Sokak arası kavgası

Moderatör: Game Master

Sokak arası kavgası

Mesajgönderen Uehara Megumi tarih 31 Eki 2014, 14:41

Bomboş, yeni bir gün.

Gözlerini aralayıp maviliğini attı önce odaya genç kız. Burnuna, ağzına, her yerine uğramaktan çekinmemiş saçlarının arasından gördüğü klasik loş odasının ortasına, kafasının hemen üstünden sıcacık bir ışık huzmesi çarpıyordu. Fazla uyumuştu. Kalın perdelerinin azizliğine uğramıştı yine. Yapacak bir şeyinin olmadığı günlerden biriydi o gün, geç kalkmasını minik kafasına takmasına bir sebep yoktu. Hatta, ışık huzmesinin içinde yüzen toz parçacıklarını temizlerken bir süre daha tek kişilik yatağının yumuşak battaniyesine sarılarak bir süre daha orada kalmaya karar verdi. Kalkası yoktu. Önce yüzünün önüne gelen pembe tellere kaydı gözü, nefes alışverişinden oynayanlara özellikle. Biraz daha sert nefes alsaydı gözünün önünden çekilirlerdi belki. Hali yoktu. Bir an, çok zahmetli bir işmiş gibi geldi ona. Sağ kolunun üstünde yattığından etkisizdi, sol elini oynatarak yavaşça battaniyesinin altından çıkarıp yüzünü örten saçları kulağına götürdü, arkasına dolamadan bıraktı. Bir kaç tel yine yanağına düştü sessizce ve olabildiğine yavaşça, fakat ışık huzmesini izlemesine izin vermişlerdi. Çıkardığı eli geri sokmadan önce solgun dudaklarına götürdü parmaklarını. Huzurluydu. Uzun zamandır olmadığı kadar huzurluydu. Eksesif hiçbir duygu yoktu şu an, üzüntü, kızgınlık, sevinç. Sadece huzur.

*Sesim olsa, şarkı söyleyebilir miydim güzel?*

Sessiz bir iç çekti. Bunu yıllar önce atlatmıştı belki, fakat arada sırada kendine hatırlatmada bir sıkıntı yoktu. Kaybolmuyordu böylece. Kendine gereğinden fazla güvenmiyordu kendine. Olması gerektiği gibi. Gözleri tekrar yavaş yavaş kapanmaya başladı. Şarkı söyleyemiyordu belki, fakat bugün ne yapmak istediğini bulmuştu.

Bir saat kadar sonra aynı sahneyi yaşadı kız. Sadece bu sefer huzme odasının ortasına değil, tam burnunun üstüne çarpıyordu. Başta ılık huzme hoşuna gitmişti, fakat dakikalar miskin kızın üzerinden akıp geçtikte huzme gözlerine doğru kaymaya başlamış, üstüne üstlük dudaklarını kurutup, burnunu yakmaya başlamıştı. Huysuzlandı. Kafasını yastığına doğru çevirip dudaklarını ıslattı. Nefes alamayacak raddeye gelene kadar yastığında gömülü kaldı, ardından biri beyninin içinde uyanmalısın diye mırıldandı.

Kalktığında saat öğle sularıydı. Kazınan karnını mutlu etmek için sıcacık yatağından ısınmaya başlayan, fakat hala tüylerini diken diken edecek serinlikteki odasına çıkışına doğru seğirtti. Yarı çıplak vücudunun her yanı bir anda alarm çalmaya başlamıştı. Ama alışkındı. Oda kapısının yanındaki aynaya baktı geçerken. Rezaletti. Saçları darmadağındı, atletinin bir kolu düşmüş, kolunun yanında sallanıyordu. Bir çorabı yoktu. Dün neden çorapla yatmıştı ki zaten? Kolunu kaldırıp atletini düzelttikten sonra saçlarını düzeltmek için havadaki parmaklarını aralarına soktu. Mutfağa vardığında diğer çorabını da çıkarmayı ihmal etmedi, tek ayağı çıplakken ihanete uğradığını düşünmesini istememişti.

