Tembel sünepenin biri gibi görünüyorum değil mi? Aslında içimde gizli bir çalışkan var benim, daha güneş yeni yeni doğarken kalkıp, balkon önündeki matımda ısınma ve esneme egzersizleri yapmamın, sonra da gidip hayvanca koşmamın başka bir açıklaması olamaz. Eskiden beri olan bir alışkanlık bu bende, anamgilin evindeyken de, eve kaçta girersem gireyim, o gün görevim olsun olmasın, gidip her zaman koşmuşumdur bu saatte. Bu aralar biraz aksatmıştım sadece, aşk acısından sarhoş gezme, evsiz kalma ve taşınma derken, çok düzenli koşamadım. Ama yeni evimde bugün sekizinci günüm ve şimdilik süper gidiyorum bu konuda. Hem... Eskisi gibi gece geç saatlere kadar sokakta sürtmüyorum, evime adam gibi saatlerde giriyorum. O yüzden bu koşu seansları beni eskisinden daha çok rahatlatıyor ve zinde hissettiriyor. Bazen peşime alt kattaki karı abazası tarih öğretmeni takılıyor koşarken ama ona da alıştım denilebilir. Tabi benimle koşmasa daha iyi olacak, ne me lazım? Dedikodu falan çıkar, sahipli adamım ben, hoş olmaz. Göt kadar şort giyiyor bir de utanmadan, bir erkekle çıkıyor olabilirim ama göte göt de demeye devam ediyorum, insan ister istemez bakıyor arada. Tövbe... Nereden nereye geldim kan ter içinde evime girerken, görüyor musunuz?
Hayvan gibi terledim tabii, ama deli gibi de açım. İlk duş mu alsam, yoksa kahvaltı mı yapsam diye düşüne dururken, bir de baktım ki tezgaha oturmuşum bağdaş kurarak, elimde de mısır gevreği kutusu, karıştırıyorum içini. Ulan insan adabıyla aşağı iner, çıkarır kurbağa desenli kaselerden birini, çıkarır mis gibi sütü, adam gibi yer mısır gevreğini dimi? Nitekim indim de tezgahtan ve süt alma niyetiyle dolabımı açtım ancak süt yok! Bira var. Bira ile mısır gevreği gider mi acaba? Gitmez bence, görevim yok bugün ama boşu boşuna sabahtan kıyak kafaya ulaşmaya gerek yok. Bıraktım gevreği elimden, dolapta salam sosis falan arıyorum, onlar da yok! Sosis olaydı iyiydi ya! Bari peynir olsun, o da yok! Lan hiç bir şey yok evde! Azıcık tavuk ve krep malzemesi var ama son olaydan beri tavuklu krep yiyeceğime gevreği kartonuyla yerim daha iyi. Büyük bir hayal kırıklığı ile kapattım dolabın kapağını ve üstümdekileri etrafa saça saça soyunarak banyoya gittim. Su biraz geç ısınıyor biliyor musunuz? Su ısınana kadar Nishi'yi dışarıda kahvaltı yapmaya mı davet etsem diye düşündüm, sonra biraz mal mal dansettim "Giv mi det caav bireeeykaaa!" diye şarkı söyleyerek, biraz aynada kendime baktım falan. Hala kas yok amına koyayım, o kadar protein nereme gidiyor? Boyuma gittiği kesin, bariz uzama hissediyorum boyumda, Nishi'ye bakarken daha az kafamı kaldırıyorum falan. Bir de insanlar genin sanmaktan daha çok kız sanmaya başladı beni, atılan laflar o yönde. Tabii ki de kız diye laf atılması hiç hoş değil ancak atılan lafta bile bir uzama var bakar mısınız? Hem dönüp erkek olduğumu anladıklarında ve burunları kırıldığındaki o ifadeleri oldukça eğlenceli... Ben ne ara suya girdim lan? Nerede benim orman meyveli duş jelim?
Mutlu mutlu duşumu aldım, belimde havlu, kafamda havlu, ördek gibi dolanıyorum ortalıkta. Vakit biraz daha uyanılabilir saate gelince gidip Nishi'yi kahvaltıya davet edecektim ama kapı çalınca nedensiz bir hayal kırıklığı ve kızgınlık doldu içime. Aslında nedensiz değil, bu saatte kapıyı arsızca ancak göreve çağıran genin bebeleri yumruklar. Göreve hiç bir zaman hayır demiş insan değilimdir de plan yapıyorum amına koyayım ya, boş gününde çağırmayın insanları! Sinirle kapıya doğru seğirttim ancak yarı yolda durmak zorunda kaldım zira, hem gereksiz bir şekilde erotiğim, hem de "Shiomiya-san!" diyen bu ses sevdiceğimin, Nishi'min sesi... Arsız arsız yumruklaya dursun, yatak odama koşup üstüme bir şeyler geçirmeye çalıştım. Yerdeki pis terli donu geri giyecek değilim tabii. Tekrar koşturarak, lan ne koşuşturmaca döndü iki dakikada evde, kafamda havlu, açtım kapıyı acele ile. "Lan sabret biraz! Üstümü giyiyordum!" Dedim hızlıca ve alçak bir sesle. Bir de Shiomiya-san diyor ya, çakma resmi!
Ben bu aralar bir şanslıyım bir şanssız, bugün şanslı olduğum güne denk geldim neyse ki. Neden geldiğini sordum kafamdaki havluyla saçlarımı kurutmaya uğraşırken. "Aç mısın?" dedi, "Her zaman." dedim. Tabi açım amına koyayım, tok olduğum zamanımı gördün mü bunca yıldır? Yiyorum yiyorum benzin gibi yakıyorum, kırk kilo bir bebeyim, ben aç olmayayım da kim olsun? Benden önce o davet edecek kahvaltıya dışarıya diye düşündüm, nitekim de öyle oldu ancak dışarıda değil, kendi evinde! Kendi elleriyle börekler açmış bana, misafir olayım istiyor ona! Durmama gerek var mı daha fazla? Saçımdaki havluyla koşturdum bunun evine bundan önce tabii ki de!
SOSİS VAR LAN, CİDDEN SOSİS VAR! Ahahaha! Sosis! Lan o kadar mutluyum ki, herifle sevişirken atamadığım orgazm çığlıklarını şu an atasım var amına koyayım! YEMİN EDERİM SOFRADA SOSİS VAR! Biraz yamuk yumuk kızarmışlar, sanırım şu buruş buruş şeyler de krep, tavuksuz neyse ki. Nishi'nin yemeklerini bilirim, görüntü 240p ise tat 1080p'dir, o yüzden içim rahat. Deli gibi sırıtarak masaya atladım. Lan cidden çok mutluyum! Karşıma oturmasını izlerken gözüm arkadaki mutfak dolabına kaydı. "Tamir etmişsin!" dedim neşeli bir sesle. Ben bunun dolabını indirmiştim bir güzel de... Bir aya yakın tamir edilmedi o dolap sanırım. Evinde kaldığım sürede, salonda hala parçalarının hüzünlü hüzünlü bekleyişini falan hatırlıyorum da... Komik aslında ama o zamanlar kafam pek yerinde değildi. Tekrar şöyle bir sofraya baktım... "Mutluluktan ağlayabilirim! Hatırlat yedikten sonra ağlayayım tamam mı?" Dedim gözüm kahveye takılmadan hemen önce. Kahve. En göndermelisinden sütlü kahve. Bir süre bakıştık bardakla, birbirimize bayağı gönderme yaptık falan, sonra iyice sırıtmaya başladım ben!
Künye İsim Shiomiya Kiyo Yaş16 CinsiyetErkek Element Suiton SeviyeC-Rank RütbeChuunin Alım Gücü2 -FAKİİİİİİİİEEERRRR!!/2 Kullanılabilir GP 32
Eksiklikler/Özürler Yok
Ekipman Matara, "Gama" (蜍) İçerisinde 3 suiton tekniğine yetecek su barındıran, sağlam sızdımaz matara. Ağırmış az. Geyikotu Özü, 50gr. Ufak çiziklere ve yanıklara iyi gelir. Koku Bombası (屁), İkili paket Bazı genjutsu tekniklerinden kurtulmak için özel olarak üretilen bu bombalar, haliyle ileri seviye teknikleri kıramazlar.
Suiton Jousui Ninja gerekli el mühürlerini yaptıktan sonra ellerini kirli bir su birikintisine değdirir. Elini kaldırdığı anda, su birikintisinden arıtılmış ve tamamen içilebilir bir su kütlesi, iki el ile tutulabilecek bir küre şeklinde kullanıcının elinde oluşur. Daha sonra teknik bozulmadan bu su bir matara veya kaba aktarılır. Bilinen tüm hastalık ve zehirler sudan bu yöntem ile ayrılabilir. Suiben Ninja oldukça kısa olan el mühürleri serisini Ushi mühründe bitirir. Mühürleri tamamlamasının ardından kullanıcı elini bir su kütlesinin içine sokar ve ardından suyun içinde avucunu yumruk haline getirecek şekilde sıkarak çeker. Bu sayede kullanıcı suyun içinden uzunluğu, kalınlığı, sağlamlığı chakrası ile oranlı olan bir kırbaç çıkarır. Bu kırbaç her ne kadar sudan oluşmuş olsa da hemen hemen katı bir cisim özelliği gösterir. Bu sayede hedefe fiziksel zarar verebileceği gibi onları bağlama gibi işlerde de bu kırbacı kullanabilir. Kizame no Jutsu Ninja el mühürlerini tamamladıktan sonra bir su kütlesine odaklanır. Odaklandığı su kütlesinden kabaca bir köpekbalığının başına benzer bir şey çıkar ve rakibi yakalamaya çalışır. Bir şekilde rakibi herhangi bir yerinden yakalarsa bırakmaz ve o su kütlesinin olduğu yerde tutar. Teknikten kurtulmak için aktif olarak köpekbalığı kütlesine zarar verip somutluğunu bozmak gerekir.Tekniğin ardından kullanılan su kütlesi kaybolur. Köpekbalığının ısırdığı yerler hasar alır. Niji no Jutsu Ninja el mühürlerini tamamladıktan sonra yere büyük miktarlarda su kusmaya başlar. Bu su, toprak tarafından zor emilir ve ninja tarafından diğer suiton teknikleri için kullanılmaya uygundur. Kullanıcı istediği kadar su kusabilir, ancak ne kadar çok su çıkarmaya çalışırsa o kadar çok süre geçer. Ortalama bir shinobi, 5 saniyede, bir kaç suiton tekniği için gerekli suyu ortama boşaltmış olur. Tekniğin bir diğer formu olarak da, kullanıcı ağzından hemen hemen bir gülle boyutunda bir su kütlesi fırlatır. Bu su kütlesi çarptığı duvar benzeri dikey yüzeylerde kalır ve kullanıcının diğer teknikleri için zemin oluşturur. Rakibe fırlatılırsa herhangi bir etki yaratmaz. Suijinheki Ninja kısa olan el mühürleri serisini Tora mühründe sonlandırır ve derin bir nefes alır. Bu aldığı nefesi hızla dışarıya veren kullanıcı yüksekliğini ve genişliğini harcadığı chakra ile oranlı olacak şekilde su kütlesi püskürtür. Bu su kütlesi özellikle defansif anlamda kullanıcı birçok ataktan koruyabilecek bir yapıya sahiptir. Kullanıcı etrafında su kütlesi olması halinde, bu su kütlesini kullanarak da adeta bir bariyer oluşturabilir. Bariyerin şekli tamamen kullanıcının kullanacağı chakra miktarı ve suyun yapısının el verdiği ölçüde her halde olabilecek niteliktedir. Takonagi no Jutsu Ninja ortalama bir el mührü dizisinin ardından ortamdaki suyu vücuduna çekmeye başlar. Su, kullanıcının sırtında 4 tane ahtapot kolu oluşturacak şekilde birikir. Bu kollar sert ve hızlıdır, kullanıcıya yakın dövüşte yardımcı olurlar. Çeşitli silahları tutabilir ve fırlatabilirler. Kullanıcı etrafında bir kalkan görevi görebilirler ve gelen saldırılara karşı tepki verebilirler. Eğer bir kol ağır hasar alırsa suya geri dönüşür, kolu tekrar yaratmak için ekstra chakra harcamak gerekir. Açık kaldığı sürece chakra yer. Tekniğin ardından kullanılan su kütlesi kaybolur. Bousen no Jutsu Kullanıcı kısa sayılabilecek bir el mühürü dizisinin ardından ağzından çok ince bir su kütlesi püskürtür. Bu kütle, aşırı derecede delici ve kesicidir. Kullanıcı tekniği istediği kadar açık tutabilir. Teknik 15 metreye kadar delici ve kesici özelliğini korur, daha uzak mesafelerde ise etkisini yavaş yavaş kaybeder. Teknik açık kaldığı sürece chakra yer. Ninpou Kuchiyose no Jutsu - Henüz hazır değil. Jinteki Mayu no Jutsu Kullanıcı kısa bir el mührü dizisinin ardından yatar pozisyona geçer ve tekniği aktifleştirir. Teknik, kişiyi siyah bir ipeksi doku ile sarar. Tamamen sarılan kullanıcı, içeriden dışarıyı görebilir, ancak dışarıdan içerisi görünmez. Kullanıcı dinlenmek veya uyumak için bu tekniği kullanabilir. Doku, yağmur suyunu geçirmez. Kullanıcı istediği zaman Kai mührü ile tekniği bozabilir, bu dokunun yokolmasına ve kullanıcının içinden çıkmasını sağlar. Doubutsuhen no Jutsu Kullanıcı ortalama bir el mührü dizisinin ardından yakındaki bir hayvan ile göz teması sağlar, ardından o hayvan ile konuşabilir hale gelir. Her bir hayvanın kendi kişiliği vardır ve kullanıcıya itaat etmek veya sordukları sorulara cevap vermek zorunda değildirler. Teknik 5 dakika kadar aktif kalır, ardından kullanıcıya uyguladığı stres yüzünden 15 dakika kadar tekrar kullanılamaz. Göz teması kurulan dışındaki başka bir hayvan ile konuşulamaz.
