Bugün gökler daha şiddetli ağlıyor. Yere düşen her, her yağmur damlası daha hüzünlü bir ses çıkarıyor. Öyle bir bulut kütlesi var ki göklerde, sanki haftalardır, aylardır yağmur yağmıyormuş gibi yağıyor yağmur. Oysa ki bir haftadır hiç durmadan yağıyor yağmur ve hiç gözükmüyor gökyüzü aylardır. Belki gökyüzünün rengi artık mavi değildir de, pembedir. Ama bunu Amegakure'de yaşamakta olan kimse bilemez. Belki de güneş sönmüştür ve artık göndermiyordur kutsal ışıklarını. Dans etmiyordur artık gökyüzünde bütün ihtişamıyla. Fakat, siz Ame'liler bunu bilemezsiniz. Çünkü aylardır güneşi göremediniz. Hayal ettiniz sadece. O hayallerle yaşamaya devam ettiniz. Ve ediyorsunuz, ve edeceksiniz.
İşte öyle bir günde yola çıkıyorsun sen de. Ando'nun kunaisini de almayı unutmuyorsun yanına. Sonuçta büyük bir dedektiften sana kalan bir eşya. Belki ona getirdiği şansı ve gücü... Sana da getirir.
Apartmana yaklaştıkça ağlama seslerini duymaya başlıyorsun. Yağmurluğunun şapkasını indiriyorsun ve içeri giriyorsun. Bir iki adım sonrasında da birinin sesini duyuyorsun. "Fujita-san?"
Seni nereden tanıdığını bilmediğin bir adam iniyor merdivenlerden yavaşça. "Sizi bana üstlerimden biri anlattı. Bu işte başarılı olduğunuzu duydum. Ve evet, sadece olay yerini inceleyerek anlayamayacağımız bir cinayetle karşılaştık. Böyle buyurun."
Adamın tipi oldukça ince, beyaz tenli, dağınık saçlı, kemik gözlüklü... yani anlayacağın sıradan bir Amegakure köylüsü. "Evin annesi eve geldiğinde kocasını bu halde bulmuş. İçerideki ağlama sesleri ondan, ve kızından geliyor. Boğazı kesici bir aletle kesilmiş, adam öldüğünü fark edememiş dahi. Öylece yığılıvermiş. Kitap okuyormuş."
Emekli Chuunin. 47 yaşında, bir kızı var. Aileyle hiç konuşmadık. İsterseniz cinayet mahallini kontrol edin. Ama biz adamın cesedinden başka bir şey bulamadık."
Hızlıca içeri giriyorsunuz gök gürlemeleri eşliğinde. Oturma odasına doğru ilerliyorsunuz. "Belli ki katil zaten evdeymiş. Adam eve girmiş, duş almış, ve oturup sigarası eşliğinde kitabını okumaya başlamış. Katil arkadan yaklaşmış, ve adamın boğazını kesip, kapıdan çıkmış. Anne çiçekçide çalışıyor, kız da mimar. Anne eve geliyor, cesedi buluyor ve bizi arıyor. Olay bu."
Yere düşmüş, üzeri kanla lekelenmiş bir kitap, hiç dokunulmamış, sadece yanmış bir sigara ve yerde büyük çaplı bir kan gölü var. Adamın cesedi ise koltukta. Eğer görmeyi reddedersen kanı, sanki uyuyor gibi. Hiç uyanamayacağı bir uykudan uyanmış gibi.