Tam kırk dakika sonra tekrar aynasının karşısında, yukatasıyla cebelleşiyordu. Hava güzeldi, kimononun içinde yanmak istemiyordu. Ayrıca bu yukatayı Jiya almıştı ona, buruşuk ablası. Ya da teyzesi. Ya da sadece büyüğü. Bugünde annesine uğrayacağı düşünürse, düzgün giyinmeliydi. Yukatayı giymesi çok uzun sürmemişti, karışık saçlarını açması da öyle. Ağzındaki tantou-tokasını yarım topuzuna soktu dikkatlice. Üstünde canını yakabilecek çok şey vardı, neyse ki bugünde bir yerini incitmeden giyinmeyi başarmıştı. Bugün, annesinin kimonosu renklerini almış yukata vardı üstünde. Açık, pastel mavi üzerine serpilmiş pembe, kırmızı ve ara ara görünen, narin sarı çiçekler ve yumuşak desenlerden oluşan. Üstünü son bir kere düzelttikten sonra, kapının diğer yanındaki wakizashiye yöneldi. Bu sefer es geçti, aksine, onun yanında duran siyah, içinde bir enstrüman olduğu belli olan çantasını aldı eline. Önündeki küçük cepleri kontrol etti sessizce, her şey yerindeydi. Ekstra tuttuğu küçük, sarmallı defteri ve yanından ayrılmayan siyah kalemde oradaydı. Çantayı sırtlanıp çıktı. Mutfaktan geçerken çantaya bir kaç bozukluk atmayı ihmal etmedi. Dönerken atıştırmalık bir şeyler almak son bir senenin alışkanlığıydı onun için.

Uzun zamandır koto çalmıyordu.

Ayağına rahatsızlığı giyerek giderilmiş getalarını geçirdi. Ya da alışmıştı artık. Koto çantasını omzuna asmayı düşünse de bundan kısa zamanda vazgeçti. Sağ eline çantayı alıp sessizce evin yolunu tuttu. Eski evinin.
Hava sıcak olmaya ilerlerken normalden daha yavaş adımlarla giderek içini ısıtan güneşin tadını çıkardı. Bir kaç dakika tabi. Belki on dakika. Sıcak, yukatasının içine işlemeye başlar başlamaz kendini gölgelere attı sessizce. Toprak yollarda ayağını sürtmemeye çalışırken, bir kaç ses işitti kulağı. Başta aklına gelen ihtimallerden sesleri takmayıp yürümeye devam etti. *Çocuklar olmalıdır* diye düşünmüştü. Ya da sesli sesli tartışmaları sokaklardan eksik olmayan bir grup esnaf yine. Takmamıştı belki, fakat her adımda sese gittiğini farkettiğinde bir sessiz iç daha çekti. Tık çıkarmayan adımlarla olayın etrafından dolaşıp yoluna devam etmeyi düşünüyordu. Fakat işler beklediğinden biraz daha farklı gelişmek üzereydi.

Seslere varmaktan kaçınsa bile sokağı döndüğünde grupla yolu kesişmişti. Onunki kesişmişti hoş, kimse onu farketmiş gibi durmuyordu. Alt dudağını büktü hafifçe, karşılaştığı sahne o kadarda normal karşılanacak ya da basitçe geçebileceği bir yer değildi. En huzurlu olduğu gün, yine başını bir yerlere sokmak üzereydi. Üç kişilerdi, daha doğrusu, etrafta 5-6 kişi falan vardı toplamda, bir kaç izleyici dışında aksiyonun ortasında sadece 3 kişi vardı. Biri sinirden yüzü kızarmak üzere olan siyah saçlı ondan biraz büyük görünen bir genç adamdı. Diğerleri daha çok abi kardeş gibi duruyorlardı, biri sarışın, uzun boyluydu, yüzündeki iğrenç sırıtış sayesinde çarpık dişlerini izliyordu sokak. Diğeri ise ondan biraz daha kısa fakat ondan çok çok daha ince, yine sarışın bir çocuktu. Diğeri gibi ağzı kulaklarına varmıyordu belki fakat yüzünde çirkin bir gülümseme vardı. Bunları biliyordu. Küçük çocuklarla dalga geçen, sürekli küçük fakat sinir bozucu sorunlar çıkaran iki tiplemeydi. Ne zaman görse dövmek isterdi ikiliyi içten içe, fakat bugün huzur patlamasının çizgisinden çok çıkası yoktu. "Shiki." Dedi uzun olan, ilginç bir şekilde yüzündeki sırıtmayı indirmeden söylemeyi başararak. "Banzo." Dedi sadece diğeri ve öyle bir kahkaha kopardılar ki, bütün sokak inledi. Tam iç çekip başka bir yoldan devam etmek için dönecekti ki, siyah saçlı öne atıldı. Hızla. Yani, takip edebiliyordu. Fakat normal insan hızı falan değildi bu. Gözünün önünde devriye görevi canlandı. Bir anda vücudu alarma geçti, içinden bir ses ikili dayak yiyecek diye bağırıyordu. Kotosunu kırmamaya dikkat ederek hemen yanına bıraktı ve hızlı bir adım attı. O daha hızlı-