Shinshouki Stili, C-Rank Bu seviyede kullanıcı temel akrobasi bilgilerini öğrenir ve akrobatik hamleler yapabilmeye başlar. Bu hamleleri momentum kontrolü ile birleştirdiğinde çok büyük efor gerektiren akrobatik hamleleri çok az bir kayıpla uygular. Kullanıcının zıplayarak veya çevresel yükseklik farkını kullanarak yaptığı hamleler daha etkili ve daha az yorucu olur. Shinshouki Tekniği, Kage Buyou, C-Rank Kullanıcı, rakibi havaya fırlatmak için akrobatik bir tekme hamlesi kullanır. Bu özel hamle ile rakip 3 veya 4 metreye kadar havaya gönderilebilir. Ardından rakip kendi akrobatik yeteneğini kullanarak havaya zıplar ve havada rakibin hemen altında konuşlanır. Teknik burada son bulur, ancak kullanıcı bu noktadan sonra diğer Shinshouki Taijutsu tekniklerini kullanabilir veya havadaki korumasız rakibine beklemediği bir yerden saldırı yapabilir.
Kapıya abandım abandım kimse açmadı. Lan evde olması gerekiyor bu çocuğun diye düşünmeye başlamıştım ki içeriden üstünü giydiğini söyledi ve açtı kapıyı. Üstüne bir şeyler geçirmiş, kafasına da havlu koymuş oldukça seksi bir şekilde duruyor önümde ama ev feci bir şekilde ergen kokuyor amına koyayım. Camı aç Kiyo. Mal gibi yüzüne bakıp "Aç mısın?" dedim. Kahvaltı yaptım Kiyo beyefendi, koşun gelin de lezzetli parmaklarımdan yemek yiyin demek istemiştim oysaki. Her zaman dedi ayı herif. Bir süre gene mal gibi bakıştık ve sonra ben de kafamı hafiften yana attım. "Gel bana." der gibi hani. Yemek yaptığımı anladığı anda çıplak ayakları ile çıp çıp ederek koştu benim daireye. Ben de gülümseyerek izledim bunu. Kapıyı da açık bıraktı öküz. Şimdi çeksem, dışarıda kalacak. Benim teknik var tabi ama olsun gene de anahtarını aldı mı bakmak gerek. Şöyle bir mutfağa göz gezdirdim ve tezgahın üstüne atılmış anahtarı gördüm. Yerlere elimden geldikçe az basmak için kocaman adımlarla gittim aldım, sonra da zıplaya zıplaya geri çıktım evden. Sonra da kapattım kapıyı.
Eve geldiğimde Kiyo sofraya oturmuştu. Ben de ayakkabılarımı tek seferde çıkarıp anahtarı kapımın solundaki çiviye astım. "Unutma bunu." dedikten sonra kapıyı çekip geçtim karşısına oturdum bunun. Mutfak dolabını tamir ettiğimi fark etti hemen. Kafamı salladım olumlu anlamda. Ulan dolabı indirip, tabakların hepsini kırıyor ama kendine nasıl zarar vermiyor bu herif? Cidden anlayabilmiş değilim. Geri mi zıpladı o anda ne yaptı bilmiyorum. Peynir, zeytin falan bir şeyler aldım tabağıma. Yaptığım tecavüz edilip yol kenarına atılmış tarzı kreplerimden birini alıp tuzu bocaladım üstüne. Tatlı şeylerle yemeyi sevmiyorum bunu ben. Tuzu da baya çok severim. Anamın psikolojisi yerindeyken tuzlu yiyen evlendiğini çok severmiş derdi bana. Karını çok seveceksin deyip gıdıklardı beni. Ah, eskiden annemi ne kadar çok severdim. Belli ki bu psikolojinin zayıflığı gibi bir olay var ve genetik. Anam nasıl kafayı yediyse, ben de aynı durumdayım. Abim nasıl bu kadar yarrak kafalı oldu bilmiyorum ama şanslı bir pezevenk. Üstelik tuzu yiyorum ama evlenmeyeceğim. Eş yerine sevgili yapsak? Kiyo'yu bu kategoriye koysak? Seviyorum hani cidden baya.
Kahvenin imasını fark edip likör de koydun mu dedi. Sanki o gün likör koydum kahveye. Sen doğuştan kafası güzel bir adam olduğun için saçmaladın o gün Kiyo'cum. Benim hatırladığım, likörü bu mal hastalanınca alnına boynuna falan sürdüydüm. "Hayır. Kahvenin içinde sadece süt var. Sütsüz içemiyorum demiştin." dedim uslu bir şekilde. Sonra da gözlerimi kısıp sinsi sinsi gülümsedim. "Tabi dolapta likör var. İstersen kafandan aşağı dökebilirsin." biraz durdum ve kafamı eğip peynirimi çatalımla böldüm. "Ben de yalayarak içerim." dedim. LEL! Konuyu değiştirme çabaları vol 1. "Eee, alıştın mı yeni evine? Apartmandakilere falan?" Güzel bir konu buldum bence. Vol 2 ye gerek kalmaz umarım. "Ben Yoshitoshi-san ve Mutsuko-sensei dışında hepsi ile kavgalıyım. Umarım arkadaş olduğumuzu anladıktan sonra seni de dışlamamışlardır. "
Yoshitoshi ile her zaman iyi anlaşmıştık. Yani, ne bileyim. Herif abimi hatırlatıyor dedim ya; işte direkt ısındım bu herife. Üstelik cidden apartmanda götümü koruyacak insanlar lazım. Yönetici ile iyi geçinmezsen boku yersin. Üstelik Yoshitoshi öyle saçma bir insan değil. Saygı duyulacak bir babayiğit yani. Mutsuko-sensei de çok seyrek bir şekilde oturup sohbet edebildiğim biri. İyi olan tarafı, çok üstüme düşmemesi. Arada bir gelip ilişkileri konusunda yardım ister. Sanırım erkeklerden hoşlanan biri olunca, kadınlar direkt arkadaş gibi görüyorlar seni. Friendzone'a fırlatabiliyorlar rahatça. Belki de hormoneldir. İşte bu hatun, özel hayatının ağzına sıçınca koşup gelip benden yardım istiyor. Ben de elimden geldikçe yardım etmeye çalışıyorum. Tabi bu tek yönlü bir olay. O anlatır ben yardım ederim. Ben hiç bir zaman anlatmam. Sorarsa terslerim falan. Apartmandaki diğer kişilerle de aram cidden bok gibi. Hepsini terslemişliğim, hepsi ile sorun yaşamışlığım var. Yandaki cadı karı farklı bir boyut zaten. İşte durum böyle olunca görev arkadaşım Kiyo'ya bir ön yargı oluşabilir. Benim yüzümden insanların ona kötü davranması cidden istemediğim bir şey. Biliyorsunuz.
Açlık işte böyle bir şey, yemek lafını duydun mu tüm odak noktan yemeğin kaynağı ve ona nasıl ulaşabileceğin oluyor ve haliyle anahtarları evde unutmak gibi durumlar ortaya çıkabiliyor. Anahtarlarımı getirmesi iyi oldu çünkü hem yemek sonrası rehaveti ile balkona atlamalı zıplamalı atraksiyonlara girmek istemem, hem de... Yönetici bana yedek anahtar da vermişti. Fırsatını bulup tırstırmazsam belki Nishi'ye, bu anahtarı verebilirim... Bir kaç zamandır düşündüğüm bir konu bu. Uygun bir an kolluyorum ama anı bulmam yetmiyor, o an cesaretimin de yerinde olması lazım. Sevgiliye evin anahtarını vermek her gün karşılaşılan günlük bir olay değil sanırım di' mi? Ciddi, olayları ciddileştiren bir durum, hele de bizim durumumuz düşünülürse, "Üste gitmeme." durumu evet. Gene ne saçmalıyorum yahu? Anahtar işte.
Mırıldana mırıldana söylediği yalamalı kısmı ağzım tıka basa iken duymam çok iyi olmadı. Boğulacaktım ulan, adi herif. Gene sebepsiz erotikleşmeler başladı hayırlı olsun. Zor da olsa yutkunup gözlerime dolan yaşları silerken "Tövbe..." diye cırladım. Neyse ki konu hemen değişti de apartman hakkında konuşmaya başladık. Bir sosis attım ağzıma, ardından bir tane daha. Lan sosisi o kadar çok seviyorum ki sosis arası sosis yapıp yemek istiyorum. Bir kere de cipse salam sarıp yemiştim çok güzel olmuştu. Neyse, apartman diyorduk. Lezzetli kahveden büyükçe bir yudum alıp yutkundum ve konuşmaya başladım. "Ya... Beni biliyorsun. Bana kalırsa hepsi gerizekalının önde gideni, sataşmıyorsam sırf evden kovulmamak için sataşmıyorumdur emin ol. Gerçi bazılarıyla yakında kavga etmek zorunda kalabilirim, mesela şu alt kattaki saman kafalı ibneler gibi." Gözlerimi devirdim kendi kendime. Şimdi düşünüyorum da kendi kendime, herkesle öylesine tanışmış, daha öyle çok karşılaşmamış da olsak hepsine karşı bir sinir olma durumum var. Hatta sadece apartmandakilere de değil bu durum, genelde bütün insanlara. Tabi yıllardır tanıştığımız için Nishi bu durumu biliyor, benim insanlarla neden anlaşamadığımı, neden sürekli bela içerisinde olduğumu, neden düzenin içine etmeyi sevdiğimi falan... Pek sağlam komşuluk ilişkileri beklememeli benden.
"Yönetici ile aram iyi ama. Şu teyze ile de iyi geçinmeye çalışıyorum. onunla ve kedileri ile ilgili planlarım var, sırf çakmaması için huyuna gidiyorum. Yan dairede oturan bebeler biraz, şey. Saf. Kız olan yemek getiriyor ikide bir ama bok gibi yemekler, daha hiç birini yemedim. Ben bile daha güzel yapıyorum be yemek. Bir de utanmadan getiriyor. İşte dayıyı zaten biliyorsun, aslında sardı mı muhabbete fark etmiyorsun, adam genjutsu uyguluyor bildiğin, geç kalıyorum gideceğim yere onun yüzünden. Öğretmen hatunu da sevemedim. Fazla laubali. Laubali insanları sevmiyorum, hani uzakta yaşasa laubaliliğini problem yok da, koşarken peşime takılıyor kadın inatla. Kaç yıldır o saatte koşuya çıkıyorum ben, sırf o kevaşe için saati değiştiricem!" Sinirle bir yudum daha aldım kahveden, höpürdete höpürdete. "Böyleyken böyle işte, dışlasalar da senin yüzünden olmaz yani, gene benim bütün arkadaşlıklarımı baltalama isteğim yüzünden dışlarlar, sikimde de olmaz. Hem senin yüzünden benim veya benim yüzümden senin üstüne gelmeye çalışanlar olursa sessiz kalmam biliyorsun." Gene ne çok konuştum be, sosis soğuyacak!
"O değil de, ben sana şeyi anlatmadım sanırım. Son gittiğim görev, tırmanmalı dağlı taşlı olan. Hani takım arkadaşlarım biraz sinir bozucuydu dediğim, gerçi sensiz çıktığım her görevde herkes bana sinir bozucu amına koyayım, neyse. İşte biri kaçtı gitti orada. Şimdi böyle deyince çok anlamsız oldu ama o zaman da çok anlamsız gelmişti bana. Adam bildiğin kaçtı gitti yokuş aşağı inerken, bir daha da görmedik. İşimiz bitene kadar döner diye düşündük, e gelmedi de? Biz de köye dönüp raporumuzu falan verdik, bir kaç gün sonra kendi kendine döner herhalde diye düşünüyordum. Dün değil evvelsi gün duyduğuma göre hala ortalarda yok sanırım herif. Adam bildiğin gözümün önünde kayıp-nin oldu iyi mi? Başımıza kalmaz umarım."
Künye İsim Shiomiya Kiyo Yaş16 CinsiyetErkek Element Suiton SeviyeC-Rank RütbeChuunin Alım Gücü2 -FAKİİİİİİİİEEERRRR!!/2 Kullanılabilir GP 32
Eksiklikler/Özürler Yok
Ekipman Matara, "Gama" (蜍) İçerisinde 3 suiton tekniğine yetecek su barındıran, sağlam sızdımaz matara. Ağırmış az. Geyikotu Özü, 50gr. Ufak çiziklere ve yanıklara iyi gelir. Koku Bombası (屁), İkili paket Bazı genjutsu tekniklerinden kurtulmak için özel olarak üretilen bu bombalar, haliyle ileri seviye teknikleri kıramazlar.
