biraz... Şe... Sakin..." diye gevelemesinden bayılmadığının farkında Miwa. Nanase ise yerin dibine girdiğini hissetmekte. Miwa'nın dediklerine "E... Ha? N-Ne?" diye kem küm edip rahatsızca kıpırdanmakla cevap verdiği yetmiyor gibi adamın acaip paniklemesiyle olayın iyice karışması bu utancının artmasında en büyük faktörler.

Hana: Miwa'nın konuşmasının hemen ardından tek mühürle aktive ettiğin tekniğini adam üzerinde uyguluyorsun. Onu korumaya gelen bayan ile sakinleşen adam tekrar panikliyor, daha kötü bir şekilde. Odağı Miwa'dan sana kayıyor. Panik hali o kadar hızlı artıyor ki el kol hareketleriyle ne yaptı ne ciyakladı anlamıyorsun. Zaten hemen dizlerinin üstüne yığılıyor herif Miwa'nın arkasında, sizlerle konuşacağını söylüyor. Kalabalıktan gelen kahkahalar azalmakta bu sefer, homurdanmalar mevcut. Yer yer kulağına bu şamata için değil güzel vakit geçirmek için gelenlerin şikayeti geliyor. Daichi'nin ise yerde "Tamam tamam..." diye mırıldanmaları bağırtıya ve çığlıklara dönüşmekte. Zira teknik hala aktif ve adamın zihninde şu an karnı yarılmakta.


Yapılı garsonun az önce girdiği kapı tekrar açılıyor, içeriden aynı garson ile onu takip eden iki bayan geliyor. Yüzü o tarafa tek dönük Miwa olduğu için bunu fark eden ilk kendisi oluyor. Gelenler ise ya onları gören tek Miwa olduğu için, ya da tek aklı selim o göründüğü için onunla konuşmaya başllıyorlar yarı yolda, bağırarak. "Müzik Daichi'siz de devam edebilir ama burada daha fazla karışıklık çıkarmanıza izin veremem." diyor bayanlardan sarı saçlı olanı. "Daichi'yle ne konuşacaksanız gidin başka bir yerde konuşun. İster üst katta, ister başka bir mekanda." diyor diğer kızıl saçlı olan ise. "Beş dakika içinde bu karışıklığı sonlandırıp gitmezseniz sizi zorla götürecek kişiler buraya gelecek." diyor yapılı garson. Sonra hatırlıyorsunuz ki, siz buradaki bütün insanların gözünde Daichi ile konuşmayı kafaya takmış üç manyak hatunsunuz. Shinobi olduğunuzun farkında değiller, olsalar bile tehditleri sizden daha rütbeli kişileri çağırmak üzerine. Görevi aldığınız kişilere şikayet edilmenizin ve olaya müdahele etmeleri için çağırılmalarının hoş olmayacağını biliyorsunuz.

Kapalı konu

Sadece bu konuya özel olmayan genel bir bilgilendirme geçmek istiyorum. Bundan sonra pasiflik bildirimlerinizi ve sebeplerinizi özel mesaj ile değil konularınıza mesaj olarak atarsanız sevinirim. Benden ziyade takım arkadaşlarınızın da pasiflik yapacağınızı bilmesi benim için çok daha önemli. Tur sırası olmasa da beklemek zorunda hisseden arkadaşlar için de kolaylık olur, hem de siz bilgilendirme yaptığınız için uyarı almamış olursunuz. Teşekkürler hassasiyetiniz için.