O gün değildi daha hızlı falan. Yukatanın içinde atmaya çalıştığı büyük adımla tökezledi, attığı sol ayağının üstüne konduktan sonra otomatik olarak açılan diğer bacağını durduramadı ve yukatasının içinde bir tur daha koşmaya çalıştı. Dengesini kaybetti, düşmek üzereyken son anda bacaklarını açarak durmayı başardı. İnanılmaz salak görünüyor olmalıydı. Bacakları açık, yarı çömelmiş bir pozisyonda, yukatası gergin bir şekilde kalakalmıştı. Sinirlendi, sinirlenmemek elde değildi. Sessiz sakin bir gün yaşamak istemişti sadece, hoşçakal huzur.

Beynine sıçrayan kanla beraber önce durduğu şekli düzeltti. Bir yandan kulaklarına acı nidası doldu. Kafasını kaldırdı ve durumu süzdü. Uzun boylu yumruğu yemişti. Kısa boylu yardım etmeye çalışsa da olduğu yerden bir kaç metre öteye sürüklenmişti, az önceki yarı çömelme şekli, bu sefer onda vardı. Burnu kanamıyordu belki ama acıttığı belliydi. Ne kadar işe bulaşmak istemiyor olsa da gözünün önüne gelen eski jouninin yüzü ile kendini buna mecburmuş gibi hissetti. İşler daha da karışmadan elleriyle yukatasını tutup biraz bacakları için yer açtı biraz daha. Kaşlarını çatıp üçlünün arasına doğru hamle yaptı çok yaklaşmadan, orada olduğunu belli etmek içinde yüksek sesle ellerini çırptı iki kere. Belki "Kusa Kurtarıcısı" değildi fakat birilerinin sokakta şamata çıkarmasına dayanamıyordu.
Resim
Lough - Smiling Cookies

Künye
İsim Uehara Megumi
Yaş 17
Cinsiyet Dişi
Boy 1.68
Kilo 53
Köy Kusagakure
Element Suiton
Seviye C-Rank
Rütbe Chuunin
Alım Gücü 3 - Düşük Gelirli/6 Puan
Kullanılabilir GP 2

Profil
Güç 3
Çeviklik 6
Kondisyon 6
Potansiyel 6
Varlık 4
Zeka 5

Taijutsu
Musatsu stili, C Rank

Ninjutsu x Suiton
Takonagi no Jutsu, B Rank
Suijinheki, B Rank
Suiben, D Rank

Beceriler
Musatsu Stili 3
Wakizashi Kullanma 2
Suiben 1
Takonagi no Jutsu 1

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Kaliteli Wakizashi
Toka şekliden özel yapım tantou
Kullanıcı avatarı
Uehara Megumi
 
Mesajlar: 53
Kayıt: 07 Eyl 2014, 17:56

Re: Sokak arası kavgası

Mesajgönderen Kasumikage Shikibanzo tarih 02 Kas 2014, 03:17

Evde yaptığı güzel kahvaltının ardından annesi Sencha ile vedalaşarak dışarı çıkmıştı Kasumikage. O çok sevdiği kreplerden yemenin verdiği doyurucu his ile kendini güzel bulduğu Kusa sokaklarına bırakmaya karar vermişti. Ayrıca uyandığından beri babası evde değildi ve annesi onu bulup eve yollamasını söylemişti. Çünkü babası Kasumikage Yamamoto tam bir çocuk gibi evde Sencha'nın o çok sevdiği vazoyu kırmış, üstüne evden kaçıvermişti. Seviyordu babasının bu çocuksu tavırlarını. Onun gibi olmak istiyor ve ileride şu anda sahip olduğu türden bir aileye sahip olmak istiyordu. Küçük mahallesinin en son evinde oturduğu için mahalleden çıkmadan önce her evin önünden geçmek zorunda kalıyordu. Hatta eskiden çok iyi arkadaş olduğu ancak çok uzun olmayan bir zaman önce tüm arkadaşlığını bitirdiği Koveru'nun evinin önünden geçmek her ne kadar onu sinir etse de bunu yapmak zorunda olduğunu kendisi de gayet iyi biliyordu. Ne zaman Koveru'nun evinin önünden geçse kafasını tamamen ters yöne çevirir ve herhangi bi şansa dayalı göz teması olayını engellediğini düşünürdü. Bu sabahta aynı durumun gerçekleşmesini istediği için ''o'' evin önünden geçerken kafasını tam tersi yöne çevirmiş, bırak orada biri ile göz göze gelmeyi evi bile görmeden yoluna devam etmişti...