Suiton Jousui Ninja gerekli el mühürlerini yaptıktan sonra ellerini kirli bir su birikintisine değdirir. Elini kaldırdığı anda, su birikintisinden arıtılmış ve tamamen içilebilir bir su kütlesi, iki el ile tutulabilecek bir küre şeklinde kullanıcının elinde oluşur. Daha sonra teknik bozulmadan bu su bir matara veya kaba aktarılır. Bilinen tüm hastalık ve zehirler sudan bu yöntem ile ayrılabilir. Suiben Ninja oldukça kısa olan el mühürleri serisini Ushi mühründe bitirir. Mühürleri tamamlamasının ardından kullanıcı elini bir su kütlesinin içine sokar ve ardından suyun içinde avucunu yumruk haline getirecek şekilde sıkarak çeker. Bu sayede kullanıcı suyun içinden uzunluğu, kalınlığı, sağlamlığı chakrası ile oranlı olan bir kırbaç çıkarır. Bu kırbaç her ne kadar sudan oluşmuş olsa da hemen hemen katı bir cisim özelliği gösterir. Bu sayede hedefe fiziksel zarar verebileceği gibi onları bağlama gibi işlerde de bu kırbacı kullanabilir. Kizame no Jutsu Ninja el mühürlerini tamamladıktan sonra bir su kütlesine odaklanır. Odaklandığı su kütlesinden kabaca bir köpekbalığının başına benzer bir şey çıkar ve rakibi yakalamaya çalışır. Bir şekilde rakibi herhangi bir yerinden yakalarsa bırakmaz ve o su kütlesinin olduğu yerde tutar. Teknikten kurtulmak için aktif olarak köpekbalığı kütlesine zarar verip somutluğunu bozmak gerekir.Tekniğin ardından kullanılan su kütlesi kaybolur. Köpekbalığının ısırdığı yerler hasar alır. Niji no Jutsu Ninja el mühürlerini tamamladıktan sonra yere büyük miktarlarda su kusmaya başlar. Bu su, toprak tarafından zor emilir ve ninja tarafından diğer suiton teknikleri için kullanılmaya uygundur. Kullanıcı istediği kadar su kusabilir, ancak ne kadar çok su çıkarmaya çalışırsa o kadar çok süre geçer. Ortalama bir shinobi, 5 saniyede, bir kaç suiton tekniği için gerekli suyu ortama boşaltmış olur. Tekniğin bir diğer formu olarak da, kullanıcı ağzından hemen hemen bir gülle boyutunda bir su kütlesi fırlatır. Bu su kütlesi çarptığı duvar benzeri dikey yüzeylerde kalır ve kullanıcının diğer teknikleri için zemin oluşturur. Rakibe fırlatılırsa herhangi bir etki yaratmaz. Suijinheki Ninja kısa olan el mühürleri serisini Tora mühründe sonlandırır ve derin bir nefes alır. Bu aldığı nefesi hızla dışarıya veren kullanıcı yüksekliğini ve genişliğini harcadığı chakra ile oranlı olacak şekilde su kütlesi püskürtür. Bu su kütlesi özellikle defansif anlamda kullanıcı birçok ataktan koruyabilecek bir yapıya sahiptir. Kullanıcı etrafında su kütlesi olması halinde, bu su kütlesini kullanarak da adeta bir bariyer oluşturabilir. Bariyerin şekli tamamen kullanıcının kullanacağı chakra miktarı ve suyun yapısının el verdiği ölçüde her halde olabilecek niteliktedir. Takonagi no Jutsu Ninja ortalama bir el mührü dizisinin ardından ortamdaki suyu vücuduna çekmeye başlar. Su, kullanıcının sırtında 4 tane ahtapot kolu oluşturacak şekilde birikir. Bu kollar sert ve hızlıdır, kullanıcıya yakın dövüşte yardımcı olurlar. Çeşitli silahları tutabilir ve fırlatabilirler. Kullanıcı etrafında bir kalkan görevi görebilirler ve gelen saldırılara karşı tepki verebilirler. Eğer bir kol ağır hasar alırsa suya geri dönüşür, kolu tekrar yaratmak için ekstra chakra harcamak gerekir. Açık kaldığı sürece chakra yer. Tekniğin ardından kullanılan su kütlesi kaybolur. Bousen no Jutsu Kullanıcı kısa sayılabilecek bir el mühürü dizisinin ardından ağzından çok ince bir su kütlesi püskürtür. Bu kütle, aşırı derecede delici ve kesicidir. Kullanıcı tekniği istediği kadar açık tutabilir. Teknik 15 metreye kadar delici ve kesici özelliğini korur, daha uzak mesafelerde ise etkisini yavaş yavaş kaybeder. Teknik açık kaldığı sürece chakra yer. Ninpou Kuchiyose no Jutsu - Henüz hazır değil. Jinteki Mayu no Jutsu Kullanıcı kısa bir el mührü dizisinin ardından yatar pozisyona geçer ve tekniği aktifleştirir. Teknik, kişiyi siyah bir ipeksi doku ile sarar. Tamamen sarılan kullanıcı, içeriden dışarıyı görebilir, ancak dışarıdan içerisi görünmez. Kullanıcı dinlenmek veya uyumak için bu tekniği kullanabilir. Doku, yağmur suyunu geçirmez. Kullanıcı istediği zaman Kai mührü ile tekniği bozabilir, bu dokunun yokolmasına ve kullanıcının içinden çıkmasını sağlar. Doubutsuhen no Jutsu Kullanıcı ortalama bir el mührü dizisinin ardından yakındaki bir hayvan ile göz teması sağlar, ardından o hayvan ile konuşabilir hale gelir. Her bir hayvanın kendi kişiliği vardır ve kullanıcıya itaat etmek veya sordukları sorulara cevap vermek zorunda değildirler. Teknik 5 dakika kadar aktif kalır, ardından kullanıcıya uyguladığı stres yüzünden 15 dakika kadar tekrar kullanılamaz. Göz teması kurulan dışındaki başka bir hayvan ile konuşulamaz.
Shinshouki Stili, C-Rank Bu seviyede kullanıcı temel akrobasi bilgilerini öğrenir ve akrobatik hamleler yapabilmeye başlar. Bu hamleleri momentum kontrolü ile birleştirdiğinde çok büyük efor gerektiren akrobatik hamleleri çok az bir kayıpla uygular. Kullanıcının zıplayarak veya çevresel yükseklik farkını kullanarak yaptığı hamleler daha etkili ve daha az yorucu olur. Shinshouki Tekniği, Kage Buyou, C-Rank Kullanıcı, rakibi havaya fırlatmak için akrobatik bir tekme hamlesi kullanır. Bu özel hamle ile rakip 3 veya 4 metreye kadar havaya gönderilebilir. Ardından rakip kendi akrobatik yeteneğini kullanarak havaya zıplar ve havada rakibin hemen altında konuşlanır. Teknik burada son bulur, ancak kullanıcı bu noktadan sonra diğer Shinshouki Taijutsu tekniklerini kullanabilir veya havadaki korumasız rakibine beklemediği bir yerden saldırı yapabilir.
Apartmandakiler ile arası iyi gibi bir şeymiş sanırım. Milleti sevmiyor, hepsini gerizekalı diye adlandırıyor ama yüzlerine gülüyor. Bunu sevmediğimi söylemeliyim. Kiyo'nun böyle bir şey yapabilmesi gibi bir düşünce bana karşı da aynı tavrı takınabileceğini gösteriyor. Hoş değil. 2. kattaki baba oğula saman kafalı ibneler dediğinde kıkırdadım. Belki saman kafalı değiliz, ama ibneyiz değil mi? Her neyse, Kiyo'nun milleti siklemediği için iyi ilişkiler kuramadığını zaten biliyorum. Yani, milleti sataşacak kişiler olarak düşünüyor bu yüzden de süper bir apartman sakini olmasını beklemiyordum. Tüm apartmandakileri saymaya başladı yavaştan. Tabi deminki seksi göndermelerimden konu değiştiği için sevinmeden edemedim. Yoshitoshi ile arası iyiymiş. Yandaki yaşlı cadının huyuna gidiyormuş. Kedileri hakkında bir eşek şakası yaparsa herhalde kadın beni attırma çabalarına daha da yüklenir. Yandaki sevimli oğlan yerine benim gibi bir tipi suçlu kabul edeceğine eminim. Şu mal kardeşlerin de saf olduğunu söyledi. Kızın getirdiği yemekleri sevmemiş. Tamam ben de sevmemesinden yanayım. Kızın ağzına sıçmasını isterim ama gene de... "Nimet." demeden edemedim. Kapıdaki emminin geyiğine tutulduğunu söyledi. Ben tabi geyik immune olduğumdan hiç takılmadım herife. Kiyo gibi insanları çok tutuyor, bilirim. Mutsuko-sensei'yi de sevmemiş. Bildiğin kimseyi sevmemiş herif. Mutsuko için laubali dediğinde kafamı olumlu şekilde salladım. Bana da çok sulu geliyor ama ben tabi bu kadının ciddi halini de gördüğümden bir şey diyemem. Kiyo'nun diğer dediklerine bir şey demeden yemeğime devam ettim. Evet, Kiyo zaten kendi kendine milletin uyuz olacağı bir tip.
Sonra konuyu başka bir şey değiştirdi. Artık iyice geyik yapıyorduk. Kafamı kaldırıp dikkatlice dinlemeye başladım bunu. Dediğine göre en son çıktığı görevde herifin teki koşarak kaçmış lan. "Hayda..." Koşarak kaçmak ne lan? "Dikkat et bak bu konu hakkında gelirler sana kesinlikle." dedim ciddi bir biçimde. "Sizin herifi öldürüp bir kenara atacağınız gibi bir olasılığı düşüneceklerinden eminim." Tabi ben öyle bir şeyin olacağını düşünmüyorum. Öyle bir şey olsa durduk yere bu konuyu açıp anlatmazdı Kiyo. Eğer bir şey saklanırsa, konusu sürekli açılmaz. Açılınca da böyle Kiyo'nun durduğu gibi rahat ve sakin durulmaz. Hatta diyelim ki herifi öldürdüler. O zaman, herif yolda bize saldırdı biz de öldürdük deseler kimse üstlerine gelmez. Böyle kaçtı gitti denince peşine düşülür olayın. Anlayacağınız, bence herif ciddi ciddi koşa koşa kaçmış. Ne saçma lan. "Amaçları ne anlamıyorum? Zaten her toprak parçası sahiplenilmiş. Shinobilerden kaça kaça nasıl bir hayat geçirebilirsin ki?"
Bir süre daha yemek yedikten sonra aklıma anahtarlar geldi. "Hmm, ben sana şey verecektim." diyerek yerimden kalktım. Gidip Kiyo'nun anahtarlarını astığım çividen kendiminkileri aldım. Daha geçen gün gidip anahtarımın yedeğini çıkartmıştım. Kiyo'ya vereyip bir şey olursa gelsin yardım etsin, beni suikastçıdan kurtarsın falan diye düşünerek. Tekrar yerime dönüp oturdum sofraya. "Sana dairenin yedek anahtarını vereyim demiştim de. Bir şey olursa düşünmeden aç kapıyı gir. Beni de kim geldi heyecanına sokma." Çünkü biliyorsunuz, her kapı çalışında kim geldi diye heyecan yapıyorum. Delikten bakıyorum, zincir kapatıyorum falan. Anahtar sesini duyunca Kiyo'nun geldiğini anlarım rahatlarım. Abimin bana hediye ettiği katanalı anahtarlıktan çıkarmaya çalıştım yeni yaptırdığım anahtarı. Ben bunla biraz oyalanıp sonunda anahtarı katanadan kurtarınca "Heh." sesi çıkardım. Uzattım anahtarı karşımdaki çocuğa ama nedense beti benzi atmıştı. Kaşlarımı çattım; elimde anahtar, Kiyo'ya uzatmış bir şekilde "Ne oldu?" dedim.
"Bir sorun olursa sizi geri çağırırız demişlerdi ama... Şu vakitten sonra çağırmazlar sanırım. Asi birine de benzemiyordu ki adam, çığlık ata ata gitti bildiğin!" Kahvenin yarısına gelmiştim, artık kaçıncı krepimi tıkınıyordum bilmiyorum. Hızlı hızlı konuşurken, yemek soğuyacak derdine hızlı hızlı yemeye de başlamıştım. Seviyorum lan yemek yemeyi, karşımda Nishi varken daha da çok seviyorum. Bir yandan tıkınıp, bir yandan görevde uğraştığım hancı kadından bahsettim bir süre daha. Sonra Nishi bir şey verme bahanesiyle kalktı benim anahtarların olduğu tarafa. Aldığı anahtarlar benimkiler değil, kendininkilerdi. Kaşlarım havada izledim adamın geri masaya oturup elindekilerle uğraşmasını. Bir yandan da konuşmaya başladı. Ben, adama anahtarlarımı nasıl cesaret etsem de versem diye düşünürken, adam kendi anahtarlarını pat diye verdi ya la? Kalp kalbe karşı dedikleri bu olsa gerek. Burada cesur taraf ben olmalıyım ama. Şaşırmış bir vaziyette kaşlarım havada kaldı bir süre, ne diyeceğimi bilemiyordum. Kendi anahtarlarımı da vermek için güzel bir fırsattı aslında ama... Kötü bir hatıra gördüm anahtarların arasında: Bir katana.