[Tsukino Miwa]

Her şey olması gerektiği gibi gidiyordu. Nanase-san durgunlaşmıştı ve Miwa'nın teklifini kabul edecek gibiydi. Salonda biraz önce kahkahalarla gülen insanların öfke dolu homurdanmaları başlarken Miwa, planının işe yaradığını düşünmüş ve herkesi sakinleştirip olayı sonlandıracağına dair olan inancını arttırmıştı. Ta ki Nanase-san'ın kardeşi-san kimseyi dinlemeden bir hamle daha yapana dek... Daichi-san, Miwa'nın ayaklarına doğru öylece yığılıvermişti. Kesik kesik konuşmasına bakılırsa korkudan bir an için kendinden geçmişti ama tam olarak da bayılmış değildi. Miwa bir an için kendini tutamayıp Nanase-san'ın kardeşi-san'a öfke dolu bir bakış fırlattı ama genç kızın bu bakışı umursayacağını hiç düşünmüyordu. Zira kendisi bir şeyleri umursuyor olsaydı olayları bu kadar çıkmaza sokmazdı. Abla - kardeş resmen avına odaklanmış pumalar gibi zavallı Daichi-san'ın üstüne çullanmış ve adamı annesinin karnından doğduğuna pişman etmişlerdi. Miwa merak ediyordu. Acaba şimdi bu baygın haliyle Daichi-san nasıl o çok arzuladıkları bilgileri verecek, Ayuri Chinen denen kadının yerini söyleyecekti?

Miwa o sırada, biraz evvel garsonun girdiği kapının taraflarında bir hareketlenme görmüştü ve tüm ilgisi oraya kaymıştı. Garson, arkasında biri sarı saçlı biri kızıl saçlı iki bayan ile onlara doğru ilerliyordu. Bayanlar direkt kendisini muhatap alarak öfkeyle konuşmaya başlamışlardı. Muhtemelen bu yerin müdürü veya işletmenin sahibi gibi bir şey olmalıydılar. Daichi-san'ı alıp başka yerde konuşmaları gerektiğini ama mekanda daha fazla soruna tahammülleri olmadığını söylemişlerdi bayanlar. Miwa onlara sonuna kadar hak veriyordu. Ona kalmış olsaydı bu görev sorunsuzca bitecekti ama bu kadar basit bir görevi bile çıkmaza soktukları için tebrik edilmesi gereken iki kız kardeş vardı burada. Miwa hayatında ilk kez "İyi bok yediniz." diye bağırmak istedi ama ne kadar isterse istersin bunu yapamayacağını adı gibi biliyordu. Öfke ve bıkkınlık dolu isyankar hisleri içine gömdü ve her zamanki sakin duruşuyla kalmaya devam etti. Eğer kardeşler inatlarına devam ederlerse üçünün de shinobilik kariyeri tehlikeye girecekti. Miwa gibi büyük idealleri olan bir shinobi için bu kabul edilemez bir utanç olarak kariyerine işlenecekti. Dahası anne ve babasının gözündeki hayal kırıklığı daha da büyüyecekti. Bunu düşünmek Miwa'nın elini ve ayağını titretmeye yetiyordu. Miwa bu karışıklığın üst düzey yetkililerin kulağına gitmesine izin veremezdi.

Miwa yavaşça iki bayanın ve garsonun önüne geldi ve biraz önce Daichi-san için planlayıp başarılı olamadığı özrü onlara iletti. "Karışıklık için tüm kalbimle hem kendim hem de arkadaşlarım adına özür dilerim." Onları arkadaş gibi gördüğünden filan değildi, Miwa bunu adap kurallarına göre halledecekti. "Daichi-san'ı alıp buradan hemen gideceğiz." Miwa diğer iki kızın yüzlerine daha fazla bakmadan yerde yatan Daichi'ye koluyla destek olup adamı yerden kaldırmaya çalıştı. Miwa kızların yüzüne bakıp daha fazla inat veya öfke görmeye katlanamayacaktı. Zavallı Daichi-san'ı rahat edebileceği bir yere götürüp özür dilemek ve adamı sakinleştirmek istiyordu. Diğer ikisi ister ona katılır istemezse katılmazdı Miwa artık bunu umursamayacaktı.

[Kanae Nanase]

Rp out:

Son sınavlarıma çalışıyorum haldır huldur. Bugünlük yazamayacağım. Yetkililerden ve arkadaslarımdan pasifliğim için özür dilerim. Yarın yazacağım

[GM - Naruto]

!	GM - Naruto yazdı:
	Kanae Hana ilk pasiflik uyarısını almıştır.