''Babamı nerede bulabilirim acaba?'' diye sormaya başlamıştı kendi kendine. Sabah evden erkenden çıktığı için kahvaltı yapmamış olması muhtemeldi. Ramen yada dango yemeyi çok severdi babası Yamamoto. Ancak sabah sabah bu iki ağır tatlı yemeği yemeyi aynı oranda sevmiyordu. ''Belki Haze-san ile yemek yediğimiz mekanın o taraflara gitmiştir?'' diye söylenmişti kendi kendine. Uzun zamandır babası ile köy içinde takılmadığı için bu tür durumlarda nereye gideceği hakkında hiç bi fikri yoktu. Genede ilk başta yemek yiyebileceği yerlere bakmak daha mantıklı olacaktı. Adımları yavaş yavaş yemek yendiğini hatırladığı mekanlara doğru ilerlerken birden karşısına çıkan akademi arkadaşı bi anlık duraksamasına ve şaşırmış bir ifade ile sırıtmasına sebep olmuştu...

Her ne kadar akademide mutlu anılar yaşamamış olsa da akademiden tanıdığı çoğu kişi ile arkadaş kalmayı başarmıştı. Zamanında onla çok alay eden ve bu yüzden kavgaya tutuştuğu insanlar olmuş olsa da çocukluk beyni ile bunu yaptıklarını düşünüp, akademi bittiği vakit beynine getirdiği bir güncelleme ile hepsine ikinci birer şans vermişti. Bu yüzden zamanında akademide baya kavgaya tutuştuğu bu eski düşman... dostunu karşısında görünce anlık olarak şok yaşamış ve küçük bi selamlama hareketi yaparak yanından geçmişti. Konuşmaya gerek yoktu. Ona ikinci bir şans vermiş olması içinde tuttuğu kini, onu gördüğü ilk anda kusmamak içindi. Tekrar dost olmak için değil. Tam eski akademi arkadaşının yanından geçerken aynı onun bir küçük boyu olan kardeşi kilit bir soru sormuştu abisine... ''Abi! O kim?''

Duyduğu bu soru karşısında anlık bir titreme yaşamıştı Kasumikage. Hızlıca arkasını dönmüş ve gereksiz bir şey söylememesini bekleyerek sarışına bakmaya başlamıştı. Kardeşinin de, kendisinin de suratlarına pis sırıtış oluşmuştu bu sorudan sonra. Kasumikage'nin hafif gözleri seğirmeye başladığı vakit iki sarışın çok yanlış bir yola girdiklerinin anlamak için çok geç kalmışlardı. Ortamın gerginliği dışarıdan tamamen anlaşılabilecek bir gerginlik idi. Çevreden geçenler yolun ortasında psikopat gibi duran Kasumikage'ye bakıyor, Kasumikage anlık olarak onlara tehditkar bir bakış atana kadar bu eylemlerine devam ediyorlardı. Sarı ikili ile suratlarındaki pis sırıtış ile ona bakmaya devam ediyorlardı. İlk olarak küçük olan konuşmaya başlamıştı.

''Abi! Yoksa bu o senin anlatmaya doyamadığın kişi mi?''