Zaten soğuk olan parmak uçlarımın daha da soğumaya başladığını hissettim, dudaklarım da kurudu aynı anda. Kanım çekildi bildiğiniz. Kansız bir velet olduğum için renk değişimim hemen fark ediliyor, Nishi de fark etti ters giden bir şeylerimin olduğunu. Sorduğu soruya bir süre cevap veremedim, onun yerine zor da olsa kafamı balkona doğru çevirip dikkatimi dağıtmaya çalışmakla yetindim. Kendime geldiğimi hissettiğimde de, adamı daha fazla korkutmamak için konuşmaya karar verdim. "K-katana." Dedim ince bir sesle. "Hiç sevmem de." Kafamı suratına çevirdim, minik katana figürü hala ellerindeydi, görünce suratımı ekşitmeden edemedim. "Neyse ki senin ki küçükmüş. Büyük olsaydı bayılırdım heralde." Lan ne biçim yanlış cümleler kuruyorum ben ya? "Katana yani!" Yarısına geldiğim, hafiften soğumuş kahvemden bir yudum daha aldım dudaklarım tekrar ıslansın, şekerim falan düzelsin diye. Nishi'nin suratındaki anlamamış ifade yüzünden daha açıklayıcı olmam gerektiğini hissettim. O yüzden, ayağa kalkıp beni net görebileceği şekilde bir iki adım attım yana. Tişörtümü kaldırdım. Durun lan, erotik bir amacım yok. Kötü anılarımı hatırlıyorum ve bunu sevgilimle paylaşıyorum burada. Göbeğimin iki üç parmak altındaki uzun, sağa doğru çapraz yapan beyaz çizgiyi gösterdim. Tabi yarısı donun içinde kalıyor maalesef ve onu da indirecek değilim amına koyayım.
"Benim... Salak ikiz kardeşlerimi biliyor musun, bilmiyorum. İşte onlardan birinin kesici silahlara, özellikle katanaya karşı bir manyaklığı var, ismi Naka. Üç sene önceydi. Bu salaklar artık nereden buldularsa, sanırım akademiden bulmuşlar, katana getirmişler eve. Ben de masum masum oturuyordum oturma odasında. Evin diğer fertleri terastalardı. Bu gerizekalılar sürekli götümün dibinde takılıyorlar, katanayla uğraşmak için de benim dibimi seçmişlerdi gene. Naka, öbür salak Miha'ya hava atmak için evirip çevirmeye başladı katanayı. Azarlayıp kovaladım ama..." Kaşlarımı çatıp ciddi bir ifade takındım. "Allahsız katana konmak için benim kasığımı seçti Nishi. İki santimetre daha aşağıya gelseydi hayatıma gerçek bir 'Kiyo' olarak devam edecektim belki de. ÇÜKÜM DÜŞECEKTİ ÇÜKÜM!" Sesim ağlamaklı bir hal aldı. "Nasıl kan kaybettim anlatamam. Anamgil yetişti, 'Gitti çocuğun çükü!!' diye ağlaşa ağlaşa ilk yardım falan yapıp hastaneye götürdüler beni. Onlar da bayağı korktular, düşünsene odaya giriyorsun çocuğun koltukta, kasığına katana saplanmış vaziyette duruyor. İşte o gün bugündür, sevmiyorum katanayı. Nasıl korktuysam o gün hala atlatamadım, hala tırsar, ayılır bayılırım gördükçe."
Derin bir nefes aldım. Bunu fazla kimseye anlatmamışımdır sanırım. Naka ve Miha'yı, olayı başkalarına anlatmaktan men etmiştim. Ablam gülerek konusunu açmaya kalkıştığında da ayakkabı fırlatır, ağlayarak kaçardım. Nishi'nin suratındaki sempati ifadesine bakarak rahatlamaya çalıştım ancak... Sempatiden çok daha garip bir ifadesi vardı. Böyle, gitmiş gözlerini devirmiş, pis pis sırıtıyor bir de. Eyvahlar olsun, bu ifadenin iki anlamı var; ya bir sapıklık peşinde, ya da dalga geçecek fobimle. İki türlü de çok kötü benim için! Konuyu değiştirmem lazım acele bir şekilde.
"ANAHTAR DEMİŞKEN! Ben de uzun zamandır sana yedek anahtar vermeyi düşünüyordum aslında!"
Künye İsim Shiomiya Kiyo Yaş16 CinsiyetErkek Element Suiton SeviyeC-Rank RütbeChuunin Alım Gücü2 -FAKİİİİİİİİEEERRRR!!/2 Kullanılabilir GP 32
Eksiklikler/Özürler Yok
Ekipman Matara, "Gama" (蜍) İçerisinde 3 suiton tekniğine yetecek su barındıran, sağlam sızdımaz matara. Ağırmış az. Geyikotu Özü, 50gr. Ufak çiziklere ve yanıklara iyi gelir. Koku Bombası (屁), İkili paket Bazı genjutsu tekniklerinden kurtulmak için özel olarak üretilen bu bombalar, haliyle ileri seviye teknikleri kıramazlar.
Suiton Jousui Ninja gerekli el mühürlerini yaptıktan sonra ellerini kirli bir su birikintisine değdirir. Elini kaldırdığı anda, su birikintisinden arıtılmış ve tamamen içilebilir bir su kütlesi, iki el ile tutulabilecek bir küre şeklinde kullanıcının elinde oluşur. Daha sonra teknik bozulmadan bu su bir matara veya kaba aktarılır. Bilinen tüm hastalık ve zehirler sudan bu yöntem ile ayrılabilir. Suiben Ninja oldukça kısa olan el mühürleri serisini Ushi mühründe bitirir. Mühürleri tamamlamasının ardından kullanıcı elini bir su kütlesinin içine sokar ve ardından suyun içinde avucunu yumruk haline getirecek şekilde sıkarak çeker. Bu sayede kullanıcı suyun içinden uzunluğu, kalınlığı, sağlamlığı chakrası ile oranlı olan bir kırbaç çıkarır. Bu kırbaç her ne kadar sudan oluşmuş olsa da hemen hemen katı bir cisim özelliği gösterir. Bu sayede hedefe fiziksel zarar verebileceği gibi onları bağlama gibi işlerde de bu kırbacı kullanabilir. Kizame no Jutsu Ninja el mühürlerini tamamladıktan sonra bir su kütlesine odaklanır. Odaklandığı su kütlesinden kabaca bir köpekbalığının başına benzer bir şey çıkar ve rakibi yakalamaya çalışır. Bir şekilde rakibi herhangi bir yerinden yakalarsa bırakmaz ve o su kütlesinin olduğu yerde tutar. Teknikten kurtulmak için aktif olarak köpekbalığı kütlesine zarar verip somutluğunu bozmak gerekir.Tekniğin ardından kullanılan su kütlesi kaybolur. Köpekbalığının ısırdığı yerler hasar alır. Niji no Jutsu Ninja el mühürlerini tamamladıktan sonra yere büyük miktarlarda su kusmaya başlar. Bu su, toprak tarafından zor emilir ve ninja tarafından diğer suiton teknikleri için kullanılmaya uygundur. Kullanıcı istediği kadar su kusabilir, ancak ne kadar çok su çıkarmaya çalışırsa o kadar çok süre geçer. Ortalama bir shinobi, 5 saniyede, bir kaç suiton tekniği için gerekli suyu ortama boşaltmış olur. Tekniğin bir diğer formu olarak da, kullanıcı ağzından hemen hemen bir gülle boyutunda bir su kütlesi fırlatır. Bu su kütlesi çarptığı duvar benzeri dikey yüzeylerde kalır ve kullanıcının diğer teknikleri için zemin oluşturur. Rakibe fırlatılırsa herhangi bir etki yaratmaz. Suijinheki Ninja kısa olan el mühürleri serisini Tora mühründe sonlandırır ve derin bir nefes alır. Bu aldığı nefesi hızla dışarıya veren kullanıcı yüksekliğini ve genişliğini harcadığı chakra ile oranlı olacak şekilde su kütlesi püskürtür. Bu su kütlesi özellikle defansif anlamda kullanıcı birçok ataktan koruyabilecek bir yapıya sahiptir. Kullanıcı etrafında su kütlesi olması halinde, bu su kütlesini kullanarak da adeta bir bariyer oluşturabilir. Bariyerin şekli tamamen kullanıcının kullanacağı chakra miktarı ve suyun yapısının el verdiği ölçüde her halde olabilecek niteliktedir. Takonagi no Jutsu Ninja ortalama bir el mührü dizisinin ardından ortamdaki suyu vücuduna çekmeye başlar. Su, kullanıcının sırtında 4 tane ahtapot kolu oluşturacak şekilde birikir. Bu kollar sert ve hızlıdır, kullanıcıya yakın dövüşte yardımcı olurlar. Çeşitli silahları tutabilir ve fırlatabilirler. Kullanıcı etrafında bir kalkan görevi görebilirler ve gelen saldırılara karşı tepki verebilirler. Eğer bir kol ağır hasar alırsa suya geri dönüşür, kolu tekrar yaratmak için ekstra chakra harcamak gerekir. Açık kaldığı sürece chakra yer. Tekniğin ardından kullanılan su kütlesi kaybolur. Bousen no Jutsu Kullanıcı kısa sayılabilecek bir el mühürü dizisinin ardından ağzından çok ince bir su kütlesi püskürtür. Bu kütle, aşırı derecede delici ve kesicidir. Kullanıcı tekniği istediği kadar açık tutabilir. Teknik 15 metreye kadar delici ve kesici özelliğini korur, daha uzak mesafelerde ise etkisini yavaş yavaş kaybeder. Teknik açık kaldığı sürece chakra yer. Ninpou Kuchiyose no Jutsu - Henüz hazır değil. Jinteki Mayu no Jutsu Kullanıcı kısa bir el mührü dizisinin ardından yatar pozisyona geçer ve tekniği aktifleştirir. Teknik, kişiyi siyah bir ipeksi doku ile sarar. Tamamen sarılan kullanıcı, içeriden dışarıyı görebilir, ancak dışarıdan içerisi görünmez. Kullanıcı dinlenmek veya uyumak için bu tekniği kullanabilir. Doku, yağmur suyunu geçirmez. Kullanıcı istediği zaman Kai mührü ile tekniği bozabilir, bu dokunun yokolmasına ve kullanıcının içinden çıkmasını sağlar. Doubutsuhen no Jutsu Kullanıcı ortalama bir el mührü dizisinin ardından yakındaki bir hayvan ile göz teması sağlar, ardından o hayvan ile konuşabilir hale gelir. Her bir hayvanın kendi kişiliği vardır ve kullanıcıya itaat etmek veya sordukları sorulara cevap vermek zorunda değildirler. Teknik 5 dakika kadar aktif kalır, ardından kullanıcıya uyguladığı stres yüzünden 15 dakika kadar tekrar kullanılamaz. Göz teması kurulan dışındaki başka bir hayvan ile konuşulamaz.
Shinshouki Stili, C-Rank Bu seviyede kullanıcı temel akrobasi bilgilerini öğrenir ve akrobatik hamleler yapabilmeye başlar. Bu hamleleri momentum kontrolü ile birleştirdiğinde çok büyük efor gerektiren akrobatik hamleleri çok az bir kayıpla uygular. Kullanıcının zıplayarak veya çevresel yükseklik farkını kullanarak yaptığı hamleler daha etkili ve daha az yorucu olur. Shinshouki Tekniği, Kage Buyou, C-Rank Kullanıcı, rakibi havaya fırlatmak için akrobatik bir tekme hamlesi kullanır. Bu özel hamle ile rakip 3 veya 4 metreye kadar havaya gönderilebilir. Ardından rakip kendi akrobatik yeteneğini kullanarak havaya zıplar ve havada rakibin hemen altında konuşlanır. Teknik burada son bulur, ancak kullanıcı bu noktadan sonra diğer Shinshouki Taijutsu tekniklerini kullanabilir veya havadaki korumasız rakibine beklemediği bir yerden saldırı yapabilir.
Kiyo anahtarı elimden almadı. Kafasını çevirdi başka yerlere falan baktı. "Kiyo..." dedim üstüne gider gibi. "Bir şey mi var?" Elim havada kaldı anahtar ile, bir süre boş boş dışarı baktı bizimki. Yüzü de bembeyaz olmuş nedense. Bir süre endişeli endişeli baktım yüzüne. O da fark etmiş olacak ki sonunda katana dedi. Katanayı sevmezmiş. Hm? Neden böyle bir bilgiye sahip değilim ben? Elimdeki anahtarlığa baktım boş boş. Abim katana kullanıcısıdır benim. Eskiden beri katanalara nasıl hayran olduğunu bilirim. Hatta evde birlikte olduğumuz zamanlarda o katanasına bakım yaparken izlerdim hep. Katanasına bu kadar özen göstermesine hep hayran kalırdım. Bazen bana da böyle özen gösterir mi diye düşünürdüm. Hiç bir zaman o katana gibi bir özen göstermedi bana. Belki de gösterdi ama o kadar iyiliğe körleştim ki, fark etmedim. Kiyo da neyse ki dedi, benimki küçükmüş dedi. Büyük olsaydı dedi, bayılırdım dedi. Büyük katana ne arasın bende zaten genjutsucu adamım. Yumruk bile atamıyorum katana mı taşıycam yanımda? Kiyo sanki katanadan bahsettiğini anlamamışım gibi katana yani diye belirtince kafamı kaldırıp kaşlarımı çattım. Neyim küçük olabilirdi ki? Büyük olsa Kiyo'nun bayılacağı... Ah, çüküm galiba. Küçük mü çüküm lan? Bence tam kıvamında.