Sahneden inip bayanlardan ve garsondan özrünü diliyor Miwa. O sırada da Hana artık tekniğini sonlandırıyor. Tekrar sahneye çıkıp bu sefer Daichi'nin koluna giren Miwa onu taşımaya başlıyor. Nanase'de hala rahatsız kıpırdanmalar dışında bir olay yok. Sadece geri çekilip Miwa'ya yol açıyor ve onu izlemeye başlıyor. Hana ve Nanase tüm ipleri Miwa'ya verdiklerinin farkındalar. Nanase hala rezil hissetse de Miwa'ya karışmayacak. Onun Daichi'yi götürmesine izin verecek. Hana da aynı şekilde bu duruma engel olmayacak ama tavırlarını istediği gibi sergilemekte serbest. İkili ayrıca Miwa'yı takip etmek zorundalar bu turlarında.

Miwa: Daichi'yi götürebileceğin bir yer düşünüyorsun aklında. Adam pek ağır değil, zaten sıska bir şey olduğunu biliyordun. Bir kaç adım sonra kendi kendine yürüyebilir hale gelip senin kolundan ayrılıyor, ama hala titrediğinin farkındasın. "Teşekkür ederim..." diye bir mırıldanma duyabiliyorsun adamın ağzından. Ardınızdan bir ses, "103 numaralı oda müsait. Üst katta, merdivenden çıkınca hemen sağ tarafta." diyor. Sanırsan ilk konuşan bayan gene bu. "İki saate işinizi bitirin. Gürültü çıkarmadan." Bu da diğer bayan olmalı. Yukarı çıkmak mantıklı geliyor sana adamın durumu düşünülürse. Merdivenlere ilerliyorsun, Kanae Kardeşler de seni takip etmeye başlıyorlar.

Kalabalıktaki karışık gürültü sonlanıyor siz basamakları çıktıkça, sahnedeki diğer sanatçılar ise müziklerine Daichi'nin notaları olmadan devam etmeye başlıyorlar yavaşça. Bu sefer neşeli olmayan bir ritm var.

[Tsukino Miwa]

Miwa, Daichi-san'ın koluna girip onu yavaşça ayağa kaldırmış ve birlikte ilerlemeye başlamışlardı. Nanase-san onlar giderken yoldan çekilmiş ve kendisi de kardeşi de başka bir şey yapmamışlardı. Belki de artık anlamaya başlamışlardı. Sakin olup Miwa'nın yöntemiyle ilerleyeceklerdi. Miwa kendini epeyce rahatlamış hissetti. Üstünden gerginliği attı ve koluna baskı yaptığı ufak adamı kavrayan ellerini gevşetti. Adam bir süre sonra Miwa'nın kollarından sıyrıldı ve adımlarını kendi atmaya başladı. Ne kadar da kısa ve sıska birisiydi böyle Daichi-san. Kolunu birazcık sıksa kırılacakmış gibi. Boyu bile Miwa'dan kısaydı. Bunun bir an için komik olduğunu düşündü ve gülümsemesini gizleyemedi. Gerçi bu bir nebze işine yaramıştı. En azından ona az önce fısıltıyla teşekkür eden adama gülümseyerek cevap vermiş oldu. Adamcağız hala tir tir titriyordu.