Kasumikage yavaş yavaş dişlerini sıkmaya başlamışken ''abi'' rolündeki saygısız lafa girerek; ''Evet!! Bu o...'' demişti. Yaşanan 2 saniyelik sessizlikten sonra o iğrenç gülüşünü bozmadan ''Shiki'' demiş, Kasumikage'nin yapma demesine kalmadan ''Banzo'' diye cümlesini bitirmişti. Gerisi her zamanki gibiydi. Kasumikage takıntısı sayesinde kendini kaybetmiş, çocuğun ölmesini isteyecek kadar sinirlenerek, utançtan kızarmış suratına aldırmadan koşarak o pisliğe sağlam bir yumruk geçirmişti. Küçük kardeş olacak geri zekalı anlık olarak yaşanan bu dayak olayını önce idrak edememiş, sonrasında hemen abisinin yanına giderek ona yardım etmeye çalışmıştı. Kasumikage'nin bu kadar ile yetinmeyeceğini biliyor gibiydi. Sanki abisi ona Kasumikage'nin saçma isminden daha fazla şey anlatmıştı...

Parmaklarını kütleterek yarım bıraktığı işe devam etme düşüncesi ile çocuğa doğru yürümeye başlamıştı Kasumikage. Alnının ortasında sinirden şişen damar, alın bandını takmamış olduğu için çok belli oluyordu. Belki çocuğa bir-iki kez daha vursa tatmin olacak ve oradan ayrılacaktı. Bu yüzden yumruğunu sıkmış ve vurmaya hazır hale gelmişti. Tam yumruğu savuracakken aniden duyduğu el çırpma sesi ile duraksamıştı. Çevredeki insanlar kavgayı merak ettikleri için bi kalabalık oluşturmuş onları izliyorlardı. Ancak sesi yapan onlardan birisi değildi. Onlara el çırpan kişi kalabalık içinden değildi, aksine üçlüye doğru yaklaşmakta olan bir kızdı. Sinirden fazlası ile köpürmüş olan Kasumikage, o an adamı kendi deyişiyle adamı cezalandıracaktı ve bu kız durumu bozuyordu. Genede aşırı sinirli olduğu durumlarda bile masumlara bir şey yapmama gibi bi özellik edinmişti 20 yaşına gelene kadar. Yumruğunu indirip kıza doğru bir adım attığında ise tek diyebildiği şey ''Ne var?!'' olmuştu...

Başkalarına zarar vermese bile sinirini direkt geçirebilecek bir şey bulamamıştı henüz...
İsim: Kasumikage Shikibanzo
Yaş: 20
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.86
Kilo: 78
Köy: Kusagakure
Element: Fuuton
Seviye: C-Rank
Alım Gücü: 4 - Orta-Düşük Gelirli/8 puan
Kullanılabilir GP: 80

Güç: 3
Çeviklik: 4
Kondisyon: 5
Potansiyel: 8
Varlık: 4
Zeka: 6

Eksiklikler/Özürler
-Takıntılık: Kasumikage sahip olduğu Shikibanzo ismi ile dalga geçilmesine takıntılıdır.

Ninjutsu
-Fuuton: Tobikoshi no Jutsu (D Rank)
-Fuuton: Shinkuu Gyouku (C Rank)
-Fuuton: Renkuudan (B Rank)
-Fuuton: Kouha: Senkaigiri (B Rank)
-Ninpou: Shunshin no Jutsu (D Rank)


Taijutsu
- Musatsu -C Rank-

Genjutsu
-

Beceri Listesi
- Chakra Kontrolü x5
- Wakizashi Kullanımı x5
- Hız x5
- Kriz Yönetimi x2

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
- Wakizashi 4. seviye

Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
Kasumikage Shikibanzo
 
Mesajlar: 70
Kayıt: 21 Eyl 2014, 03:16

Re: Sokak arası kavgası

Mesajgönderen Uehara Megumi tarih 02 Kas 2014, 23:16

Siyah saçlı çocuğun ağzından köpükler saçılmıyor olmasına şaşıracak raddedeydi. Genişçe alnında kabaran damar, inanılmaz kızarmış bir yüz ve sıkılmış olduğunu tahmin ettiği dişleri, hazır bir yumruk. Yaptığı şeyden tereddüt etti bir an, normalde aralarına girdiğinde ona yöneltilen yumruk ya da bilumum tekme tehlikesinden kaçmak için yeterince hızlı olduğunu düşünmüştü, fakat bir yandan altında yukata vardı... En fazla eğilebilirdi, fakat onu da çok efektif ve hızlı bir biçimde yapabileceğini zannetmiyordu. İşler çok kötüye giderse yukatasının altını sıyırırdı, hem wakizashisi yanında değilse bile en azından tantousu vardı saçlarında.