Bu başladı eski anısını anlatmaya. Bu sırada da ayağa kalkıp tişörtünü kaldırdı. Göbeğinin altında yanlamasına bir çizgi... Neden kaplıcada dikkat etmemişim ki? Dudaklarına dalmış olmalıyım. Bunun ikiz kardeşlerini biliyorum tabi ki. İki tane yumurcak. Onlar da Kiyo gibi kız ismine sahip oğlanlar. Kiyo'nun iki kişiliği gibiler hatta bence. Bir tanesi Kiyo'nun düşüncesiz ve milleti rahatsız eden tarafı, diğeri de Kiyo'nun içindeki o durgun ve içli hali gibi. Tabi bunun nedeni Kiyo'yu örnek almalarıdır kanımca. İkisi de Kiyo'nun farklı yanlarını kişilik olarak kopyalamışlar gibi geliyor bana. Tabi ikisi de bu yanları iyice geliştirip amına koymuşlar durumun. Katana sallayıp Kiyo'nun çükünü çok hafif ıskalamak ne lan? Tabi millet çükün derdine düşmüş de, başka yerine gelse ölebilirdi bile. Tabi ki bu durum karşısında annelik taslayıp neden kendine dikkat etmiyorsun bu ne saçmalık diye girişecek bir kişiliğim var ama Kiyo önümde böyle tişörtünü kaldırmış duruyor. Teni beni çekiyor. Alttan bir yerler hareketleniyor derken, annelik falan kalmadı bende. Pis pis sırıtmaya başladım.
Ayağa kalktım Kiyo kendi dairesinin anahtarını bana vermekten bahsederken. Sonra da masanın etrafından dolaşıp biraz eğildim. İşaret parmağımı Kiyo'nun yarasının üstünden geçtikten sonra pantalonunun içine soktum. Ardından da tabi ki aşağı doğru bastırdım. Madem soyunuyorsun tam soyun yavrum. Yüzümdeki sırıtışı kaybetmeden "İstersen benim katanam seni bayıltacak mı bir bakalım?" dedim. Evet, iğrencim ama Kiyo'yu istiyorum lan. Bayadır böyle yakınlaşıyoruz ama hep bir sikler oluyor. Bu gün bir şey engelleyemez. Pantalonunu iyice aşağı indirip tişörtünü kaldırdığı için çıplak olan beline attım elimi ve kendime çektim çocuğu. Sırtı koluma değdiği an zaten direkt kalbim hızlı hızlı atmaya başladı. Dediğim gibi, bu çocuğun teni çekiyor beni direkt. Pantalonunu düşürme işini tamamlayan diğer elim ile de bacaklarını, göğsünü, kısacası tenine dokunabildiğim her yerini okşamaya başladım. Öpmemek için zor tutuyorum kendimi. Kaçmaya çalışıyor geri geri, ben de üstüne üstüne gidiyorum. Sonunda duvara geldikten sonra tabi kaçacak yeri kalmadı. Gözlerine bakıyorum dik dik. Bu sırada da vücudunu okşuyorum falan. "Ne yani, önümde böyle tenini göstereceksin ve mal gibi oturacak mıyım? Çok şey istiyorsun, Kiyo-chan." dedim hafiften kıkırdayarak. Bir anda Kiyo'yu bırakıp eğildim. Eğildim derken baya dizlerimin üstüne çöktüm. Çocuğun boxerının üstünden okşadım biraz, sonra tam boxerı indiriyordum ki kapı çaldı! Hay sokayım ama... Şöyle bir dönüp kapıya öldürücü bakış attım. Açmayacağım amına koyayım. Döndüm tekrar Kiyo'nunkine ve asıldım boxera. İnmiyor arkadaş. Kiyo tutmuş donu indirtmiyor. Kapıyı aç diyor. Böyle kaderin içine sıçayım ben.
Söylene söylene ayağa kalktım. Kiyo da hemen toparlanmaya çalıştı. Sinirli bir şekilde "Kim geldi?" diye bağırdım kapıya. Evet, kapıya atarlanıyorum. Dışarıdan acayip tanıdık bir ses geldi. "Kimidata geldiiii! Aç kapıyı Nishi sana haber getirdiiim!" diye mal mal bağırıyor. Geldiğin anın eline vereyim abi. Evet, abim Kimidata gelmiş. Göz ucu ile Kiyo'ya baktım toparlanmış mı diye. Evet toparlanmış. Açtım kapıyı. Bizim gerizekalı kapı açıldığı an abandı kapıya, kapı çat diye açılıp yandaki duvara çarptı gürültü ile. "Lan manyak, komşular kızacak!" diye hırladım buna. Ne bok yemiş dışarıda bilmiyorum ama katanasını çekmiş mal gibi takılıyor. Hemen atladı üstüme sarıldı. Katananın tutma yeri ile sırtıma vuruyor dostça güya. Ben de kalkmış bir yerlerim değmesin abime diye mal bir pozisyonda duruyorum. Beni bırakınca tabi içeriye baktı. "Oooo, yemeğe gelmişim! Kaynanam sevi- LAN! Shiomiya-kun! Oha, çok mu şanslıyım nedir?" Huysuz huysuz baktım Kiyo'ya. Ananı sikeyim, çocuk iyice kağıt kesilmiş. Lan? Katana lan! Bu malın elinde ta sikim kadar bi katana var. Tehehe. Neyse esprinin zamanı değil. Mal gibi savuruyor evde katanayı. Çocuğun korkusu var belli ki! Amına koyayım bir bu eksikti. "Abi..." dedim uyarmak için. Bizim mal dinlemiyor tabi. "Haberlerim senin de hakkında Shiomiya-kuuun!" diyerek çocuğun üstüne yürüyor. "Abi, elindekini soksan yerine diyorummm..." falan desem de dinlemiyor ki beni piç. Kiyo bayılmasa iyidir.
Hani kro olan bendim? "A-Anahtar..?" diye geveleyip dururken geldi üstüme üstüme, daha ne yapacağını çözemeden avuçladı benimkini bildiğin. Bir de üstüne "Bakalım benim katanam..." Diyor, "Seni bayıltacak mı?" Diyor. Oha amına koyayım, söylediği şeyin hayvanlığını geçtim, korktuğum bir şeyi erotikleştirmesi beni baştan çıkarmak yerine daha da tırstıracak bir şey, farkında değil sanırım. Tişörtü indirmeye çalışmıştım bunların olduğu saniyelik sürede ama, çoktan belimden yakalanmıştım bile. Boşta kalan ellerimle bir yandan pantolonumla uğraşan elini durdurmaya, bir yandan göğsünden ittirip kendimden uzaklaştırmaya çalışıyordum ama nafile. Sanki bütün gücüm çekilmiş, kedi gibi pısmış kalmışım gibi hissediyorum. Pantolonum yere düşünce, son çare olarak geri adımlar atmaya çalıştım kurtulmak için elinden, bir yandan da "B-Be-Bekle!" diye kekeliyordum. Hem pantolonun bileklerimde yürümemi engelliyor olması, hem de bir yandan Nishi ile ufak bir güreş yapıyor olmam derken, bir kaç adım attıktan sonra tökezledim. Neyse ki sırtımı duvara çarptım da yere Nishi ile birlikte yuvarlanarak ani sexs ortamı oluşturmadım. Duvara bu kadar yakın mıydık yahu?
Duvarla Nishi arasında sıkışıp kaldığımda ufak bir duraksama oldu boğuşmamızda. Daha doğrusu ben durdum, bir şeyler söylemek istercesine gözlerini gözlerime dikince kestim direnmeyi. Nishi hala sapık gibi mıncıklıyordu her tarafımı. Aptal bir fahişe olmamamı, tenimi gösterdiysem uslu uslu domalmam gerektiğini falan söyledi, klasik tecavüzcü mantığı işte. Tecavüz denemez aslında, lafın gelişi öyle söylüyorum. Bir ilişkimiz var ve her yakınlaşmamızda ileri aşamalara geçemeden ortamı bozan olaylar oluyor, haliyle en ufak şeyde azıtmamız normal sanırım. Ben Katana mevzusundan tırsmış bir de üstüne hazırlıksız yakalanmış olmasaydım, karşılık verirdim eminim. "B-ben yayay-yara fsahaka...-" diye son bir kaç şey daha saçmaladım oldukça cılız bir sesle ama tabii ki de işe yaramadı. Ellerini vücudumdan çekip önümde diz çökünce, "Kaderim buysa boyun eğerim!" diye düşünerek ellerimi yüzüme kapatıp kaderimi beklemeye başladım.
Sonra kapı çaldı. Ahahah! Benim de moda girdiğim bir vakit olsa çok pis küfreder, hatta canıma minnet gelen kişiyi "Sevişeceğim siktir git!" diye kovalardım. Kapının çalınmasından dolayı Nishi'nin dikkatinin dağılması ve çükümü bırakıp kapıya kafasını çevirmesi, bana dikkatimi toparlamam ve kendime gelmem için uygun anı yaratmıştı. Fırsatı bilip yapıştım fosforlu yeşil renkteki şapşal boxerıma, ciddi de bir ifade takındım. Ciddi bir ifade takındım çünkü Nishi'ye bakılırsa adam devam etmek istiyor, kapıyı açmaya yönelik bir harekette bulunmuyor. Kısa süre boxer yüzünden boğuştuk ama pes etti. Sikerim lan gücüm 8, kimin boxerını indiriyorsun sen? Bayağı söylene söylene kalktı kapıya, ben de o sırada kendimi yere atıp pantolonumu falan çektim. Ayağa kalkıp da toparlayabilirdim aslında ama geri adım atarken örümcek gibi dolandı pantolon ayağıma, dengemi kaybetmeme sebep olabilir. Bugün düşmemeli, bir yerleri kırmamalı ve kendimi yaralamamalıyım. Kapıyı açmadan önce beni kontrol etmek için bakınca, tripli bakışlarla "Hıh!" diyerek cevap verdim kendisine, masaya doğru ilerlerken. Abisi gelmiş bunun, hoşgelmiş. Ben de giderim büyük ihtimalle abisiyle azıcık lafladıktan sonra.
Kapı gürültüsüne kafamı çevirdiğimde, içeri giren dev bir Katana ile karşılaşmak tekrar şoka sürükledi beni maalesef. Şimdi hasta kardeşim Miha'nın, en ufak heyecan ve eforda nasıl hissettiğini anlıyorum kalbi yüzünden. Katana beni bir süre fark etmedi ama ben onu izlerken tiril tiril titremeye, kalbimin pıt pıt atan sesini kulaklarımda duymaya başlamıştım. Bağırıp kaçmak istiyorum ama zoraki geri bir iki adım atabildim sadece. Sonra katana beni fark etti iyi mi? Seçebildiğim kadarıyla katanayı tutan sahibine bakmaya çalışıyorum, cidden abisine de benziyor Nishi'nin aslında ama neden katana? Neden dev katana? Neden üstüme üstüme geliyor? Abisi çükümü mü kesecek? "Sen Kiyo'sun, Kiyo kal!" mı diyor acaba ismimdeki yanlış cinsiyetten bahsederek? "G-Ge-ge-gelme!" demeye çalıştım ama ağzımı oynatmakla yetindim. Sonra gözlerimle Nishi'yi buldum. Yalvaran, korku dolu gözlerle baktım ona katana iyice üstüme yardırmadan. Genelde bu bakışı attığımı pek görmez Nishi, atıyorsam kurtarılmak istediğimi kesin anlar zaten. Evet, şu an kurtarılmak istiyorum üstüme üstüme gelen katanadan. Nishi katanayı durdurmaya falan çalıştı ama ben kendimi, arkamdaki yemek masasının üstüne gürültülü bir şekilde bayılarak kurtarmayı tercih ettim ne yazık ki. Kanımın daha fazla çekilmesine dayanamazdım. O kan zaten az önce, gitmemesi gereken yerlere pompalandı yeterince.
Karanlık yerini yavaştan aydınlığa bırakmaya başladığında, yumuşak bir zeminde buldum kendimi. Burnuma da çok sevdiğim nane kokusu geliyordu. Görüşüm tam net değildi başlarda ama yanağımda keskin bir acı hissedince istemsiz bir şekilde sıçrayıp daha net görmeye başladım. Tepemde Nishi'nin kafası, kaşları çatık bir vaziyette suratımla ilgileniyor. Yattığım yumuşak zemin ise onun oturma odasındaki koltuğu, başımı da dizlerine almış. Nane kokusuna bakılırsa gene Nane Likörü ile ayıltmaya çalıştı beni, illa o likör tenime temas edecek değil mi? Sapık herif. Yanağımdaki keskin acıya bakılırsa da, gene bir yerlerimi yaralamıştım ve kolonya+pamuk ikilisi ile girişmişti suratıma. Ninja adam evinde batikon bulundurur, kolonya ne, fakir misin? Olanları hatırlayabildiğime göre çok baygın kalmamıştım sanırım, zaten korkudan bayılırsam öyle saatlerce baygın kalamıyorum Muhtemelen iki üç dakika geçmiştir en fazla. Yavaştan toparlanıp kalktım dizlerinden ve oturur pozisyon aldım. Almamla da yere diz çökmüş dibimde beni izlemekte olan abisini gördüm Nishi'nin. Tırstım biraz başta ama tekrar dev katana göremeyince derin bir nefes aldım. "İ-İşte... Bu yüzden şakası bile k-kötü..." Dedim cılız bir sesle, kafamı ikisinden de başka yöne çevirmeye çalışarak. Kafamı çevirdiğim yerde aksi gibi mahvettiğim yemek masasını görünce bir elimle yüzümü kapatmak zorunda kaldım, kendimden utandığımı belirtmek için. "Offf, özür dilerim!" Diye de inledim. Hani bugün bir yerlere düşmeyecek, gene kendimi yaralamayacaktım? Gittim masanın üstüne bayıldım iyi mi? Hem de abisi de izliyorken. Sahi, abisi neden gelmişti acaba?