Miwa adamı nereye götüreceğini kafasında tasarlamaya başlarken biraz önce onları kovan bayanlardan bir tanesi üst kattaki bir odanın müsait olduğunu söyledi. Gürültü yapmamak şartıyla iki saat de müddet verilmişti. Miwa bayanlara doğru başını bir kez yukarı aşağı sallayarak teşekkür ettiğini belirtti ve sessizce merdivenlere yöneldi yanındaki sıska adam ile birlikte. O sırada fark etti ki kız kardeşler de onları takip ediyordu. Miwa onlara doğru da gülümsedi. Bu gülümsemenin ardında tedirginlik de içeren bir barış mesajı mevcuttu. Umuyordu ki kız kardeşler bu mesajı almışlardı. Miwa bayanın söylediği odaya doğru tek tek basamakları çıkarken yanındaki adamı biraz olsun rahatlatmak ve öz güvenini yerine getirmek için havadan sudan muhabbet açıyordu. "Shamisen sesine bayılırım, biliyor musunuz Daichi-san? Ömrümün sonuna kadar çalsa, hiç sıkılmadan dinleyebileceğim tek müzik aleti. Ama maalesef bu müzik aletini çalan bir tanıdığım yok. Siz shamisen çalmayı nereden öğrendiniz? Aileden birisi mi öğretti yoksa? Müzisyen bir yönünüz olduğu için çok şanslısınız, biliyor musunuz?" Miwa mekana ilk girdiğinde Daichi-san ve müzisyen olmak konusunda aklından geçenleri ve şimdi adama söylediği lafları düşündü. Bazen kendini gerçekten tam bir yalancı gibi hissediyordu. Gerçi insanın kendisinin inanmadığı şeyleri dile getirmesi yalan sayılıyor muydu? Karşıdaki bunu fark etmediği sürece böyle masum sözcüklerden bir zarar çıkmazdı sonuçta.

Miwa merdivenleri çıkmayı bitirdiğinde sağa döndü ve 103 numaralı odayı aradı gözleri. Odaya girdikten sonra ne yapması gerektiğini kafasında planlayıp durduğundan aklı çok dağılmıştı. Sanırım hemen esas konuya girmeyecek ve bir süre daha havadan sudan muhabbet edip Daichi-san'ın rahatlamasını bekleyecekti. Üstelik Nanase-san ve kardeşinin de ne tepki vereceklerini gözlemlemesi gerekiyordu. Onlar konuşmaya nasıl başlayacaklardı? Gerginlik sürecek miydi? Belki Miwa bir şekilde onlarla da yakınlaşmayı başarabilir ve buradan dördü de gülümseyerek ayrılabilirdi.

[Kanae Hana]

Sorgu görevi. Olması gereken buydu. Tabi Hana'nın yaptığı da özünde buydu fakat o bu işten fazlasıyla keyif alıyordu. Daichi adındaki bu çelimsiz adamı yerde korku ve acı içinde kıvranırken içi bir hoş oluyordu. Bir noktadan sonra iş tam amacını aşacaktı ki mekana yeni gelen 2 kişi tüm büyüyü bozmuştu. Normalde onların sözlerini dinlemesi için hiç bir neden yoktu Hana'nın ve dinlemezdide fakat ablası da bu duruma ses çıkartmıyordu. Ablası dururken itiraz etmenin kendine düşmeyeceğini düşündüğü için durmuştu.

Yeşil saçlı eğlence düşmanı gereksiz kızın sorgulanacak adamı alıp birlikte yukarı çıkmalarını görüyordu ve Hana'da arkalarından onları izliyordu sessizce. Bu arada yeşil saçlı kızın ağzından çok gereksiz sözler dökülüyordu. Hana zeki biriydi ve o kızın neden bu sözleri sarf ettiğini anlayabiliyordu ama yinede gereksiz geliyordu ona. Kendisi zaten adamı her soruya cevap verecek kıvama getirmişti ve bu durumda asıl soruyu sorup cevabı alabilirlerdi. iki saatten geri kalan zamanda da eğlenceye devam ederlerdi böylelikle. Aslında bu fikir kafasına yatmıştı genç şinobinin odaya girdikleri anda Daichi'nin rahatlamasına müsade etmeden soruyu soracak ve cevap isteyecekti yeşil saçlıyı takmadan.

[GM - Naruto]

Nanase: Kızın olayı yönetiş şekli ile ipleri eline alışı hafiften hoşuna gitmiyor değil. İşini biliyor, soğukkanlılığını bozmuyor... En basitinden senin bücür tehdit ettiğinde bir tepki vermedi mesela. Hele Daichi'yi götürürken ardına dönüp sana bir gülüşü var ki... Oha! Kalbin mi tekledi az önce?