Olasılık sıralayan beynine kocaman bir duvar indirdi. Arka tarafında bıraktı olasılık hesaplamayı, çünkü ne olursa olsun doğaçlama davranma durumunda kalacaktı ve siyah saçlı adam ona doğru geliyordu. Muhtemelen patlamak üzere olan yumruğunu sallamaya. Çatık kaşlarının altındaki mavi gözlerini olabildiğine açıp adamın küçülmüş gözbebeklerine dikti. Megumi' ye doğru attı bi adımını. *Sakin ol* diye geçirdi içinden genç kız. Bir sonraki hamlesi inanılmaz sert bir şekilde yumruğu aşağıya indirmek olmuştu. O kadar sert bir hamleydi ki, kız yumruğun bir an hız kazanmak için gerilemeye çekildiğini zannedip reflekslerine alarm yolladı beyni, ayağını hafifçe kaydırdı, fakat adamın sadece yumruğunu indirdiğini farkettiğinde yapmaya çalıştığı hareketi tamamlamadan durdu. "Ne var?!" Nefesini tuttu. Evet, güzel bir cevabı yoktu. Kaşlarını çatmaya devam etti. Bir kaç saniye öylece durduktan sonra yamulttuğu ayağını düzeltip iyice dik bir konum aldı. Önce sertçe kafasını sarışın ikiliye çevirdi. Biri hala burnunu tutuyordu, diğeri ise arkadaşının yanında garip bir ifade ile onlara bakıyordu. İşaret ve orta parmağını açıp elinin kalanını yumruk yaptı, önce onlara bakanın gözlerine, sonra ona baktığını anlatan bir şekilde kendi gözlerini gösterdi parmaklarıyla. Ardından orta parmağını indirdi ve işaret parmağıyla susun işareti yaptı. Ayağını yere sertçe vurduktan sonra elini dümdüz, bıçak gibi yaptı ve boynunun önüne bir kaç kere sağa sola götürdü. Bunu yaptıktan sonra bir an duraksadı. Bu arkadaşları ve onun arasında *kapa çeneni* nin küçük bir göstergesiydi, evrensel anlamanının *ölmek mi istiyorsun*, ya da *öldürürüm, öldürülürsün* gibi sert şeyler olduğunu unutmuştu. Fakat şimdilik önemli değildi. İsterlerse alınıp sarsınlardı tekrar siyah saçlı adama, sonuçta kız bir derece ikilinin dayak yemesini engellemeye çalışıyordu.

Bunu yapmasının ikinci kısmına döndü ve siyah saçlı adama doğru döndü. Yüzündeki sinirli ifadeyi gördükçe kaşları tereddütle ve sinirli ve korkak ifadesi arasında gidip geliyordu. Elinden geldiğince değiştirmemeye çalışarak kollarını kaldırıp neredeyse suratının önünde kocaman bir X işareti yaptı. Kafasını biraz eğip gözlerini ayırmadan, kolları o haliyle hızlı hızlı yaylandırdı bi kaç kere. Ardından sertçe iki yanına geri götürdü kollarını. Kafasını tekrar ikiliye ardından bir daha siyah saçlı adama çevirdi. En azından dikkatlerini dağıtmayı başarmıştı.

Ya da öyle düşünüyordu.

*Defterimi istiyorum..*
Resim
Lough - Smiling Cookies

Künye
İsim Uehara Megumi
Yaş 17
Cinsiyet Dişi
Boy 1.68
Kilo 53
Köy Kusagakure
Element Suiton
Seviye C-Rank
Rütbe Chuunin
Alım Gücü 3 - Düşük Gelirli/6 Puan
Kullanılabilir GP 2

Profil
Güç 3
Çeviklik 6
Kondisyon 6
Potansiyel 6
Varlık 4
Zeka 5

Taijutsu
Musatsu stili, C Rank

Ninjutsu x Suiton
Takonagi no Jutsu, B Rank
Suijinheki, B Rank
Suiben, D Rank

Beceriler
Musatsu Stili 3
Wakizashi Kullanma 2
Suiben 1
Takonagi no Jutsu 1

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Kaliteli Wakizashi
Toka şekliden özel yapım tantou
Kullanıcı avatarı
Uehara Megumi
 
Mesajlar: 53
Kayıt: 07 Eyl 2014, 17:56


Dön Role Play Arşivleri

Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir

cron