Dosyayı biraz inceledikten sonra tekrar yatağımın altındaki yere geri koymuştum. Mao-chan işi için bir yolculuğa çıkmıştı. Uzun süre ortalıkta olmayacaktı. Ben de Amegakure'ye gideceğimi söylememiştim ona zaten. Haberi olsa eminim çok endişelenirdi. Benim de içim içimi yiyor olsa da onun güvenli ve rahat bir şekilde yolculuğunu tamamlayıp geri dönmesini arzuluyordum. Umarım Sensei ile olan işimi bitirip ondan önce köye sağ salim varabilirim. Yanıma ufak bir çanta almıştım. İçinde fazla bir şey yoktu. Bir parça elbise, atıştırmalık kuru yemiş, bir şişe su, sargı bezi, makas ve bir miktar da ryo. Bacağıma bağlı haldeki ninja ekipmanlarım da benimle birlikte geliyorlardı elbette. Üstüme de her zamanki kapüşonlu üstümü geçirmiş ama içime askılı ince bir bluz geçirip fermuarımı açmıştım. Altımda da dizimin birkaç santim üstünde, sarı bir etek vardı. Dışarı çıkmadan önce her zamanki gibi kapüşonu çekip maskemi de yüzüme yerleştirecektim. Alışkanlık olmaya başlamıştı son zamanlarda. Sadece Mao-chan ile buluştuğumuz sürede takmıyordum maskemi. Bu kez saçlarımı tavşan kulakları şeklinde toplamamıştım. Çantama iki adet toka atıp serbest bırakmıştım saçlarımı. Kapüşonu taktığım zaman kenarlardan, göğüslerime düşüyordu tutam tutam saçlarım.
Biraz önce yaptığım sıkı kahvaltının tabaklarını yıkayıp kuruladım ve mutfak dolaplarındaki gerekli yerlerine yerleştirdim. Dün abim gelmişti yine ziyaretime. Sanki abilik hisleri vardı ve sanki gideceğimi anlamış gibi hüzünlüydü. Hiç adeti olmadı halde sarılmıştı bana sıkı sıkı ve hep onun minik kız kardeşi olarak kalmamı istediğini söylemişti. Ben de sarılmış ona ve sigarayla karışık iğrenç alkol kokusunu içime çekmiştim. Artık pek rahatsız etmiyordu bu koku beni. Yıllardır alışmıştım ona. Birkaç saat oturup annemlerin evine geri dönmüştü. Aslında evde bir yerlere onun için not bırakmayı düşünüp sonra vazgeçmiştim. Benim ortalıklarda olmadığımı fark edince çok endişeleneceği kesindi ama en azından başıma bir şey gelirse nereye gittiğime dair pek bir fikirleri olmazdı. Zaten bu tarz şeylerden nefret ederdim. Çantamı alıp kapıdan çıkıp gitmeden önce eve son bir kez göz gezdirdim. Derin bir iç çekip dışarı çıktım ve Ishigakure'nin özleyeceğim kavurucu havasıyla karşılaştım. İşte burada bilinmeze doğru yolculuğum başlayacaktı.