Hana ve Miwa: "Abartmayın Yeşil-san, ömrünüzün her günü bu sesi duyacak olsanız kafanızda shamisen kırarak intihar etmeye kalkışırdınız." diye cevap veriyor Daichi odaya girmeden önce. Odaya girdiğinizde ise Hana Miwa'ya fırsat bırakmadan Chinen'in yerini tekrar soruyor. "Biraz yavaş, genç bayan." diye başlıyor Daichi. Ses tonundan anlıyorsunuz ki, toparlamış kendisi. "Benimle konuşmaya çok fazla insan gelir..." diyor ve alaycı bir şekilde tekrar kıyafetinin yakasını çekiştiriyor. Tıpkı aşağıda yaptığı gibi. "Ancak çok azı kalbimin göğsümden koparıldığını gösterir." Tekrar anlıyorsunuz ki, adam galiba biraz hızlı toparlamış.

"O kadar tantana çıkarıp sonunda başbaşa kalmışız be bayanlar. Cidden tek konuşmak istediğiniz şey... Chinen mi yani?" diyor ve boyuna posuna aldırmadan müthiş bir özgüvenle Miwa'ya ilerliyor. Kız onu engelleyemeden saçından bir tutamı eline alıyor, "Bence dedikodusunu yapabileceğimiz daha..." diyip okşuyor tutamı şöyle bir, "...tatlı şeyler var." diye bitiriyor, salıveriyor saçı. Bu hareketi Nanase'de müthiş bir kıskançlığa yol açıyor. Miwa ise sadece kendi kulaklarının aşina olduğu biz kız sesinin "Cidden sıkılmadın mı?" diye sorduğunu duyuyor. Saika yavaş yavaş Miwa'nın bedenini ve zihnini ele geçirmeye başlarken, Miwa dışarıdan sadece tepkisiz kalan bir kız gibi görünüyor. Diğer kızlar kendisinde ters giden bir şeyler görmüyor. "Bence cidden biraz eğlenebiliriz." diye tekrar dile gelip son noktayı koyuyor Saika ve Miwa'ya kendi zihninde yer bırakmıyor. Kontrolü ele alıyor.

Kapalı konu

Miwa bu tur boyunca Saika olarak davranmak ve Daichi'ye Miwa'nın aksine düşmancıl tavırlar sergilemek zorunda. Ayrıca Hana'nın davranışları onda rahatsızlık uyandırmayacak, aksine keyif bile alabilir. Nanase bütün davranışlarını Miwa'yı kıskanışı çerçevesinde sergilemek zorunda. Hana için herhangi bir kısıtlama yok, istediğini yapmakta serbest.

[Kanae Hana]

Daichi denen herif nasıl bir kafa yapısına sahipti böyle. Daha demin korkudan tirtir titrerken şimdi Hana'nın sorusunu cevaplamayı redetmişti. Anlaşılan Hana onu yeterince korkutamamıştı. Hep o yaşil saçlının suçuydu bu. Bu adam ondan yüz buluyordu şimdide ona yakınlaşmaya çalışıyordu. Aslında onu bu Daichi ile yalnız bırakmak lazımdı. Yalnız bırakmalıydılar ki görsün dünyanın ne kadar çirkin bir yer olduğunu.

Hatta belkide Daichiye yardım etmeliydi. Yeşil saçlıyı korkutup onu bağlamalıydı ki Daichi işini daha kolay halledebilsin. Böylece o da dünyayı Hana'nın gözünden görebilirdi. Daha küçücük bir çocukken kirlletilmiş dünyasını yeşil saçlıyada gösterebilirdi böylece. Belkide cidden yapmalıydı ama şimdi yapmayacaktı. Belki görevden sonra yapabilirdi ama şimdi değil. Şuan için değil. Şuan yeşil saçlıdan çok daha fazla nefret ediyordu Daichiden. Çünkü Daichi ona o günü hatırlatmıştı çünkü. Ayrıca görevi de yapmalıydılar.

