Derler ki, insan bir şeyin sefasını sürüyorsa, cefasını da çekermiş. Bu durumu tersi bir şekilde yorumlarsak, şimdi cefa çeken, bu işin sefasını da sürer. Eğer gerçekten böyleyse, ben sefa sürecektim değil mi? Şu yolculuktan sonra belki. Bir kız ile tanışabilirdim. Başka bir şey benim için sefa anlamına gelmezdi. O yüzden şimdi şu soğuğa rağmen yürüyorsam, bu taşların arasından götümü sıyıra sıyıra geçiyorsam, bunun bir ödülü olmalıydı. Sikerim ulan. Bana ödülümü verin. Ödülümü vermeyen piçtir. Valla biz de ortam böyle yarram. Her neyse. Ne diyeceğim ben. Şu amına koyduğum Tatsuya'sı, deli gibi geliyor yanıma. Deli nasıl gelir bilmiyorum işin özünde. Ama bu sokuğun yaptığı hareketleri akıllı biri yapmaz. Şahsen ben akıllı biriydim, bence. Böyle hareketler yapmıyordum. Zavallı Kiyo'da, Tatsuya'nın arkasından geliyor. Ne yapsın gariban. Eğer Tatsuya'nin dediğine uymasa zarar göreceğini düşünmüştür. Ya da ona benzer bir şey. Çünkü onda ben delilik sezememiştim. Biraz sünepeydi, ama deli değildi. Acayip bir insan, çocuktu. Ama dediğim gibi deli değildi. Belirtilerini bile görememiştim. Yoksa görmüş müydüm? İşin aslı, buna pek dikkat etmedim. Ama her köyün bir tane delisi olurmuş derler. Bizim ki de bu hırbo herhalde. Şans da bu ki, bizimle aynı göreve geldi. Bu olanların hepsi, olumsuz şeyler. Bu şeyleri de cefa kategorisine sokabiliriz. Hatta ben sokuyorum bile. Ama tabii, cefa çekip, sefa sürme konusunda kendimi kandırıyorum. Bunu biliyordum! Acı verici olsa da, biliyordum. Yolculuğun sonunda bir bok olmayacaktı. Belki birkaç zorluk ile karşılaşacaktık. Ama iyi bir şeyler olacağını düşenemiyordum. Aklımın ucundan bile geçmiyordu. Ama ben iyi bir şeylerin olacağını inanıyordum. Fakat inanç, her şeyi sağlamaz. Aslında hiçbir şeyi sağlamaz. Tek başınasındır, çoğunlukla. Öyle bir şeyler işte.
Her ne haltsa. Bu arada bu amk delisi çok hızlı geliyor. Deli hızıyla geliyor. Öküz gibi geliyor. Eşek oğlu eşek gibi geliyor. Amına koyim. Lan önde ben olacaktım. Lan sikerim seni. Velet, deli. Bak ya, moralim bozuldu. Niye böyle bir piçlik yapıyor, anlayamadım. Yapmasana mınısiktiğim. Biraz zor sinirlenirim ben. Ama şimdi sinirlendim. Cidden sinirlendim. Sinirlenmeyi hiç sevmem. Sevmiyorum abi. Ciddiyet bana göre değil. Sinirlenince, ister istemez ciddi oluyorum. Ben her şeyi taşağa vurmak isteyen biriyim. Evet, yalan söylemiyorum. Her zaman ilk önceliğim bu olmuştur. Ne kadar ibnece olursa olsun. Başkalarının benim bu tutumunundan pek hoşlanacağını sanmıyorum. Ama başkalarını önemsemediğim için, sülalem rahat. Neyse, bir piç sinirlenmeye değmez. Yoksa değer mi? Siktir ettim gitti o ibneyi. Geçerse geçsin. Bir deli, ne yaparsa yapsın, bir delidir. Benim ile denk olamaz. Olamayacak da. Neden, çünkü o bir deli. Şu an zaaa diye gülesim var. Ama yapmıyorum. Yapmayacağım da. Bir korkak ve bir deli arasında, en vasıflı olarak ben gözüküyordum. Bu yüzden ön tarafta olmasam bile, lider olacak kişinin ben olduğunu biliyordum. Bunu onlarda kabul edecektir zaten. Belki amk Tatsuya'sı sorun çıkarabilir. Ama onunda ensesine vurup, elinden ekmeğini alırım. Onu ben var ya, ben sikerim. Eşekten düşmüşe döndürürüm. Eşek olur da, sikme şeyini çıkaralım lütfen. Evet, evet kesinlikle çıkaralım. Öyle bir şey demedim ben. Kim böyle dedi diyorsa, onu Tatsuya siksin. Bu sokuk Tatsuya hakkında ne kadar çok, konuşmama kararı alırsam alayım, yine de ona değinmeden edemiyorum. Deliliği bulaşıcı falan mı amk? Sikeyim, onunla temastan kaçınmam lazım. Elleri mikropludur zaten. Sürekli çükünü falan çıkarıyor. Elliyor, bir şeyler yapıyor. İğrenç herif. Çamaşır suyuna atmak lazım. Görev sonrası, kendimi dezenfekte edeceğim. Kesinlikle yapacağım. Yoksa bir şeyler bana bulaşabilirdi. Iyyğğk.