Künye İsim Shiomiya Kiyo Yaş16 CinsiyetErkek Element Suiton SeviyeC-Rank RütbeChuunin Alım Gücü2 -FAKİİİİİİİİEEERRRR!!/2 Kullanılabilir GP 32
Eksiklikler/Özürler Yok
Ekipman Matara, "Gama" (蜍) İçerisinde 3 suiton tekniğine yetecek su barındıran, sağlam sızdımaz matara. Ağırmış az. Geyikotu Özü, 50gr. Ufak çiziklere ve yanıklara iyi gelir. Koku Bombası (屁), İkili paket Bazı genjutsu tekniklerinden kurtulmak için özel olarak üretilen bu bombalar, haliyle ileri seviye teknikleri kıramazlar.
Suiton Jousui Ninja gerekli el mühürlerini yaptıktan sonra ellerini kirli bir su birikintisine değdirir. Elini kaldırdığı anda, su birikintisinden arıtılmış ve tamamen içilebilir bir su kütlesi, iki el ile tutulabilecek bir küre şeklinde kullanıcının elinde oluşur. Daha sonra teknik bozulmadan bu su bir matara veya kaba aktarılır. Bilinen tüm hastalık ve zehirler sudan bu yöntem ile ayrılabilir. Suiben Ninja oldukça kısa olan el mühürleri serisini Ushi mühründe bitirir. Mühürleri tamamlamasının ardından kullanıcı elini bir su kütlesinin içine sokar ve ardından suyun içinde avucunu yumruk haline getirecek şekilde sıkarak çeker. Bu sayede kullanıcı suyun içinden uzunluğu, kalınlığı, sağlamlığı chakrası ile oranlı olan bir kırbaç çıkarır. Bu kırbaç her ne kadar sudan oluşmuş olsa da hemen hemen katı bir cisim özelliği gösterir. Bu sayede hedefe fiziksel zarar verebileceği gibi onları bağlama gibi işlerde de bu kırbacı kullanabilir. Kizame no Jutsu Ninja el mühürlerini tamamladıktan sonra bir su kütlesine odaklanır. Odaklandığı su kütlesinden kabaca bir köpekbalığının başına benzer bir şey çıkar ve rakibi yakalamaya çalışır. Bir şekilde rakibi herhangi bir yerinden yakalarsa bırakmaz ve o su kütlesinin olduğu yerde tutar. Teknikten kurtulmak için aktif olarak köpekbalığı kütlesine zarar verip somutluğunu bozmak gerekir.Tekniğin ardından kullanılan su kütlesi kaybolur. Köpekbalığının ısırdığı yerler hasar alır. Niji no Jutsu Ninja el mühürlerini tamamladıktan sonra yere büyük miktarlarda su kusmaya başlar. Bu su, toprak tarafından zor emilir ve ninja tarafından diğer suiton teknikleri için kullanılmaya uygundur. Kullanıcı istediği kadar su kusabilir, ancak ne kadar çok su çıkarmaya çalışırsa o kadar çok süre geçer. Ortalama bir shinobi, 5 saniyede, bir kaç suiton tekniği için gerekli suyu ortama boşaltmış olur. Tekniğin bir diğer formu olarak da, kullanıcı ağzından hemen hemen bir gülle boyutunda bir su kütlesi fırlatır. Bu su kütlesi çarptığı duvar benzeri dikey yüzeylerde kalır ve kullanıcının diğer teknikleri için zemin oluşturur. Rakibe fırlatılırsa herhangi bir etki yaratmaz. Suijinheki Ninja kısa olan el mühürleri serisini Tora mühründe sonlandırır ve derin bir nefes alır. Bu aldığı nefesi hızla dışarıya veren kullanıcı yüksekliğini ve genişliğini harcadığı chakra ile oranlı olacak şekilde su kütlesi püskürtür. Bu su kütlesi özellikle defansif anlamda kullanıcı birçok ataktan koruyabilecek bir yapıya sahiptir. Kullanıcı etrafında su kütlesi olması halinde, bu su kütlesini kullanarak da adeta bir bariyer oluşturabilir. Bariyerin şekli tamamen kullanıcının kullanacağı chakra miktarı ve suyun yapısının el verdiği ölçüde her halde olabilecek niteliktedir. Takonagi no Jutsu Ninja ortalama bir el mührü dizisinin ardından ortamdaki suyu vücuduna çekmeye başlar. Su, kullanıcının sırtında 4 tane ahtapot kolu oluşturacak şekilde birikir. Bu kollar sert ve hızlıdır, kullanıcıya yakın dövüşte yardımcı olurlar. Çeşitli silahları tutabilir ve fırlatabilirler. Kullanıcı etrafında bir kalkan görevi görebilirler ve gelen saldırılara karşı tepki verebilirler. Eğer bir kol ağır hasar alırsa suya geri dönüşür, kolu tekrar yaratmak için ekstra chakra harcamak gerekir. Açık kaldığı sürece chakra yer. Tekniğin ardından kullanılan su kütlesi kaybolur. Bousen no Jutsu Kullanıcı kısa sayılabilecek bir el mühürü dizisinin ardından ağzından çok ince bir su kütlesi püskürtür. Bu kütle, aşırı derecede delici ve kesicidir. Kullanıcı tekniği istediği kadar açık tutabilir. Teknik 15 metreye kadar delici ve kesici özelliğini korur, daha uzak mesafelerde ise etkisini yavaş yavaş kaybeder. Teknik açık kaldığı sürece chakra yer. Ninpou Kuchiyose no Jutsu - Henüz hazır değil. Jinteki Mayu no Jutsu Kullanıcı kısa bir el mührü dizisinin ardından yatar pozisyona geçer ve tekniği aktifleştirir. Teknik, kişiyi siyah bir ipeksi doku ile sarar. Tamamen sarılan kullanıcı, içeriden dışarıyı görebilir, ancak dışarıdan içerisi görünmez. Kullanıcı dinlenmek veya uyumak için bu tekniği kullanabilir. Doku, yağmur suyunu geçirmez. Kullanıcı istediği zaman Kai mührü ile tekniği bozabilir, bu dokunun yokolmasına ve kullanıcının içinden çıkmasını sağlar. Doubutsuhen no Jutsu Kullanıcı ortalama bir el mührü dizisinin ardından yakındaki bir hayvan ile göz teması sağlar, ardından o hayvan ile konuşabilir hale gelir. Her bir hayvanın kendi kişiliği vardır ve kullanıcıya itaat etmek veya sordukları sorulara cevap vermek zorunda değildirler. Teknik 5 dakika kadar aktif kalır, ardından kullanıcıya uyguladığı stres yüzünden 15 dakika kadar tekrar kullanılamaz. Göz teması kurulan dışındaki başka bir hayvan ile konuşulamaz.
Shinshouki Stili, C-Rank Bu seviyede kullanıcı temel akrobasi bilgilerini öğrenir ve akrobatik hamleler yapabilmeye başlar. Bu hamleleri momentum kontrolü ile birleştirdiğinde çok büyük efor gerektiren akrobatik hamleleri çok az bir kayıpla uygular. Kullanıcının zıplayarak veya çevresel yükseklik farkını kullanarak yaptığı hamleler daha etkili ve daha az yorucu olur. Shinshouki Tekniği, Kage Buyou, C-Rank Kullanıcı, rakibi havaya fırlatmak için akrobatik bir tekme hamlesi kullanır. Bu özel hamle ile rakip 3 veya 4 metreye kadar havaya gönderilebilir. Ardından rakip kendi akrobatik yeteneğini kullanarak havaya zıplar ve havada rakibin hemen altında konuşlanır. Teknik burada son bulur, ancak kullanıcı bu noktadan sonra diğer Shinshouki Taijutsu tekniklerini kullanabilir veya havadaki korumasız rakibine beklemediği bir yerden saldırı yapabilir.
"Shiomiya-kun? İyi misin?" Abim Kiyo'da bir şeylerin ters gittiğini anlamıştı belli ki. Ben de dönüp Kiyo ile göz göze geldim. Göz bebekleri kocaman olmuş, kaşları kalkmış. Tam bir sevimli olmuş bakıyor bana. Kurtar beni diyor. Katana'yı götüme sokacak diyor! 1 ya da 2 saniye onun bu sevimli haline baktım. Tabi içimde bir yerlerde her şeyi siktir edip çocuğu tecavüz etmemi söyleyen sesler olsa da kendimi tuttum. Abime dönüp "ABİ YETER KORKUYOR ÇOCUK İŞTE!" diye anırarak katanayı tutan eline zıpladım. Abim benden de uzun boyludur. Katanayı tutan koluna zıplayıp asıldım indirsin diye. "Benden mi korkuyor lan?" dedi. Belli ki hiç bir sikim anlamadı olaydan. Bu sırada da Kiyo çat diye bayılmasın mı? "Yuh ebeninki..." "Lan! Bayıldı bebe iyi mi?" diyerek koştum hemen yanına. Masanın üstüne bayılıp masa ile birlikte tüm tabak çanağı da kırdı bu doğal olarak. "Ne yaptım ki ben?" Bu mal hala bir bok anlamamış. "Geçen görüştüğümüzde böyle tepki vermemişti." diyor embesil embesil. Kiyo'yu kucaklayıp koltuğa götürdüm. Kırılan tabak çanak yüzüne girmiş gene bir yerleri kanıyordu. Sürekli yaralanıyor bu. O değil de, benim eve geldiğinde mutlaka bir şey kırıyor. İlk defa kendisine de zarar verdi sanırım. "NİYE KORKUYOR BENDEN?!" Herif salonun ortasında duruyor mal gibi. Kaldırdım kafamı "Sok şu katanayı yerine amına koyayım ya." dedim el kol hareketleri ile. Ben böyle diyince şaşkın şaşkın elindeki katanaya baktı. "Aaa, kınına sokmamışım lan, teheheh..." diyerek soktu kılıcı kabına. "Arada oluyor böyle ya. Unutuyorum elimde olduğunu. Katanadan mı korkuyormuş bu?" Kafamı olumlu şekilde salladım. "Erkek adam katanadan korkar mıymış be!" dedi özürlü gibi. Sonra gözleri kocaman açıldı. "Öhm, yani... Erkek adam derken..." Aklına gay olduğumuz geldi sanırım. "Ne diyorsun ya? Erkek değil miyiz biz de?" "Yok lan öyle demek istemedim." Kafasını önüne eğdi. "Ben hiç gay tanımıyorum Nishi. Nasıl davranacağımı bilmiyom." "Herkese davrandığın gibi işte... Neyse nasıl ayıltıcaz bunu biz?"
Şu 5 dakika içinde abi kardeş dünyanın en cahil medic-ninleri olarak türlü türlü kararlar aldık. İlk olarak abim direkt alkol dökelim dedi. Ben de ilk Kiyo'nun bayıldığı gün alkol bocalamıştım kafasına. Genetik sanırım. Bilmiş bilmiş alkolün ayıltmadığını, daha kötü yaptığını falan söyledim. En son yemek yediğimizde Kiyo söylemişti. Yoksa ateşin çıkması ile mi ilgiliydi o? "Eee, başka planın var mı? " dedi düşünceli bir şekilde. Bir süre bakıştık. "Çikolata yedirelim?" Abimin gözleri parladı hemen. "OHA EVET! ANNEM BİZE YEDİRİRDİ!" "EVET!" Koştum mutfağa, yeni aldığım çikolata barlarından birini kaptığım gibi Kiyo'nun başına koştum. Abim de yere oturmuş bekliyordu. Mükemmel bir medic-nin olarak elimden aldı çikolatayı. Küçük bir parça kırdı. Sonra da baygın Kiyo'nun ağzına doğru bastırdı. Tabi çocuk baygın. Ağzı da kapalı. Bol bol çikolata batırdı dudaklarına 1 dakika kadar. Oldukça ciddi bir şekilde bekliyoruz biz de. En sonunda abim bana döndü. "İşe yaramıyor galiba." dedi dahi herif. "Hadi ya?" dedim dalga geçer gibi. "Lan ne taşak geçiyorsun? Sanki sen de çok bilgilisin bu konuda. Hadi alkol dökelim amına koyayım. Kolanyan var mı, yaraları temizleriz." "Olması lazım." Bir koşu gidip nane likörünü, kolanyağı ve biraz da pamuk aldım. Abim Kiyo'nun başını kaldırdı oturayım diye. Oturunca da başını dizime yatırdı tekrardan. Ben kolonyalı pamuk ile yaraları temizlemeye başlarken abim de likörü koklattı Kiyo'ya. İlginçtir ki, Kiyo uyandı. Abimden "Hani işe yaramıyordu?" bakışları yedim. Karşılık olarak da "Bana öyle dendi." şeklinde omuz silktim. Kiyo uyandığında tabi ki ilk olarak katana aradı. Neyse ki abim gidip içeri koymuştu katanasını. Masayı kırdığı için özür diledi sonra da. "Önemli olmadığını biliyorsun." dedim bayık bir şekilde. Çocuğun omzundan tutup tekrar yatırdım dizime. "Sen yüzündeki yaraları düşün."