Ablasına baktı Hana. Bu görevde sanki onu tanıyamıyor gibiydi. Ablasının çoktan harekete geçmiş olması gerekliydi. Çoktan Daichi'nin suratına tekmeyi yapıştırmış olmalıydı. Anlamıyordu neden bunu yapmadığını. Ve yapacakmış gibi dedurmuyordu. Yeşil saçlı ise zaten durumdan şikayetçi değil gibiydi. Harekete geçmek isteyen sadece Hana var gibi görünüyordu. Ki o da kesinlikle harekete geçecekti. Eline bir kunai alacak Rakumei no Jutsu ve korkunç bir yüz ifadesi ile kunaiyi adamın boğazına dayayacak ve konuşmaya başlayacaktı. "Konuşmazsan ölürsün!" Zaten öldürmemek için zor tutuyordu kendini.

[Tsukino Miwa]

"SURPRISEEE BITCHEESSS!! Uyanın ezikler tanrınız geldi! Coşkulu tapınma seslerini duyamıyorum ama?" Saika, onu saran kabuğundan sıyrılıp ortaya çıkmanın verdiği coşkuyla haykırdı ilk cümlesini. Kozasına çekilme sırası işe yaramaz aptal Miwa'ya gelmişti. "İşe el atmasam tecavüz edeceklerdi ulan bedenime! Kaltak Miwa çiftleşme dönemine girdi galiba. Canısı sende de hiç mide yokmuş hallendiğin herife bak! Nihahahah!" Saika'nın tiz kahkahası odanın her köşesinde yankılanmıştı. Odadakilere keskin bir bakış attıktan sonra öfkeden büyüyen gözleri, sımsıkı yumruk haline gelen eli ve birbirine kenetlenmiş dişleri ile kabarık saçlı kızın boğazına kunai dayadığı bücür herifte kalakalmıştı. "Sen kimin saçına izinsiz dokunuyorsun he TÖTTEN BACAKLI!"

Saika kısa bir süre Daichi'nin karşısındaki kızı da inceledi. O öfkeli gözler, hırslı bakışlar, kunaiyi tutuş şekli, umursamaz beden dili... Saika bundan inanılmaz zevk almıştı ve kızdan şimdiden hoşlanmaya başlamıştı. Bir saniye bakarak bile mükemmel yeteneği bulabilirdi sonuçta. Saika kesinlikle "sağ kolu olabilecek potansiyele sahip kişiler" listesine eklemeliydi onu. Yüzüne yayılan sinsi gülümsemeyle usul usul kabarık saçlı kızın yanına yaklaştı. Hafifçe omzuna dokundu ve karşı koridordan duyulabilecek bir sesle gürledi. "Hayır tatlım, hayır! Onu hemen öldürmek israf olur. Bu lanet olasıcayı yavaş yavaş, acı çektire çektire öldürmeliyiz. Her saniyesinden büyük keyif almalı ve zevkle çığlıklar atmalı!" Saika kısa bir el mührü uyguladıktan sonra "Raijin no Jutsu" tekniği ile, kapalı halde tuttuğu yelpazesinin tekiyle bücür herifin az önce saçını okşadığı eline kuvvetle vurmuştu. Ardından ise gözü dönmüş kahkasını koyvermişti yeniden.

Daha sonra gözü saatlerdir hiçbir şey yapmadan bekleyen büyük kıza kaymıştı. "Neydi senin ismin hayatım? Nanasesikes mi Nanikesesi miydi her ne ise! SEN DE BİZİM EĞLENCEMİZE KATILMAYA NE DERSİN ARTIK?" Sonra ani bir ruh değişimiyle derin bir nefes çekti içine ve durgunlaşan haliyle, deminki ses tonuna göre fısıltı gibi kalan sesiyle devam etti. "Aptal Miwa'nın görevi mörevi umurumda değil şu an. KAN görmek istiyorum."