Bu sefer önüme bakmaya kararlıydım. Önüme bakacaktım. Yürüyecektim, kimseye bakmadan. Kimseye bir şeye demeden. Fakat bu isteğime karşılık, önüme bir engel çıkıyor. Böyle ibne gibi, puşt gibi, ama kesinlikle deli olan biri. Evet, Tatsuya idi o. Bana bir şeyler diyordu. Sinirlerimi mi hoplatmaya çalışıyordu, bilmiyorum. Ama bu sinir hoplatma işini başarıyla yapıyordu. Sikik Tatsuya. Bana yuvarlanarak falan git diyordu. Onu ayağımın altına alıp yuvarlayacaktım. Sonra ebesinin amını tersten görecekti. Belki düzden görebilirdi. Ama ebesinin amını görmesi kesindi. O yüzden sıkıntı yok. Ben bu malın üstünde neler yapacağımı düşüne dururken, bu aptal yine konuşuyordu. Bu sefer nasıl bu kadar hızlı gittiğinin formülünü veriyordu. Deli amk. Ne beklersin ki? Aklından neler geçiyordur kim bilir. Bence kendi bile bilmiyordur aklındakilerini. Öyle birine de benzemiyor değil. Zaten deli amk. Ayaklara çakra fikrinden bahsetmişti bana. Bu aklıma gelmişti. Evet, gelmişti. Ama kullanmak istemedim. Bu çakra kullanma şeyini yaparsam, birkaç kat daha yorulacağımı düşünmüştüm. Çakramın da biteceğini, olası bir savaşta kolayca yenileceğimi... İşte o tarz şeyler düşünmüştüm. Bu yüzden kullanmamıştım. Belki öyle bir etki de bulunmayabilirdi. Ki Tatsuya'da bir eksiklik göremiyordum. Gayet normaldi aptal herif. Belki deli olduğu için, deli gibi çakrası vardır. Siktiğim delisi. Zaten o dedi diye, artık siksen kullanmam. Onun dediği şeyi yaparsam, kendime hakaret etmiş gibi bir şey olur. Bunu da istemiyordum kesinlikle. O yüzden siktir ediyordum. Her neyse, bu aptala bir cevap vermem lazım. Pardon, aptal dedim. Aptallara hakaret gibi bir şey ettim. Deli diye düzelteyim. "Ne diyorsun lan sen, kozmosun delisi. Tamam tam bir gerzeksin, bunu biliyorum da. Niye mal mal şeyler konuşuyorsun? Hadi siktir git. Çakra falanda kullanmıyorum. Hadi, önden git." diyecektim, kaşlarımı çatarak. Yol boyunca, sinir küpü gibi gözükecektim. Ama yapacak bir şey yok. Şartlar bunu yapmamı gerektirdi. Bunu derken, zaten yenilgiyi de kabul etmiş oluyordum. Aptal Tatsuya yenilmiştim bir konuda. Amına koyduğum delisi. Ne yapalım diyeceğim artık. Kaderde varmış. Shunshin kullanmak falan aklımın da bir köşesinde. Ama çok tehlikeli olur. Ve daha fazla çakra harcarım. O yüzden aynı şekilde yürümeye devam...