Ben devam ettim pamukla yaraları temizlemeye. Boynu falan kanıyor ama neyse ki o kadar derin değiller. Abim elindeki likörü kafasına dikti bu sırada. Sonra da "Eee, nedenmiş bu katana fobisi bakalım?" dedi gülümseyerek. "Kiyo'nun ikiz kardeşleri az kalsın Kiyo'yu yaralıyormuş küçükken. O zamandan beri sevmezmiş." diye anlattım olayı çük olayına girmeden. Abim kaşlarını kaldırdı "Görevlerde yep yaralanıyoruz Shiomiya-kun. Öyle olsa tüm silahlardan korkardık. Yenmen lazım bu fobini. Ha... İkiz kardeş mi dediniz?" Abimin tekrar gözleri parladı. Ayağa kalktı sanki bir anons yapacakmış gibi. Ellerini beline koyup göğsünü çıkardı gururla. "Bir kaç ay önce bir genin takımı alacağımı söylemiştim Nishi hatırlıyor musun?" Kafamı salladım hatırladığımı belirtmek için. "Geçen gün seçimler yapıldı. Genellikle rastgele yapılsa da, tabi ki istediğiniz öğrencileri seçmek gibi bir şansınız var. Ben de takımımda bir medic-nin olsun istiyordum. Genin medic-ninleri araştırdığımda Shiomiya-kun, kardeşin Miharu'nun gerçekten yüksek bir potansiyeli olduğunu gördüm. Girdiği testlerde iyileştirme konusunda çok yüksek puanlar almış. Tek kötü yanı taijutsu konusunda bir o kadar zayıf olmasıydı. Sanırım kalbinde bir problemi var. Tabi bu durumu da Miharu ile paket olarak gelen Nakashima tamamlıyordu. İkizleri çoğunlukla aynı takıma veriyorlar. Takımımda bulunan nintaijutsu eğilimli genini Nakashima ile değiştirdim ben de. Nakashima'nın notları o kadar yüksek değildi. Fakat içindeki chakra potansiyeli, yüksek hareket kabiliyeti ve kesici silahlara karşı olan eğilimi azımsanacak gibi değildi. Hatta onu benim genin halime benzetmeden edemedim. Yani anlayacağınız, ikisini de takımıma aldım. Artık onların sensei'si oluyorum. Bir de yanlarına genjutsuya yatkın bir kız geldi. İki hafta sonra tanışma yapacağız."
Nishi omuzlarımdan tutup geri dizine yatırınca ses etmedim, ancak utanmadım da değil. Tamam abisi homoseksüel olduğumuzu falan biliyor da, olmasak bile, yani ben bir kızın dizine yatıyor olsam bile rahatsız olurdum sanırım. Abilerin önünde böyle laubali olunmamalı bence. Abisi, fobim hakkında konuşurken Nishi kolonyalı pamuk ile yüzümdeki yaralarla ilgilenmeye devam etti. Bir yandan da benim yerime korkumun kaynağını açıkladı, çüke değinmeden. Çük konusunun aramızda kalmasını istediğimi anladığına sevindim doğrusu. "Farkındayım, atlatmalıyım bu durumu haklısınız. Aslında epeydir karşıma katana da çıkmıyordu, önemsemedim biraz. Abimle konuşaymalıyım, kimden yardım alacağımı bilir eminim." Dedim sakin bir sesle. Sonra abisi birden kalkıp ikiz kardeşlerimden bahsederek saçma salak koltuklarını kabarttı, kendi kendine bir havalara girdi böyle. Tek kaşım havada izledim onu Nishi'nin dizlerinden. Söylediklerine de pür dikkat kesildim.
Eyvahlar olsun, tesadüfler üst üste geliyor bugün sanırım. İkiz kardeşlerim Nishi'nin abisinin takımına mı verilmiş? "Büyük dert almışsınız kendinize Shiki-san!" dedim cırlayarak. "Shiki-san" deyince hem bir garip hissettim, hem de Nishi üstüne alınarak "Hı?"yaptı. "Sana demedim." Dedim hala tek kaşım havadayken. Abisi de karşımızdaki koltuğa oturup, bayağı erkeksi ve karizma bir şekilde bacak bacak üstüne atarken "Kimidata." dedi. Kafamı tekrar ona çevirip yüzüm parlamış bir şekilde sırıttım, "Kimidata-san!" ve anladığımı belirtircesine kafamı salladım.
Belli ki ikisi hakkında benden tüyo almak gibi bir amacı da var, olmasa bile bir kaç tüyo vermeliyim sanırım. İkiz kardeşlerim baş edilmesi kolay tipler değil maalesef. Kimidata-san sabırlı bir insan gibi dursa da ikizler onu bile çıldırtabilirler. O anlatırken aralarda açıklamalar yaptım ben de ufak ufak; "Miha'da doğumsal kalp yetmezliği var evet, ama iyi idare ediyor durumunu. Zaten hem abimden özenerek hem de durumuna en uygun iş olduğu için medikali tercih etti. Bu arada aklınızda olsun, fazla hareket çarpıntısını tetikliyor ama bazen çok çok stres yaparsa hafif çarpıntı geçirebilir, ilk medikal sınavında öyle olmuştu sanırım. Yanında sarı kantaron taşır her zaman, çarpıntısına iyi geliyor. Benim gibi çay manyağı diyebilirim." Kardeşlerimden Miharu ve Nakashima diye bahsedince garipsedim doğrusu. Benim salak kardeşlerim isimleriyle benim kadar barışık değil maalesef, Miharu kendini Ganta, Nakashima da Akira diye tanıtır genelde. Kimidata-san yemez bu numarayı. Hiç olmadı kendilerine Miha ve Naka diye hitap etmesi için zorlarlar bu adamı eminim. "Şey... Tam isimleriyle hitap edilmesini pek sevmez o salaklar. Bence siz Naka ve Miha olarak çağırın onları, arada kendilerini yanlış tanıtırlarsa garipsemeyin!" dedim mahcup bir şekilde gülümseyerek. Kalksam mı acaba Nishi'nin dizinden? Gerçi o utanç duygusu da gitti, hem sıcacık da... Kalkmayacağım sanırım.
"Of.. Takımda kız mı var? Tamam genin takımlarında kız olması her zaman iç açıcı olmuştur da, o ikisinin, özellikle Naka'nın full erkek bir takımda olması daha iyi olurdu. O salak benden de hareketli, benim gibi akrobasiye yönelseydi benim yapamadığım hareketleri yapabilirdi o yaşında eminim, ama kesici alet çılgınlığı daha ağır bastı. Naka kızı eminim çıldırtacaktır. Garip de bir huyu var çünkü... Durup dururken soyunmaya başlıyor. Bir kere yemekte babamla tartışırken soyunmaya başladı, o günden kalma yarası hala sırtındadır. Akademi giriş töreninde de soyunuyordu az daha, zor tuttuk. Abim strese bağlı istemsiz bir hareket olabileceğini söylemişti ama stresli durumlarda değil, olur olmadık yerlerde piçliğine soyunuyor bence, neden yapıyor bilmiyoruz. Abim medikaldir bu arada, zırt pırt abim diyorum diye merak ederseniz." Nishi'nin dizinde iyiden iyiye yayıldım, hatta sırt üstü yatar pozisyonumu Kimidata-san'ı daha rahat görmek için hafif yan yatar bir pozisyona çevirdim. Nishi hala elinde pamukla yaralarıma bastırıyordu. Bir pamuk kirlendikten sonra, temiz bir parça daha koparıp yeniden temizleme işlemine başlıyordu. Aslında yaralarımın erken kapanıyor olması gerekir zaten kansız olduğum için ama sürekli konuşuyor olmak tekrar sızıntıya sebep oluyor olmalıydı. Kolonya canımı epey yaksa da ses çıkarmıyordum. Anamdan emdiğim süte wasabi katmış hırçın Ishigakure bebesiyim lan ben, kolonyaya mı ses çıkaracağım?
"Miha sakin görünse de Naka ile birlikteyken o da çıldırıyor. Naka'yı dövmeyeyim diye çok suçunu üstlenmiştir. Ben kalp hastası falan dinlemeden, çok olmasa da onu da pataklardım. Çok sinirlendiysem suçu üstlenmek yerine beni etkisiz hale getirmeyi de tercih ederdi. Bir kere çok iyi hatırlıyorum da... Yemekte şu k-katana mevzusunu açıp... Beni çıldırtmışlardı. Babam mı var dinlemeden üstlerine yürüdüm diye, Miha tırsıp hiç beklemediğim anda çorba kasesini suratıma geçirmişti. Sonuç olarak ben silkelenip kendime gelene kadar kaçıp gittiler, yemekte olay çıkardım diye de babamdan dayağı yiyen ben oldum. Üç gün görmedik onları, sanırım anneannemde kaldılar." Kafamı çevirip gülümser bir şekilde Nishi'ye baktım. Elinde hala pamuk, sakin sakin beni dinliyordu. "O ikisi ben gittiğimden beri benim dayak rekorumu geçmişlerdir eminim..." dedim mırıldanır bir şekilde, daha çok Nishi'ye söylediğim bir şeydi bu. Tekrar kafamı abisine çevirdim.
"Düşünüyorum da... O iki salağın arasındaki dayanışma, ben ve Nishi arasındaki çalışma stiline benziyor biraz. Biri oyalıyor, öbürü indiriyor. Biz de görevlerde Nishi ile genelde böyle çalışıyoruz. Tabii Miha genjutsu bilmiyor Nishi gibi, o yüzden bu dayanışmaları yaramazlıkta geçerli, görevlerde ne yaparlar bilemiyorum. Zaten Miha hem medikal olduğu, hem de hasta olduğu için düşmanı oyalayacak kadar ön saflara giremez. Yine de kesin konuşmayayım, birbirlerini korumak için her şeyi yapabilirler. Zaten aynı takıma düşmeselerdi shinobiliği bile bırakırlardı eminim." Duraksadım bir süre. Kimidata-san Naka'yı kendi çocukluğuna benzetmişti, Miha'dan bahsediş şekline bakılırsa da ona da sempati beslemiş olmalıydı. Ben ne kadar uğraşsam da, inatla Naka yerine Kyou'yu kendime benzetiyorum hep. Sanırım sebebi, ben ve Kyou'nun genel anlamda tüm insanlardan nefret eden asi pislikler olması iken Naka'nın ise aksine hiç mutsuz olmayan mal bir bebe olması. Hele Miha? Hasta olmasına rağmen o şerefsizin de sebepsiz bir mutluluğu var. Üstüne üstlük, benim Nishi ile olan güven duyguma, Naka faktörü yüzünden doğuştan sahip olması, kıskanmama bile sebep oluyor onu.
"Umarım başınızı ağrıtmazlar Kimidata-san! İyi niyetinizi suistimal etmeye çalışırlarsa şiddetten çekinmeyin, gerekirse bana gönderin ben döveyim. Yani, babamın dövmesinden iyidir sanırım. Sadece dövmek değil, konuşurum bile. O ikisine söz geçiremedik biz hiç bir zaman. Zaten harika bir abi olmadığım düşünülürse benim bir şey yapabilmem mümkün değildi zaten. Ama shinobilik söz konusu burada, ben onların yaşında çoktan Chuunin olmuştum, sorumluluk sahibi olup işin ciddiyetini kavramaları için çaba gösterebilirim!"
Künye İsim Shiomiya Kiyo Yaş16 CinsiyetErkek Element Suiton SeviyeC-Rank RütbeChuunin Alım Gücü2 -FAKİİİİİİİİEEERRRR!!/2 Kullanılabilir GP 32
Eksiklikler/Özürler Yok
Ekipman Matara, "Gama" (蜍) İçerisinde 3 suiton tekniğine yetecek su barındıran, sağlam sızdımaz matara. Ağırmış az. Geyikotu Özü, 50gr. Ufak çiziklere ve yanıklara iyi gelir. Koku Bombası (屁), İkili paket Bazı genjutsu tekniklerinden kurtulmak için özel olarak üretilen bu bombalar, haliyle ileri seviye teknikleri kıramazlar.
Suiton Jousui Ninja gerekli el mühürlerini yaptıktan sonra ellerini kirli bir su birikintisine değdirir. Elini kaldırdığı anda, su birikintisinden arıtılmış ve tamamen içilebilir bir su kütlesi, iki el ile tutulabilecek bir küre şeklinde kullanıcının elinde oluşur. Daha sonra teknik bozulmadan bu su bir matara veya kaba aktarılır. Bilinen tüm hastalık ve zehirler sudan bu yöntem ile ayrılabilir. Suiben Ninja oldukça kısa olan el mühürleri serisini Ushi mühründe bitirir. Mühürleri tamamlamasının ardından kullanıcı elini bir su kütlesinin içine sokar ve ardından suyun içinde avucunu yumruk haline getirecek şekilde sıkarak çeker. Bu sayede kullanıcı suyun içinden uzunluğu, kalınlığı, sağlamlığı chakrası ile oranlı olan bir kırbaç çıkarır. Bu kırbaç her ne kadar sudan oluşmuş olsa da hemen hemen katı bir cisim özelliği gösterir. Bu sayede hedefe fiziksel zarar verebileceği gibi onları bağlama gibi işlerde de bu kırbacı kullanabilir. Kizame no Jutsu Ninja el mühürlerini tamamladıktan sonra bir su kütlesine odaklanır. Odaklandığı su kütlesinden kabaca bir köpekbalığının başına benzer bir şey çıkar ve rakibi yakalamaya çalışır. Bir şekilde rakibi herhangi bir yerinden yakalarsa bırakmaz ve o su kütlesinin olduğu yerde tutar. Teknikten kurtulmak için aktif olarak köpekbalığı kütlesine zarar verip somutluğunu bozmak gerekir.Tekniğin ardından kullanılan su kütlesi kaybolur. Köpekbalığının ısırdığı yerler hasar alır. Niji no Jutsu Ninja el mühürlerini tamamladıktan sonra yere büyük miktarlarda su kusmaya başlar. Bu su, toprak tarafından zor emilir ve ninja tarafından diğer suiton teknikleri için kullanılmaya uygundur. Kullanıcı istediği kadar su kusabilir, ancak ne kadar çok su çıkarmaya çalışırsa o kadar çok süre geçer. Ortalama bir shinobi, 5 saniyede, bir kaç suiton tekniği için gerekli suyu ortama boşaltmış olur. Tekniğin bir diğer formu olarak da, kullanıcı ağzından hemen hemen bir gülle boyutunda bir su kütlesi fırlatır. Bu su kütlesi çarptığı duvar benzeri dikey yüzeylerde kalır ve kullanıcının diğer teknikleri için zemin oluşturur. Rakibe fırlatılırsa herhangi bir etki yaratmaz. Suijinheki Ninja kısa olan el mühürleri serisini Tora mühründe sonlandırır ve derin bir nefes alır. Bu aldığı nefesi hızla dışarıya veren kullanıcı yüksekliğini ve genişliğini harcadığı chakra ile oranlı olacak şekilde su kütlesi püskürtür. Bu su kütlesi özellikle defansif anlamda kullanıcı birçok ataktan koruyabilecek bir yapıya sahiptir. Kullanıcı etrafında su kütlesi olması halinde, bu su kütlesini kullanarak da adeta bir bariyer oluşturabilir. Bariyerin şekli tamamen kullanıcının kullanacağı chakra miktarı ve suyun yapısının el verdiği ölçüde her halde olabilecek niteliktedir. Takonagi no Jutsu Ninja ortalama bir el mührü dizisinin ardından ortamdaki suyu vücuduna çekmeye başlar. Su, kullanıcının sırtında 4 tane ahtapot kolu oluşturacak şekilde birikir. Bu kollar sert ve hızlıdır, kullanıcıya yakın dövüşte yardımcı olurlar. Çeşitli silahları tutabilir ve fırlatabilirler. Kullanıcı etrafında bir kalkan görevi görebilirler ve gelen saldırılara karşı tepki verebilirler. Eğer bir kol ağır hasar alırsa suya geri dönüşür, kolu tekrar yaratmak için ekstra chakra harcamak gerekir. Açık kaldığı sürece chakra yer. Tekniğin ardından kullanılan su kütlesi kaybolur. Bousen no Jutsu Kullanıcı kısa sayılabilecek bir el mühürü dizisinin ardından ağzından çok ince bir su kütlesi püskürtür. Bu kütle, aşırı derecede delici ve kesicidir. Kullanıcı tekniği istediği kadar açık tutabilir. Teknik 15 metreye kadar delici ve kesici özelliğini korur, daha uzak mesafelerde ise etkisini yavaş yavaş kaybeder. Teknik açık kaldığı sürece chakra yer. Ninpou Kuchiyose no Jutsu - Henüz hazır değil. Jinteki Mayu no Jutsu Kullanıcı kısa bir el mührü dizisinin ardından yatar pozisyona geçer ve tekniği aktifleştirir. Teknik, kişiyi siyah bir ipeksi doku ile sarar. Tamamen sarılan kullanıcı, içeriden dışarıyı görebilir, ancak dışarıdan içerisi görünmez. Kullanıcı dinlenmek veya uyumak için bu tekniği kullanabilir. Doku, yağmur suyunu geçirmez. Kullanıcı istediği zaman Kai mührü ile tekniği bozabilir, bu dokunun yokolmasına ve kullanıcının içinden çıkmasını sağlar. Doubutsuhen no Jutsu Kullanıcı ortalama bir el mührü dizisinin ardından yakındaki bir hayvan ile göz teması sağlar, ardından o hayvan ile konuşabilir hale gelir. Her bir hayvanın kendi kişiliği vardır ve kullanıcıya itaat etmek veya sordukları sorulara cevap vermek zorunda değildirler. Teknik 5 dakika kadar aktif kalır, ardından kullanıcıya uyguladığı stres yüzünden 15 dakika kadar tekrar kullanılamaz. Göz teması kurulan dışındaki başka bir hayvan ile konuşulamaz.
Shinshouki Stili, C-Rank Bu seviyede kullanıcı temel akrobasi bilgilerini öğrenir ve akrobatik hamleler yapabilmeye başlar. Bu hamleleri momentum kontrolü ile birleştirdiğinde çok büyük efor gerektiren akrobatik hamleleri çok az bir kayıpla uygular. Kullanıcının zıplayarak veya çevresel yükseklik farkını kullanarak yaptığı hamleler daha etkili ve daha az yorucu olur. Shinshouki Tekniği, Kage Buyou, C-Rank Kullanıcı, rakibi havaya fırlatmak için akrobatik bir tekme hamlesi kullanır. Bu özel hamle ile rakip 3 veya 4 metreye kadar havaya gönderilebilir. Ardından rakip kendi akrobatik yeteneğini kullanarak havaya zıplar ve havada rakibin hemen altında konuşlanır. Teknik burada son bulur, ancak kullanıcı bu noktadan sonra diğer Shinshouki Taijutsu tekniklerini kullanabilir veya havadaki korumasız rakibine beklemediği bir yerden saldırı yapabilir.
Gözlerimi Kiyo'nun yaralarına çevirdim abim konuşurken. Kiyo'nun kardeşlerini eğitecek öyle mi? Vay be. Şansa bak. Üstelik tam da konu onlardan açılmışken böyle bir haberi vermesi... Kiyo'nun ikiz kardeşlerini pek tanımıyorum. Yani Kiyo'nun anlattığı ve biraz da gözlemlediğim şeyler var ama öyle oturup ikisiyle de uzun uzun konuşmuşluğum yok. Bağlar ayağına Kiyo ile de bağlanacak abim sanırım. Abim ile bu ikilinin nasıl anlaşacağını tahmin edemiyorum. Çocuklar hakkında bir fikrim yok ama abim konusunda tahminler yürütebilirim. Bana mükemmel bir abi olduğunu biliyorum. Çocuklara da bu şekilde davranırsa gerçekten iyi bir genin takımı olacaklarından adım gibi eminim. Kucağımda yatan çocuğun yüzüne pamuğu bastırırken Shiki-san demesi ile irkildim. "Hım?" oldum böyle ama bana söylemiyormuş. Abime hitap etmiş. Oh, iki Shiki var tabi ki burada. İkisi tekrar konuşmaya başladığında gene yaralara odaklandım. Ne biçim çizmiş kendini salak. Kiyo abime çocukları anlatmaya başladı. Tabi o hareket ettikçe benim temizlediğim yaralar pembe pembe kanıyor. Aslında başta sıradan bir şekilde yaraları temizlesem de, şimdi iyice yüzünün dibine girip derinin kalınlığını falan gözlemliyorum. Aslında kassam benden medic olurmuş ha.
Kiyo'nun ikizler cidden baş belasıymış galiba. İlk olarak bir tanesinin kalp yetmezliği varmış ki bu üzücü. Çabuk yorulur herhalde. Abimin bahsettiği taijutsu zayıflığı bundan olmalı. Medic-nin'miş. Bu arada Kiyo'nun abisinin de medic olduğunu öğrenmiş bulunuyorum. Miharu ve Nakashima diye hitap etmişti abim ama Kiyo kısaltmaları ile hitap etmesini söyledi. Bu iki isim de kız ismi değil mi lan? Kiyo'nun anne ve babası doğuştan kafayı bulmuş insanlar sanırım. Her erkeğe kız ismi koymuşlar. Kalp hastası olmayan ikiz de sürekli soyunuyormuş. Bunu duyunca kafamı kaldırıp abime baktım. Öğrencilerinden oldukça mutlu gibi görünüyor, yüzünde kocaman bir gülümseme ile dinliyordu Kiyo'yu. Soyunmak ne lan? "Sadece tişörtünü çıkararak soyunma mı, baya baya çüklü soyunma mı?" diye sormadan edemedim. Yani ilki tamam denilebilecek bir şey ama çüklü soyunma çok garip. Her türlü görgü kuralının amına koymakla eş değer çünkü.
Yeni pamuğa geçip, çenesinin altındaki yaraları temizlemeye başladım. Kiyo da ikizlerin birlikte çok daha yaramazlaşacağını söyledi. Ben de gözlerimi devirip "Emin ol, abim de o ikisine uyup sapıtır." dedim mırıltı ile. Çünkü küçükken çok yaramazmış, hatta şuan bile piçin tekidir. Baba oluyor ya, o yüzden kendini tutmaya çalışıyor. Sorumluluk falan alıyor. Tamam hani, sorumluluğun cisim bulmuş halidir. Yaptığı her davranışın sorumluluğunu alır abim. Bu düşüncesizlikle nasıl böyle başarılı oluyor bilmiyorum. Kiyo bol dayaklı cümlelerinden sonra da bu ikizlerin dayanışmasını bizim görevde yaptıklarımıza benzettiğini söyledi. Ben babasının Kiyo'ya attığı yumruğu hatırlayıp elimi yanağına koydum. Bu sırada da Kiyo sözlerini sonlandırdı. "Of! Böyle anlattıkça daha da istek geliyor!" diye anırdı abim de yerinde doğrulurken. Kollarını kaldırıp esnedi biraz. "Aslında bana yardım etmeni gerçekten isterim Shiomiya-kun!" Kiyo ile mal mal yüzüne baktık. "Çünkü, hastanede seni gördüğümüzde. Babanla aranda geçenlerden sonra..." Biraz durup kısık bir sesle hatırlattığı için üzgün olduğunu belirtti. "Sen tuvalete kaçtıktan sonra ikizler sana vurmaması için babana biraz çıkıştılar. Fazla bir çıkışma değildi aslında. Sadece gözlüklü olanı, sanırım Miha o, senin bir suçun olmadığını söyledi. Diğeri de ona katıldığını belirten laflar etti. İkisi de babanın gazabından nasiplerini aldılar gözümün önünde. Abin, ablan... Hatta düşününce ben bile bir şey dememişken çocukların babalarından dayak yiyeceklerini bile bile seni korumaları sana olan bağlarını gösteriyor bence... İşte bu yüzden onlar üzerinde etkin olacağından eminim. Eğitimde bana yardımcı olursan sevinirim." deyip gülümsedi. Sonra da gözlerini Kiyo'dan ayırıp bana çevirdi. "Takım çalışması falan demişken. Nishi, geçen dosyana baktım. Bayadır göreve çıkmamışsın. Bir şey mi var?" Tabi ki böyle bir soruyu beklemiyordum. Evet, bayadır göreve çıkmadım. Son çıktığım görev sikik bir görevdi. Hani şu hastaneye giren hırsızı arama görevi. "Ben..." Ne desem diye düşünüyordum ki abim hemen "Burada sana değer veren iki kişiyiz Nishi. Bizden saklayacak bir şeyin olduğunu sanmıyorum. Yanılıyor muyum Shiomiya-kun?" diye atladı. Öf.
Haklıydı. Şuan hayatımda her şeyimi açıklayabileceğim iki kişi bu iki herif. Kiyo ve abim ama ne güzel başka konulardan konuşuyorlardı. Neden bana döndü ki olay? Her neyse. "Gerzek bir hırsız yakalama görevinde bile psikolojim beni engellerken, nasıl başka görevlere çıkmamı bekliyorsunuz ki? Hem yeterince param var. Sıkıntıda olursam başka birine giderim." "Nasıl engelliyor psikolojin?" Omuz silktim. "Engelliyor işte." "Ne yani, kendini evine kapatınca geçecek mi psikolojik bozuklukların?" "Hayır, ama takım arkadaşlarımı karşıya çalışan kişiler olarak düşünüp onların arkasından plan yapmamdan iyidir." dedikten sonra sinirli bir şekilde Kiyo'nun kafasını ittirip kalktım yerimden. Pamukları, kolonyağı ve yarısına gelinmiş nane likörünü hızla toplayıp mutfağa kaçtım. Abim de arkamdan "Hadi ama Nishi! Yardım etmeye çalışıyorum." diye bağırdı. "Ben masayı toplayacağım."